Yolda yürürken, araba kullanırken hatta dertsiz tasasız
oturmuş televizyon izlerken aniden kalbiniz “Tutmayın beni dışarı çıkmak istiyorum!”
dercesine atmaya başlıyor. Öyle gürültüyle atıyor ki, sanki herkes o sesi duyuyor. Korku içinizi
kaplıyor, ölmek üzere olduğunuzu hissediyorsunuz. Vücudunuz yanarken soğuk terler döküyor. Nefesiniz
kesiliyor. Vasiyetinizi yazmak istiyorsunuz ve bildiğiniz tüm duaları okumak isteyip, o korkuyla
hepsini unutuyorsunuz… Bu korkuyu her hücrenizde hissederken, birden ve hatta aniden hepsi
bıçakla kesilir gibi duruyor.
Bu belirtiler size de tanıdık geldi mi? Geldiyse yazının
devamına buyurun…
PANİK ATAK NEDİR?
Panik atak, tamamen
psikolojik bir hastalık… Özellikle şehir yaşamının hızlı temposu nedeniyle görülme sıklığı
gittikçe artıyor. Sadece Amerika’da her 4 kişiden biri panik atak hastası. Hafife alınmayacak
kadar ciddi bir hastalık olan panik atak, en çok 20-30’lu yaşlarda ve kadınlarda görülüyor.
Titiz, mükemmeliyetçi kişiler ve stresli işlerde çalışanlar da risk altında. Panik atak çoğu kez
fiziksel belirtilerle ortaya çıkıyor, korku ve endişe yaratıyor. Panik atak geçiren insanların büyük
çoğunluğu kalp krizi geçiriyormuş hissine kapılıyor. Üstelik kalp krizi geçirdiğini düşünen bir
panik ataklı birey, gerçekten kalp krizi geçirmiş birinden daha yüksek korku yaşıyor. Ama neden? Bu
durumun hastalığın doğasından kaynaklandığı söyleniyor. Hastalar genellikle kalp krizi geçirdiğini
zannederek acil servislere başvuruyor. Belirli testler ve incelemeler yapıldıktan sonra ise hastaya
bu durumun ruhsal bir hastalık olduğu söyleniyor. Birçok kişi haklı olarak bu açıklamayı kolay
benimsemiyor. Çünkü ruhsal bir sorunun tansiyonu ve kalp atışlarını yükselteceğine inanılmıyor. Bazı
kişiler ise psikolojik yardım alma konusunda biraz ön yargılı. Ancak bu hastalık ruhsal yardım
alınmazsa daha fazla sorun yaratıyor.
RİSK ALTINDA
MISINIZ?
Araştırmalara göre panik bozukluk 20’li yaşların ortasında başlıyor.
Dünyada görülme oranı ise yüzde 3 ile 5 arasında. Ancak insanların üçte biri hayatları boyunca en az
bir kez panik atak geçiriyor. İstatistikler bu hastalığın kadınlarda daha çok görüldüğünü ortaya
koyuyor. Bazı araştırmacılar panik bozukluğu olan erkek sayısının sanıldığından daha fazla olduğunu,
çünkü erkeklerin, panikle ilgili zorlukları kabullenmeye eğilimli olduklarını ve daha az tedavi
arayışına girdiklerini düşünüyor. Kadın ya da erkek olsun tüm titiz, mükemmeliyetçi kişiler ve
stresli işlerde çalışanlar da panik atak hastası olma riski ile karşı karşıya. Büyük depremler
sonrasında da panik atak başvurularında artış görülüyor.
BELİRTİLER…
Panik atakla birlikte zaman zaman bazı
psikolojik rahatsızlıklar görülebiliyor. Bunlardan ilki depresyon. Diğeri ise halk arasında takıntı
hastalığı olarak bilinen obsesif-kompulsif bozukluk. Panik atak krizleri genellikle 2-5 dakika
içinde şiddetli yaşanıyor ve ortalama 20 dakika sürüyor. Peki, belirtileri neler?
- Çarpıntı,
nefes darlığı,
- Halsizlik, baş dönmesi,
- El ve ayaklarda uyuşma-karıncalanma,
- Korku,
kaçma isteği
- Göğüste ağrı, yanma hissi
- Yutma güçlüğü
- Titreme, sallanma, bayılma
hissi
- Kızarma, ürperme
- Bulantı, karın ağrıları ve krampları
- Tansiyon yükselme ve
düşmeleri
- Ve bütün bu belirtilere eşlik eden endişe, ölüm korkuları, çaresizlik ve panik
duyguları.
NE YAPMALISINIZ?
Ataklar başladığında ilk
yapılan bir hastanenin acil servisine başvurmak. Hastaların psikiyatriste başvurmaları uzun zaman
alıyor. Bu gecikmeler hastalığın ilerlemesine neden oluyor. Eğer böyle bir rahatsızlıktan
şüpheleniyorsanız bir an önce psikiyatriste başvurmanızda fayda var. Tedavi ve yardım arayışında
gecikmemek gerekiyor, çünkü panik atak tedavisi olan bir hastalık. Uzman tarafından öncelikli olarak
sorunun fiziksel kaynaklı olup olmadığını ayırt etmek için bazı tetkikler yaptırılıyor. Fiziksel bir
bulgu yoksa yaşananların panik bozukluk olduğu anlaşılıyor.
TEDAVİSİ…
Panik atak tedavisinde ilaç ve psikoterapi
birlikte kullanılıyor. Panik atakların şiddetlendiği dönemlerde ya da panik ataklara depresyonun da
eşlik ettiği durumlarda ilaç tedavisine başvuruluyor. Atakların kontrol altına alınması ile birlikte
psikoterapi uygulamalarına geçiliyor. İyi tedavi edilmiş panik bozukluğunda tam sonuç elde etme
olasılığı ise son derece yüksek. Hastaların yüzde 95’i 3-6 ay içinde bu hastalıktan tamamen
kurtulabiliyor. Ancak psikoterapi ile desteklenmemiş ya da ilaç tedavisi erken kesilmiş vakalarda
hastalığın tekrarlama olasılığı var.
|