Şeker Bayramı'nı, 7 masum insanı zevk için, eğlenmek için öldüren 2 seri katille, 104 kişinin canına mal olan trafik kazalarıyla, değil bayramın babalarının bile durduramadığı töre cinayetleriyle ve sayısız intihar vakasıyla geçirdik… Sonra da dertleşiyoruz kendi aramızda; gençler eğitimsiz, cahil, saygısız, sevgisiz; çocuklar bile çocuk gibi değil, kötücül, çıkarcı, hoyrat diye… Afedersiniz ama, onlara kim anne babalık yaptı, onlara kim örnek oldu, kim yol gösterdi, kim ayna?.. "Bizler aile miyiz, yoksa, katil, hırsız, kötülük üreticisi ve tacirleri mi?.. Katillerin, canilerin, kötülerin, yozların, yobazların da ille bir anne ve babası olduğunu, bir aile ocağından çıktığını unuttuk mu? Hiç "Nerede hata yaptım, nerede hata yaptık?" diye soruyor, sorguluyor muyuz? Her birimiz, sadece kendimize bunun cevabını verebilir, önce sadece kendimizle yüzleşebilir miyiz?.. Çekincesizce, düşünmeden, hazırlanmadan, hatta bakıp okşamadan, sevip, ilgilenmeden doğurup büyüttüğümüz, "Yaşlanınca bana bir bakan olsun"dan gayrısını düşünmediğimiz, "Karnı tok, sırtı pek ya daha ne ister"deyip deyip karanlık bir geleceğe mahkum ettiğimiz çocuk ve gençlerden ne bekleyebiliriz ki?.. Ha bir de diyelim ki, siz örnek bir anne baba, sağlıklı bir aile tablosu çizdiniz çocuklarınıza… Fakat, "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" egoizminden kurtulup toplumdaki eksikliklere, aksaklıklara, yanlışlıklara, adaletsizliklere başkaldırma zahmeti ve cesareti gösterdiniz mi?.. Sorumluluk almayı, hak aramayı, adaleti, samimiyeti, doğru sözü, her yerde önce kendin olmayı gösterdiniz mi?.. Göstermediyseniz ve sonra da "Kurunun yanında yaş da yanıyor" deyip köşelerinize çekildiyseniz bu çocukların günahı ne?.. Örnek ebeveynliğiniz sadece evin dört duvarı içinde kalıyor, toplumsallaşamıyor, kenetlenemiyorsa; bunca sözün kısası anne babalık için ehliyetiniz yoksa; öyleyse çıkmayın trafiğe… Herkes anne baba olmak, ebeveynliği yaşamak, bu bitmeyen sorumluluklar silsilesini göğüslemek zorunda değil ki… ANNEYİ KAYIRAN KÖŞE
Sağlıklı ve mutlu bir toplum için,
Sağlıklı, eğitimli ve mutlu kadınlar gerek!!!
Ülkemizde kadınların yüzde 10'u hala okuma yazma bile bilmiyor. Yoksullarımızın yüzde 70'i kadınlar ve çocuklardan oluşuyor. Çalışan kadın oranımız ise sadece yüzde 18'lerde… Önce kadının eğitimi, sağlığı, mutluluğu demediğimiz sürece, kadını Meclis'imizde böyle 550 milletvekili arasından sadece 24 kişiyle temsil ettiğimiz sürece ve kadınlar da kendilerini taaa içlerinde, en derinlerinde erkeklerle eşit görmedikçe, erkeklerimiz ise kadınlarla omuz omuza, eşit mutlu yaşamayı öğrenemedikçe, biz daha çoooook uzun yıllar çocuklarımıza karanlık gelecekler yaratmaya maalesef devam edeceğiz.
SAĞLIKLI BİR AİLE MİSİNİZ? YOKSA! Çocuk ve gençlerimiz kendilerine ve birbirlerine şiddet gösterisinde bulunmayı adet edinmişken, zevk olsun diye adam öldürülürken, her 3 üniversiteliden biri töre cinayetini doğal sayarken, çuvaldızı önce kendimize yani anne ve babalığımıza batırmamızın vakti geldi de geçmedi mi?.. Kişilerin beden ve ruh sağlığı için gerekli sevgi, şevkat, yakın ilgi ve bakımın bulunabileceği en doğal ortam ailedir. Bireyin yaşamında doyum sağlaması, işlevlerini yerine getirmesi ve yaşadığı topluma uygun bir kişi olarak yetişmesi önce ailede sağlanır. İşlevlerini beklenen düzeylerde yerine getiren aileler fonksiyonel, aile içi iletişimin bozuk olması nedeniyle işlevlerini yerine getiremeyen aileler de fonksiyonel olmayan aileler olarak tanımlanır. Ve bu noktada ailenin sağlıklı ya da sağlıksız olması kavramları gündeme gelir.
Sağlıksız aile ise, üyelerinin gereksinimlerini karşılamayan, mutsuz ve doyumsuz oldukları halde bu hastalıklı durumu devam ettirme çabası içinde olan özellikler sergiler. Sağlıksız ailelerde hakim olan zihniyet terbiyedir; yargılama, suçlama, aşağılama ve kötüleme kuralları baskındır. SAĞLIKLI AİLEDE KOŞULSUZ SEVGİ VARDIR!.. Sağlıksız ailede korku ve nefret vardır!.. FONSİYONEL VE SAĞLIKLI AİLENİN ÖZELLİKLERİ UZMAN GÖZÜYLE AİLENİN SORUMLULUĞU ÇOCUĞA BUNLARI YAPMAYIN! AİLE İÇİNDE ÇOCUĞUN: ÇOCUKLARLA KONUŞURKEN BUNLARA DİKKAT EDİN
VE SONUÇ... |
|