ANOREXİA NEDİR?
DSM IV’ün tanı
kriterlerine göre Anaroxia Nervoza:
1) Yaş ve boy uzunluğu için olağan sayılan bir vücut
ağırlığına sahip olmayı kabul etmeme (kişinin kilosu, yaşı ve boyuna göre normal sayılan ağırlığın
yüzde 85'inin de altındadır),
2) Şişmanlamaktan aşırı korku (aşırı korktuğu için bu yeme
ataklarından sonra kendini kusturma, laksatif ve diüretik kullanma, yoğun egzersiz ve spor yapma
gibi yöntemler de denerler),
3) Beden algılamasında bozukluk (oldukları durumlarda dahi kilolu
olduklarında ısrar edebilirler veya bazı vücut bölgelerinin görünümleri ile ilgili şikayetleri
olabilir),
4) Amenore (adet kesilmesi-ardarda en az 3 menstruel siklusun olmaması) karakterli
bir yeme bozukluğu olarak tanımlanır.
Anorexia Nervosa iki alt tipe ayırılır:
-
Kısıtlı tip: Kişi yeme düzenine kısıtlamalar getirir. Günde sırf bir öğün yemek
gibi.
- Tıkanırcasına yeme/çıkartma tipi: Kişi döngüler halinde tıkanırcasına
yeme ve sonrasında çıkartma veya laksatifler kullanma gibi davranışlar göstermektedir. Bu alt
tipe uyan hastalarda kişilik bozuklukları, dürtü kontrol problemleri, hırsızlık, alkol ve uyuşturucu
bağımlılığı, sosyal içe çekilme ve intihar girişimi daha sık görülür.
İSTATİSTİKİ DEĞERLERİ
Başlangıç yaşı ortalama 18, genellikle
12-30 yaş arasında rastlanmaktadır.
Yaygınlığı yüzde 0.05-1 arasındadır.
Kadınların
erkeklere oranı 20/1'dir.
Anorexia tanısı konanların yüzde 0.5 i genç kızlardır.
Anorexia
tanısı alanların ¼ ünde obsesif semptomlar vardır.
½ si’nin depresif özellikleri
vardır.
Hastaların aile üyelerinde de majör depresyon sıklığının genel nüfusa oranla daha yüksek
olduğu bilinmektedir.
YATKINLIK NEDENLERİ?
- Çocukluktaki
cinsel taciz.
- Çocukluktaki olumsuz yaşantılar.
- Anne-baba beklentileri
-
Çocuklukta takıntılı özellikler.
- Kişilik bozukluğu.
- Yaşanılan sosyo-kültürel çevrenin
etkisi ile zayıflığın kesin güzellik ölçütü olması. (Özellikle de hosteslik, modellik, dans ve TV
işinde olanlar için.)
Her ne kadar psikolojinin çeşitli alt kuramları değişik
hipotezler üretse de en önemli sebebin toplumun dış görünüşe verdiği önem olduğu biliniyor.
Özellikle ergenlikte olacak bağımsızlaşma ve kendinliğini sosyalleşerek oluşturma çabaları sırasında
ergenin benliğiyle ve fiziksel görünüşüyle daha yoğun ilgi içine girdiği görülüyor ve bu durum
aşırılaşıp yeme bozukluklarına yol açabiliyor.
SEYRİ VE
TEDAVİSİ
Hastaların yüzde 50’sinin ilerleyen dönemde iyileştiği gözlemleniyor.
Hastalık sonucu ölüm oranının yüzde 5-15 civarında olduğu gözlenmiştir. Bu yüksek oranın bu
hastalığa sahip olan kişilerin tedaviye olan yüksek dirençleriyle alakalı olduğu düşünülebilir.
Psikoterapide hastanın kendi duygularını uygun bir şekilde ifade edebilmesi, yeme davranışı üzerine
kurulu yanlış düşünce tarzının değiştirilmesi, vücuduna yönelik olumsuz algılamaların düzeltilmesi,
özgüvenin oluşturulması, kişilerarası sorunların belirlenip, çözümüne yönelen bir yaklaşım
oluşturulmasına çalışılır. Tedavide medikal destek, davranışçı terapi ve aile terapisi
kullanılabilir. Hastaların yüzde 25 ile yüzde 40’na hastane yatışı gerekebilir.
Anerexia
önemsenmesi gereken ve ilk fark edildiği anda tedavi edilmesi gereken, yoksa oldukça ciddi sonuçlar
doğurabilecek bir rahatsızlıktır.
BULİMİA NEDİR?
1)
Tekrarlayıcı aşırı yeme atakları.
2) Yeme periyodunda ve yeme işlemi üzerinde kontrolu
kaybetmek.
3) Aşırı yemeye ek olarak, kilo almayı engellemek için uygunsuz ve aşırı reaksiyonlar
geliştirmek. (Kendini kusturma, laksatif kullanma, aşırı egzersiz yapma vb.)
4) Vücut şekli,
görüntü ve kilosundan memnun olmama hali.
5) Aşırı yeme ve dengeleyici karşı eylemlerin 3 ay
boyunca haftada en az 2 kez olması.
İSTATİSTİKİ DEĞERLERİ
Ergenlik
ve erken yetişkinlik dönemlerinde başlar.
Yüzde 90’ını kadınlar oluşturur.
Kadınlar
arasındaki sıklığının yüzde 1 ile 2 arasında olduğu bilinmektedir.
Hastaların yüzde 80’i
kusmayı kilo kontrolü olarak kullanır.
İyileşme oranı Anorexia’ya göre daha yüksektir,
çünkü tedavi reddi/direnci daha azdır.
SEBEPLERİ
Bulimia hastaları
Anoreksiya’da olduğu gibi yardımı reddetmezler. Hastaların pek çoğunun aile öyküleri
incelendiğinde, sorunlu aile ilişkileri göze çarpar. Uzak ve reddedici ebeveyn tanımlaması
Bulimia hastaları arasında yaygındır.
Bulimia hastaları Anoreksiya’dan farklı
olarak dışa dönük kimselerdir. Bulimia hastalarının dürtü kontrolünde yaşadığı problemler nedeniyle
madde kullanımı ve intihar girişimlerine rastlanabilir.
SEYRİ VE
TEDAVİSİ
Bulimia hastalarının yüzde 50’sinin kesin iyileştiği, hastalığın sonucu
olarak veya intihar girişimlerine bağlı olarak ölüm oranı ise yüzde 1 ile 5 arasındadır.
Psikoterapide hastanın kendi duygularını uygun bir şekilde ifade edebilmesi, yeme davranışı üzerine
kurulu yanlış düşünce tarzının değiştirilmesi, vücuduna yönelik olumsuz algılamaların düzeltilmesi,
özgüvenin oluşturulması, kişilerarası sorunların belirlenip, çözümüne yönelen bir yaklaşımın
oluşturulmasına çalışılır. Tedavide medikal destek, davranışçı terapi ve aile terapisi
kullanılabilir.
Yeme bozuklukları ciddiye alınması ve tedavisinin sağlanması gereken hastalıklardır. Tedavi sürecinin başlatılmaması veya geç kalınması ölümlerle sonuçlanabilir.
|