Erken tanı, özel eğitimin bir an önce başlaması açısından
önemlidir. Bu ise küçük çocukların henüz öğrenme çağında büyük potansiyel taşımaları ve eğitimin
sonuçlarından daha fazla yarar görmeleri anlamına gelir. Uzmanlar ve araştırmacılar, çocuk
gelişimindeki bu kritik yaşlardan sonra fazla bir değişme olmayacağını saptamışlardır. Hatta, bu
çocukların normal çocuklar gibi kendi kendilerine yeterli bir öğrenme tekniği geliştiremedikleri
için, bir süre sonra mevcut potansiyellerini de kaybettikleri, düzeltilmesi zor yönlere saptıkları
görülmüştür. Normal bir çocuk kendiliğinden veya çevreden sınırlı bir yardımla tüm gelişimini aktif
bir şekilde yürütürken, otistik çocuk sürekli yardıma gereksinim duyduğu için, bir an önce özel
eğitime başlanmalıdır.
Birçok sağlıklı yapılmış araştırma göstermiştir ki, erken yaşta
başlanılan tedavilerle otistik çocuklara pek çok beceri kazandırılabilir.
Birçok araştırmacı
erken yaştaki müdahalenin, özellikle dil gelişiminde ve sosyal davranışlarda geliştirici olduğu
konusunda hemfikirdir. 4 yaşına gelmiş ve hiç eğitim görmemiş orta derece ağır otistik bir çocuğun,
8 aylık bir bebeğin davranışlarına eşdeğer davrandığı gözlenmiştir. Bazı otistik çocukların
bebekliklerinde bazı sesleri çıkarabildikleri, ama bunları daha sonra kaybettikleri, pek çok anne ve
babanın gözlediği bir olgudur.
NE GİBİ BELİRTİLER GÖSTERİRLER?
Bu çocuklar kendi
dünyalarında yaşar gibidirler, aynı oyuncakla saatlerce oynayabilirler, etrafı keşfetmeye karşı en
ufak bir ilgi göstermezler. Göz göze gelmekten kaçınırlar. Adıyla çağrılınca duymuyor gibi
davranırlar. Bedensel yakınlaşmadan, okşanmaktan hoşlanmazlar. Sözlü diyalog kurulmaz. Konuşsalar
bile, bunu ancak gereksinimleri için bir araç olarak kullanırlar, insanlarla ilişkiye girmekten
korkar gibidirler. Yabancılara karşı kayıtsız, aşırı yakın veya çok korkmuş bir tepki
gösterebilirler. Yaşıtlarıyla pek ilgilenmez, kendi başına oynamayı yeğler, oyuncak ve nesneleri
amaçları dışında kullanır, yaratıcı oyun kuramazlar.
Genellikle çevrelerindeki düzenin ve
kendi alışkanlıklarının değiştirilmesini hiç istemezler. Otistik çocuklar, reklam ve video klipler
dışında televizyonla pek ilgilenmezler. Çizgi filmler ilgilerini çekmez. Müziğe karşı aşırı ilgi
gösterebilirler. Bazen bu konuda çok yetenekli olabilirler ve bir şarkıyı güftesiyle tam olarak
söyleyebilirler.
Güvenilir tanı koymak için çocuğun birçok defa, belli aralıklarla, değişik
ortamlarda ve birden fazla profesyonel tarafından görülmesi uygundur. Belirtiler zamanla
değişebilir, örneğin önce kendisine dokunulmasını istemez, sonra yavaş yavaş, bazen de aniden bu
durumu değişebilir.
Alıştığı koltuğa başkasının oturmasını istemeyebilir ve gerekirse şiddete
başvurabilir. Çok öfkelendikleri zaman eline ne geçerse sağa sola fırlatabilirler.
Gezmeyi,
özellikle otomobille dolaşmayı ve suyu çok severler. Saatlerce akvaryumdaki balıklara bakabilirler.
Elektronik eşyalara ve mutfak eşyalarına çok ilgi duyabilirler. Deterjan kutuları ve benzerlerini
toplayabilirler, isteklerini ifade etmek için annelerinin elini alıp, istedikleri nesnelerin üstüne
koyarlar.
Olistik çocuklar bazen, ebeveynleri deneme-yanılma yöntemiyle ne istediklerini
bulana kadar sürekli ağlarlar.
EŞYALAR, İNSANLAR VE OLAYLARLA ANORMAL
İLİŞKİLER
Bazı aileler çocuklarının diğer çocuklarla ve yetişkinlerle ilişki kurmakta zorluk
çektiklerini belirtirler. Otizmi olan bazı çocuklar iletişim kurmayı öğrendikçe ve etrafındaki
dünyayı algıladıkça, nihaî olarak başkalarıyla ilişkiler geliştirmeyi öğrenirler.
Otizmi olan
bireyler, çevrelerindeki eşya ve diğer nesnelere karşı uygunsuz bağlanımlar gösterebilirler, tuhaf
nitelikle oyun etkinliklerinde ısrar ederler. Örneğin, otistik bir çocuk, oyuncak bir arabayı yere
koyup sürmektense, eline alıp tekerleklerini saatlerce havada döndürebilir veya bir ayakkabı
bağcığını alıp gözlerinin önünde sallar durur.
Nesnelerin parçalarıyla sürekli ilgilenme,
örneğin kapı koluyla, düğmelerle uğraşma söz konusudur. Ya da, vücut parçalarıyla ilgilidir. Sürekli
ellerine bakabilir ya da parmaklarıyla oynarlar. Cansız nesnelere aşırı düşkünlük, koleksiyonculuk
görülür. Lastik bir silgi veya bir ip parçasını takıntı derecesinde yanından hiçbir zaman
ayırmayabilirler.
Bebekleri veya arabaları işlevlerine uygun olarak kullanamazlar. Oyunları
kendi başlarına, somut ve tekrarlayıcı nitelikte olabilir. Legoları tren gibi dizebilirler veya
küplerle kule yapmayı severler. Yaptıkları kuleleri hemen devirirler ve oyunlarını geliştirmeyi
düşünmezler. Yaşları büyür, ama oyunlarında bir gelişme olmaz.
EN ERKEN NASIL
TANINIR?
Bazı araştırmacılar en erken belirtilerin taklit alanında ve jestlerin gelişiminde
kendini belli ettiğini ifacle ederler. Normal bir yenidoğan bebeğin bile kendisine dil çıkaran
ninesine yanıt olarak dil çıkarabileceğini belirten uzmanlar, otistik çocuklarda taklit yeteneğinin
belirgin bir şekilde gelişmediğini, buna jestlerin kullanımındaki sorunların eklendiğini ifade
etmektedirler. Yaşı geldiği halde “baş baş ve hay bay” jestinin gelişmediği görülür. Göz temasında
yaşanan sorunlar, karşılıklı dikkatin gelişmemesi, göz göze gelindiğinde anlamlı bir iletişim
kurulmaması, bebeğin gereksinimlerini ifade etmek için değişik ağlamalar kullanmaması, nesnelerle
ilgilenmeme, kucağa alınınca susmama, kucağa alınmaya direnme şeklinde erken belirtiler
saptanabilir. Daha sonraları, bir isteğini ifade etmek veya dikkat çekmek için işaret etme eylemini
yapmadığı görülür. İşaret parmağını doğrudan, istediği veya ilgi çekmek istediği bir nesneye
yöneltmediği, bazen kabaca bir yön belirtir gibi bir hareket yaptığı izlenir. Sonradan otistik
tanısı almış çok küçük bebeklerin video kayıtlan izlenerek, bu yaşta bile bazı hareket özelliklerine
dayanarak sonuçlar çıkarılacağı iddia edilmiştir. Henüz bu konudaki çalışmalar çok az sayıda çocuk
üzerinde yapıldığı için, güvenilir değildir.
BEBEKKEN NASILDIRLAR?
Bazı otistik
bebekler aşırı sakindirler, çok az ağlarlar. Bazıları ise bunun tersine çok ağlarlar, çok zor
sakinleşirler, uyku düzenleri bozuktur, geceleri sık sık uyanıp ağlama nöbetlerine girerler.
|