Uyku kalitesini bozduğu için kişinin hem sosyal hem de iş verimini oldukça düşürüyor. Üstelik dikkat eksikliğinden depresyona, diyabetten obeziteye, hatta kalp krizinden felce kadar birçok ciddi sağlık sorununa da zemin hazırlıyor. Burun tıkanıklığı, burun etlerinin büyük olması gibi etkenler ve polinöropatik, ALS vb. nörolojik hastalıklar Uyku Apne Sendromu’na neden olan hastalıklardan. Aynı zamanda, aslında önlenebilir olan ‘hatalı alışkanlıklarımız’ da, Uyku Apnesi Sendromu’yla sonuçlanabiliyor. Peki ama Uyku Apnesi’nden korunmak için hangi alışkanlıklarımızdan vazgeçmeliyiz? Kulak Burun Boğaz Uzmanı Dr. Mustafa Bilazer, Uyku Apnesi Sendromu’na zemin hazırlayan alışkanlıkları sıraladı.
BU ALIŞKANLIKLAR UYKUDA NEFESİMİZİ KESİYOR!
1. Hatalı beslenmek: Hatalı ve aşırı beslenme sonucunda kilo arttıkça Uyku Apnesi’nin görülme riski de artıyor. Çünkü kilo alınınca dil kökü, yumuşak damak ve yutak kısmında yağlanma ve büyüme oluyor. Buna bağlı olarak hava yolu daralıyor ve Uyku Apne Sendromu gelişiyor.
2. Sırt üstü pozisyonda uyumak: En tehlikeli yatış pozisyonu olarak ifade edilen sırtüstü pozisyonu, dilin ve yumuşak damağın geriye sarkarak hava yolunun daralmasına yol açıyor. Bu nedenle uzmanlar yan veya yüzükoyun yatarak uyunmasını öneriyor.
3. Aşırı miktarda alkol kullanmak: Bol miktarda ve düzenli alkol alımı boğazdaki dokuların sarkmasına ve bu bölgelerin gevşemesine neden oluyor. Yatmadan önce uzun süre alınan alkol, beyin faaliyetlerinin gücünü azaltıyor ve yeterli oksijenin alınmasını engelliyor.
4. Sigara içmek: Sigara içimine bağlı olarak dil ve yutak bölgesindeki dokular büyüyor. Bunun sonucunda da hasta nefes almakta zorlanıyor. Ayrıca sigara beynimizdeki uyku merkezini de etkileyerek Uyku Apne Sendromu’na yol açıyor. Yapılan araştırmalara göre; uyku apnesi sigara içen kişilerde 3 kat fazla görülüyor.
5. Sakinleştirici ilaç kullanmak: Kaslarda gevşemeye ve uyku merkezini etkileyerek uyku kalitesinin bozulmasına neden oluyor. Hastadan sakinleştirici ilaçlarını bırakmaları öneriliyor, bırakmaması için nedenleri olması durumunda ise ilaçlarına göre tedavi planı oluşturuluyor.
6. Aşırı yorulmak: Gün içinde yapılan iş ve ya aktivite nedeniyle oluşabilecek aşırı yorulmalar, kasları gevşeterek Uyku Apne Sendromu’nun gelişmesine yol açıyor. Daha kaliteli bir uyku için yan ve yüz üstü yatma kişiyi daha da rahatlatarak bu tablonun oluşmasını önlüyor.
“HEP YORGUNUM” DİYORSANIZ…
Uyku Apne Sendromu’nun en temel belirtisi şiddetli horlama. Kimi zaman komşuların da duyabileceği şiddette olabilen horlamanın kısa aralıklarla kesilmesi, apnenin, yani vücudun nefessiz kaldığını gösteriyor. “Horlama daralmış olan hava yollarında vücudun aşırı çaba sarf ederek nefes almaya çalışması nedeniyle oluşuyor.
Kişi uykuya daldıktan sonra bir nevi kendi kendine savaşıyormuş gibi, zorlanarak nefes almaya başlıyor, ardından nefesinde duraksamalar oluyor. Bu sırada kalp hızlanmaya başlıyor, tansiyon yükseliyor. Uykuda kabus görme, terleme, kabusla uyanma gibi başka belirtiler de oluşuyor. Çok nadiren de olsa kalp krizi gibi yaşamsal sorunlar da gelişebiliyor. Hasta gece derin uyuyamadığı için sabah yorgun uyanıyor ve gündüz genelde kendini yorgun hissediyor. Uyku Apnesi Sendromu hastalarında kronik bir yorgunluk söz konusu oluyor. Hasta kaliteli uyuyamadığı için günlük performansını yaparken zorlanıyor. Bazen basit işleri yaparken, hatta trafik lambalarında kırmızı ışık beklerken bile uyuyakalıyor.
TEDAVİ KESİNTİSİZ BİR UYKU SAĞLIYOR!
Tedavinin altta yatan neden ve hastalığın şiddetine göre değişiyor. Ve tedavi tıkanıklığa yol açan etkenin ortadan kaldırılmasıyla sağlanıyor. Kesintisiz bir uyku için başvurulan yöntemler ise şöyle:
• Örneğin hasta obez ise mutlaka zayıflaması gerekiyor. Alkol veya sakinleştirici ilaç kullanımı varsa bunları bırakması isteniyor.
• Günümüzde en etkin tedavi yöntemi ise uyku süresince kullanılan, “pozitif hava basıncı veren cihazlar”. Bu yöntemde burun maskesiyle pozitif basınçlı hava verilerek solunum yollarının açık kalması sağlanıyor. Bu sayede hastada apne oluşmuyor ve horlama kesiliyor. Ancak hastaların yüzlerinde bir cihazla uyumaları kolay olmadığı için adaptasyonda sıkıntı çekiliyor.
• Hastanın burnunda anatomik bir tıkanıklık ya da eğrilik varsa, bu sorun cerrahi yöntemle düzeltiliyor.
• Ayrıca yeni çıkan ve henüz çok yaygın kullanılmayan “yumuşak damak aparatı” da tedaviler arasında yer alıyor. Cerrahi yöntemle dile takılan ve sinir yarıcısı aparatı olarak da bilinen bu yöntem uyku apnesi sırasında otomatik olarak devreye girerek, dilin kasılmasını ve hava yolunun açılmasını sağlıyor.
|