Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Hülya Yıldırım

ÇOCUKLAR DA ANNE BABADAN AYRI ZAMAN GEÇİRMEYE İHTİYAÇ DUYAR!


Aile olup çoluk çocuğa karışınca, kendinize zaman ayıramaz oldunuz. Bir taraftan iş güç, diğer taraftan ailenizin sorumlulukları ile günler günleri kovalıyor ve genellikle bir "Oh" diyemiyorsunuz... Fakat bir "Oh" demeye, kendisiyle kalmaya bir tek anne babaların ihtiyacı var sanmayın! Çocuklar da anne babaları yanlarında olmadan farklı deneyimler yaşamaya ihtiyaç duyuyorlar.

Bebek doğduğunda, rahimden ayrılıyor, sonra anne onu sütüyle beslerken genellikle koynunda tutuyor, 3 aylık olunca artık kendi yatağında yatması öneriliyor, annenin koynundan ayrılıyor.  Sonra bir gün geliyor, bebek memeden ayrılıyor. Eğer anne çalışıyorsa,  2 aylıkken falan, anneden çalışma saatleri boyunca ayrı kalıyor. Günler günlere ekleniyor ve çocuğun yuva yaşı geliyor, 2-3 yaşlarında yuvaya gidiyor çocuk ve yine bir ayrılık yaşıyor.  Eğer yuvaya gitmediyse 6 yaşında ilkokula gitmeye başlayınca dananın kuyruğu eninde sonunda kopuyor.  Ve zaten o güne kadar bebek anneyle sağlıklı ayrılıklar yaşamamışsa, okula alışma sürecinde de ciddi sıkıntılar oluyor.  Hatta anne bazen çocuğun okula alışmasına destek olayım derken bilmeden köstek bile olabiliyor.

AYRILMAYA HAZIR MI?
Ayrılmaya hazır olmak, ayrılabilmek, kendi kendine kalabilmek öyle önemli ve temel konulardan ki, bazen hayat boyu öğrenilemiyor ve bebekken-çocukken sağlıklı ayrılıklar yaşanılamadığında da hayat boyu ayrılık demek kabus demek oluyor. Çünkü bu taktirde, ayrılmak bize yuvadan ayrılmak gibi geliyor ve bir sürü korku, panik, endişe, güvensizlik duygusu ayrılık anksiyetesi kapsamında hayatımıza eşlik ediveriyor.
Şimdilerde çoğu ailenin tatillerini yaptığı güzel yaz günlerini yaşıyoruz, fakat bir yandan da yazlar hep ayrılıklar ve kavuşmalarla dolu...

Çocuklar, anneanne ve babaannelerinin yanına gönderiliyor, çocuklar yaz okullarına, kamplara gönderiliyor ve hatta çocuklar yurt dışına gönderiliyor. Ayrıca, ailece tatile çıkıldığı kadar çocuklar yakın akrabalara bırakılarak anne ve baba şöyle baş başa tatil de yapıyor.
Bu yazımda yukarıda bahsettiğim safhaların ne zaman ve nasıl gerçekleşmesi gerektiğinin ayrıntılarını yazmayacağım, çünkü bugünkü konumuz başka... Fakat geçerken de hatırlatmak istedim. Bir bebek ne zaman yatağında tek başına uyumalı, memeden nasıl ayrılmalı, bakıcıya nasıl bırakılmalı, yuvaya-okula nasıl başlamalı?..  Bütün bunlar ve benzerleri çocuğun hayatındaki çok önemli aşamalar ve bu aşamalara özenle hazırlanmak, çocuğun özellik ve ihtiyaçlarına göre de özenle uygulamaya geçmek gerekiyor.

Dolayısıyla, çocuğun ve anne babanın aynı evin içinde farklı alanlarda bile kendisiyle huzur ve güven içinde kalabilmesi, aile fertlerinin kendilerine özel zaman ayırabilmeleri de kanımca ayrılmayı bebeklik ve çocukluk döneminde öğrenmiş olmakla çok yakından ilgili...
"Benim çocuğum okula gidiyor nasıl ayrılmayı bilmiyor?" diyebilirsiniz, ya da "2 ay dedesinin yanına gönderiyorum yazları" diyebilirsiniz, "Doğduğundan beri bakıcı ablası bakıyor, gık demedi" diyebilirsiniz. Fakat bu gidişlerin ve dönüşlerin nasıl olduğuna iyice hazırlanın ve mümkünse çöp atlamayın, derim.

Çünkü çevreme bakıyorum da, bebeklik çağlarından itibaren çocukların çoğu, kendi kendine kalmakta güçlükler yaşıyor.  Örneğin, bu 1 yaşında bir bebek için, tek başına uykuya dalamamak olabiliyor, 5 yaşında bir çocuk için tek başınayken evin içinde bile 15-20 dakika oyun kuramamak olabiliyor, 10 yaşındaki çocuk için ise 2-3 günlük okul gezisine katılamamak ya da katılsa bile özellikle geceleri sıkıntı yaşamak olabiliyor.

AYRILIK DENEYİMİ HERKESİ BÜYÜTÜR
Kızım Duru ile ilk ayrılığımızı o 4 yaşındayken yaşadık, ama geçen yaz güzel yavrum Geleceğin Yıldızları Yaz Gelişim Kampı'na gidene dek hiç 3-5 günden fazla ayrı kalmamıştık. Duru geçen yıl 9 yaşındaydı ve kamp süresi de 14 gündü ve sadece haftada 2 kez 5 dakika kadar telefonla görüşmeye izin vardı, istediğiniz kadar mail ve mektup yazabiliyordunuz çocuğunuza bir de...  Bu arada itiraf etmeliyim ki, 1 yıl öncesinden bu kamp fikrini ortaya atarak, kendimin, Duru'nun ve babasının zihinsel bir hazırlık yapmasını sağladım. Kolay değil, 14 gün çocuğunuzu görmüyorsunuz, üstüne üstlük istediğiniz zaman onunla haberleşemiyorsunuz. Fakat tabii, Geleceğin Yıldızları çok sağlam bir ayak; 20 yıldan fazladır bu işi yapıyorlar ve uluslararası kampçılık standartlarını uygulayarak yapıyorlar. Yoksa insan böyle sıkı bir deneyime cesaret edemez. Ya da şöyle söyleyeyim, siz cesaret etseniz bile yakın çevrenizin baskısı sizi derhal bu fikirden vazgeçirebilir! Biz o yüzden bu ilk deneyimimizde pek kimseye bir şey söylemedik; ne zaman ki, Duru kamptan mutlu mesut döndü, o zaman isteyenlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaştık.

İlk deneyimimiz diyorum, çünkü Duru bu yaz yine aynı kampa gitti ve bu sefer bu gidişe en çok da kendisi ön ayak oldu. Kuzucuğum siz bu yazıyı okurken kamptan dönmüş olacak hayırlısıyla... Geçen yıl ise, ilk10 gün her şey gayet yolunda gitti; kampa sevinçle gitmesi, telefonlardaki mutluluğu, her şeyin yolunda olması ve tüm aile için sıkı bir deneyim yaşamanın gururu vardı. Fakat geldiğinde anlattığına göre, son 3-4 gün Duru'ya fazla gelmişti, zaten gelişinden önceki telefon görüşmesinde ailece dağıldık; yavrum zırıl zırıl ağlıyordu, "Seni çok özledim, hani özlemek güzeldi, bu kadarı güzel değilmiş" diyordu.  

DENGELERİ KURMAK
İşte, tam da bu örnekteki gibi, çocuklu yaşamda ne kadar hazırlık yapsanız da, ne kadar bilseniz de her an bir soruna çözüm bulmak, bir soruya cevap yetiştirmek ve biricik evladınızla ilgili bir karar vermek ve dengeleri yeniden kurmak zorunda kalıyorsunuz.
Duru kampa güle oynaya gitmişti, söylediğine göre kampta her şey harikaydı, fakat son 3 gün fazla gelmişti işte, yuva özlemi sarmıştı küçük yüreğini... Ve yuva özlemi, kuşkusuz insana her yaşta acı verir. 

Neyse ki, tıpkı güle oynaya gittiği gibi, güle oynaya da geldi kamptan; özlemi kabullenmeyi öğrenmiş, daha güçlenmiş ve büyümüş olarak, adeta bambaşka biri olarak döndü... Önümüzdeki yaz kampa falan gitmez derken, daha kış aylarında başladı, "Beni kampa yazdırın" demeye ve özlemini hatırlattığımda ise umursamadı bile... Bugün anlıyorum ki, anne babadan, -güvenli, kendini geliştirebildiği ve gerçekleştirebildiği ve sevgiyle kabul edildiği bir ortamda-  ayrı kalmak çocuklara hem çok iyi geliyor, hem de büyüme ve gelişmelerine sayısız artılar sağlıyor.

Bu nedenle, çocuklarımıza doğumdan itibaren güven içinde kendileriyle kalabilme anları yaratmamız gerekiyor. Bu bir bebek için 5 dakika, 5 yaşındaki bir çocuk için 2 saat olabilir; fakat giderek yavrumuzu hayata hazırlamamız, imkanlarımız dahilinde, başımızdan savma ve zorlama duygusu yaşatmadan hayatı öğretmemiz gerekiyor. En önemlisi de çocuklarımızın da başlarında biz anne babaları olmadan zaman geçirmeye ihtiyaç duyduklarını hatırlamamız gerekiyor.

HAYDİ, FIRSAT YARATIN!
Çocukluğumuza baktığımızda kolayca hatırlayabiliriz aslında. Bizler sokaklarda, bahçelerde büyüdük, şimdiki çocukların çoğunun bu imkanı yok, o yüzden de güvenli ve özerk alanlar yaratılmasına ihtiyaçları büyük. Bakın etrafınızdaki çocuklara, küçük yaşlardan itibaren "Canım sıkılıyor" deyip duruyorlar. "Haydi televizyon seyret biraz, haydi ders çalış biraz, haydi bilgisayarda oyun oyna biraz" diye diye çocuklarımızı köreltiyoruz. Oysa onların da kendilerini ve hayatı keşfetmeye, kendilerine ve hayata güvenmeye ihtiyaçları var.

Uzun lafın kısası, bir siz değilsiniz, iş, güç, çoluk çocuk telaşından kendisiyle kalmaya fırsat bulamayan; çocuklar da kendileriyle kalabilecekleri deneyimlere açlar. O halde durmayın, hem kendinize hem de çocuklarınıza hayatı güzelleştirecek fırsatlar yaratın.

DİĞER YAZILAR
- HER ÇOCUK YALANSIZ BÜYÜMEYİ HAK EDER!
- ANNE DUYGUDUR!..
- HAYIR DEMEYİ BİLİYOR MUSUNUZ?
- KEK YAPAR GİBİ ÇOCUK YAPAMAZSIN!
- MAHREMİYETE SAYGI!
- ÇOCUKLAR ÖLMESİN!
- ÇOCUĞUNUZDAN VAZGEÇMEYİN!
- ANNE BABAYI PAYLAŞMAK!
- SÜT DİŞİ, DEYİP GEÇMEYİN!
- Sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'n değil... HER GÜNÜN KUTLU OLSUN KADIN!..
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.