Eksik olan bir kaygıyı üstlenme kararı içindedir anne. Fakat, eşinin olaylara tepkisiz kalmasına içten içe öfkelenebilir. Farkında olmadan bu öfke, davranışlarına yansır. Evin tadı kaçar. Bu bir içsel beklentidir. "Ben söylemeden, benim fark ettiğim olumsuzluğu sen de fark et ve benim kaygıma sen de ortak ol!" şeklinde... Birey olmak beklentiyi en aza indirmektir. Bir diğerinin tıpkı sizin gibi duyup düşünmesini beklemek, kişiyi birey olmaktan uzaklaştırır. Dahası karşılanmayan beklentiler, önce protesto sonra saldırganlık davranışlarını ortaya çıkarır. Kişi farkında olmadan beklentisini karşılamayana küsmeye, darılmaya başlar. Beklentisi karşılanmamaya devam ettiğinde de ağız dalaşları ve hatta darp benzeri saldırgan davranışlar ortaya çıkar.
ÖFKENİN NEDENİ VE BEKLENTİLER...
Diğerlerinden beklentileriniz karşılanmadıkça öfke, öfke varlığında protesto ve saldırgan davranışlar ortaya çıkar. Bu yetişkin için de, çocuk için de, bebek için de, hatta hayvan için de böyledir. Bebek, süt gelmeyen memeyi ısırır. Bebeğin süt beklemesi doğaldır. Çünkü o henüz "almak" dönemindedir. Ama henüz gidip alabilecek yetenekte değildir.
30'larında ve üretkenlik döneminde olan annenin işten ayrılmasının kendisinde yarattığı sıkıntı açıktır. Anne ileride ağırlığını daha da belli edecek ve bu da davranışlarına olumsuz yansıyacaktır. Anne işten ayrılırken çocuğunun başarısını arttırmayı ya da bebeğiyle daha yakından ilgilenerek onun daha iyi bir birey olmasını hedeflemiş olabilir. Bunu kendi öz başarısının önünde görmüş de olabilir. Bu hesapta, annelik içgüdüsü önemli bir rol oynamıştır. Ancak birey olmak; bu kararlılık durumunda dahi beklentinin sıfıra indirilmesini gerektirir. Yani, anne yeterli bir birey olduğu iddiasında ise, verdiği kararın bilincinde olmalıdır. Çocuk başarılı olsun, olmasın; anne, kendinden yaptığı feragatin hesabını çocuktan sormamalıdır. Kaldı ki, anneler çocukları adına işlerini bırakmak durumunda kaldıklarında çocuk başarılı olsa dahi hesap sorma davranışı gösterirler. Unutulmamalıdır ki bu kararı almanızı sizden çocuğunuz istemedi!
KARŞINIZDAKİ KİŞİLERLE “EMPATİ” KURMAYI İHMAL ETMEYİN
Çalışan da çalışmayan da olsanız, anne ya da baba da olsanız ya da karı veya koca da olsanız kazanmanız gereken; kendinizin ve diğerlerinin zihnini okuyabilme yeteneğidir ki, buna "empati" denir. Ancak empati, bir diğerinin sıkıntısı ya da sevincini kendi yaşıyormuşçasına hissetmek ile sınırlı bir algı değildir. Empati, diğerinin olduğu kadar kendi zihninden geçenleri de okuyabilme yeteneğidir. Bunun için; kendiniz ve diğerleri hakkında bilgiye sahip olmanız gerekir. Birey, bu şekilde kendini ve diğerlerini yûnetebilme yeteneğini kazanır. Evliliğini iyi yönetir. Yetiştirdiği çocuklarına da olumlu özellikler kazandırır. Kendinden başkasına ne hesap verir, ne de sorar.
BU YAZI DİZİSİNİN DİĞER BAŞLIKLARI İÇİN TIKLAYINIZ
|