Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:

RÜYA MI GERÇEK Mİ?

RÜYA MI GERÇEK Mİ?

Çağla adında güzel mi güze, akıllı mı akıllı, zeki mi zeki bir kız varmış. Çağla çok mutlu bir çocukmuş, çünkü sağlıklı bir çocukmuş, anne ve babası varmış, kendine ait özel bir oda, oyuncakları varmış ve özel bir okulda okurmuş… Bunun için Allah’a hep dua edermiş, öyle ya anasız babasız, evsiz barksız milyonlarca çocuktan biri olmadığı gibi bir eli yağda bir eli balda yaşarmış… Annesi ve babası onu çok severmiş, ama o bunu bazen onların aleyhlerine kullanır, ağzından çıkmaması gereken lafları onlara söylermiş. Bir gün babasına “Senden zaten bu beklenir” deyince babası çok şaşırmış, bir o kadar da üzülmüş… Kendi kendine sormuş “Nerede hata yapıyoruz?” diye. “Yoksa Çağla’yı çok mu şımarttık?” diye düşünmüş. “Çocuktur” demiş ve onu affetmiş, ama söylediği sözü asla unutmamış.


Bir gün Çağla’nın büyükbabası ölmüş ve babası evden apar topar çıkmış, babasının evine gitmiş. Çağla buna çok üzülmüş ama zaten dedesini de çok nadir görürmüş. Dedesi ölünce babaannesi onlarda kalmak zorunda kalmış, çünkü babası dedesini memlekete gömmeye gitmiş ve babaannesini bırakacak bir kimsesi yokmuş. İki gün babaannesi onlarda kalmış, ama yaşlı ve hasta bir kadın olduğundan ara sıra altına kaçırıyormuş. Çağla’nın annesi buna çok kızıyor, babaannesini arada tersliyormuş. Bu arada annesi yemek yaparken elini yakmış ve Çağla bunun suçunun babaannesi olduğunu düşünmüş ve hatıra defterine “Allah belasını versin” diye yazmış. Daha sonra babası gelince babaannesini, annesi birtakım sorunlardan dolayı istemediği için başka bir yere götürmüş. Böylece herkes mutlu olmuş, en çok da Çağla... Öyle ya, annesini üzen kadın evden gitmiş ve o günden sonra babasına asla babaannesini sormamış, oysa babası onun sormasını bekliyormuş.


DİĞERLERİ GİBİ BUNU DA ASLA UNUTMAMIŞ…
Aradan belli müddet geçince, Çağla yine annesi ve babasıyla arabayla yola çıkmışlar ve babası onlara yemek yedirmiş ve nikâh salonuna bırakmış ve sonra da huzur evine yatırdığı babaannesini ziyarete gitmiş. Oysa annesi onun da nikâha kalmasını ya da gittikten sonra geri dönüp onları almasını istiyormuş. Bu yüzden Çağla defterine o günü yazmış ve sonuna “Babamın adını bir daha ağzıma almak istemiyorum” demiş. Gün olmuş hiçbir şey gizli kalmadığı gibi bu da kalmamış ve babası hem kendisi, hem de annesi hakkında yazılanları okumuş ve çok üzülmüş.


Gün gelmiş Çağla’yı affetmiş ama bu yazılanları diğerleri gibi asla unutmamış.


Aradan yıllar geçmiş ve babası zamanı gelince ölmüş ve annesi hayatta kalmış. Çağla da bu arada okumuş ve doktor olmuş. Bir meslektaşıyla evlenmiş ve iki çocuğu olmuş; bir kız, bir erkek. Babası ölünce annesine de bakacak kimse olmayınca onu evine almış, ama eşi asla onu istemiyormuş. Bir an önce evden gitmesini istiyormuş, oysa Çağla babasının ölümü yeni olduğu için bir müddet annesine bakmak istiyormuş. Eşiyle bu yüzden çocukların önünde tartışıyorlarmış ve çocuklar da tartışmanın nedeni anneanneleri olduğu için ondan nefret ediyorlarmış. Bu yüzden de her ikisi de hatıra defterlerine; “Anneannemizden nefret ediyoruz, o babamızı üzüyor ve annemizin de adını ağzımıza almak istemiyoruz” diye yazmışlar. Gün gelmiş Çağla bu yazıyı bulmuş ve yıllar önce babaannesi ve babası için yazdıkları aklına gelmiş ve çok üzülmüş.


EN ÖNEMLİ DUYGU: SEVGİ VE VİCDAN
O zaman anlamış babasının neler hissettiğini ve hayatın bir ders olduğunu, kimseden nefret edilmemesi gerektiğini ve asla sevdikleri hakkında kötü şeyler düşünmemesi gerektiğini... Çocuklarının onu dünyaya getiren annesi hakkında düşündükleri ve onları dünyaya getiren kendisi için düşündükleri gerçekten çok üzücüymüş. Çağla demiş ki “Keşke zamanı geri getirebilsem, babamdan da babaannemden de özür dilesem ve beni affetmelerini söylesem. Bir daha asla böyle düşünmeyeceğimi, hatta aklımdan bile geçirmeyeceğimi onlara söylesem.”

Ve birden Çağla uyanmış, meğer babasının öldüğü de aradan yılların geçtiği de, hepsi rüya imiş. Koşmuş babasının yatağına… Babası da annesi de uyuyormuş ve çok mutlu olmuş… Kendi kendine bir daha böyle bir şey yapmayacağına ve anne-babasını üzmeyeceğine dair söz vermiş. O günden sonra Çağla hep babaannesini ölene kadar ziyarete gitmiş ve hep “Babaanneciğim seni çok seviyorum” demiş. Babası da, Çağla’nın bu hareketinden dolayı çok mutlu olmuş. Hayattaki en önemli duygunun sevgi ve vicdan olduğunu ona öğrettiği için de hem kızıyla, hem de kendisiyle gurur duymuş...


DR. M. CENK DELİKÜÇÜK

Siz de hikayenizi bize göndermek istiyorsanız
lütfen üye olmak için tıklayınız.
BENİM HİKAYEM BÖLÜMÜNÜN DİĞER KONULARI

Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.