Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Hülya Yıldırım

ÇOCUKLARIN MUTSUZLUĞU PAHASINA; EĞİTİM!


Çocukların mutsuzluğu pahasına; eğitim!

Kızım bu yıl ilkokul birinci sınıfa gidiyor. Sabah, 7.20’de uyanıyor, 8.00’de evden çıkıyor ve 17.00-17.15 arası okuldan eve dönüyor. Bu tempoya ayak uydurabilmesi için de 20.30 gibi uyuması gerekiyor. Ama bakıyorum, her akşam elinde ödev! Çarşamba ve Cuma günleri 4-6 sayfa, diğer günler 1-2 sayfalık “Ev Çalışması” adı altındaki yükler... Haftada 2 gün verilse bu “Ev Çalışması” sorun olmayacak, ama her gün her gün çocukları bıktırıyor. Üstelik hafta sonu ödevleri de yaşlarının üstünde. Çocuklar yaşlarının üstünde ödevlerle öğrendiklerini pekiştirmek yerine, adeta boğuşuyorlar; sonuçta da her geçen gün öğrenme isteklerini, heveslerini, okul yaşantısına olan bağlılık ve sevgilerini kaybediyorlar. Sistem ise hızı, en başarılıyı, en çabuk kavrayanı örnek alıp, at başı koşturuyor; bilgiler sindirilmiyor, içselleştirilmesine olanak verilmiyor. Öğretmenler ve okullar birbirleriyle yarışıyorlar, çocuklar yarışsa bir türlü yarışmasa diğer türlü... Ve bu yarış ve rekabet ortamında asıl hedef unutuluyor. Sahi bu çocuklar okula niye gidiyorlar? Mutsuz olmaya mı? Özgüvenleri ile ilgili sorun yaşamaya mı?.. Çünkü bu şartlar altında mutsuz olmamaları ve özgüvenlerinin sarsılmaması nerede ise mümkün değil. Devlet okullarında sınıflar çok kalabalık diye Duru’yu özel okula verdik, fakat, bakıyorum özel okullarda da tam gün eğitim olmasına ve sınıflar belli sayıların üzerinde  olmamasına rağmen; her çocuğun farklı olduğu ve farklı öğrendiği bilgisi, unutuluyor. Sistem öğrenci üzerine kurulu dense de, veli sadece denetçi değil, ödevi bizzat yapan kişi durumuna mecburen geçiyor. 1.2.3. sınıflarda “çantasız eğitim” dense de, biz bu yaşlardaki çocukların ödevlerini 3 üniversite mezunu insan biraraya gelip bazen zor kotarıyoruz.
Onu bunu bilmem; rekabeti dayatan eğitimciler ve ebeveynler çocuklarının yüzlerine, gözlerinin taa içine baksınlar. Bu çocukların çoğu mutsuz! Dimyat’a pirince gideyim derken, eldeki bulgurdan olunuyor. Hiçbir şey bir çocuğun mutsuzluğu pahasına olmamalı, eğitim bile! Duru, bana soruyor, “Benim hayatım hep böyle mi geçecek, okuldan gelince kendime hiç zaman ayıramıyorum?” diye... “Okuma yazma öğrenene kadar sanırım tempo böyle yoğun?” diye geveliyorum... El yazısı saçmalığına ise hiç girmeyeyim.. Sonuçta, sistemle çocuk arasında bir denge kurayım derken, çocukla güven temelli ilişkim de zedelenme riski taşıyor. Çocuklar farkında, hayat böyle geçmez... Öğretmenler ise “Alışacaklar!” diyor. Hayır! Çocuk eğer mutsuzsa alışmamalı, sistem çocukların hem mutlu hem de verimli öğrenmesi için değişmeli! Biz alıştık da, siz alıştınız da ne oldu?..

Milli Eğitim'e Bağlı Bir Okulun Müdür Yardımcısı:
“İLK 3 YIL ÇANTASIZ EĞİTİM VERİLİYOR”

- Yeni eğitim sisteminde ödev neyi amaçlıyor?
Yeni yönetmelikte aslında 1., 2. ve 3. sınıflara “çantasız eğitim” veriliyor. Yani oyun çağında olan bu sınıflardaki ilköğretim öğrencilerine fazla ödev verilmemesi gerektiği belirtiliyor. Ev ödevi ile ise, dersine ve ödevin şekline bağlı birçok konu amaçlanıyor. Performans ödevleri, projeler ve günlük ödevler farklı farklı amaçlar barındırıyor. Projeler, yılda bir kez çocuğun bir konuda derinlemesine araştırma ve hazırlık yaparak bunu sunulacak hale getirmesi ve bu ödevi (projeyi) sunmasını amaçlıyor. Performans ödevleri ise, derse ön hazırlık amacı taşıyor. Böylece bilginin kalıcığı amaçlanıyor. Günlük ödevler ise tamamen o gün okulda işlenmiş dersin tekrarı ve pekiştirmesi niteliğinde.

Veli elbette çocuğa yardımcı olmalı. Ancak bu çocuğu ödev yapmaya motive etmeyi, hatasını yakaladığında düzeltebilmesi için çocuğu uyarmayı ve çocuk yardıma ihtiyaç duyduğunda ona sadece yardım etmeyi geçmemeli.

- Veliler ödevlerin çocukları aştığını düşünüyorlar ama...
Daha önceki sistemler daha çok öğretmen ağırlıklıydı. Ancak şimdi sistem tamamen öğrenci üzerine kurulu. Veliler böyle düşünmemeli. Öğrencinin ödevini yine öğrencinin kendisi yapabilir. 4. sınıfa kadar ödevini hiç yapmamış öğrenciler var. Hep velileri yapıyor. Sonra veli 4. sınıftan sonrasında zorlandığında karşımızda o güne kadar hiçbir şey öğrenmemiş  bir çocuk buluyoruz.

Ödev meselesine derin bakış...
EV ÖDEVİ NEDİR, NE DEĞİLDİR?

Okullar açılalı 2 ay oldu, çocuklar şimdiden bıkın, yorgun... “Bir yerlerde yanlış yapılıyor” denileceğine, hem eğitimciler, hem de anne babalar, var olan yanlışları “böyle gelmiş böyle gider” diyerek koruyor. Sonuçta, çocuklar ödev yükleri altında eziliyor.

Ev ödevleri, okulda öğrenilen bilgi ve becerilerin kalıcılığını sağlamak veya bu bilgi ve eğitimi derinleştirmek amacıyla veriliyor. Öğrenci sayısının fazla olması, programda ayrılan zamanın yeterli olmaması gibi çeşitli nedenlerle öğrencilerin bireysel çalışmalarına ve uygulamalarına imkan verilemeyen durumlarda ev ödevleri, ders dışı etkinliklerin en önemlisi haline geliyor.

Ancak çocuğun ilgi alanında olmayan ve çocuğu zorlayan ödevler de çocuğu okuldan ve ödev yapma sorumluluğundan uzaklaştırabiliyor. Hatta uzmanlar; “Ödev, çocuğun ilgi ve merak duygusuna hitap etmiyorsa, hiçbir yarar sağlamaz. Özellikle her gün verilen ödev, çocuklar açısından çok sıkıcıdır ve genellikle de yapılmaz. Yapılsa dahi ödevin gerçek amacını yerine getirdiğini söylemek mümkün değildir” diyor.

Öte yandan yine uzmanlar, ailelerin ev ödevlerine yardımı çoğu zaman büyüttüklerini ve hatta çocuğun başarısını kendi başarıları olarak gördüklerini söyleyerek uyarıyor: “Okuma yazma öğrenene kadar yönergeleri okumalarına yardım edin, ama sonrasında bırakın, yalnız ders çalışsın ve ödevini kendisi yapsın. Her çocuk bunu yapabilir.”

Uzman Psikolog Şeyda Özdalga’ya “ev ödevi”  meselesinde en çok merak edilen 3 önemli soruyu yönelttik. İşte cevapları:

PSİKOLOG ŞEYDA ÖZDALGA CEVAPLIYOR:
1-ÇOCUĞUN YAŞINA BAĞLI NASIL YARDIM EDİLEBİLİR?
Yardım yaşlara göre farklılık gösterir. Özellikle çocuk ilkokula başladığında verilen soruları ve yönergeleri bir büyüğün okuması gerekir. Ama ödevin niteliğine katkı sağlamamalı, sorunun cevabını çocuk vermeli. Örneğin,“Bu cisim bu dairenin içinde mi, dışında mı?” sorusu okunmalı ama çocuk cevap konusunda yönlendirilmemeli. Birebir ders çalışma saatlerinde onunla olmak, okuma-yazmayı çözmesi ile sonlandırılmalı. Daha sonra ona yardımcı olmak yerine, çocuk soru sorduğunda yönlendirmek doğru olur. Çocukla belli bir plan yapmak gerekir. Ancak çocukta dikkat eksikliği, öğrenme bozukluğu gibi özel bir durum varsa, buna göre bir program yapılmalıdır. Örneğin, uzun süre dikkatini aynı konuya veremiyorsa, daha sık aralıklarla mola verilmelidir. Ayrıca böyle farklı durumlarda (okuma bozukluğu, matematiksel öğrenme bozukluğu vb.) denetleme mekanizması kurmak gerekir ya da öğretmen ve veli arasında koordinasyon sağlanmalıdır. Denetleme de ödevlerini yaptıktan sonra kontrol ederek, hataya rastladığınızda doğrudan hatayı göstermek yerine, “Bir daha bir gözden geçir bakalım ben bazı hatalara rastladım” demek sağlıklı bir yaklaşımdır.

2-ÇOCUK EV ÖDEVİ SORUMLULUĞUNU NASIL KAZANIR?
Ev ödevi sorumluluğunun tamamlayıcısı ev içi sorumluluklardır. Her işi onun yerine üstlenmek yerine çocuğa yapabileceği sorumluluklar vermek, ev ödevi sorumluluğu edinmesinde de çok faydalıdır. Örneğin, sofrayı kurarken size yardımcı olması, yatağını toplaması, oyuncaklarını kaldırması, ev işlerinde yapabileceği ufak tefek işleri yapması gibi.

Ayrıca, çocuk her saati programlıysa da zorlanır. Zaman zaman esnetilebilir bir program olmalıdır. Ailelerden “Ödevlerini hep erteliyor” gibi şikayetleri çok duyuyoruz.  Ama görüyoruz ki,  her saati planlı çocuklar bu durumdan sıkılarak tepkisel olarak ödev yapmak istemiyorlar. Özellikle çalışan annelerde plana uyulup uyulmadığını kontrol etme ve ödevlerini denetleme gibi sorunlar yaşanıyor. Önce ders sonra TV, oyun ya da bilgisayar gibi bir programı oluşturmak daha sağlıklı. Çocuk hoşuna giden şeyleri başında yaparsa, daha sonra derslere adapte olamıyor ve eğlencesini böldüğü için de derslerinden soğuyor. Ama bu, okuldan gelir gelmez derse otursun demek değil. Okuldan geldikten sonra mutlaka 30-45 dakika bir dinlenme payı olmalıdır.

3-BAZI ÖDEVLER ÇOCUKLARI AŞIYOR MU?
Ev ödevleri okulda işlenen müfredat çerçevesinde veriliyor. Günümüz eğitim sistemi de bizim zamanımızdakinden farklı. Örneğin, okumayı biz parçadan bütüne öğrenmişken çocuklarımız bütünden parçaya okuyorlar. Bu gibi farklılılar nedeni ile anne babalara çocukların bazı ödevleri zor gelebiliyor. Ancak ödevler çocukların okulda öğrendikleri yöntemlere göre veriliyor. Çocuk ödevlerini yapmakta zorlanıyorsa; çocuğun ödevi yapmak için içsel enerjisi olmayabilir, bu konuda ya da dalda farklı öğrenme bozukluğu olabilir, bilgiyi doğru almamış olabilir, sosyal hayatında onu etkileyen farklı nedenler olabilir. Yani ödevini yapamamasının birçok nedeni olabilir.
 

DENGE KURMAK İÇİN...
Ev ödevleri aynı zamanda, anne babalara çocuklarının okul hayatıyla ilgilenmeleri için fırsat verir. Aileler, çocuklarına uygun çalışma ortamı hazırlama, gerekli malzemeleri sağlama, istendiğinde yardımcı olma vb. gibi yollarla çocuklarının ev ödevlerinde, dolayısıyla eğitim ve öğretimlerinde önemli bir role sahip olurlar. Ama bu rolü denetleme olarak devam ettirmelerinde ve ikinci bir öğrencilik hayatı olarak görmemelerinde fayda var.

Öte yandan, öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine göre verilmeyen, teslim edildikten sonra içeriği hakkında değerlendirme yapılmayan ve amacı açıklanmayan ödevler, öğrencilerin akademik konulara ilgisini azaltabiliyor. Çocuk, yaptığı işi değersiz bir etkinlik olarak algıladığında da ödev yapma sorumluluğunu almak istemeyebiliyor.

 

ANNE BABALAR NE YAPMALI?
- Çocuğunuza uygun çalışma ortamı ve araç-gereç sağlayın. Çünkü çocuklar ödevlerinin büyük bir kısmını evde yapıyor.
- Küçük çocuklar televizyon izlemeye ve oyun oynamaya daha fazla zaman harcayarak ödev yapmayı aksatabilirler. Bu durumlarda, ödevlerin yapılacağı zamanı birlikte planlayın ve çocuğun bu plana uymasını sağlayın.
- Çocuk yardım istediğinde ev ödevlerine yardımcı olun. Bu yardım, çocuğun ödevini yapmaya değil, onu yönlendirmeye yönelik olmalıdır. Çocuğunuzun yerine ödevlerini yapmanız, çocukların çalışma alışkanlığı kazanmalarını ve sorumluluk duygusunu geliştirmelerini engeller.
- Denetim de anne babanın yapması gereken bir kontrol mekanizmasıdır. Çocuğunuzun ev ödevlerini kontrol etmelisiniz. Ancak bunu çocuğun dikkat ve öğrenmesi ile ilgili bir problem olup olmadığını anlamak ve varsa hatalarını düzeltmesini sağlamak için yapmalı ve hatalarını birebir söylemek yerine, ödevini tekrar gözden geçirmesini söylemelisiniz.
- Unutmayın ki, çocuğun ödevlerine karşı aşırı ilgili veya ilgisiz, baskıcı ve başkaları ile kıyaslayıcı davranışlar ve sözler çocuğun ödevi yapma isteğini olumsuz etkiler.
- Çocuğu, başarılı bir ödev sonrası takdir eden cümlelerle ödüllendirmek, ödev sorumluluğunu ve akademik başarıyı olumlu etkiler.
- Sizden yardım istediğinde ya da ödevini yapamadığında onu kıracak, küçük düşürecek sözlerden ve davranışlardan uzak durmalısınız.
- Molalar atlanmamalıdır. Çocuğun özel bir durumu (dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu ya da öğrenme bozukluğu) yoksa yaşının getirdiği bir dikkat süresi vardır. Bu süre bittiğinde eğlenceli bir molayı hakettiğini ona hissettirmelisiniz.
- Düzenli aralıklarla öğretmenle görüşerek, onun ev ödevleri hakkındaki tutum ve beklentilerini, çocuğunuza  ev ödevlerinde nasıl yardımcı olacağınızı öğrenmelisiniz.

DİĞER YAZILAR
- HER ÇOCUK YALANSIZ BÜYÜMEYİ HAK EDER!
- ANNE DUYGUDUR!..
- HAYIR DEMEYİ BİLİYOR MUSUNUZ?
- KEK YAPAR GİBİ ÇOCUK YAPAMAZSIN!
- MAHREMİYETE SAYGI!
- ÇOCUKLAR ÖLMESİN!
- ÇOCUĞUNUZDAN VAZGEÇMEYİN!
- ANNE BABAYI PAYLAŞMAK!
- SÜT DİŞİ, DEYİP GEÇMEYİN!
- Sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'n değil... HER GÜNÜN KUTLU OLSUN KADIN!..
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.