Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:

KADINCA REKABET...

KADINCA REKABET...

Kadınlar ve erkekler rekabet olayını farklı farklı yaşıyor... Hatta aslına bakarsanız kadınlar genel olarak ne hemcinsleriyle ne de karşı cinsleriyle rekabet etmeyi bilmiyor. Siz kadınlar, lütfen kızmadan önce ve siz erkekler, lütfen böbürlenmeden önce bu yazıyı okuyun…


Hatırlarsanız, erkek çocukların oyunları bile rekabete dayalıdır. Bir lider vardır, lider yardımcısı vardır, diğerleri de ona uyar. Oyunlar, kimin kazanacağı, yani rekabet üzerine kuruludur. Ve erkekler küçük yaşlardan itibaren oyunlarından başlayarak öğrendikleri rekabeti büyüyünce de son derece doğal yaşarlar. Kız çocuklarının ise oyunlarında genellikle rekabet yoktur. Evcilik oynarlar, sek sek oynarlar ve rekabet değil, sıra söz konusudur.

Anlayacağınız, rekabet biz kadınlar için sonradan edinilmiş bir şey gibidir, bize ait değildir. Üstelik, kız çocuklarının rekabet etmesi hoş da karşılanmaz. Kız çocuğundan uyumlu ve kibar olması, hatta bir adım geri çekilmesi beklenir. 

Baba-erkek çocuk ve anne-kız çocuk ilişkisinde de yine aynı detayları görürüz… Malum, rekabetin ne olduğunu erkek çocuklar babalarından, kız çocuklar ise annelerinden öğrenirler. Daha doğrusu, kızlar annelerinden rekabeti pek öğrenemezler! Örneğin, futbol oynarken babalar oğullarını destekler, yenilmiş gibi yapar… Belki erkek çocuk büyüdüğünde babasıyla gerçekten rekabet etse de, ilk zamanlar rekabet baba tarafından oğula öğretilir. Fakat, anneler kızlarının kendileriyle rekabet etmesine izin vermezler. Hatta, rekabet olduğunda üstünü örtmeye çalışırlar. Kız çocukların annelerine, “Seninle rekabet ediyorum, ben senden daha iyi olmak istiyorum” demesi çok zordur. Çünkü anneler hep fedakar, koruyucu ve kollayıcıdır... İşte, bu yüzden de kızlar rekabeti öğrenemez! Ya da tam tersi rekabetin kötü bir şey olduğunu öğrenirler.

SINIRLARINIZI KORUMAKTAN ÇEKİNMEYİN!

Nihayetinde, bir kadının, bir erkekle rekabet etmesi oldukça yıpratıcı, bir kadınla rekabet etmesi ise oldukça vahşice cereyan edebilir. Biz kadınlar bugüne kadar ve hala ikinci sınıf olmayı maalesef öylesine içselleştirdik ki, kocamızın sevgilisi olduğunu öğrendiğimizde bile kocamızı değil sevgilisini suçluyoruz. Sevgili de kocamızı değil, bizi suçluyor. İşte, size iki kadının bitmeyen ezeli ve acımasız rekabetinden küçük bir örnek…

Rekabet sırasında boy gösteren saldırgan tavırlar ise, sınırlar aşıldığında başlıyor. Çünkü kadınlar hem sınırlarını korumaya çekiniyor, hem de sanki kadınlararası sınırları aşmak daha kolay gibi gözüküyor. Aynı kadın, erkeklerin sınırlarına saygılı olurken, diğer kadınların sınırlarına saygı duymayabiliyor örneğin.... Ailemizde de genellikle böyle değil mi? Babanın sınırları vardır, annenin sınırları yoktur. Anne her an rahatsız edilebilir, anneye duygusal sorunlarla yaklaşılabilir, aynı şekilde anne de kızına öyle davranır, sanki ikisi ayrı varlıklar değil de birbirinin uzantısı gibidir. Kadınlar arasındaki sınırlarda bu tür belirsizlikler her daim yaşanırken, erkekler arasındaki sınırlar daha bir oturmuştur.

Bütün bunlara rağmen, biz kadınların da rekabeti öğrenmesi ve kadınca uygulaması mümkün… Eğer, gücümüzün farkına varır, bizi güçlü yapan özelliklerimizi (duyarlılık, duygusallık, vericilik, korumacılık, yaralanabilirlik gibi) güçsüzlükmüşcesine yaşamaktan vazgeçebilirsek, hem kadınlarla hem de erkeklerle güzelce rekabet edebiliriz. Kolay değil belki ama imkansız hiç değil…

KADINLAR DA REKABET EDEBİLİR... NASIL MI?

- Rekabeti bir tabu olarak algılayıp, yok saymayın. Her yerde ve herkesin içinde rekabet duygusu vardır. Rekabet ettiğiniz için suçluluk duymayın. Rekabeti yok sayarsanız, kendinizi ya çok vahşice rekabet ederken ya da tam tersi geri çekilirken bulabilirsiniz. Ve bu durumdan en çok zarar gören de yine siz olursunuz.

- “Rekabet doğaldır”ı kabullendiğinizde konu kapanır sanmayın. Rekabetin, yani oyunun kurallarını (karşılıklı) koymalısınız. Kendi sınırını bilmek ve karşısındakinin sınırına saygı göstermek olumlu rekabetin anahtarıdır.

- Bu aşamada rakibinizle nasıl başedeceğinizi de bilmeniz gerekir ve bunu son derece yumuşak yaşayıp, rekabet ettiğiniz kişiye de böyle yaşatabilirsiniz. Bunun en kolay yolu da hemcinslerinizle kollektif çalışmayı denemek ve de öğrenmek olabilir.

- Değişik seslere, farklılıklara kendinizi kapamayın. Unutmayın, herkesin en az sizin kadar kendini ifade etmeye ihtiyacı var.

- Kendinize ayna tutun. Eksik ve beceriksiz yanlarınızı önce kendiniz keşfedin. Eksiklerinizi bilir ve artıya dönüştürmek üzere çalışırsanız, rekabet ederken saldırganlaşmazsınız. Böylece hem kişisel gelişiminizi sağlamış, hem de birlikte çalışma duygusunu yok etmemiş olursunuz.

- Pekala, siz de bir erkek gibi değil, bir kadın gibi rekabet edebilirsiniz. Çünkü biz kadınlar zaman zaman kraldan kralcı olabiliyoruz. Ve bu durum hem kendimize hem de hemcinslerimize zarar veriyor.

- Karşınızdaki size, “Dur, sınırlarıma girme” sinyali verdiğinde kendinizi acındırmaya ya da karşı tarafa saldırmaya kalkmadan, kendinize özgü bir rekabet yolu bulabilirsiniz.

- Dünyanın ataerkil olduğunu biliyoruz ve erkekler dünyasında bir kadın olarak bir yerlere gelmek hiç de kolay değil. Fakat, yine de rekabet ederken erkek modelini benimseyip onların kurallarıyla oynamayabilirsiniz. Çünkü siz bir kadınsınız. Sadece daha çok emek ve daha çok mücadele vermeniz gerekiyor.

- Duyarlılık, duygusallık, vericilik, korumacılık, yaralanabilirlik yani kadınların eksiymişcesine yaşadıkları özelliklerin hepsi aslında onların artıları. Ve bu güzelim artılara sadece sizin değil kadın-erkek herkesin ihtiyacı var. Hiç şüphesiz, bütün bu artıların yanında; tuttuğunu koparma, azim, sebat, kararlılık, hırs, istek gibi özellikler de olumlu rekabet yaşamak isteyenlerin ihtiyaç duyacakları anahtarlar…


HÜLYA YILDIRIM

YAŞAM BÖLÜMÜNÜN DİĞER KONULARI

Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.