-Eve zayıf notlarla dolu bir karneyle gelmiş çocuğa nasıl
yaklaşmak gerekir? Yapıcı davranabilmeleri için ailelere neler tavsiye edersiniz?
Çocuklara
kızmak, sert tutumlar sergilemek veya durumu tamamen kabul etmek bir katkı sağlamayacaktır. Dengeli
davranan bilinçli bir aile, gerçek potansiyelini karne başarısına dönüştürememiş çocuğuna, bu durumu
ders alınması gereken bir sonuç olarak ortaya koymalıdır. Altındaki sebep derinlemesine irdelenmeye
çalışılmalıdır. Kararlı davranırken sevecenlik elden bırakılmamalıdır. Çocuğun neden yeterince ders
çalışmadığını bulmaya ya da sebep her neyse ortaya çıkartmaya çaba sarf edilmelidir. Gözden
kaçmaması gereken bir nokta var, çocuğunuz elinden geleni yapmaya çalıştığı halde başarısız sonuçlar
alıyor olabilir. Başarısızlığın altında çeşitli sağlık sorunları olabilir. Öğrenci eğer sorumsuzluk
ya da tembellik gibi sebeplerden başarısızlıkla yüzleşiyorsa, bu değiştirebileceği davranışları için
mutlaka yapıcı tedbirler alınmalıdır.
-Kötü bir karneyle kendini başarısız ve işe yaramaz
hisseden çocukla, yarıyıl tatili nasıl değerlendirmeli?
Tatil Zehir Olmasın:
Çocuklara ya da gençlere çok fazla yüklenmemek gerekiyor. Kötü bir karneyle eve dönmüş olsa da
çocuğunuz tüm dönem boyunca ödevlerin, sınavların stresini üzerinde taşıdı ve dinlenmeyi hak ediyor.
Eğitim sistemimiz öğrencilerde merak uyandırarak öğrenmeye sevk eden bir yapıda değil. Günümüzün Z
kuşağı bireyleri zeki ve yaratıcı oldukları için bu ezberleme düzenine adapte olamıyorlar. Bu
nedenle başarısızlığın tüm faturasını çocuklara kesmek doğru değil.
Ebeveyn olmak öğrenci
olmaktan çok daha büyük bir sorumluluk… Bu çerçevede anne babalar çocuklarının başarılarını
olduğu kadar başarısızlıklarını da paylaşmaktan korkmamalılar, kendilerine mutlaka pay çıkarmalılar.
Elbette bu durum, çocuğunuz yerine kendinizi suçlayın anlamına gelmiyor. Tüm suçlamaları bir kenara
atıp sonuçları doğru şekilde yorumlamak gerekli…
Yetenekleri Keşfetmek için Doğru
Zaman: Yetişkinler için hayat nasıl ki işe gitmekten ibaret değilse, çocuklar için de hayat
okuldan ibaret değildir. Oyun oynamak, hobilerin ilgi alanlarının keşfedilmesi sadece birer boş
zaman aktivitesi olarak görülmemeli. Bunlar çocuğun kendini ifade etmesi, yeteneklerini bulması,
fiziksel, ruhsal ve duygusal gelişimi için büyük önem taşır. İlgi alanlarını bilen çocuk yaşam
hedeflerini daha doğru belirleyecek ve daha motive çalışacaktır. Örneğin hayvanları çok seven bir
çocuk veteriner olmayı hedeflediğinde, okula bakış açısı da değişecektir. Bu nedenle hem tatillerde
hem de okul döneminde çocuğunuzun gerçek potansiyelini ortaya çıkartmak ana hedef olmalı. Öğrenciyi
bu yönde yönlendirmek, okul kavramını hayatında anlamlı bir şekilde yer almasını sağlamak, elde
edeceği tüm sonuçların sorumluluğunu alacağı şekilde bir yetiştirme tarzı benimsemek çok daha uygun
bir yaklaşım olacaktır. Hayatını dolu dolu yaşayan bir gence okulu yeniden çerçeveleyerek kabul
etmesini sağlamak daha kolaydır. Kim olduğunu bilmeden boşluk içinde yaşayan öğrenciler, okul
konseptini kabul etmekte daha fazla zorlanırlar. Bu tatilde, çocuğunuzun notları üzerine düşünmek
yerine ilgi alanlarına yoğunlaşmayı ihmal etmeyin. Böylece gerçekten istedikleri yaşam hedeflerini
bulmalarını sağlarsınız ve okul anlam kazanır.
-Çocukların karnelerinde, ebeveynlerin rolü
hakkında neler söylemek istersiniz?
Ebeveynlerin, karnelerde şüphesiz büyük katkıları var.
Genelde veliler çocukları ile ders yaparak onlara yardımcı olduklarını ve iyilik yaptıklarını
düşünürler. Oysa öğrenci bir süre sonra buna alışmakta ve yanında ebeveyni olmadan ya da ebeveyni
hatırlatmadan ders çalışma kültürünü elde edememektedir. Düzenli ders çalışmak, okulda okumanın
beraberinde getirdiği büyük bir sorumluluktur. Bu sorumluluk aile tarafından daha ilk günden
itibaren çocuğa aşılanmalı ve bu yönde irade kullandığından emin olunmalıdır. Ders çalışmadığı zaman
kötü not alan çocuk bunun sorumluluğunu hissetmeli ve bundan ders çıkartmayı öğrenmelidir.
Ebeveynlerin en önemli rolü budur. Karneleri, velilerin birbiriyle yarışma alanı haline de
getirmemek gerekiyor ki böyle davranan ebeveynleri de maalesef görüyoruz.
-İyi notlar
alan çocuklara pahalı hediyeler verilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Başarı nasıl
ödüllendirilmeli?
Başarı tabii ki ödüllendirilebilir ama çocuğun ödül için çalışacağı bir
ortam yaratmak doğru değil. İkisi arasında büyük fark vardır ve buna dikkat etmek gerekiyor.
‘Başarırsan sana hediye alacağım’ yaklaşımının, ‘Başaramazsan seni cezalandıracağım’ yaklaşımından
hiçbir farkı yok. Çocuk, başarma çabasını ödüle ulaşmak ya da cezadan kaçmak için gerçekleştirirse,
başarı anlamını tamamen yitiriyor. Başarı motivasyonu, tamamen eylemin kendisi ile iç içe geçmiş bir
anlam içermelidir. Çocuk başarılı olmak sayesinde istediği hayata doğru bir adım daha atacağını
bilerek motive olmalıdır. Pahalı hediyeler yerine, çocuğun ilgi ve yeteneklerini destekleyecek
hediyeler onun hayatına çok daha büyük değerler katar.
|