Günümüzde dioksinlerin insan sağlığı bakımından ne denli ciddi etkilerinin olduğu çok daha iyi biliniyor. Birçok toksik kimyasal ile karşılaştırıldığında, dioksinler yüzlerce hatta binlerce kez daha düşük dozlarda alındığında bile, daha fazla toksik etki gösterebiliyor. EPA Dioxin Reassessment Health Assessment’in ve Avrupa Birliği Komisyonu’nun yayınladığı raporlara göre, vücudumuza çok düşük miktarlarda alınan dioksin ve dioksin türevi maddeler, DNA yapısını etkileyerek ya da serbest radikal oluşumuna neden olarak dolaylı yollarla genotoksik etkiye yani çeşitli tipte kanserlere neden olabiliyor, sinir sistemini etkiliyor, bağışıklık sistemimizin bozulmasına neden olup, sperm sayısının azalmasına ve bu nedenle erkeklerde kısırlığa yol açabiliyor, gebe kalmayı etkiliyor ve düşüklere yol açıyor, kadınlarda üreme mekanizmalarını etkileyen östrojen hormonlarını da içeren hormon sisteminin bozulmasına neden oluyor.
KANSER YAPICI MADDELERİN BAŞINDA
Dioksin ve çoğu dioksin benzeri madde, hormonlar üzerindeki etkisini hormon reseptörlerine
bağlanarak gösteriyor. Bu nedenle özellikle endüstriyel kaynaklı olarak açığa çıkan dioksinler,
bilinen tüm kimyasal kirleticiler içinde “hormon bozucular” ya da “endokrin
bozucular” denilen kimyasalların en başında geliyor. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’ne
(WHO) göre, dioksinler kanser yapıcı maddelerin en önde gelenleri
arasındadır.
ET VE BALIKTAN GEÇEBİLİR
Dioksinler doğada uzun süre
kalıcı olduklarından, sürekli olarak bu maddeler ile kirlenen ortamlarda sonuçta ekosistem dengesi
bozulmakta, kirlenmiş ortamlarda yaşayan ve bu ortamlarda üretilen besinleri tüketen insanlar için
ise bu maddeler çok ciddi sağlık riski oluşturabilmektedir. Dioksin ile kirlenmiş olan sularda
yaşayan balıkları tüketen veya dioksin ile kirlenmiş çayırlıklarda beslenen hayvanların etini yiyen
insanlar bu maddenin etkisine maruz kalabilirler ve bu maddeler kalıcı organik kimyasallar
olduklarından, vücudumuzda sürekli olarak birikime uğrarlar. Özellikle çocuklar bu maddelerin
etkisine karşı oldukça duyarlıdır. Avrupa Birliği Çevre Komisyonu tarafından yayınlanan son
raporlara göre de dioksin ve dioksin benzeri maddelerin kaynaklarının ortadan kaldırılması için
önlem alınması gerekiyor.
NASIL ÖNLEMLER ALINMALI?
Sağlıklı
bir toplum ve sağlıklı bir gelecek nesil için bizim de gerekli tüm önlemleri almamız, tüm çevresel
kirleticiler ve özellikle dioksin ve benzeri kirleticilerin kaynaklarının en aza indirilmesi,
dioksin ve benzeri maddelerin oluşumuna yol açan üretim yöntemlerinden vazgeçmemiz, atıkların
mutlaka ön arıtımdan geçirilerek bu maddenin kökeninin ortamdan uzaklaştırılması, kullanımı zaten
yasak olan organik klorlu pestisitlerin kullanımından kesinlikle vazgeçilmesi gerekiyor. Halk
sağlığının korunması için toplumun bu konularda daha fazla bilinçlendirilmesinin zamanı çoktan
geçiyor. Dioksin üretici kaynakları en aza indirmek için, Avrupa Birliği Komisyonu tarafından da
önerilen şu önlemlerin alınması gerekiyor:
- Biraz pahalıya mal olsa bile kağıt ve
pamukları klor ile beyazlatmak yerine oksijen ile beyazlatma yöntemini kullanmak tuvalet kağıdı,
bebek ve anne pedleri, tampon, kadın bağları, duvar kağıtları, peçeteler gibi her an kullandığımız,
elimizin altında olan gereçlerden dioksin alımını sıfıra indirilmeli.
- Ayrıca plastik madde
ve plastik içeren ürünlerin kullanımından mümkün olduğunca kaçınılmalı.
1
MG’IN MİLYONDA BİRİ BİLE ZARARLI
- Çöplerin yakma yolu ile yok edilmesini
biran önce terk etmeli. Çünkü yapılan çalışmalar dioksin toksisitesi için belirli bir eşik dozun
bulunmadığını ve vücudumuzda çok düşük dozlarda alınması sonucunda bile bu maddeye karşı bir
savunmanın tam olarak geliştirilemediğini gösteriyor. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalara bağlı
olarak, insanların günde ancak 1 ng/kg (1 mg’ın milyonda biri) düzeyinden daha düşük dozlarda
dioksine maruz kalması durumunda embriyonal gelişim bakımından önemli düzeyde bir riskin ortaya
çıkmayacağı rapor ediliyor. EPA içme sularında bulunabilecek dioksin seviyesinin litrede 0.00003
mikrogramdan (milyarda 3 kısım) az olması gerektiğini bildiriyor.
Ancak, insanların dioksine
maruz kalmasına bağlı olarak, doğrudan elde edilen epidemiyolojik veri sayısı yeterli düzeyde
olmadığından, olası etkiler deney hayvanları üzerinde yapılan gözlem ve araştırmalara dayanıyor.
Özellikle embriyonal gelişim esnasında dioksine fetüsün maruz kalması sonucunda hücresel
fonksiyonlarda belirgin şekilde ortaya çıkabilecek kusurlar ya da değişimler, gelişimin bozulmasına
yol açabiliyor.
DİOKSİN KAYNAKLARI |
|