Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:

PRENSESİM, İYİ Kİ BENİM GÖNLÜMÜ BEKLEMEDİN...

PRENSESİM, İYİ Kİ BENİM GÖNLÜMÜ BEKLEMEDİN...

Eşimle evleneli 2 yılı geride bırakmıştık. Annemin baskıları “Eee hadi artık ne bekliyorsun? Doğur bir an önce” demesine hiç kulak vermeden hala kariyer peşinde koşmaya kararlıydım. Deli gibi çalışıyor, bebek olayını hiç ama hiç programıma almıyordum. Nasılsa daha çok zaman vardı... Rabbim, onun zamanını nasılsa biliyordu... Kendimi oyalayıp duruyordum.


Daha sonra sıcaklar bastırıp yaz etkisini göstermeye başlamıştı ve adetimin üzerinden 10 gün geçmisti. Ama hava değişiminden etkilendiğime inandırmak istiyordum kendimi... Hem korunuyorduk, olmazdı... 15 gün kadar gecikme olunca sabah işime giderken test aldım ve işyerinde uyguladım. Sonuç “negatif” çıkmıştı. Aslında o an çok üzülmüştüm, ama sonra kendimi toparlayıp yine işime koyuldum.

Tuhaflıklar vardı; kendime anlam veremiyordum, çalışırken uyuyup kalıyordum, her bir şeye hüzünleniyordum, duygusallaşmıştım iyice... Eşim de anlam veremez olmuştu: “Ne dedim şimdi ben sana? Neden ağlıyorsun?” cümlesini sık kullanmaya başlamıştı. Tam 1 ay geçmişti ve halen adet göremeyince şüphelenmeye başladım. O gün, Haziran’ın 26’sıydı -hiç unutmuyorum- arkadaşım doğum yapacaktı. Hastaneye yanına gittim. Onu doğuma hazırladım ve aklıma kan testi yaptırmak geldi. Ve kan verip hamilelik testi yaptırdım. Hemşire; “Yarım saat sonra çıkar sonucunuz” dedi. Tuhaf bir duygu içindeydim.. Acaba gerçekten hamile miydim?.. Sanki o yarım saat bana koca bir gün gibi gelmişti... Geçmek bilmiyordu... Hemşireye rahat 3 kere sormuştum, “Çıktı mı test sonucu?” diye... Vee nihayet hemsire seslendi; “Sonucunuz çıktı buyurun” dedi. Zarfı nasıl açtığımı hala hatırlamıyorum. Baktım hiçbir şey anlamadım tabii... “Hemşire bu ne demek şimdi?” dedim. Hemşire “Sizinle doktorumuz görüşecek test sonucunu. Lütfen bekleyin” dedi. Korkmuştum. Acaba kötü bir hastalığım mı vardı? Hamile olsam hemşire söylerdi. Binbir korkuyla doktorun yanına girdim ve zarfı uzattım. “Buyurun oturun” dedi doktor... “Ne oturması yaa. Neyim varsa söyleyin” diyerek doktora çıkıştım. O da; “Hanımefendi bundan sonra pek ayakta kalmanız doğru olmaz. 2 aylık hamilesiniz!” dediğinde o koltuğa nasıl oturduğumu hatırlamıyorum. Kendime geldiğimde doktor beni sallıyor ve su veriyordu... Bense hıçkıra hıçkıra ağlıyordum...

ARAYAN EŞİMDİ!
Dizlerimden itibaren bütün vücudumun titrediğini hala dün gibi hatırlıyorum. O şaşkınlıkla  yolllarda saatlerce yürümüşüm... Telefonum çalınca kendime geldim. Arayan eşimdi... Sen eve geç, geliyorum ben” dedim. Eve giderken eczaneden emzik alıp hediye paketi yaptırıp eve geçtim ve eşime yemekteyken “Sana bir hediye aldım” dedim. Ve paketi uzattım. Şaskınlıkla açtı ve “Bu ne yaa?” dedi. Sadece güldüm ve “İşte, ağlamamın sebebi” dedim. Eşimin o tepkisini bir daha görmek için sanırım tekrar hamile kalmaya değer.

Kısa sürede herkese duyurduk hamileliğimi ve tabii ki iş yerimin pek hoşuna gitmedi bu durum. Hamileliğim süresince o kadar yüklendiler ki, gece 10:00 larda eve geliyordum. Sürekli stres altındaydım. Bebeğimin o stresten daha fazla etkilenmesini istemiyordum. İşten başka bir şey düşünmeyen ben, bir tek bebeğimi düşünür olmuştum ve hamileligimin 7. ayında işle alakamı tamamen kestim. O kadar çalışmaya alşık olan ben, evde zaman geçiremiyordum. Hep kızıma kavuşacağım anın hayalini kuruyor, içim içime sığmıyordu... Odasından çıkmaz olmuştum. Doğum çantam 2 ay öncesinden hazırdı. Tüm hamilelik sitelerinden hafta hafta hamileliği takip ediyordum. Kızıma şarkılar söylüyordum... Kızımın tekmeleri dışında hamileliğim çok rahattı... Her kontrolde, doktorumuzun çok hoşuna gidiyordu kızımın hareketleri. Kızım ya kordon yalıyor ya da hep parmağını emiyordu kontrollerde... Çok hareketliydi. Geceleri tekmeleriyle hep bana kendini hatırlatırdı.

BAĞIRA BAĞIRA ANNE OLMAK İSTEDİM...
Baştan beri hep normal doğum olmasını istedim. Bağıra bağıra anne olmak istiyordum. Analarımız gibi.. 39. haftaya geldiğimde artık bekleyecek sabrım kalmamıştı. Hadi tembel kızım, gel artık” diyordum... Ama kızımın hiç gelmeye niyeti yoktu sanki... 40. haftam bitmek üzereydi artık. 2 günde bir kontrole gidiyordum ama hiç doğum belirtim yoktu. Doktorum “2 hafta daha bekleyecek zamanımız var” diyordu. Sinirle hep eve dönüyordum. Hiç doğuramayacağım sandım... Derken 41. haftama girdiğimde 26 Şubat gecesi saat 01.00’de kanamam geldi, nihayet. Hemen doktorumu aradım. “Hemen hastaneye git, geliyorum...” dedi. Gittiğimde daha 1 cm açılmam vardı ama hiç sancım yoktu. Sabaha kadar gözetim altında tutuldum ama bir türlü yeterli açılma olmuyordu. Artık her kontrolde ebeye “Kaç cm?!” demekten sıkılmıştım. Bu kadar uzun süreceğini hiç düşünmemiştim ve beklemekten sıkıldım. Doktorum “Suni sancı vereceğim” dedi. Kabul etmedim çünkü çok kötü olduğunu çevremden duymuştum. Ben normal sancımı bekleyeceğim. Ben eve gidiyorum” dedim. Yatmaktan sıkılmıştım artık. Doktorum da “Tamam ama suyun gelirse hemen gel” dedi. Öylelikle evime geldim tekrar. Annem ve eşimle yemek yedik. Uykusuz olduğum için ben biraz uzanacağım dedim ve yatağıma uzandım. Daha 5 dakika dolmadan sancılarım arttı. O ne sancılardı öyle... 3 dakikada bir geliyordu ve şiddeti gitgide artıyordu. Bağıra bağıra hastaneye geri döndük saat 3’e kadar açılmam 7 santimetreye ulaştı ama sürekli sancılarım dağılıyordu. Bu sefer doktorum bana serum vereceğini söyleyerek aslında suni sancı vermeye başlamış, haberim yok tabi... Saat 5’e kadar suni sancının ızdırabını çektim.

“BEBEĞİME BİR ŞEY Mİ OLDU YOKSA?”
Sancılarım tam artmaya başladı... Dayanılmaz bir hal almıştı gerilmiştim iyice ve bir anda başımda hemşire bağlı olduğum nst’ye bakarak panikledi ve hemen doktorumu aradı... Ne olduğunu anlamıyor ve acımdan sürekli bağırıyordum. Doktorum geldi ve beni oksijen makinesine bağladılar... 3 dakika oksijen verip doğum sehpasına aldılar. “Ne oluyor?!” diye bağırıyordum. Doktorum, “Bebeğin kalp atışları düştü” dedi ve bebeğin inatla doğum yoluna girmediğini anlattı... İyice korkmuştum. “Yalan söylüyorsunuz. Bebeğime bir şey oldu!” diyordum. Sürekli ağlıyordum. Doktorum “Merak etme. Bebeğin iyi” dediyse de ikna olmuyordum. Sakinleştirme çabaları sonuç vermiyordu... Apar topar 5 dakika içerisinde doğum sehpasından sezeryan sehpasına yatırıldım. Sürekli ağladığımdan doktorum, “Az sonra bebeğine kavuşacaksın” demesine rağmen inanmıyordum. Ve doktorum alelacele belden aşağımı uyuşturup kesiyi attı. Doğumumu izlettirdi bana ve 10 dakikada, tam saat 17:04’de kızımın ilk çığlığını duydum. O an yaşadıklarmın tarifi yok.

TÜM ACILARIM ONU ONU KUCAKLAYINCA DİNDİ!
Bir doğumda yaşanılacak tüm acıları yaşamama rağmen kızımı kucağıma aldığımda tüm acılarım dindi. Kızım kontrol edilmesi için yanımdan ayrıldı ve benim dikim işlerim devam etti... Eşimin ve annemin anlatmasına göre kızım ben gelene kadar sürekli ağzı açık bir şekilde sürekli ağlamış... Ameliyattan çıkar çıkmaz ebe “Hemen emzirmen lazım kızın durmuyor” dedi ve hemen emzirmeye başladım kızımı... Dünyanın en güzel duygusuydu onu kucağıma alıp emzirmek. Tüm anne adaylarına sütlerinin hemen gelmesini istiyorlarsa, sancı çekmelerini tavsiye ediyorum. Kızım şu an 3 aylık ve çok güzel. Anne sütüyle besliyorum onu... Rabbim’den herkese o güzel duyguyu yaşatmasını diliyorum. Allah hepimizin evlatlarını bizlere bağışlasın.

Siz de hikayenizi bize göndermek istiyorsanız
lütfen üye olmak için tıklayınız.
BENİM HİKAYEM BÖLÜMÜNÜN DİĞER KONULARI

Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.