Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Hülya Yıldırım

EE BEBEĞİME EEE...


Bir çocuk dünyaya getirdiğinizde, hayatınız iki temel disiplin başlığı etrafında şekillenir. Bebeğinizin beslenmesi ve bebeğinizin uykusu! İkisi de sabrınızı test etmek ve kendinizi yeniden tanımak ve tanımlamak üzere önünüze sunulmuş hayat deneyimleri gibidir. Eğer, bebeğiniz uyumuyorsa canınızdan bezebilirsiniz: Hem onu uyutmaya çalışmaktan, hem de uykusuz kalmaktan! Üstelik, bunu becerememiş olmak da sizi ayrıca sinir eder.

 

Bitmedi, bebeğinizin uyku probleminin uzun bir zaman dilimine yayılması ise hayatınızı, eşinizle ve diğer insanlarla ilişkinizi de alt-üst edecek türdendir. Bu arada uykusuz bir bebeğin ağlamalarına ise normal bir insanın siniri ne kadar dayanır bilemiyorum ama her nasılsa annelerin bebekleri büyüyene ya da uyku işini düzene koyana kadar dayanıyor işte…

Bendeniz, bu konuda ilk 6 ay boyunca kendimi şanslı saydım. Çünkü bebeğimi, ilk 6 ay boyunca, emzirmek suretiyle doyurup, yatağına yatırdığımda genellikle kendiliğinden uykuya dalıyordu. Bu süreçte, onu ne kendi odamda, ne de kendi yatağımda yatırmadım. İlk aylarda gerektiğinde ben onun odasındaki kanepeye kıvrılıyordum, hepsi bu…"O kadar da zor değilmiş" diyordum kendi kendime… "Emziriyorum, altını değiştiriyorum, uyutuyorum…" Fakat, 7. aya geldiğimizde ve ilk tatilimiz sırasında bebeğimiz başladı ciyak ciyak ağlamaya… Allahım, tıkıldık otel odasına çocuğu uyutmaya, hayır uyutmak ne mümkün susturmaya çalışıyoruz. Yok, yok, katiyen olmuyor…

En sonunda eşim koydu yastığı ayaklarının üstüne, Duru'yu da yastığın üstüne, başladı sallamaya… 3 günlük tatilde Duru, 3 gece boyunca bu şekilde ancak uyuyabildi. Sonra mı? Sonra, 14. aya kadar, genellikle ayakta sallanarak daldı uykuya… 14. aydan itibaren ayakta sallamak da yavruyu kesmemeye başladı ve evin ortasına bir çingene salıncağı kurmak boynumuzun borcu oldu. (Bu konuda anneannemin yoğun ısrarlarından da feyz aldığımı söylemeliyim.) Ve bütün bu süre zarfında, Duru, hep çok zor diş çıkartan bir bebek oldu. "Aaa çıktı, çıkıyor" diyorduk ki, çocuk en az 1 ay can acısı çekiyordu…Ya da, ben bu diş çıkarma olayını böyle yorumladım ve uyku ile ilişkilendirdim, artık bilemiyorum. Psikoloji bilimi daha iyi bilir!

Duru, 3 yaşına geldiğinde ev değiştirdik, onun da odası değişti, "Sen artık büyüdün, bu evde de salıncak falan yok" dedik. Neden bilmiyorum, Duru bu olayı fazla büyütmeden kabullendi. Fakat bir şartla, o uykuya dalana kadar 10-15 dakika benim yanına kıvrılarak ona eşlik etmem şartıyla…

Efendim, uykuydu, yemekti, bu tür hayati konular anlat anlat bitmez, o yüzden bu uyku konusuna haftaya da devam edeceğim. Haftaya Çarşamba gününe kadar hoşça kalın… Siz de bana çocuklarınızı uyutmakla ilgili ya da onların sizi parmağında uyutmasıyla ilgili deneyimlerinizi yazın, bu sayfada yayınlayalım.
 

ANNEYİ KAYIRAN KÖŞE
“Kolaysa gel sen uyut” diyen annelere…

İşte, okudunuz öğrendiniz, uzmanlar, bebekler-çocuklar kendi kendine uyumalı, buyuruyor. Siz de büyük çoğunluk, “Oldu gözlerim doldu” tadında bir tebessüm gönderiyorsunuz, biliyorum. Ve, “Kolaysa, gel sen uyut” diyorsunuz. Zaten mesele de burada ya, siz (yani biz anneler) çocuğu uyutmayacaksınız, çocuk kendi kendine u-yu-ya-cak! Fakat, gelgelelim, çocuk ağlıyor, hem de ne ağlama… Ve sonuçta da, Türk çocukları genellikle ya sallanarak, ya annesinin koynunda, ya da annesiyle babasının ortasında yatarak uyumayı tercih ediyor. Aksi taktirde, anneler kendini suçlu hissediyor, vicdan yapıyor, doluya koyuyor almıyor, boşa koyuyor dolmuyor. Üstelik, çocukların ağlamalarına inlemelerine prim veren bu tutum, çocuk da dahil hiç kimseye yaramamış ve de yaranamamış oluyor, hayat arap saçına her an dönebiliyor. Çünkü uyku bu, kaliteli yaşanmayınca, çocukları da büyükleri de deli edebiliyor. Üstelik, bu ihtimali atlatsanız bile, işte yandaki bilgilerden de anlaşılacağı üzere, bilim karşınıza dikiliveriyor. Seçim sizin…

 

YAVRUMDAN İNCİLER

4 yaşına yaklaşan kızımın uyku konusundaki yorumu:

“Uyumayı seviyorum aslında ama, geceleri kötü hayal görebilirim diye pek uyumak istemiyorum.”


İMDAT, BEBEĞİM UYUMUYOR!

 

Bebeğinizin uykuları düzenli mi? Yoksa, sık sık ağlayarak uyanıyor mu? Eğer bebeğinizin uyku problemi varsa, bu aile içinde strese hatta eşler arasında çatışmaya bile neden olabilir. Ortalık, savaş alanına dönmeden önce, Yeditepe Üniversitesi Hastanesi'nden Klinik Psikolog Özden Bademci Dandul'un önerilerine kulak verin.


Dünyaya gelmek bebek için travmatik bir deneyimdir. Doğumdan sonraki ilk günleri bebek uyuyarak geçirerek doğumla birlikte yaşadığı büyük değişime, dünyaya alışmaya çalışır. Bebekler yetişkinlerden çok daha uzun süre uyurlar. Onların hem fiziksel büyümeleri hem de duygusal ve bilişsel gelişmeleri için uyku çok gereklidir. Yeni doğan bebekler günlerinin 2/3'sini yani 16-17 saatini, 3-3,5 saatten uzun olamayan uyku periyotları ile geçirirler. 6. haftadan itibaren, genellikle bebek gün içinde uyanık kalıp geceleri uyumaya başlar. 6. ayında ise bebek gününün hemen hemen yarısını uykuda, diğer yarısını da uyanık geçirir. Bebeğin uykularının düzenli bir rutine girmesi ise ancak 12.-16. haftada söz konusu olabilir. Bebeklerin yüzde 70'i 3. aydan sonra düzenli bir şekilde uyumaya başlarken; 9. aydan sonra bu oran yüzde 90'a çıkar.

 

Uyku bozukluğu şayet biyolojik bir nedene dayanmıyorsa, psikosomatik; yani kaynağı psikolojik kökenli bir problemdir. Ne zaman uyku probleminden söz edebileceğimiz konusunda ise, değişik uzmanların farklı görüşleri vardır. Richman, eğer bebek ya da çocuk geceleri 5 ya da daha fazla kez uyanıyorsa ve uyandığında en az 20 dakika uyanık kalıyor ya da anne babasının yatağına gidiyorsa ve bu durum en az 3 aydır devam ediyorsa, burada uyku probleminden söz edebileceğimizi belirtir. Zuckerman ise, bebeğin geceleri 3 seferden fazla uyanıp, yeniden uyumasının en az 1 saati aldığı durumlarda uyku problemi olduğunu belirtir.

 

ANNE STRESLİYSE…
Özellikle doğum öncesi ve sonrası stresli günler geçiren annelerin bebeklerinin uykuda sorun yaşadıklarını görürüz. Bebek uyuyamayarak, ağlayarak, uyanarak, sürekli annenin varlığını arayarak, aslında kendisi ile ilgili bir sıkıntıyı dile getirir. Uyku sorunu olan bebeklerin uyuyamama nedenlerini anlayabilmek için öncelikle bebeğin içinde büyüdüğü ailenin dinamiklerini anlamak gerekir. Aile içi dinamiklerin başında anne babanın yaşam biçimleri, onların bireysel tarihleri ve aralarındaki ilişkinin niteliği gelir. Bebeğin uyuyamamasında etkili olabilecek değişkenler üzerine düşünmeden, ailelere bir takım genel geçer önerilerle gitmek genellikle yardımcı olmadığı gibi, anne-babanın kendilerini bebekleri karşısında daha yetersiz ve çaresiz hissetmelerine de neden olur.

 

UYKU AYRILABİLMEKTİR!
Genel anlamda baktığımızda aslında uyku bir ayrılma, bir veda ediştir. O yüzden de bebek ya da çocuk için "iyi geceler" ile "hoşça kal" aynı anlama gelir. Uykuda sorun yaşayan bebeklerin özellikle annelerine bağımlılık geliştirerek her türlü ayrılmaya da tepkili olmaları sadece bir tesadüf değildir. Ayrılamama, bağlılık yerine bağımlılık geliştirme başta anne ve bebek arasında değişik nedenlerle geliştirilememiş olan "bağlanma" ile ilgilidir. Bağlanma deneyimi, anne ve bebek arasında doğumdan hemen sonraki ilk haftalarda geliştirilmesi beklenen güven ilişkisidir. Zor geçirilen bir hamilelik, doğumdan sonra kadının yalnız kalması ya da kendisini yalnız hissetmesi gibi nedenler annenin bebeği ile keyifli zaman geçirip birbirlerine bağlanmalarına engel olur. Başta annesi aracılığıyla dünya ile tanışan, algılayan bebeğin kendini güvende hissederek içselleştireceği anne, yalnız olduğu zamanlarda kendi kendisine kalabilmesini, güvende hissetmesini sağlar. Bebek böylece bağımsızlaşabilir, ilerki yıllarda da kendi kendisine yeten bir çocuğa sonra da bireye dönüşür. Yeni deneyimler, yeni ortamlar onu korkutmaz. Uyku problemi olan bebeklerin büyük bölümünün anne ya da babalarının ya çocukluklarında ya da halihazırda uyku problemlerinin olması da üzerinde durulması gereken bir başka anlamlı noktadır.

 

NEDEN UYUMUYOR?
Uyku problemi üzerine düşünürken, sorunu çok etraflı ele almak ve bebeğin uyuyamayarak neye direnç gösterdiğini, ağlamaları ile neyi anlattığını anlamak gerekir. Bu elbette zaman alan bir süreçtir. Oysa, genellikle anne babalar içinde bulundukları stresin neden olduğu çaresizlikle birlikte haklı olarak kesin sorularla gelip, net cevaplar almak isterler. "Uyanınca yatağından almalı mıyım? Yoksa ağlayarak onu kendi haline mi bırakmalıyım?.." gibi. Oysa bu soruların kesin bir cevabı yoktur. Bunun nedeni ise her bebeğin ve onun içinde doğduğu aile ortamının farklı olmasıdır.

Uykuya gidişin; yani uyumadan hemen önce bebeğin neler yaşadığının, gününü-günlerini nasıl geçirdiğinin uykusu üzerinde belirleyici önemi vardır. Biz yetişkinler için geçerli olan kural bebekler için de geçerlidir. Şayet stresli bir gün geçirdiyseniz ya da yaşamınızda önemli değişiklikler oluyorsa, uykularınız da bundan direkt olarak etkilenir, başka bir deyişle "mışıl mışıl" uyuyamamaya başlarsınız. İşte bebekler için de durum aynıdır.

Dolayısıyla, her bebeğin gereksinimi diğerinden farklıdır. Sözgelimi, uyandığında bir süre ağladıktan sonra kendini genel anlamda güven içinde hisseden bebek bir süre sonra kendiliğinden uyuyabilirken ve onun yatağından alınmaması doğru iken, bir başka bebek için durum farklı olabilir. Burada asıl önemli olan bebek uyandığında ne yapılması gerektiğinden çok, bebeğin uyumasına engel olan faktörlerin anne baba tarafından fark edilmesidir.

 

İLİŞKİDE ALARM!
Uyku problemi, anne, baba ve bebek arasındaki ilişkideki birtakım belirsizliklerin varlığını da anlatır. Sözgelimi, eğer anne ya da baba bir ayrılığın neden olduğu hüznü yaşıyorsa ya da genel anlamda depresif bir duygu durumu içinde ise, bebeğinin uyuması için yapılan hazırlık kendisine dayanılmaz gelebilir. Ve kendisinin bile farkında olmadığı bir sabırsızlık içinde olabilir. Bebeğin hayatında beslenme ve uyku birbirini etkileyen çok önemli iki temel etkinliktir. Bazı durumlarda anne babalar bebeğin uyanarak aslında neye ihtiyacı olduğunu karıştırırlar. Bebeğe acıkmadığı halde memenin verilmesi bu kez bebeğin sonraki gün ve haftalarda beslenme düzenini de etkiler.

Huzursuz, uyku sorunu yaşayan bir bebek, anne ve babayı çok yorar, hatta aralarındaki ilişkiyi bile etkileyecek duruma gelebir. Böylesi bir durumda anne babanın birbirlerine destek olarak sorunun üzerine gitmeleri ve sorunun devamı halinde mutlaka konunun uzmanından yardım almaları gerekir.
 
Bebeği uykuya hazırlarken…

- İdeal olan sadece ilk haftalarda bebeğin yatağının anne babasının odasında olmasıdır. Çünkü bebeğin anne babanın varlığını hissetmeye onların seslerini, soluk alışverişlerini duymaya ihtiyacı vardır. Ancak ilk haftalardan sonra bebek mutlaka kendi odasına alınmalıdır.

- Bebek her ağladığında yanına giderek yatağından almak yerine, bebeğe kendi kendine yeniden uyuyabilmesi için zaman verilmesi gerekir. Şayet bebek yine uyuyamamışsa yanına giderek onunla konuşmak, varlığınızı ona hissettirerek bebeğinize bağımsız bir şekilde uykuya dalabilmesi için gerekli olanağı ona vermiş olursunuz.

- Uyku konusunda bir başka önemli noktada uykuya gidişin bir seremoniye dönüştürülmesidir. Belirli bir uyku saatinin ve rutinin sağlanması bebeğin bir sonraki davranışı öngörerek kendisini bir sonraki adıma hazırlamasını sağlar.

- Uyku vakti ve bebeğin uyuduğu oda daha çekici bir hale getirilebilir. Uyku öncesi yapılanlar bir tür seremoniye dönüştürülebilir: Banyo, pijamaların giyilmesi, öykü okunması gibi…

- Uykudan hemen önce geçirilen hazırlık sürecinin huzurlu ve sessiz olması sağlanabilir. Bebeğin en sevdiği oyuncak ya da battaniyesi gibi bir objeyi kendisini güvende hissetmesi için bebeğinizin yanına koyabilirsiniz.

- Eğer bebeğinizin huzursuz olduğunu düşünüyorsanız, gün içinde bebeğinize daha fazla ilgi verip keyifli zaman geçirmeye çalışın. Etkili olabilecek bir başka yöntem de bebeğinizin rahatlamasını sağlayacak bebek masajı yapmanızdır.

- Sallayarak uyutmayı ise, kesinlikle yapmayın. Çünkü bu şekilde bebek, hem sersemliyor, hem de kendi kendine uyumayı öğrenmesine imkan tanınmamış oluyor. Bebek, ne kadar doğal yolla ve kendi kendine uyursa, o kadar sağlıklı… Üstelik, bebek sallanmayı oyun olarak da algıladığından, annne karnındayken bu deneyime aşina olduğundan bundan keyif duyuyor, bunu oyun sanıyor. Ve kendi kendine uyuma disiplinini edinmesi de gecikmiş oluyor.

 

 

DİĞER YAZILAR
- HER ÇOCUK YALANSIZ BÜYÜMEYİ HAK EDER!
- ANNE DUYGUDUR!..
- HAYIR DEMEYİ BİLİYOR MUSUNUZ?
- KEK YAPAR GİBİ ÇOCUK YAPAMAZSIN!
- MAHREMİYETE SAYGI!
- ÇOCUKLAR ÖLMESİN!
- ÇOCUĞUNUZDAN VAZGEÇMEYİN!
- ANNE BABAYI PAYLAŞMAK!
- SÜT DİŞİ, DEYİP GEÇMEYİN!
- Sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'n değil... HER GÜNÜN KUTLU OLSUN KADIN!..
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.