Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Hülya Yıldırım

BEBEĞİMİ ÖPMEYİN TRİPLERİM...


Bebeğimi öpmeyin triplerim…

Öncelikle hijyen kavramını çocuk sahibi olmadan önce de yaşamımda gerçekleştirmeye çalışan biri olduğumu söylemeliyim. Dolayısıyla, bebek daha doğmadan yeterince hijyen sağlayamamak konusundaki endişelerim de başlamıştı. Bebeğim öpülsün, yıkanmamış ellerle sevilsin, gripli insanlar tarafından koklansın istemiyordum. Gelgelelim, bebekleri şapur şupur öpmeyi seven, el yıkama alışkanlığı pek de olmayan bir toplumda bu isteklerim, çoğu kez yakınlarım tarafından bile yadırganıyordu.  Bir tek benim mi bebeğim vardı, çocuk dediğin hastalana hastalana büyürdü, buldumcuk mu olmuştum… Açıkçası, kızım bebekken insanlarla ilişkilerimi dengelemek konusunda zor günler geçirdim. Fakat, bebeğimin parkta bahçede oynaması ile, doğada börtü böcekle haşır neşir olması ile ilgili en ufak bir sorunum da yoktu. Yıkıyor, yıkanıyorduk, nasıl olsa… Nitekim, ellerin yıkanması ile ilgili takıntımda bugün de bir nebze değişmedim, değişmeyi de düşünmüyorum. Tabii ki, çocuklar düşe kalka, hastalana iyileşe büyüyecekler… Ama, göz göre de hastalanmalarını, hele de bağışıklık sistemlerinin henüz gelişmediği bebeklik çağlarında hayatlarının riske girmesini kim ister ki… Bu nedenle sevgili Vahapoğlu, verdiği bilgilerle önce benim içime su serpti. Siz siz olun, hijyeni elden bırakmayın. Çocuklar hem özgürce oynayıp, kendilerini ifade ederken hem de hijyen şartları onlar için temin etmek o kadar da zor değil aslında…

Anne Olunca Anladım’dan hepinize mutlu yıllar…

ANNEYİ KAYIRAN KÖŞE

ÇOCUKLAR KİRLENEREK BÜYÜR!

Çocuklar için oyun, kirlenmenin üç anlamını da taşıyan bir faaliyettir. Buna göre, kirliliğin geçici olması ve temizlenebilmesi iyimserlik, kirlenme olasılığına rağmen istediğini yapabilmek özgürlük, üretirken kirlenmek ise yaratıcılık anlamlarına gelir.

Kirlenmek canlılara özgüdür ve bakım-temizlik yaşamanın bıraktığı izlerin gerekliliğidir. Bu nedenle kirlenmediğimizde ya da kirlenmeyi önlediğimizde, hayatı kısıtlamış oluruz. Bu durum canlılığa aykırıdır. Kirlenmemeye çalıştığımız ölçüde yaratıcılığımız azalır. Hiç kirlenmeden temiz kalmak, hareketsizlik ve hayata uzaklık bedeliyle bize geri döner, hayattan zevk almayı engeller. Bu nedenle çocuklarımız da yaşamı kirlenerek öğrenirler. Kirlenmek özgürlük, temizlik sorumluluk, öğrenmek ise bu özgür ve sorumlu süreçten elde edilen kazanımdır. Kirlenerek büyümek çocuklara özgüven kazandırır. Örneğin; bahçede toz toprak içerisinde oyun oynama, gerekli tedbirleri alınırsa, oyundan sonra uygun temizlik yapılırsa yararı zararı ile kıyaslanamayacak kadar fazla olan bir eylemdir.

Hijyenik olmayan evler sağlığımızı tehdit ediyor!

Eğer, siz de çocuklarınıza hijyenik ortamlar sunup sunamadığınızı merak ediyorsanız, Prof. Dr. Haluk Vahapoğlu’ndan (Kocaeli Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi) aldığımız bilgilere kulak verin.


Birçok kişi evinin temiz ve derli toplu görüntüde olmasının hijyenik açıdan yeterli olduğunu düşünebilir. Aslında derli toplu olmak ve basit olarak temizlik, hijyen sağlamada etkili olsa da yeterli değildir. Temiz görünümlü bir ev hijyenik olmayabilir. Önemli olan zararlı mikroorganizmaların bulunduğu veya çoğaldığı ortamların uygun yöntemler ve temizlik maddeleri kullanarak temizlenmesidir. Böylece mikroorganizmalara hastalık yapabileceği ortamları yaratmamış oluruz. Evimizde hijyenik temizlik gerektiren öncelikli yerler, mutfak, tuvalet ve banyolardır. Çünkü mikroorganizmalar çoğu kez bulaşabilmek için bir taşıyıcıya ihtiyaç duyarlar. İnsanlar, özellikle de ellerimiz, havyanlar, belirli mekanlar ve yüzeyler ve giysilerimiz mikroorganizmaların yayılmasına aracılık eder. Evde hijyen, yani sağlıklı temizlikten söz etmek için riskli mekanların ve aracıların mikroorganizmalar açısından da temiz hale getirilmiş olması gerekir.

HİJYEN NEDİR?
Dolayısıyla, temizlik ile kir ve lekelerden arınmış olmak kastedilir. Hijyen ise sağlığa zarar verecek mikroorganizmalardan korunmak için yapılan uygulamalar ve alınan temizlik önlemlerinin tümüdür. Enfeksiyon hastalıklarına ve alerjik reaksiyonlara neden olan zararlı mikroorganizmalardan korunmak için yaşadığımız ortamların, giysilerimizin, yediğimiz gıdaların, içtiğimiz ve kullandığımız suyun, soluduğumuz havanın, kullandığımız tüm alet ve gereçlerin temiz ve hijyenik olması gerekir.

Fakat, hijyen ile tüm mikroorganizmaların öldürülmesi, yok edilmesi de kastedilmez. Mikroorganizmalar kabaca iki gruba ayrılır: Birincisi; bizi her durumda hastalandıran mikroorganizmalar; ikincisi de fırsatçı mikroorganizmalar... Bizi her durumda hastalandıran mikroorganizmaların etrafımızda, giysilerimizde ve bedenimizde olmasını istemeyiz. Grip virüsü, Salmonella (mikrobik ishal etkeni), Shigella (dizanteri etkeni), Meningococcus (menenjit etkeni) gibi mikroorganizmalar bu grupta yer alır. İkinci grupta yer alan, yani fırsatçı mikroorganizmalar ise E. coli, Staphylococcus gibi bizimle birlikte yaşayan, zarar değil hatta bazen fayda bile sağlayan mikroorganizmalardır. Bu mikroorganizmalar bulunmaları gereken yerde ve bulunmaları gereken sayıda olduklarında problem yoktur. Ancak, sayıları çok artarsa ve olmamaları gereken yerlerde olurlarsa (Örneğin; E. coli idrar yolumuza ulaşırsa veya kana karışırsa) ağır, öldürücü hastalıklara neden olurlar. Sonuçta; hijyen kavramı ile kastedilen birinci grupta yer alan mikroorganizmaların olmamasını sağlamak ve ikinci grupta olan mikroorganizmaları ise kontrol altında tutmaktır.

EVDE HİJYEN…
Hijyen, dış ortamlar kadar ev ortamında da önemli bir kavramdır. Aile bireylerinden birinin bulaşıcı bir hastalığı olması durumunda, diğer aile fertlerinin hastalığa yakalanma olasılığı yüzde 6-60 oranındadır. Yapılan çalışmalar,  bulaşıcı ishallerin yaklaşık yüzde 20’sinin, basilli dizanterinin de yüzde 10’unun ev ortamından kaynaklandığını göstermektedir. Bebeklik çağının en korkulan hastalıklarından olan öldürücü menenjit de benzer şekilde yüzde 50 oranında ev ortamından bebeğe geçmektedir. Bütün bu kanıtlar bize ev ortamının toplumda kazanılan enfeksiyonlar açısından çok önemli bir mekân olduğunu gösterir.

Bulaşıcı hastalıklar özellikle ev ortamında, gıdalarla, aile fertlerinin bulaşıcı hastalık etkenleri ile ilişkiye girmiş elleri ve çamaşırları ile yayılır. Hijyen, bu gözle göremediğimiz zararlılardan yani mikroorganizmalardan korunmak için kolay ve basit bir savunma yöntemidir.
Evin yeterince havalandırılması ve güneş ışığının her gün hiç olmazsa birkaç saat evimize girmesi gibi asırlar boyu bilinen ve uygulanan genel önlemler yanı sıra riskli mekân, gıda ve eşyalara anti-mikrobik uygulamalar önerilir. Elbette evimizde bulaşıcı hastalığı olan bir üye var ise bu önlemler daha da sıklaştırılır. Katı yüzeyler için klor bazlı (çamaşır suyu gibi) anti-mikrobikler kullanılabilir. Tuvaletler için yine klor bazlı anti-mikrobikler etkili olacaktır.

ÇAMAŞIRLARIN TEMİZLİĞİ…
Evde; mutfak, tuvalet, banyo başta olmak üzere enfeksiyonun yayılmasında rol oynayan çamaşır temizliği de hijyen sağlanmasında önemlidir. Çamaşırlar, özellikle iç çamaşırları ve çoraplar ve temizlik bezleri mutlaka hijyenik olarak temizlenmelidir. Çamaşırlar için, kaynatmak yerine düşük ısılarda etkili olduğu bilinen,  kumaşın dokusunu koruyan hidrojen peroksit ve perasetik asit bazlı hijyen sağlayan deterjanlar kullanılabilir.

Havlu, çarşaf, nevresim, iç çamaşırı ve çorap gibi vücuda yakın temas edenler başta olmak üzere, günlük hayatta kullandığımız tüm çamaşırlarda hijyenik temizlik, sağlığımız açısından büyük önem taşır.
Çamaşırda hijyen ihtiyacı tüm çamaşırlar için geçerlidir. Fakat en önemli ve öncelikli olan çamaşırlar aile bireyleri arasında ortak kullanılan ve enfeksiyon yayılmasını kolaylaştırabilen havlular, mutfak bezleri, çarşaflar, nevresimler ve iç çamaşırı, çorap gibi ürünlerdir. Örneğin; bir gün giyilmiş bir çorabın her gramında ortalama 1.000.000, iç çamaşırında 100.000, atlette 10.000 bakteri bulunur. Hijyenik temizlik sağlamak için, çamaşırların yıkanması sırasında bu mikroorganizmaların çamaşır üzerinden maksimum oranda uzaklaştırılması gerekir.

MUTFAKTAKİ TEHLİKE…
Mutfak ise, özellikle dışarıdan gelen ve zararlı mikroorganizmaları taşıyan gıdaların girdiği ve aynı zamanda yemeklerimizin de hazırlandığı bir ortam olarak önemlidir. Riskli gıdaların başında tavuk ve yumurta gelir. Çeşitli parazitleri ve barsak enfeksiyonu yapan mikroorganizmaları barındırabilecek yaş sebzeler de önemlidir.  Yumurta yıkanmadan buzdolabında saklanmalı ve kullanılacağı zaman yıkanmalıdır. Tavuk eti ise, iyice pişirilerek yenmeli, sebzeler de bol suyla yıkanmalıdır. Tüm bunların yanı sıra dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, bu gıdaları elleyen kişilerin ellerini yıkamalarıdır.

ÇAMAŞIR SUYU KULLANMAK…
Çamaşır suyu güçlü bir dezenfektandır. Kısa süreli olarak aktif halde bulunur ve bu esnada da mikroorganizmaları öldürür. Ancak unutulmaması gereken bir nokta, özellikle aktif halde olduğu esnada ortama uçucu bir kimyasal karışır. Dolayısı ile bebeklerin temizlik esnasında ortamda bulunmaması tavsiye edilir. Haftada en az bir kez bebek odada yokken oyun odası, eğer zemin uygun ise çamaşır suyu ile temizlenmelidir.  

ELLER NE ZAMAN YIKANMALI?
Ellerimizin zararlı mikroorganizmalarla temas ettiğini düşündüğümüz durumlarda veya ellerimizde taşıdığımız mikroorganizmaları ev ortamına veya hassas bir aile ferdine bulaştıracağımızı düşündüğümüz durumlarda ellerimizi yıkamalıyız. Örneğin; eve dışarıdan geldiğimizde, sofraya oturmadan önce ellerimizi sabunla yıkamamız önerilir. Tuvaletten çıktığımızda sabunla yıkamak ve mümkünse kolonya veya alkol bazlı el dezenfektanları ile temizlemek uygun olacaktır.

DİĞER YAZILAR
- HER ÇOCUK YALANSIZ BÜYÜMEYİ HAK EDER!
- ANNE DUYGUDUR!..
- HAYIR DEMEYİ BİLİYOR MUSUNUZ?
- KEK YAPAR GİBİ ÇOCUK YAPAMAZSIN!
- MAHREMİYETE SAYGI!
- ÇOCUKLAR ÖLMESİN!
- ÇOCUĞUNUZDAN VAZGEÇMEYİN!
- ANNE BABAYI PAYLAŞMAK!
- SÜT DİŞİ, DEYİP GEÇMEYİN!
- Sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'n değil... HER GÜNÜN KUTLU OLSUN KADIN!..
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.