Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:

YOKSA HEM EBEVEYN, HEM DE BAĞIMLI MISINIZ?

YOKSA HEM EBEVEYN, HEM DE BAĞIMLI MISINIZ?

Eğer, siz de hem anne-baba hem de bağımlı iseniz, öncelikle bilmeniz gereken bağımlılık bir hastalıktır ve bağımlılığın hiçbir türü masum değildir!


Her 4 çocuktan 3’ü evde sigara dumanı ile karşı karşıya. Ebeveyn olarak, bağımlılıklarımızdan sadece biri sigara... Ya diğerleri?.. Üstelik, çocuklarımıza “Aman sakın sen yapma, etme!” diye nutuklar atarken gözlerinde ne kadar komik ve saygın olmayan bir duruma düştüğümüzü ve “bağımlı” kişilik özelliklerimizi daha anne karnında iken yavrularımıza aşılayarak, onların da “bağımlı” olma ihtimalini arttırdığımızı biliyor musunuz? Bağımlılık Danışmanı Jale Kerimol ile anne-babanın “bağımlı” olma durumunu sorguladık.

 

- Öncelikle “bağımlılık” nedir?
Bağımlılık aynı kalp, yüksek tansiyon veya alerjiler gibi, kontrol altına almanın mümkün olduğu, tam anlamı ile tedavisi mümkün olmayan bir beyin hastalığıdır. Genetik olarak nesilden nesile geçme ve şekil değiştirme ile kişiyi biyolojik ve sosyal anlamda negatif etkileyen özelliklere sahiptir.

Temelde genetik olarak ya da hasbel kader insan beynindeki zevk alma bölgesinin ve orada bulunan hormonel kimyasalların fonksiyon bozukluğundan kaynaklanan ve ilk etapta kullanılan madde ya da olgu her ne ise kişinin kendisini iyi hissetmesi ile ortaya çıkan ve kullanımın devamlılığı ile sonradan geri dönüşü olmayan bir yolda takılıp kalınan bir durumdur  bağımlılık. Bunun sonucu da, ailesel ve toplumsal kaos! Beynimizdeki zevk alma ve hormonal salgılanmayı, maddeler kadar etkin bir şekilde harekete geçirebilen öyle davranışlar vardır ki bunlara; olgusal ya da eylemsel bağımlılıklar denir. Bunlar  aynı uyuşturucular kadar kişiyi, aileyi ve toplumu olumsuz etkileyen faktörlerdir.

 

- Ebeveynin bağımlı olması çocuğu nasıl etkiler? Çocuğun ileride bağımlı olmasına neden olur mu?
Bağımlı ebeveyn, çocuğun gelişiminde olumsuzluklara, aksamalara ve sağlıklı gelişmesine engel olabilir. Çoğu zaman ebeveynin ihmali ya da verdiği sağlıksız sevgi sonucu, sağlıksız bir birey olmasına neden olur. Genetik kodlanmadan dolayı da çocuğun da bağımlı olması muhtemeldir. Bağımlı ebeveynin çocuğa etkileri gebelik döneminde  başlar ve çocuktaki bağımlılık illa ki ebeveynin bağımlılığı ile aynı olmayabilir, başka tür bir bağımlılık olarak da ortaya çıkabilir.
 
- Bağımlı ebeveyn, çocuğuna olan bağlılıkla madde bağımlılığı arasında gel-gitler yaşıyor mu?
Kesinlikle yaşıyor. Madde bağımlısı kişi kullandığı aktif dönemde en çok, çocuğa karşı suçluluk duygusu yaşar. Kullanımı esnasında onu ihmal ederek ya da ettiğini düşünerek suçluluk duygusu yaşar. Ya da kullanım sonrasında ihmal ettiğinin farkına vararak suçluluk duygusu yaşar. Aynı zamanda, söz bağımlılığın ebeveynliğinin önüne geçen başka bir konsept olduğunu farkettiği için bundan da pişmanlık duyar.
 
- Sigara diğerlerine göre daha kolay ulaşılan ve toplumda daha doğal karşılanan bir bağımlılık maddesi. Bu durumda özellikle sigaraya karşı bilinç nasıl sağlanabilir?
Aslında, sigaraya ulaşımın hem kolay olup hem de yasal bir madde olması, toplumu bilinçlendirme açısından bize daha çok imkan tanır. İlerleyen günümüz teknolojisinde basın, yayın organlarının desteği ve internet aracılığı ile sigara ve zararları hakkında örneklendirmeler üzerinden verilen mesaj ve bilgilerin etkili olacağı bir gerçektir.
 
BAĞIMLILIK BİR HASTALIKTIR!
- Başta sigara olmak üzere madde bağımlılığı ve diğer bağımlılık türlerinin (internet, tv, vb...) tedavisi var mı? Nasıl bir süreç izleniyor?
Bağımlılık kronik, metabolik ve genetik bir hastalıktır. ‘Yüzde yüz iyileşme’ diye bir şey olmamakla birlikte, hastalıkta rehabilitasyon süreci vardır ve doğru tedavi ile birlikte durdurulabilir. Tedaviyi kabul etmek ve istekli olmak iyileşmeyi yarı yarıya kolaylaştırıcı etkendir. Kişinin tedaviye istekli olması, farkındalıklarını kısa zamanda arttırır ve kendini tanıması ve anlamasına yardımcı olur. Kişi kendini tanıdıkça güçlü ve zayıf yönlerini kabul eder ve bu doğruları daha kısa sürede kabullenmesini sağlar.
 
-  Sigaranın ebeveyne (bağımlıya) ve çocuk başta olmak üzere aileye zararları nelerdir?
Birincisi pasif içicilik; ikincisi ekonomik ve sağlık olarak kişiyi zorlayıcı etkenleri var (hem bütçeyi zorlayıcı yönleri var, hem de sigara kullanımı dahilinde oluşabilecek hastalıklar söz konusu);  üçüncüsü sigara kullanımından doğan sosyal hayattaki problemler; dördüncüsü de kullanamama durumunda yaşanan sıkıntılar ve insanlararası doğabilecek iletişim bozuklukları şeklinde özetleyebiliriz.
 
- Doğru bilinen yanlışlar bağımlılığın tedavisini de zorlaştırıyor. Sigarayı bırakmak için nasıl bir yol izlenmeli?
Bunun en etkili yolu sigarayı bıcak kesiği gibi kesmektir. Doğru bilinen yanlışlar arasında en yaygını, sigarayı yavaş yavaş kesmenin faydalı ve etkili olduğudur. Buna ek olarak, sigaranın biyolojik ve psikolojik etkilerinin birbirinden ayrı olduğudur. Oysa, biyolojik etkenler birebir psikolojik etkenlerle de bağlantılıdır.

 

- Rol model olmak, yani çocuğun anne babası olarak örnek olmak ve ‘bağımlı’ iken örnek olmak çocuğun o gününü, yarınını ve ebeveyn-çocuk arasındaki ilişkiyi nasıl etkiler? Örneğin; “Sigara sağlığa zararlıdır” derken, sigara içen bir ebeveyni çocuk nasıl algılar? Bağımlılık aşılamadığı süre içinde çocuklara -yaşlarına göre- nasıl bir söylem kullanmak ve nasıl davranmak uygundur?
Bu soru tam bir çelişki zaten. ‘Model olmak’, bizim kültürümüze yeni tanıştırılan bir şey. Genelde bizler en doğrusunu yapmak adına, çocuklarımıza öğüt verirken ya da doğru olduğuna inandıklarımızı açıklarken; kitaplardan, geleneklerden veya diğer referanslardan kopyala yapıştır misali uygulamaları uygun görürüz. Bu da eğreti duran bir yığın laf salatasına benzer. Çocuklar ya da ergenlerin bakış açılarınca en dalga geçtikleri olgulardan biri de bu gibi çelişkilerdir. Kısaca çocuklara çifte mesaj vermemeliyiz, diyebilirim.
Bağımlılık aşılamadığı süre içinde, kendi deneyimlerimiz ile yaşam içi doğru yanlışı bilimsellikle harmanladığımızda bu çelişki biraz olsun azalabilir. Sanırım en doğru yaklaşım bu olacaktır. Yanlız kültürel unsurları da göz ardı etmememiz gerekir; çünkü bizde çocuklar birey yerine konmazlar, çocuğun ebeveyni nasıl algıladığı sorusu ailenin içinde olduğu kültürel algılarla paraleldir. Bence önce aşmak gereken konu bu olmalıdır.

 

- Son olarak bağımlı ebeveynlere önerileriniz var mı?
Aktif bağımlılık sürecinden bir an evvel iyileşme sürecine geçmelerini; hem kendileri için hem de sevdikleri için yaşam kalitelerini arttırmalarını öneririm. Hayatı bir madde ile paylaşmak yerine, sevdikleriyle paylaşmanın daha keyifli olduğunun farkına varmalılar.
Bir şeyi asla unutmamak gerekiyor ki, hiç kimsenin bağımlılık hastalığına karşı bağışıklığı yoktur. Bu kısır döngüyü engellemenin en iyi yolu bilinçlenme veya iş kronikleşmeden hastalığı yaşayan kişiyi ya da aileyi iyileşme aşamasına alıp yeniden yapılanma süreçlerine yardımcı olunmasıdır. Önemli olan bir diğer nokta da bir bağımlı ile birlikte yaşayan her şahsın bu hastalıktan dolaylı etkilenmesi ile ortaya çıkan bağımdaşlık sendromudur ki; bu kişiler ya bağımlıya bağımlı olurlar ya da kendilerine bir tür bağımlılık geliştirirler.

 

BAĞIMLILIK ÇEŞİTLERİ
Olgusal bağımlılıklar:
Yemek, kumar, cinsellik, öfke, kolay yoldan para kazanma ve insan bağımlılığıdır.
Maddesel bağımlılıklar: Yasal olan maddeler ve yasal olmayan maddeler olarak ikiye ayırırız. Sigara, alkol, kafein, tein, tiner, bally, ağrı kesiciler, reçeteli-reçetesiz sakinleştiriciler, uyku hapları, kodeinli öksürük şurupları, kilo verme ilaçları, kas gevşeticileri vb. gibi. Kötüye kullanıldıklarında bunlar bağımlılığın yasal tercih maddeleri olabilmekle beraber yasal olmayanları hepimiz zaten tanıyoruz. Esrar, eroin, kokain, asit bazlı haplar extascy, LSD, mantar çeşitleri vb.


ŞEKER VE KARBONHİDRAT BAĞIMLILIĞINIZ DA OLABİLİR!
Bağımlılıkta anahtar mantık bu davranışların beynimizdeki salgılanmayı harekete geçirecek kadar güçlü olgular olmaları gerçeğidir. Örneğin; yemek eylemi içinde, şeker ya da karbonhidrat kökenli maddeleri kötüye kullanma, zaman içinde bağımlılık bir tercih olgusu haline gelebilir. Bağımlılık hastalığı özünde tektir. Yapısal veya insan bünyesinde işleyişi, başlangıcı veya kronikleşmesinin temeli, olgusal ya da maddesel olsa bile basitçe aynıdır. Bu durum ele alındığında tercih maddesi ya da olgusu, kişiye özel, o şahsın yaşam biçimine yetiştirilişine bağlı olarak gelişir. Diyelim ki; bir ailede anne veya baba ya da onların ebeveynleri sigara bağımlısı. Bu genetik olarak çocukların bağımlılık hastalığına birkaç adım daha yakın doğduklarını gösterir. Senaryomuza göre, aile içi iletişimin tam olması ve belirli bir bilinçlendirme ile bu gençlerin alkol ya da uyuşturuculardan uzak bir yaşam sürmeleri sağlanmış olsun. Demin bahsettiğimiz bu genetik eğilimin, bu gençlerin bağımlılığı sadece alkol ya da uyuşturucular olarak görmeleri ile kendi tercihleri sonucu, şeker ya da karbonhidratları kötüye kullanıp, yemek bağımlılığı ya da insan ilişkilerinde ‘sevgi ile kontrol etme’, ‘ilgi ile yönetme’ kavramlarının karmaşası sonucu ‘insan bağımlılığı’ dediğimiz durumun ortaya çıkması oluşabilecek bir gerçektir. Bu örnekleri bağımlılık kavramı içinde çoğaltabiliriz. Burada önem kazanan aslında, korkutucu olanın sadece uyuşturucular değil de, bağımlılığın ta kendisi olduğudur.



 

ÇOCUĞUM BÜYÜRKEN BÖLÜMÜNÜN DİĞER KONULARI

Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.