Bebeğin beslenmesi ve gelişiminin yanı sıra emzirme, anne ile bebek arasındaki ilişki kalitesinin de en yüksek seviyede olmasını sağlar. Anne sütü ile beslenen çocuklarda bulaşıcı hastalıklar daha seyrek görülür. Ayrıca anne açısından bakıldığında ise, emziren annede meme ve yumurtalık kanseri gelişme olasılığının azaldığı, doğum sonrası fazla kiloların daha kolay verildiği görülür.
Annenin sütünün içeriği ve miktarı bebeğinin erken, zamanında veya geç olarak doğmuş olmasına bağlı olarak değişir. Yani her annenin sütü özellikle kendi çocuğunun en ideal besin kaynağıdır ve başkaca hiçbir besin onun yerini dolduramaz.
ANNELERİN DÜŞTÜĞÜ TUZAK!
Ancak annelerin büyük bir çoğunluğu, önemli bir yanılgıya düşebiliyor. Bu yanılgı, hatta tuzak da, bebeğin doymadığı kanısıyla ek gıdalara başlanması. Bunun en önemli nedeni de, annelerin bebeklerine karşı duydukları aşırı sevgi ve koruma isteği olabiliyor. Ve anneler bu yanılgı sebebiyle bebeklerine ihtiyaç olmadığı halde, mama verebiliyorlar. Unutmayın, bebeğin ağlamasının tek sebebi acıkması değildir, bunun birçok sebebi olabilir. Bebeğinize, kendi sütünüzün yetmediğine lütfen tek başınıza karar vermeyin, bu karar için bebeğinizin doktoru ile mutlaka görüşün. Çünkü her annenin sütü bebeğine yeter! Her kadın, 2 bebek büyütecek kadar süt üretme kapasitesine sahiptir! Annenin bu bilgiyle (çok özel tıbbi sorunlar dışında) bebeğini emzirebileceğini bilmesi, buna inanmsaı ve kendisine güvenmesi bebeğini emzirebilmesi için ilk ve en önemli koşuldur.
SÜTÜNÜZÜN KALİTESİ VE MİKTARI İÇİN BUNLARA DİKKAT!
- Psikolojik olarak emzirmeye hazırlanmak çok önemli. Estetik ve psikolojik kaygılarınızdan kurtulun ve bebeğinizi doğurmadan önce mutlaka emzirme ve anne sütü ile ilgili kaynaklardan faydalanın. Eğer imkanınız varsa, hamileliğiniz sırasında hamile eğitimi veren merkezlerden eğitim alın. Doğru ve çağa uygun bilgiler kendinize güveninizi arttırır ve bebeğinizi kucağınıza aldığınızda da “Acaba yanlış mı yapıyorum?” kaygısını en aza indirir.
- Emzirme eğitimi ile birlikte meme başının süt vermeye hazır hale getirilmesi için gerekli egzersizleri öğrenmek ve uygulamak üzere, doğumdan önce doktorunuzla ya da bir emzirme danışmanı ile iletişime geçin. Artık, her hastane de emzirme danışmanları var.
- Sütünüzün gelmesini beklemeden, bebeğinizi doğar doğmaz ilk 1 saat içinde mutlaka emzirin. Sezaryen yöntemiyle doğum yapmış olmanız, bebeğinizi ilk 1 saat içinde emzirmenize engel teşkil etmez. Yeter ki, emzirmeyi isteyin ve doğuma gireceğiniz ekiple bu isteğinizi paylaşın.
- Bebek doğduğu andan itibaren doğru emzirme tekniğiyle ve sık aralarla emzirilmelidir. Annenin memelerindeki sütün boşalması süt üretiminin sağlıkla devamını sağlar. Aksi taktirde, boşalmayan memede süt yapımı durur. Yenidoğan bebekler genellikle 8-10 öğün emmek isterler. Öğün sayısı daha sonra giderek azalır. Sık emzirme bol süt gelmesini sağladığı gibi, göğüslerin şişmesini ve acımasını da önler. Yani, aslında sütünüzün artmasını bebeğinizin sizi emmesi sağlar. Fakat ilk zamanlar, bebeğinizi memenizde 10 dakikadan fazla tutmayın. Aksi halde göğüsleriniz yara olabilir. Bebeğiniz emme refleksinin etkisiyle sizi sürekli emmek ister. Yine de bebeğin tek memede kalış süresi ilk zamanlar 10 dakika kadar olmalıdır, daha sonra bu süre giderek kendiliğinden artmalıdır.
- Günümüzde anneler, gebelik, doğum, emzirme olaylarına, günlük yaşantılarına aynen devam etmek istediklerinden bazen emzirmeye konsantre olamamaktalar. Oysa, bu dönemde annenin dinlenmesi, uyumasa da yatması çok önemlidir. Bebeğini yanına alıp yatmak, onu öpüp okşayıp emzirmek süt üretimin olumlu katkılar sağlar.
SUSADIKÇA SU İÇİN!..
- Su tüketimi süt üretimi için olmazsa olmaz bir kuraldır. Ne kadar su o kadar süt denilebilir. Emziren annenin günde 3 litre su tüketmesi gerekir. Eskiler loğusa annelere şekerli kompostolar, helvalar, bulgur pilavı, soğan, sarımsak ikram ederler; bunun nedeni de aslında su ihtiyacının artmasını sağlamaktır. Doğal meyvalardan yapılmış, şekersiz ya da çok az şekerli kompostoları içmenizde bir sakınca yoktur aslında, posa ihtiyacınızı da karşılar.
- Bebeğe ilk 6 ay anne sütü dışında hiçbir yiyecek ya da içecek vermemelisiniz. Mama, inek sütü, su, bitki çayları ya da başka gıdaların verilmesi, bebeğin aldığı süt miktarını azaltır. Bu da daha az süt üretimine neden olur. Ek gıdalara, bebek 6. ayını doldurmadan başlamamak gerekir. Üstelik, bebeğin beslenmesi ilk 9 ay anne sütü ağırlıklı olmalıdır.
- Bebeğin başka sıvılara hatta suya bile emzirme döneminde ihtiyacı yoktur. Ancak doktorunuzun verdiği bir ilaç ya da anormal bir durum varsa, su verirken kaşık kullanın. Özellikle ilk zamanlarda biberon kullanmak, bebeğin meme emmesini tümüyle kesebilir. Biberonun gerektirdiği emme şekli, meme emilmesinden daha farklı ve kolay olduğu için bebeğin biberonu tercih etmesine neden olabilir.
- Geceleri meme isteyen bebeği annenin emzirmesi çok önemlidir. Bu durum hem bebeğin psikolojisi hem de annenin süt veriminin artması açısından son derece gereklidir de... Geceleri emzirmek anne açısından güç ve zorlayıcı olabilir. Bu durumda babanın ve aile büyüklerinin anneye yardımcı ve destek olması çok yararlıdır. Zaten bu süreç 2. ayın sonuna doğru yavaş yavaş ortadan kalkacak ve geceleri bebeğin emme ihtiyacı azalacaktır. Gece emzirmesi konusunda bazı aileler bir yanlışa düşerek, bebeği geceleri emzirmek yerine biberon ile beslerler. Bu hem annenin süt verimini azaltır, hem çocuğa doğal olmayan bir beslenme yapılmış olur, hem de bebek en yararlı olan anne sütünden mahrum kalır.
- Emziren annenin ruhsal yönden desteklenmesi, huzurlu bir ortam sağlanması ve mutlu edilmesi de son derecede önemlidir. Huzursuz, mutsuz, endişeli ortamlarda annenin stres hormanları salgıladığı, bunun da süt üretimini olumsuz yönde etkilediğini araştırmalar kanıtlamıştır.
- Her emzirmede, bir önceki beslenmede en son verilmiş memeden başlanmalıdır.
- Bebeğin emme gücüne bağlı olmakla birlikte her emzirme yaklaşık 20-30 dakika sürmelidir.
HANGİ GIDALAR SÜT YAPAR?..
Aslına bakarsınız, sütünüzün artmasını sağlayan ya da kalitesinde büyük oranda değişim sağlayan mucize bir besin yoktur. Araştırmalar, savaş yılarında bile, bebeklerin annelerini emdiğini ve bu emişle de büyüdüğünü, fakat yeterli beslenemeyen annelerin kendi depolarından tükettiğini, özellikle de kemik kayıplarının yoğun olduğunu göstermiştir. Yine de annenin kendi sağlığı ve bebeğinin sağlığı için yeterli ve dengeli beslenmesi şarttır.
Hamilelikte hazırladığınız yağ depolarınız doğum sonrası süt yapılması için enerjiye dönüşür, ancak bunun yanında sizin ekstradan 250-300 kalori almanız ve ayda 1 (şişmanlarda 2) kilodan fazla verecek şekilde diyet yapmamanız gerekir.
Emziren anne susadıkça su içmeli, günde en az 3 litre su, günde en az 3 porsiyon süt ve süt ürünü tüketmeli, yani süt, yoğur, peynir gibi süt ürünlerini almalıdır. Protein gereksinimini karşılamak için kuru fasulye, nohut, mercimek gibi kuru baklagiller; et, tavuk, balık gibi yiyeceklerden her öğünde yemelidir. Tabii, bol bol sebze ve meyve de ihmal edilmemelidir. Özellikle A vitamini yönünden zengin havuç, ıspanak, pişmiş yeşil sebzeler tavsiye edilir.
Ayrıca sütünün az geldiği düşüncesinde olan annelerin pekmez, bal gibi gıdalar tüketmesi tıbben tam kanıtlanmış olmamakla birlikte faydalı olduğu yönündedir.
Su tüketmeyen annelere ayran, süt, taze sıkılmış meyve suyu, çorba ve komposto gibi sıvılar önerilir. Ancak bu sıvılar kalori içerir ve almanız gerekenden fazla kalori almanıza neden olabilir. Ayrıca, hamilelik şekeri olan annelerin doğum sonrasında şeker kontrollerini yaptırmaları ve buna göre beslenmeleri gerekir. Rezene çayı ve ısırgan çayının da tıbben kanıtlanmamış olmakla birlikte, annelerin tecrübeleri, süt üretimine katkısı olduğu yönündedir.
ANNENİN YEDİĞİ SÜTE GEÇER!
Özellikle hem süt veriminizi arttırmak hem de sütün kalitesini yükseltmek için balık tüketimi çok önemlidir. Her öğünde vitaminden bol sebze ve meyve tüketilmelidir. Et ve protein içeren yumurta mutlaka tüketilmelidir. Ancak sucuk, salam ve sosis gibi katkı maddeli şarküteri ürünlerinden uzak durmak yerinde olur. Ayrıca, günde 2 bardaktan fazla çay ve kahve içilmemesi; annenin kolalı içeceklerden, sigara ve alkolden uzak durması da gerekir.
Halk arasında, “Şu gıdalar gaz yapar, yenmesin” diye bir şey ise yoktur. Eğer anne, “Şunu yedim gaz oldu, yemediğimde olmadı” diyorsa ve bunu en az 3 kez deneyimlediyse o gıdayı almayabilir.
Prof Dr. Nadire Berker: “BEBEĞİNİZE MASAJ YAPIN SÜTÜNÜZ ARTSIN” Masaj ayrıca bağışıklık sistemini de uyarabilmektedir. Bebeğini okşayan ve ona dokunan annelerde rahatlama hissi olur ve anne sütünün artmasını sağlayan prolaktin hormonu salgılanır. Anne bebeğine yakınlaşır, aralarındaki güzel ilişkinin temeli böylece güçlenir. |
|