Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:

0-6 YAŞ ÇOCUĞUNUN PSİKOLOJİSİ

Annenin depresyonu bebeğe geçebiliyor!
0-6 YAŞ ÇOCUĞUNUN PSİKOLOJİSİ (5)

0-6 YAŞ ÇOCUĞUNUN PSİKOLOJİSİ (5)

Yazı dizimizin bu son bölümünde Marmara Üniversitesi’nden Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Dr. Osman Sabuncuoğlu ile bebek depresyonunu konuştuk. Ebeveyn tutumlarının yanı sıra, anne ve babanın ilişkisinden de etkilenen bebeklerin işi hiç de kolay değil. Eğer, siz de bebeğinizin depresyonda olup olmadığını merak ediyorsanız, bu röportajı mutlaka okuyun.


- 0-6 yaş dönemindeki çocukları, özellikle de bebekleri size getiriyorlar mı?
Tabii, zaten problemler ne kadar erken bize gelirse, o kadar iyi. Çocukların bir kısmı gelişim problemleriyle, bir kısmı hırçın ve öfkeli diye getiriliyor, çok değişiyor…Ayrıca, zeka gerilikleri, öğrenme ve iletişim bozuklukları (otistik bozukluklar, ergenlik sorunları ve aile problemleri) gibi çok geniş bir yelpazede danışmanlık veriyoruz. Bunların içinde yaygın olarak depresyon, hiperaktivite ve dikkat problemleri ve bir ayağı da okul yaşamına bağlı olarak yaşanan sorunlar var.


- Bebek psikiyatrisi diye bir kavram ve uygulama bizde de var mı?
Anne-bebek psikiyatrisi 0-3 yaş arasındaki bir uygulama ve evet bizde de var. Çünkü bu dönemde de bebeklerin psikiyatrik sorunları olabiliyor. 0-3 yaş çok ilginç bir dönem, çünkü beyin gelişiminin devam ettiği bir dönem; özellikle ilk 2 yıl... İki yıldan sonra artık defter kapanıyor... (Zaten, beyin sürekli gelişmeye devam etse o da problem olurdu.)
Aslında bebeğin beyin gelişimi anne karnında başlıyor... Ve beyin gelişimi 2 yaşına kadar devam ediyor. Örneğin; anne karnındayken de çok hareketliydi,derler... Bebeğin bir genetik özellikleri var ve bir de doğduktan sonra maruz kaldığı annelik uygulamaları var.


- Annede depresyon varsa, bu anneden bebeğe geçebiliyor mu?
Anne depresyondaysa, bebekte de problemler başlıyor. Ve, bebek depresyonu diye tanımladığımız hadise baş gösteriyor. Bebek depresyonu, anne yoksunluğu şeklinde olabilir ya da annenin bebeğini ihmal etmesi şeklinde olabilir. Genel bir kuralı olmasa da, daha çok kız çocuklarda duygusal problemler (hırçınlık, ağlama, anksiyete), erkek çocuklarda da gelişim problemleri (ilişki kuramama, konuşmanın gelişmesi) şeklinde depresyon kendini gösteriyor. O nedenle, annede doğumdan sonra depresyon söz konusu olduğunda hem kendi sağlığı, hem de bebeğinin sağlığı için yardım alması çok önemli.


KIZ VE ERKEK ÇOCUK FARKI


- Depresyonu olan bir bebek hangi belirtileri verir?
Doğal bir gelişim sürecinde bebeğin dış dünyaya ilgisi vardır. İnsanlar, nesneler, oyuncaklar sağlıklı bir bebeğin ilgisini çeker ve bebeğin gelişimi süreklilik arz eder. Bebekteki gelişimin kesintiye uğraması, merakının azalması ya da kopması, kendi kabuğuna çekilmesi depresyon belirtileridir. Fakat yetişkinlerdeki depresyon belirtileri gibi, bebeklerde yemek ve uyku düzeninin bozulması gibi özellikler görmeyebiliriz. Görmeyince de, “Bizim çocuk yiyor, içiyor, uyuyor, bir şeyi yok” deyip yanılgıya düşmemek gerek. Bebek depresyondaysa; beklenilen, olağan gelişim gerçekleşmez. Merak, araştırma, ilişki kurma becerileri geri kalmaya başlar. O zaman da bebek depresyonundan şüphelenmek gerekir. Sonuçta; motor gelişimi, dil gelişimi, sosyal beceriler, kendine bakma bebekte geri kalıyorsa, aynı zamanda nedensiz hırçınlık, mutsuz görünüm, ağladığında yatıştırılamama gibi özellikler söz konusuysa, ebeveynlerin uyanık olması ve bebek için yardım alması gerekir.


- Bebeğe depresyon teşhisi koyduğunuzda nasıl bir çalışma yapıyorsunuz?
Öncelikle, doğumdan gelen fiziksel bir handikapımız var mı, diye bakıyoruz. Öyle bir durum yoksa, başarılı bir hamilelik ve doğum söz konusuysa; çocuğun gelişiminin, duygusal tepkilerinin ve oyunla arasının nasıl olduğuna bakıyoruz. Ayrıca, anne ve babanın duygusal durumunu ve aile ortamını araştırıyoruz. Sonuç olarak da, karşımıza çıkan tabloyu değerlendiriyoruz. Anne ve babanın  eğitilmesi, anne ve babada duygusal bir problem (depresyon vb.)varsa bunun tedavi yoluna gidilmesi, çocuk bakımıyla ilgili yanlışlar yapılıyorsa bunların düzeltilmesi ve anne bebek ilişkisinin yoluna koyulması şeklinde çok yönlü bir çalışma yürütüyoruz.


ANNE-BABALAR UYANIK OLMALI!


- Anne düzelince bebek de düzeliyor mu?

Zaten anne yardım aldığını ve ilişkilerinin düzeldiğini hissettiğinde, annelik pratiğinde gelişme sağladığında bebeğin de daha sağlıklı bir sürece girdiğini gözlemliyoruz. Mucize beklememek ama erken müdehale ve anneye yardım etmek, anneye yardım edildiğini hissettirmek çok önemli. Anne kendini yalnız ve çaresiz hissetmemeli... Ve anne-baba depresyon konusunda uyanık olmalı... Aileler de anne ve babayı destekleyici davranışlar içinde olmalı. Pek çok çocuk için zaten büyükanne ve dedelerin varlığı çok önemli ve olumludur.


- Bebeğin bakıcısı depresyondaysa ya da olumsuz özellikler sergiliyorsa ne olacak?..
Ülkemizde bakıcı konusu maalesef  kanayan bir yara...Bakıcılar kalifiye değil ve çocuğun konuşmadığı yaşlar söz konusu. Bu noktada, bebeğe bakıcı bakıyorsa, onun da fizik ve ruh sağlığının yerinde olması, çocuk yetiştirme tarzının ne olduğunun çocuğun ailesi tarafından bilinmesi ve süreklilik-güvenilirlik arz etmesi ve mümkünse eğitimli ve bir aile yakını olması çok önemli.

Oysa, bizim genellikle gördüğümüz bakıcı modeli ise, olanaklarını tüketmiş, ne iş olsa yaparım bari çocuk bakayım diyen ve bazen de ruh sağlığı yerinde olmayan insanlar. Bunlara çocuklarımızı teslim etmek zorunda kalabiliyoruz ve çocuğun kötü muameleye uğrama riski artıyor.


ÇALIŞAN ANNE MAĞDUR!


- Peki, ne yapmak gerek?
Valla Türkiye’de bu konu şimdilik pek çözülebilecek gibi gözükmüyor. Aslolan çocuğa annenin bakması tabii... Allahtan büyükanneler de çok büyük özveri gösteriyorlar. Fakat, olması gereken, doğum izinlerinin anenin ve babanın desteklendiği bir özelliğe kavuşmasıdır. Türkiye’de çalışan anne mağdur durumda ve çocuk yapmak bir suç gibi ve çalışan anne adeta cezalandırılıyor. Bulgaristan bile bizden iyi durumda kanuni haklar açısından...

Üstelik, bir çocuğun, bir yetişkinin nasıl olması gerektiği konusunda herkesin bir fikri vardır ama, bir bebeğin nasıl olmasına dair bir fikrimiz yoktur. Dolayısıyla, çocukta bir sorun olduğunda, gelişim problemleri olduğunda aaile ya da bakıcı bunu farketmeyebiliyor. Çocuk 2 yaşına gelmiş konuşmuyor, ilişki kurmuyor ama bu durum şüphe uyandırmayabiliyor. Bu da bebeğin gelişimini daha da geciktiriyor.

O yüzden de, bebeğin doğumundan itibaren, bebeği önemseyen, onunla ilişki kurmaya çalışan, bebeğe karşılık veren biri tarafından bakılması çok önemli… Sonuçta, bebeği ne kadar iyi aynalayan bir anne varsa, bir bakıcı varsa, çocuğun beyni o kadar iyi gelişiyor o kadar mutlu ve sağlıklı bir birey yetişiyor.


- Bir de çocuklardaki inat konusuna girmek istiyorum...
Çocuğun çok inatçı olması durumu, bizim olayı öyle algılamamızdan olabilir. Hele depresyonda bir anne ya da baba, çocuğun davranışlarını (örneğin yürümeye başlamasıyla ortaya çıkan olağan araştırmalarını) daha fazla inat kabul etme eğiliminde olabilir. Çocuğun hayır diyebilmesi gelişimi için son derece önemlidir. Her konu gibi bunun da bir ortası var; çocuğun ne çok uslu olması her şeye evet demesi beklenmeli (çünkü o zamun annenin bir uzantısı gibi oluyor), ne de her şeye hayır demesi beklenmeli (çünkü her şeyi reddetmesi de bir problem). Çocuğun yeri geldiğinde anne ve babaya hayır demesi gereklidir. Çünkü bu, ben ayrı bir bireyim, benim de görüşüm var,  her şeye evet diyecek değilim, demek.  Bu, çocuk açısından olumlu bir davranış tarzıdır. Fakat çocuğun gereksiz tutturmaları, ikna olmaması, bunların nedenlerini araştırmak gerekir, çünkü bir soruna işaret edebilir.


- İnat, tutturmalar, takıntılar da depresyon gibi anne ve babadan çocuğa geçer mi?
Tabii… Anne- babanın bu tür özellikleri çocuk üzerinde etkiledir. Çünkü çocuk anne ve babayı model alır. Bir yanıyla inatçılık, tutturmalar problemken, bir yandan da çok uslu çocuklar problemdir ama… Çok da uslu, köşe yastığı gibi çocuk ya da her şeye hayır diyerek yatıştırılamayan çocuk şüphe uyandırmalı…

BU YAZI DİZİSİNİN DİĞER BAŞLIKLARI İÇİN TIKLAYINIZ

DİZİ & ARAŞTIRMA BÖLÜMÜNÜN DİĞER KONULARI

Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.