Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Hülya Yıldırım

HAYIR DEMEYİ BİLİYOR MUSUNUZ?


Biz bu Dünya’da kendimizi ne kadar güvenli hissediyorsak, çocuklarımız da o kadar güvenli hissediyor... Keşke, hiçbir insan bir diğerine zarar verecek “hastalıklı” özelliklere sahip olmasaydı... Ve böylece hiçbirimiz bir diğerinden zarar alma endişesi-güvensizliği duymadan yaşasaydık... Düşünsenize, o bir diğerine zarar veren-verebilen insan da bir zamanlar masum bir çocuktu! İnsan inanmak istemiyor, ama bazı insan kılığındaki “insanlar” çocuklarımıza, en kıymetlilerimize, canlarımıza bile acımadan zarar verebiliyorlar. Sonuçta, “hastalıklı” taraflarımız her geçen gün biraz daha artıyor demek ki… Bunu da bir durup düşünmekte fayda var; çünkü olan biten her şeyden hepimiz bir şekilde sorumluyuz. Ve sorunlarımızı-sorumluluklarımızı aile içinden başlayarak, üstünü örtmeden halletmeyi öğrenmemiz gerekiyor! Hani, “Herkes kendi kapısının önünü süpürse Dünya tertemiz olur” deyişi vardır ya, tıpkı onun gibi… Evet, Dünya’yı bir çırpıda değiştiremeyiz, hastalıklı zihin ve ruhları bir çırpıda iyileştiremeyiz; ama kendimizi değiştirebiliriz, kendimizi iyileştirebiliriz, kendimizi ve ailemizi tüm Dünya’ya örnek teşkil edecek şekilde yaşayabiliriz. O nedenle yaşadığımız Dünya’da iyilik, güzellik, sağlık istiyorsak önce kendimizden, önce ailemizden başlamalıyız bunları yaşamaya…

Ayrıca, çocuklarımızı doğabilecek zararlardan korumak istiyorsak, onlara “hayır” demeyi öğretmemiz gerekiyor! Ve bunun için de kendimizin suçluluk duymadan hayır demeyi bilmesi gerekiyor! Hayır demeyi bilmek için ise, ne istediğimizi ve ne istemediğimizi net bir şekilde bilmeye ihtiyacımız var! Çocuklar 2 yaşında “hayır” demeye başlıyorlar ve her şeye hayır diyorlar, bu annelerin doğal olarak hiç hoşuna gitmiyor, oysa tam da bu sırada hayır demenin temelleri atılıyor. Çocuklarınızın size hayır demesine izin vermelisiniz.

Sonra, çocuklarımıza beden farkındalığını, yani “Bu beden senin” farkındalığını da öğretmemiz gerekiyor. Malum, kültürümüzde herkes çocukları sever okşar, oysa kimsenin izinsiz çocuk sevmeye hakkı yok! Bana gelen danışanlarımdan biliyorum, çocuklar 3 yaşında bile iyi dokunuş ve kötü dokunuş arasındaki farkı hissedebiliyorlar, zaten onların sezgileri bizlerden çok daha kuvvetli, çünkü saflar… Fakat bizler, aile ve topluma uyum sağlasınlar, yani ehlileşsinler diye çocuklarımızın saf doğalarını bozmamalıyız. Çünkü saf doğası bozulan çocuk, bu Dünya’da ne kendi biricikliğini yaşayabilir ve ne de kendini doğabilecek tehlikelerden koruyabilir. Sevgili anne babalar uzmanların da söylediği gibi, korkmak yerine önlem almayı bir an önce hayata geçirmeli ve çocuklarımızın doğuştan getirdiği harika dengeye-biricikliklerine saygı duymalıyız. Böylece çocuklarımız istedikleri ve istemedikleri şeyleri her ortamda rahatça ifade edebilsinler, hiçbir şeye kendilerini zorunlu  hissetmesinler. Aksi halde, çocuklar şiddete uğradığında bile ses çıkaramayabiliyor! Ve bunu da inanın aile içinde öğreniyorlar!..

“KORKMAK YERİNE ÇOCUKLARINIZI EĞİTİN!”
"Çocuklar ölmesin, öldürülmesin, kelebekler gibi ateşe atılarak yanmasın, bedenlerine ve ruhlarına kötü eller dokunmasın, onlar bizim geleceğimiz" diyen Psikiyatr ve Psikoterapist Uz. Dr. Cem Keçe; ailelere korkmak yerine çocuklarınızı eğitin, uyarısında bulunuyor.

Son zamanlarda çocuk cinayetleri, çocuk kaçırmaları ve çocuk tecavüzleriyle sarsılıp durduk. Çocuklarla ilgili bu elim haberler hem vicdanları derinden yaralıyor, hem sadece aileleri değil tüm Türkiye'yi yasa boğuyor, hem de aileleri derin bir kaygıya sürüklüyor. "Kaçırılan, tecavüze uğrayan ve cansız bedenleri bulunan Gizemlerin, Umutların, Tanerlerin, İbrahimlerin ve daha pek çoğunun sayısı neden her geçen gün artıyor?" sorusunun cevabını Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) terapistlerinden Psikiyatr ve Psikoterapist Uz. Dr. Cem Keçe veriyor.

EVLİLİK ÖNCESİ ANNE-BABA VE EŞ EĞİTİMLERİNİN YASAL ZORUNLULUK HALİNE GETİRİLMESİ GEREKİYOR…
Geleceğimizin teminatı olan çocukların ruhsal ve bedensel olarak yara almadan hayata hazırlanmasının önemi malum… Başta kamu kurum ve kuruluşları, medyamız ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere herkesin sokakta oyun oynayan küçük geleceklerimiz için tedbir alması, ailelerin ve çocukların eğitilmesi ve evlilik öncesi anne-baba ve eş eğitimlerinin yasal bir zorunluluk haline getirilmesi gerekiyor. 'Eğitim şart!' ezberinin sürekli tekrarlanmasındansa, kaçırılma olaylarına karşı küçük çocukların okul müfredatlarına ne gibi bir eğitimin bilgilendirici olabileceği yönündeki çalışmaların sonuçlandırılması ve bununla birlikte, ailelerin de çocuklarına karşı tutum ve davranışlarının nasıl olması gerektiği yönünde bilinçlendirilmesi, yani bu tedbirlerin artık bir an önce hayata geçirilmesi büyük önem taşıyor.

ÇOCUKLARA YÖNELİK SUÇLARDA CEZALARIN ARTTIRILMASI GEREKİYOR...
Çocuklara karşı işlenen suçlarda çok sıkı yaptırımlar olmalı. Özellikle çocuk tecavüzlerini önlemek için, çocukların oynayabileceği güvenli ve kontrollü çevresel düzenlemelerin yapılması ve hukuka karşı sarsılan güvenin bir an önce sağlanması gerekiyor. Çünkü insanlar artık şunu biliyor, af çıkıyor, bazı suçların af kapsamında olmaması, bu alanda hukuki ve cezai yaptırımların arttırılması etkili olabiliyor. Ancak cezaların arttırılması da tek başına çözüm değil, ailelere 'korkmak yerine çocuklarınızı eğitin' uyarısında bulunmak gerekiyor"

ÇOCUK KAÇIRILMALARINA KARŞI “ŞİFRE” TEDBİRİ...
Küçük çocukları sapıklardan ve kötü niyetli yetişkinlerden korumanın mümkün. Yabancı bir adam, 8 yaşındaki erkek çocuğun yanına geliyor ve bazı aksilikler olduğunu, annesinin kendisini yolladığını, çocuğun kendisi ile gelmesi gerektiğini söylüyor. Bunun üzerine çocuk adama soruyor; ‘Pekala o zaman şifreyi söyle, şifreyi söylemezsen seninle gelmem!’ Adam bunu duyunca, uzaklaşıyor. Çünkü annesi daha önce çocuğu ile konuşmuş ve aralarında bir şifre oluşturmuş. Şifreyi söylemeyen hiç kimse ile gitmemesi gerektiğini tembihlemiş. Ve bu küçük ayrıntı, belki de küçük çocuğun hayatını kurtarıyor. Bu nedenle ailelerin çocuklarıyla konuşması ve gerektiğinde kullanılmak üzere aralarında bir “şifre” oluşturmaları gerekiyor. O şifreyi söylemeyen kimse ile çocuğun gitmemesi gerektiğinin vurgulanması büyük önem taşıyor. Belki de bu şekilde çocuklarımızı biraz daha koruyabilir, hiç olmazsa kendi dünyalarını biraz daha emniyetli hale getirebiliriz.

ÇOCUKLARA “HAYIR” DEMEYİ ÖĞRETMEK GEREKİYOR...
Özellikle sokaklarda yalnız bırakılmaması gereken küçük çocuklara, sadece yabancılara karşı değil, tanıdık yüzlere karşı da mesafeli olmaları ve anne-baba dışında hiç kimseyle birlikte bir yerlere gitmemeleri gerektiğinin usulüyle anlatılması gerekiyor. Ayrıca çocukların kendilerinden izin alınmadan yapılan davranışlara (kucaklama, öpme, sevme, saçını okşama, kucağa alma, elini tutma vb.) karşı 'hayır!' diyebilecekleri ve devam edilmesi halinde mutlaka bağırarak uzaklaşmaları, hatta etraftaki kişilerden yardım istemeleri bilincinin aşılanması önem taşıyor. Hatırlamalıyız ki, küçük çocukların her türlü istismara uğraması karşısında tedbirler almak hepimizin ortak görevidir.


DİĞER YAZILAR
- HER ÇOCUK YALANSIZ BÜYÜMEYİ HAK EDER!
- ANNE DUYGUDUR!..
- HAYIR DEMEYİ BİLİYOR MUSUNUZ?
- KEK YAPAR GİBİ ÇOCUK YAPAMAZSIN!
- MAHREMİYETE SAYGI!
- ÇOCUKLAR ÖLMESİN!
- ÇOCUĞUNUZDAN VAZGEÇMEYİN!
- ANNE BABAYI PAYLAŞMAK!
- SÜT DİŞİ, DEYİP GEÇMEYİN!
- Sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'n değil... HER GÜNÜN KUTLU OLSUN KADIN!..
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.