Türkiye’de çalışan kadın oranı sadece yüzde 18. Üstelik çalışan kadınların yüzde 70’i de evlilik ve çocuk gibi nedenlerle bir daha dönmemek üzere iş yaşamından kopuyor. Bu toplumda önce “kadın” olmanın, yetmedi; sonra çalışan kadın olmanın, bu da yetmedi; “çalışan, evli kadın” olmanın, daha da yetmedi; “çalışan, evli ve çocuklu” kadın olmanın en zor yaşam rolü olduğunu hatırlatarak, sizi tebrik ederiz. Hele de bu rolü, bilerek, isteyerek, cesurca üstlendiyseniz.
NE ZAMAN
ANNE OLMALI?
Araştırmalar der ki, evliliğin ilk yılları, eşlerin birbirlerine ve yeni
yaşamlarına “uyum sağlama” dönemidir. Genellikle 1-3 yıl çocuk sahibi olmak pek
“akıllıca” değildir. Çünkü çocuk sahibi olmak yeni bir uyum gerektiren durumdur. Eğer
yaşamınızda zorlu bir dönemse, bir hedefiniz varsa ve ona odaklanmış durumdaysanız bu dönem çocuk
sahibi olmak için uygun zaman olmayabilir. Örneğin, ailede hasta bir büyüğün bakımı, ekonomik yönden
aşılması gereken sıkıntılı bir dönem, tamamlanması gereken eğitim vb. söz konusuysa... Oysa, anne
baba olunca, çocuğun kendine özgü gelişimi için gereken aile ortamını sağlamanız; bunun için de
çocuğu kendinize bağımlı kılmakla değil, özgürce gelişebileceği bir yaşam vermekle
yükümlüsünüz.
ANNENİN ÇALIŞMASININ YARARLARI
Bir araştırmada
çocuklara çalışan anne-babalarla ilgili ne düşündüklerini sormuşlar. Sonuç: çalışan anne babaların
yüzde 62’si işlerinden hoşlandıklarını ifade etmelerine rağmen, çocukların sadece yüzde
41’i ebeveynlerinin işlerinden memnun olduklarını düşünüyor. Çünkü, anne babalar genellikle
çocuğa; “Üzgünüm, ama işe gitmek zorundayım!”, “Seninle kalmak isterdim!”,
“Keşke çalışmak zorunda olmasaydım” gibi sözler söylediği için, çocuklara işlerinden
hoşlanmadıkları mesajını verebiliyorlar. Belki de bu mesajlarla çocuğu bırakıp gitmenin
“vicdan azabını” azaltmaya çalışıyorlar. Oysa uzmanlar, çocukların, çok küçük yaşta
olsalar bile, anne babaların işleriyle ilgili stres ve engellemelerini hissettiklerini iddia ediyor.
Bu nedenle, anne babaların işleriyle ilgili “dürüstçe” konuşmaları izleyebilecekleri en
iyi yol!
Dolayısıyla, iyi bir anne olmak ile çalışmak arasında ters bir ilişki yok! Yeter ki;
- Çalıştığınız için çocuğunuza karşı suçluluk duymayın. Vicdan azabından kurtulun! Bu duygu
kendinize ve çocuğunuza karşı bir haksızlıktır.
- Çalışmak, “iyi anne olma”ya
engel değildir. Siz anneliği öğrenip uygulamak için çaba harcayın. Böylece vicdan azabı yerine
vicdan huzurunu sağlayabilirsiniz.
Eğer anne kendini gergin ve stresli hissediyorsa,
bu mutlaka çocuğa yansıyor. Sadece çocuğa mı, evdeki herkese yansıyor! Aslında çalışan anne olmanın
anne açısından olumlu etkisi olduğunu ortaya koyan araştırmalar var. İşlerinde
“tükenmişlik” yaşayanların oranı evli ve çocuk sahibi kadınlar arasında daha az.
Başka bir çalışma ise; çalışan annelerin çocuklarını kucaklama, öpme, sevgi sözcükleri söyleme,
kısacası sözel ve fiziksel olarak çocuğa olumlu duygularını sergileme konusunda çalışmayan annelere
göre daha iyi bir tutum sergilemektedir, diyor.
Annenin çalışmasının bir başka olumlu etkisi,
babaların da çocuğun bakım ve sorumluluğunu (eşi çalışmayan babalara göre) kısmen de olsa alması.
Böylece çocuğun baba ile ilişkisi de daha yeterli ve doyumlu olabiliyor.
Çalışan annelerin
çocuklarının okul başarısının yüksek olması da, çalışan annelerin vicdanlarını rahatlatmaya yetecek
bir başka önemli bulgu…
Bu sonuçların yanı sıra, kadınların çalışması, kendilerini
güçlü hissetmelerine de yardımcı olduğundan daha yüksek moral yaratıyor. O yüzden, çalışan kadının
depresyona girme olasılığı daha az. Sonuçta, kadının çalışması, kendi psikolojik sağlığı üzerinde
olduğu kadar, çocuğun üzerinde de olumlu etkiler yapıyor.
İYİ BİR
ORGAZİNATÖR OLMALISINIZ
Çalışan kadın, anne olmadan önce ve sonra aile yaşamını ve iş
yaşamını dengelemede, kendi istekleri ile çevrenin beklentilerini uzlaştırabilmelidir. İşte, bunu
niçin size ipuçları:
- Önceliklerinizi belirleyin ve kendinizi buna göre planlamaya çalışın.
- Başkalarının (buna eşiniz, anneniz, çocuğunuz, arkadaşınız dahil)- sorumluluklarını
üstlenmeyin! İzin verin, onlar kendi sorumluluklarını yerine getirsinler.
- Başkalarının
“gözüne girmek” ve “aferin” almak için kendinizi sıkıntıya sokmaktan
vazgeçin.
- Ev ve aile sorumluluklarını ilgililerle (!) paylaşın ve bu konuda ısrarlı ve tutarlı
olun.
- Gerektiğinde kendinize, eşinize, anne babanıza, çocuğunuza ve dostlarınıza
“hayır” diyebilin. Onları incitmeden ve suçluluk duymadan!
- Başkalarıyla değil
kendinizle yarışın ve kendinizi hoşnut etmeye öncelik verin.
- En yakınlarınız ve en
sevdikleriniz bile olsa, başkalarının sizin yaşamınıza, evinize ve yaptıklarınıza karışmasına izin
vermeyin.
- Kendi duygularınızın, isteklerinizin, gereksinimlerinizin ve amaçlarınızın farkında
olun ve onlara sahip çıkın!
- Yanlışlıklarınızı ve başarısızlıklarınızı kabul edin ve onları
kendinizi geliştirmek için ders alınacak fırsatlar olarak değerlendirin. Gereksinim duyduğunuzda
çevrenizdekilerden ya da bir uzmandan yardım ve destek istemekten çekinmeyin.
- Umutsuzluğa
kapıldığınızda kendinize anımsatmak için yaşamınızdaki olumlu yönleri sıralayan bir liste yapıp,
gözünüzün önüne bir yere asın.
ANNE, BENİ SEVİYOR
MUSUN?
Çocuklar, hatta bebekler annenin dışarıda çalışması gerçeğine kolay uyum
sağlarlar. Çocuğun kabul edemediği durum, annenin ve babanın evde iken, yani bir arada iken kendisi
ile ilgilenmemesidir! Çünkü çocuk, anne ve babanın kendisine değer verdiğini, sevdiğini, onların
yaşamında önemli olduğunu, ancak onlarla bir arada iken algılayabilir.
Bu yüzden evde paylaşılan
zaman diliminde çocuğun kendisini güven içinde hissetmesi, koşulsuz kabul edildiğini
duyumsayabilmesi, ailenin sevilen ve değer verilen bir üyesi olduğu duygusunu yaşaması çok ama çok
önemlidir.
ÇALIŞAN ANNEYE ÖNERİLER:
- Annelik yapmayı bir
öncelik olarak tercih edin, özellikle evde olduğunuz zamanlarda!
- Çocuğunuzun yaşamında etkin
olun. O sizin için programınızdaki bir “iş” olmasın.
- Sözlerle veya davranışlarla
çocuğunuza olumlu model olun.
- Çocuğunuzdan siz de bir şeyler öğrenin; böylece ona değer
verdiğinizi, önemsediğinizi göstermiş olursunuz.
- Çocuğunuzla birlikte eğlenin. Rol icabı
değil, gerçekten ikinizi de eğlendiren etkinlikler gerçekleştirin.
- Çocuğunuza yaşamınızda
önemli bir yer ayırın, ama onu yaşamınızdaki tek önemli şey yapmayın. Çünkü bu durum hem sizin için
hem de çocuğunuz için sağlıklı değildir.
ANNE MUTLUYSA ÇOCUK
MUTLUDUR!
Kendisi sağlıklı ve mutlu olmayan bir annenin, sağlıklı ve mutlu çocuklar
yetiştirmesi pek olası gözükmez, diyor uzmanlar... Annelere bir diğer mesaj da şu: Hiç kimse için
kendi mutluluğunuzu feda etmeyin! Her insan önce kendi mutluluğunu sağlamak için çaba harcamalı.
Çünkü mutlu olmaya çalışmak var olmanın sorumluluğudur. Kuşkusuz bu, anneler için de geçerli!
Annelerin mutluluğu çocukların mutluluğu için ön koşul. Araştırmalar; eğer çocuğun bakım biçimi
düzenli ve kaliteli ise, annenin çalışıyor olması onun gelişimini olumsuz etkilemiyor, diyor. Bir
başka deyişle, annesi dışarıda çalışan çocukla, annesi evde olan çocuk aynı gelişim şansına sahip.
İkinci önemli konu ise, annenin yaşamından hoşnut olup olmaması ile çocuğun durumu arasında çok
yakın bir ilişki olduğu… Dışarıda çalışsın ya da çalışmasın, eğer anne psikolojik ya da
fiziksel olarak yorgunsa, onun bu durumu çocuğa mutlaka yansımakta.
|