Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Hülya Yıldırım

BİLİN Kİ, YALNIZ DEĞİLSİNİZ!


Bilin ki, yalnız değilsiniz!

Bebeğinizin ya da okul öncesi yaştaki çocuğunuzun beslenmesi hem sizin hem de onun için kabusa dönüşüyorsa, öncelikle bilmeniz gereken yalnız değilsiniz! Her gün aldığım yüzlerce mail arasından ve her gün canlı yayında arayan telefonlardan da anladığım kadarıyla birçok anne çocuğunun şöyle iştahla, keyifli keyifli yemek yememesinden şikayetçi… Ve inanın yakın bir zamana kadar ben de aynı dertten muzdariptim! Çocuğun yemek görünce, hiç tatmadan yüzünü ekşitmesini, her gün bıkmadan usanmadan bir hevesle “Belki bunu yer?” diye yaptığım yemekleri çöpe dökmeyi, yemek saatlerinin neşe ve muhabbet saatleri olması gerekirken, savaş ve mücadele ile geçmesinin ne demek olduğunu, maalesef iyi bilirim.
Bir yandan sürekli birileri size -yani anneye- “Yanlış yapıyorsun” der… Büyük ihtimal, evet bir yerlerde yanlış yapıyorsunuzdur ve bu yanlışa farkında olmayarak takılmışsınızdır. Öte yandan psikologlar; “Bırakın acıkınca yer, üstelemeyin, çocuğun bireyselliğine saygı duyun!” der. Ama çocuk doktoruna gittiğinizde boyu-kilosu yaşına göre düşük çıktığında doktorun karşısında kendisini suçlu ve beceriksiz hisseden yine ve sadece annedir. Tabii, bu kısır döngüde sadece suçluluk değil, kendinizi çocuğunuz tarafından da reddedilmiş hissedebilirsiniz. Üstelik, danışmanlık aldığınız uzmanların yanı sıra, eşiniz, anneniz, diğer yakın çevre ve büyükler; çocuğa yemek yemeyi sevdirip, öğretemediğiniz için dilleriyle değilse de bakışları ve davranışlarıyla sizi suçlar. Ve o küçük, sevimli canavarla gün içinde uzun saatler siz bir başınıza kalırsınız.
Ben ne yaptım, biliyor musunuz? Hayır, asla Duru’yu aç falan bırakmadım. 2,5 yaşındayken, öğlen yemeklerini ana okulunda yemesi, yemek yeme alışkanlıkları edinmesinde büyük fayda sağladı. Neyi seviyorsa (ki, o sıra bir tek pilavı seviyordu), her gün başka tür bir pilav pişirdim: Mısırlı, tavuklu, nohutlu, etli, havuçlu... Yeni tatlar konusunda dirençli bir yapısı olduğunu ve onun da tercihleri olabileceğini “mecburen” kabul ettim. 7. ayda katı gıdaya geçmemizden itibaren kendi yapmış olabileceğim yanlışların bir listesini kendime itiraf ettim. Evet, hiçbir şey, hemen bir çırpıda değişmiyor, bebekler ve çocuklar da alışkanlıklarına ve takıntılarına kuvvetle sahip çıkıyorlar. Hatta varoluşlarını bu diretmeler üzerine kuruyorlar. Öyleyse, en önemli kural; di-ret-me-ye-cek-si-niz! Yaşına uygun cümlelerle; “Bu senin bedenin, tabii ki tercihlerin var, ama sağlıklı bir şekilde büyüyebilmek için her yiyeceğin en azından tadına bakıp, sevmeyi deneyebilirsin” şeklinde sorumluluğu çocuğa bırakmaya başladığınızda, arkası da çorap söküğü gibi geliyor... Sabır, sukünet ve zaman size de yardım edecek, inanın...

ANNEYİ KAYIRAN KÖŞE

HAFTA SONU KAHVALTILARINI BABALARIYLA HAZIRLASINLAR!

Bilimsel araştırmalar, çocukların beden ağırlığı ortalamalarında geçen yüzyıl içinde neredeyse, yüzde yüz oranında bir artış yaşandığını ve buna bağlı olarak bu yaşlarda bile eklem problemlerine, kalp-damar ve tip 2 şeker hastalıklarına, kansızlık, yüksek tansiyon ve diş çürümesi risklerine açık olduklarını gösteriyor. Dolayısıyla, anne faktörünün her şeyde olduğu gibi beslenme konusunda da nasıl öne çıktığını görüyoruz. Önce anne sütüyle beslenme sonra da sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlıkları kazanabilmeleri için, önce bizim sağlıklı yaşamın sırlarını iyice öğrenmemiz ve öğrendiklerimizi yaşamımıza uygulamamız şart. Ha unutmadan, “Bizim bey falanca yemeği sevmiyor, ben de pişirmiyorum” dediğinizde çocuklar da babayı model alabiliyorlar. Bu nedenle anneler kadar babaların da örnek olduğunu, hiç değilse hafta sonu kahvaltılarını babaların çocuklarıyla birlikte hazırlamalarının, olaya farklı renkler ve boyutlar katacağını hatırlatırım...

Çocuklar eğlenerek de yemek zevki kazanabilir!

Biz anneler sürekli olarak çocuklarımızı doğru ve yeterli besleyip besleyemediğimiz konusunda endişe duyarız. Bu endişe çevresel baskıların da etkisi ile bir çığ gibi büyür. Bir de bakmışsınız ki, yemek saatleri hem siz hem de çocuğunuz için işkenceye dönüşmüş. Bunu engellemek elimizde... Nasıl mı?

Dr. Sibel Özilgen’in, “Eğlenceli Beslenme Kitabı” adlı eseri, çocuklara, ailelere ve eğitimcilere aktivitelerle beslenme eğitimi kazanmaları için fırsat tanıyor. Kitabın ilk ölümünde beslenmenin ve beslenme eğitiminin temel unsurlarını, ikinci bölümünde bu bilgileri çocuğa aktarmakta kullanabileceğiniz katılımcı aktiviteleri, son bölümünde ise çoğunu çocuğunuzla birlikte yapabileceğiniz kolay ve sağlıklı yemek tariflerini buluyorsunuz... Kitaptan yola çıkarak, biz de okul öncesi dönemde beslenmenin temel ilkelerini doğru bilmenin ve bunları çocuklarımıza doğru metotlarla aktarabilmenin keyfini nasıl çıkarabileceğimizi Özilgen’den dinliyoruz...

EĞLENEREK BESLENMENİN İPUÇLARI
Okul öncesi çağdaki çocuklar öğrenmeye açık ve istekli olurlar. Ve duyduklarından çok gördükleri, dokundukları, test edebildikleri şeyleri; kısacası birebir yaşadıklarını öğrenirler, hatırlarlar ve taklit ederler. Bu yaşlarda alınan eğitimin sonucunda geliştirilen alışkanlık ve davranışların büyük bölümü yetişkinlik dönemine de taşınır. Erken yaşlarda verilecek doğru beslenme eğitimi, çocukların sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlıkları edinmelerinde ve bunu hayatları boyunca uygulamalarında yardımcı olur.

Yapılması gereken en önemli şey, onlara daha çok küçükten doğru beslenme alışkanlıklarını kazandırmak... Çocuk, yetişkinlik yıllarına taşıyacağı beslenme davranışlarının büyük bir kısmını okul öncesi çağlarda geliştirir. Çocuğun doğru beslenme davranışı geliştirmesi kısa vadede yemek seçmesini, orta ve uzun vadede ise yanlış beslenmeye bağlı sağlık problemleri yaşamasını engeller. Peki, bunu nasıl yapacağız? İşte burada ayna bize doğru dönüyor. Çocuğun beslenme alışkanlıkları edinmesinde ailenin ve gittiği okul öncesi kurumdaki eğitmenlerin beslenme bilinç ve davranışları çok önemlidir. Çocukların doğru ve sağlıklı beslenme davranışları kazanmalarında benimsenmesi gereken temel unsurlar eğitim, olumlu yaklaşım, sabır ve zamandır.

DOĞRU MODEL OLUN!
Çocuğunuzun kısa vadede yemek seçme problemini hallederken, yetişkinliğine de taşıyacağı doğru beslenme davranışları geliştirmesini sağlayacak bazı kurallar vardır. Her şeyden önce çocukların model aldığı, iyisiyle kötüsüyle davranışlarını taklit ettiği ebeveynler ve eğitmenler doğru modeller olmalıdır. Kısacası, biz kendi beslenme alışkanlıklarımızı ve davranışlarımızı gözden geçireceğiz. Örneğin; biz yemek seçiyorsak, emin olun ki çocuğumuz da yemek seçecektir.

SOFRAYA BİRLİKTE OTURUN!
Evde ve okulda yemek saatlerini düzenli hale getirmeli, mümkün olduğu kadar öğün atlamamaya ve sofraya birlikte oturup birlikte kalmaya çalışmalıyız. Yemek yerken sakin ve huzurlu bir ortam yaratmalı, kesinlikle televizyon vb. seyretmemeliyiz. Kahvaltı çok önemli bir öğündür, mutlaka kahvaltı etmeye özen göstermeliyiz. Çocuğu eline tutuşturulmuş bir simitle okuluna yollamak yerine, sabah biraz erken kalkıp birlikte dengeli hazırlanmış kahvaltı etmeye çalışmalıyız. Yemeği ceza veya ödül konusu yapmamalıyız. Bir yemeği yedirebilmek için bir başka yiyeceği ödül olarak ortaya koymak; çocukta iyi yiyecek-kötü yiyecek kavramının gelişmesine neden olur. Çocuğu yeni tadlar denemeye teşvik etmeli ama asla zorlamamalıyız. Tatları mümkün olduğunca basit tutmalıyız. Yiyeceklere dokunmalarına izin vermeliyiz. Ona olan sevgimizi tehdit unsuru olarak kullanmamalıyız, yani “Yemeğini yemezsen seni sevmem” gibi cümleler kurmamaya özen göstermeliyiz. Çocuğa yiyebileceği kadar yemeği tabağına kendisinin almasını öğretebiliriz. Doyduğu halde yemeğini bitirmeye zorlamak çocuğun tepki vermesinin yanı sıra, zaman içinde porsiyonların büyümesine de neden olur. Yasaklar cazip kılar, hiçbir yiyeceği yasaklamamalı ancak eve sağlıklı yiyecekleri almaya özen göstermeli ve bunları çocukların ulaşabileceği yerlere koymalıyız. En etkin öğrenme yöntemi aktif katılımdır. Çocuklarımızla birlikte eğlenceli deneyler ve aktiviteler yapabilir, mutfakta bize yardım etmesine izin verebiliriz. Vee bütün bunları zorunluluk olarak değil, hayatın doğal akışı içinde yapmalıyız. Sakin ve sabırlı olmalıyız. Bunun bir süreç olduğunu ve zaman alacağını unutmamalıyız.

BESLENME EĞİTİMİNİN AMAÇLARI
- Çocukları farklı besin grubundaki yiyeceklerle tanıştırmak.
- Çocuklarda bazı yiyeceklere karşı oluşabilecek ön yargı ve tepkiyi önlemek.
- Çocukların sağlıklı ve sağlıksız yiyecekleri birbirlerinden ayırt edebilme yetisini geliştirmek.
- Çocuklara sağlıklı olmak ve doğru beslenme alışkanlığı arasındaki ilişkiyi göstermek.
- Çocuklara ileriki yaşlara da taşıyacağı doğru beslenme alışkanlıklarını kazandırmak.

DENGELİ VE SAĞLIKLI BESLENME NEDİR?
Çocuklar sağlıklı büyüyebilmek ve sağlıklı kalabilmek için gerekli besinleri ancak değişik yiyecek gruplarından alabilirler. Ne yazık ki, gerekli bütün besinlerin hepsini içinde barındıran tek bir yiyecek yoktur. Yiyecekler; tahıllar, sebze ve meyveler, süt ve süt ürünleri, et ürünleri ve baklagiller, yağ ve şekerler olmak üzere beş gruba ayrılırlar. Ve çocukların dengeli beslenmek için bu grupların hepsinden tüketmeleri gerekir. Tüketirken ise dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, “gıda piramidi”nin en tepesinde bulunan şeker ve yağlardan en az, “gıda piramidi”nin tabanında bulunan tahıl gruplarından ise en fazla tüketilmesi gerektiğidir. Ayrıca, günlük tüketim miktarı fiziksel aktivite gözönünde bulundurularak ayarlanmalıdır. Doğru beslenmede önemli olan “ne kadar” değil, “neyi ne kadar” yediğimizdir. Hedefimiz doymak değil, doğru, yeterli ve sağlıklı beslenmektir. O nedenle de beslenmenin yetişkinler ve çocuklar tarafından, bir görev ve pazarlık konusu değil; stresten uzak, doğal bir eğlence olarak kabul edilmesi, hem yetişkinlerin hem de çocukların hayatını kolaylaştıracağı gibi, sağlıklı beslenme yönünde atılan önemli bir adımdır.

DİĞER YAZILAR
- HER ÇOCUK YALANSIZ BÜYÜMEYİ HAK EDER!
- ANNE DUYGUDUR!..
- HAYIR DEMEYİ BİLİYOR MUSUNUZ?
- KEK YAPAR GİBİ ÇOCUK YAPAMAZSIN!
- MAHREMİYETE SAYGI!
- ÇOCUKLAR ÖLMESİN!
- ÇOCUĞUNUZDAN VAZGEÇMEYİN!
- ANNE BABAYI PAYLAŞMAK!
- SÜT DİŞİ, DEYİP GEÇMEYİN!
- Sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'n değil... HER GÜNÜN KUTLU OLSUN KADIN!..
Copyright 2007-2025 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.