Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Hülya Yıldırım

HAMİLELİK BİR SEÇİMSE...


Hamilelik bir seçimse…

Anneler Günü’nde hepimiz ne çok şükrettik, O gün ve her gün evlatlarımıza sahip olduğumuz için değil mi?
Buna rağmen, hamilelik ancak kadının seçe isteye yaşadığı bir süreçse keyfine diyecek olmaz… Üç aylık dönemler halinde hamilelik sürecine baktığımızda, her anne adayı için üç aşağı beş yukarı (istisnalar kaideyi bozmaz) yaşanabilecekler bellidir. Çünkü hamilelik de yaşamın doğal bir parçasıdır.
Kişisel farklar en çok da annenin bebeğe hazır olmasıyla, o bebeğin anne ve baba tarafından istenmesiyle, bebek için gerekli olan şartların asgari düzeylerde de olsa yaratılabilmiş olmasıyla ilgilidir. Ve anne adayı bunu bilinçli olarak düşünse de düşünmese de içten içe yaşar. Ve bu yaşama hali, fiziksel ve ruhsal olarak bütün bedenine yansır. Çünkü bedenimiz her şeyi bilir!

Bugün bilimin yaptığı araştırmalar da, erken doğumların, üst üste yaşanan düşüklerin, aşırı mide bulantısı ve kusmaların psikolojik kökenli olabileceğini söylüyor. Annelerden çok duymuşuzdur; “Çok rahat bir hamilelik geçirdim” ya da “ Çok zor bir hamilelik geçirdim” diye… Anne kaygılıysa, anne tedirginse, anne o ya da bu nedenle sıkıntıdaysa, bu bütün hamilelik sürecine yansır ve beyinde başlayan endişeler, hem annenin hem de bebeğin sağlığını ister istemez etkileyebilir.

O nedenle sevgili anne adayları; gerçekten istediğinizde, gerçekten hazır olduğunuzda, bebeğinizi kucaklamak üzere o çok özel yolculuğa adım atmayı tercih edin. Doğurmanın bir seçim ve büyük bir sorumluluk olduğunu lütfen hatırlayın.

ANNEYİ KAYIRAN KÖŞE

BABA ADAYI DA BEBEĞİ İSTEMELİ!

Hep annelerden, hep anne adaylarından dem vurduğumuz sanılsın hiç istemem… Tabii ki, annenin hazır oluşu, annenin kararı, annenin sağlığı yeni bir hayat için çok ama çok önemli. Fakat, babanın da bebeği istemesi, babanın da bebeğe hazır olması şart! Çünkü bebek 9 ay boyunca ve sonrasında öncelikle anneyle ilişki kurup, ona ihtiyaç duysa da, iki kişinin; annenin ve babanın… O nedenle bebek kararı, iki kişilik bir karar ve seçim olmalı… Ve 9 aylık maratona başlandığında nasıl ki, anne kendi ve bebeğinin sağlığı ve mutluluğu için elinden geleni esirgemiyorsa; baba da annenin ve doğacak bebeğinin sağlığı ve mutluluğu için elinden geleni esirgememeli… Bu yeni ve uzun soluklu hayat yolculuğunda hem eşine, hem de bebeğine daha en başından kol kanat gerebilmeli…

9 AY BOYUNCA NELER OLUR?!


Hamilelik bir hastalık değil, keyifle yaşanabilecek çok özel bir süreç… Op. Dr. Hüseyin Mutlu’nun verdiği bilgiler ışığında 9 ay boyunca, hem anne adayında, hem de bebekte ne gibi temel değişiklikler olur, sorusunun cevabını ve mutlaka yapılması gerekenleri öğrenmeye ne dersiniz?

Hamilelik, anne adayının ve onunla birlikte eş ve diğer aile bireylerinin katettikleri 9 aylık uzun bir maraton. Bu uzun maraton boyunca kendinizdeki ve bebeğinizdeki değişimlerin farkına varabilmek ve sağlıklı bir bebeği kucaklayabilmek üzere Op. Dr. Hüseyin Mutlu (Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı) ile yaptığımız çalışmadan çok önemli detayları sizlerle paylaşıyoruz.


İLK ÜÇ AY
Yumurtlama ile gerçekleşen yumurta ve spermin birleşmesi ile oluşan hücre düzeyindeki bebek, anne rahmine yerleşir yerleşmez değişimler başlar. Hamileliğin ilk 10 haftasında kadın vücudunda hakimiyet progesteron hormonundadır ve anne adayları bu değişimi yaşar. Aşırı halsizlik, uyku hali, kiloda değişme olmasa bile karında şişkinlik, göğüslerde gerginlik, sabah bulantıları ve iştahta değişimler görülür. Belki de içgüdüseldir ama birçok kadında bu dönemde cinsel hayattan uzak kalma eğilimi vardır. Anne rahminde ise hızlı bir değişim vardır. Mikroskobik olan bebekte yaklaşık döllenmenin 22. gününde kol ve bacak çıkıntıları meydana gelir, damarlar, kalp oluşur ve atmaya başlar. Beyin ve omurilik de oluşmaya başlar. Bir bireyin temelleri atıldığından, anne adayının bu dönemde folik asit alması önemlidir. Döllenme sonrası 17. günden itibaren başlayıp yaklaşık 59. güne kadar devam eden bu hızlı gelişim sürecinde, bebeğin dışarıdan alınacak ilaçlara ve diğer toksik maddelere karşı en duyarlı dönemidir. Bu nedenle doğum uzmanına danışmadan ilaç alınmamalıdır. Adet gecikmesinin ilk haftalarında mutlaka ultrasonografi ile hamilelik varlığı kanıtlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki hamileliklerin 1/150’si dış gebeliktir ve ihmal edildiğinde acil operasyon gerektiren bir durumdur. Erken saptanan dış gebeliklerde ise operasyona gerek kalmadan ilaçlarla sonlandırmak mümkündür.

Hamileliğin ilk 3 ayı sonunda bebeğin tüm organları oluşur ve minyatür bir insan plasenta yoluyla beslenerek hızla büyür. Ultrasonografi ile bebeğin tüm organları izlenebilir ve anomali taraması yapılabilir. 11-14 haftalar arasında ikili test veya Down sendromu tarama testi yapılmalı ve risk grubunda olan anne adayları kromozom testi için bilgilendirilmelidir. 3 ay içinde kan sayımı ve enfeksiyon testleri yapılır. Anemi saptanan anne adaylarında demir eksikliği ile Akdeniz anemisi ayrımı yapılır. Demir ve multivitamin kullanılması önerilir. İlk 3 aydan itibaren annelerin sigara ve alkol almamaları gerekir. Düzenli beslenme ve öğünlerin atlanmaması da önemlidir. Çiğ et ve ürünleri yenmemelidir. 3 ay sonunda göğüslerdeki gerginlik dışında diğer sıkıntılar azalır ve nadiren bulantılar ve kusmalar birkaç hafta daha devam eder. Ultrasonografi ile bebeğin cinsiyeti görülebilir.


İKİNCİ 3 AY
İkinci 3 ayda anne adayı daha rahat bir dönem geçirir. Rahmin büyümesi ile karında büyüme belirgin hale gelmeye başlar. Bebek büyümektedir ve tüm organlar tamamlanmıştır. 16 ile 18. haftalar arasında bebek hareketleri hissedilir. Bebeğin bu dönemde ultrasonografi ile detaylı incelenmesi yapılır. Bu dönem var olan anomalilerin net görüldüğü dönemdir. Özellikle 20 hafta civarında kalp ile ilgili anomaliler saptanabilir. Eğer kromozom testine karar verildiyse, 16 ile 18. haftalar arasında amniyosentez uygulanır.

İkinci 3 ayda anne adaylarının haftada 500 gram civarında kilo artışı normaldir. İştahta belirgin bir artış görülür. Karında ve göğüslerde çatlakları azaltmak ve engellemek için kremler sürülmeye başlanmalıdır. Bebek hareketleri 6. aya doğru daha sert hissedilir. Dışarıdaki seslere tepki verebilir ve artık var olduğunu hissettirmeye başlar. Anne adayının bu dönemden itibaren düzenli yürüyüşler ve hamilelik egzersizlerini yapması önerilir. Özellikle su bol tüketilmeli, tuz ile baharat mümkün olduğunca kontrollü kullanılmalıdır.


SON 3 AY
Son 3 ayda bebek artık tamamen gelişmiştir. Organlar her geçen gün dışarıdaki hayata uyuma hazırlanır. Akciğerlerde sürfaktan adı verilen madde üretilmeye başlar. 24 ile 28. hafta arasında hamilelikte şeker hastalığı tarama testi yapılmalıdır. Ayrıca, bu haftalarda rahim damarlarının doppler incelenmesi yapılır. Eğer rahim damarlarında “notch” saptanırsa, sonraki zamanlarda bebekte gelişme duraklaması veya hamilelik hipertansiyonu olasılığına karşı düşük doz aspirin verilebilir. Kontroller sıklaştırılır ve 2 haftalık aralıklarla yapılır. Son 5-6 hafta ise haftalık kontroller gerekir. Son haftalarda özellikle bebeğin kilo alışı ve sağlığı ile ilgili testler yapılır: NST, biyofizik profil ve doppler ile bebeğin sağlıklı olup olmadığı tetkik edilir.

Özellikle 32. haftadan itibaren bebek ağırlığı hızla artar ve haftada 200 gram civarında kilo artışı olur. Bebeğin amniyos sıvısı da en yüksek düzeydedir. Bebek hareketleri çok sertleşmiştir ve bazen anne adayının canını acıtır. Bununla birlikte rahimde erken kasılmalar olabilir. İkiz veya üçüz gibi çoğul hamileliklerin çoğunda bu dönemde doğum gerçekleşir. Eğer imkan varsa, erken doğum kasılmaları saptandığında durdurulması için ilaçlar verilir ve doğum ihtimaline karşı bebeğin hazır halde olabilmesi için kortizon türevi iğneler yapılır. Eğer erken doğum bekleniyorsa, bebek yoğun bakım imkanları iyi olan bir hastane seçimi bebek için hayat kurtarıcı olur.

Son 3-4 haftada anne adayının kilo alışı durur. Hatta son haftalarda birkaç kilo bile verilebilir. Sebebi ise plasentanın yaşlanması ve geriye dönüşümün başlamasıdır. 36. haftadan itibaren doğum kasılmaları başlamışsa ve düzenli aralıklarla geliyorsa, doktor  muayenesi ile rahim ağzı açıklığı kontrol edilir. Eğer önceden sezaryen ile doğum yapılmışsa, bebek makat geliş ise veya başka bir nedenle doğum hekimi sezaryen kararı vermişse doğum belirtileri ile birlikte sezaryen gerçekleştirilir. Doğum yapacak anne adaylarının unutmaması gereken en önemli konu, vaginal doğum için veya sezaryen için hastaneye gidiliyorsa kesinlikle bir şey yenmemesi gerektiğidir. Son dakikada atılan lokmalar anestezi için ciddi riskler teşkil edebilir.

DİĞER YAZILAR
- HER ÇOCUK YALANSIZ BÜYÜMEYİ HAK EDER!
- ANNE DUYGUDUR!..
- HAYIR DEMEYİ BİLİYOR MUSUNUZ?
- KEK YAPAR GİBİ ÇOCUK YAPAMAZSIN!
- MAHREMİYETE SAYGI!
- ÇOCUKLAR ÖLMESİN!
- ÇOCUĞUNUZDAN VAZGEÇMEYİN!
- ANNE BABAYI PAYLAŞMAK!
- SÜT DİŞİ, DEYİP GEÇMEYİN!
- Sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'n değil... HER GÜNÜN KUTLU OLSUN KADIN!..
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.