26 Ağustos - 01 Eylül
2019 haftası
26 Ağustos Pazartesi Venüs- Uranüs Üçgeni (18:38)
"ruhun
kabukları"
Sevmek, seni şaşırtacak olana kendini açabilmek demektir. Görünmeyeni görmek,
bilinmeyeni bilmek, üzeri örtüleni açmaya cesaret etmek! Kalbinle düşünmek, ruhunla bilmek! Duygunun
ve sefil gururun ötesine geçmek!
Gururunu mu incitti? Kim bilir seni ne ile yüzleştirdi.
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, benzeri olsa da kimi zaman, asla eskisi gibi olmayacak;
çünkü artık orada değilsin, bunu biliyorsun değil mi? Aşk, hayrete düşürür insanı, kendinize
geldiğinizde çoktan kırılmıştır ruhunuzun kabukları!
28 Ağustos Çarşamba Mars- Uranüs
Üçgeni (13:52)
"canlı kılan"
Savaş zekâ işidir, tıpkı yaşamın da zekâ işi olması
gibi! Kimi yaşamı şölene kimiyse yaşamı tutsaklığa dönüştürür. Bir şeyi kutlamak için kendi
kutsalını keşfedebilmelidir bir insan! İş bununla da bitmez! O kutsalı defalarca kez yıkmalı ve
yeniden yapmalıdır. Daha farklı, daha doğru, daha gerçek...
Bir kez yükselmiş olana sıkışıp
kalmış olan, tutsaktır. Kendini yenileyen bir kutsala yaşamında yer açmış olansa canlıdır. Can
vermek gerekir. Can bulamayana da yol vermek...
Cansızlık nedir? Cansızlık, yaşamın
dokunamadığıdır. Bana eşyanın cansız olduğundan değil onu canlı kılanın ne olduğundan bahsedin! İşte
bizi de canlı kılan budur! El değiştirmekten korkmayın, yaşam sizi hep ihtiyacınız olan ve ihtiyacı
olanla buluşturur.
29 Ağustos Perşembe Merkür Başak Burcuna Geçiyor
(10:47)
"nereye gidiyoruz?"
Hesap kitap zamanı! Gideceğimiz yeri biliyorsak iş
oraya nasıl gideceğimizi bulmaya kalır! Bunun için iz sürmek gerekliliği doğar! Hemen bir
yapılacaklar listesi! Nelere ihtiyacımız olacak? Çanta hazır mı? Ne zaman yola çıkıyoruz? Kim kim?
Harika, öyleyse her şey tamam!
Eleştirel bakış pek geçer akçe değildir de bizim gibi
duygusal toplumlar için, işe yarar yanı olduğu da inkar edilemez işte! Saptamaların doğruluğu, bir
dahakine daha güçlü bir ışıkla sahneye çıkmamızı sağlar ve bu değerlidir. Bir şeyi yapıyorsak
yaptığımız şeyi tüm varlığımızla yapmak, bir şey yapıyor olmak değil de yaptığımız şey olmak ve
böylelikle Tanrının nasıl da yarattığında yaratıldığının farkına varmak!
Bizim için anlam
taşıyan bir şeyi günlük hayatımızın bir parçası haline getirmediğimiz müddetçe o henüz varlığımızı
onurlandırmış değildir. Pratikleşemediğimiz hiçbir şey, henüz anlaşılmış değildir. Ancak temelinin
ne olduğunu anladığımız bir şeyin üzerine bir şeyler koymak mümkün olabilir ve bunu yapamadığı
müddetçe kimse iyi iş çıkarmış değildir.
30 Ağustos Cuma Güneş- Uranüs Üçgeni (06:14) ve
6⁰ 46’ Başak Burcunda Yeniay (13:37)
"Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden..."
(Ahmet Haşim)
Hepiniz hatırlasınız bu şiiri... Günümüzde her şey epey hızlı! Aşklar hızlı,
sevmeler hızlı, sevişmeler hızlı, kararlar hızlı, çıkışlar hızlı, inişler hızlı... Herkes kolay
yoldan zengin olmak istiyor mesela, ünlü olmak istiyor, işinde en iyi olsun istiyor, iş yaparak
değil, herkes öyle olduğuna inandırılarak...
Ucuz etin yahnisi pek oluyor tabii! Hızlı koşan
çabuk yoruluyor. Çabuk elde edilenin değeri bilinmiyor. Altı dolu olmayınca da silinip gidiyor.
Tüketme çılgınlığı! Çabuk tüketiliyor insanlar, yaşamlar, değerler...
Kimsenin bir şeyin
filizlenip büyümesine tahammülü yok! Hemen büyüyor, hemen meyve veriyor. Türlü hilelerle... Bu
hileler bizden çalıyor, gerçeği çalıyor. Her şeyin sahtesi üretiliyor. Emeğin bile! Hayatımızın her
yerine giriyor bu sahtelik!
Sahte gülüşler, sahte öpüşler, "sahte hayatlar"... Sahip
olmasına ne gerek var, sahipmiş gibi görünsün yeter, bir fotoğrafa bakar, sonrası Allah kerim!
Zengin sevgili peşinde koşanlar, hile hurda türlü teranelere başvuranlar... Eline yüzüne bulaştırıp
yüzsüzlükten de geri kalmayanlar... Böyle gider sanılıyor! Halbuki yıldızlar, güneş battığında
görünür.
"Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın
yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak...
Sular sarardı, yüzün perde perde
solmakta,
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...
Eğilmiş arza, kanar, muttasıl (yan yana
bulunan) kanar güller;
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca
benziyor mermer?
Bu bir lisan-ı hafidir (gizli dil) ki ruha dolmakta,
Kızıl havaları seyret ki
akşam olmakta..."
1 Eylül Pazar Merkür- Uranüs üçgeni (17:10) ve Venüs- Satürn üçgeni
(21:48)
"eskilerim var yenilere gebe"
Orijinallik... Aynı kavramaları farklı
tanımlarla zenginleştirmek ve geliştirmek... Yaşamın temaları değişmez; bununla birlikte temalara
yaklaşımlar değişir ve bu değişim yenilenmek demektir. Her renk farklı bir boyutu deneyimletir bize
ve bizler yaşamımızın alanlarını daha farklı renklere açabildikçe büyürüz.
Sanırız ki bir şey
yanlış, doğrunun peşine düşeriz. Yanlış olan o mudur yoksa onunla kurduğumuz ilişkide eksik olan bir
şey mi vardır? Bizi onunla bir araya getiren bu eksik olan şeydir. Eksik olduğu için daha doğrunun
peşine düşmek yerine bu eksikliğin köküne inebilmek bize gerçeği buldurur ve o zaman, içinde
olduğumuz bir armağan olur.
26 Ağustos Pazartesi (Ay günü)
Ay: Yengeç (00:05
iitibariyle)
Güneş: Başak
Günün Sayısı: 28 / 10 / 1 (Kader Çarkı / Büyücü) (Jüpiter /
Merkür)
Günün Tarot Kartı: Güç (11) (Aslan)
Su enerjisi / Ay- Güneş sekstili (04:32) Ay- Mars
sekstili (08:58) Ay- Venüs sekstili (10:44) Ay- Uranüs sekstili (11:26)
"Sizin hiç babanız
öldü mü?
Benim bir kez öldü, kör oldum." (Cemal Süreyya)
Özlemini duyduklarımız vardır,
bencilce özlemini duyduklarımız... Onun olduğu yerde nasıl olduğundan çok daha önce gelir, bizim
geride nasıl kaldığımız... Özlüyoruzdur işte! Bu duygunun ağırlığı altında, biraz küskünüzdür biraz
kızgın... Bir şeyler eksik kalmıştır ve biz tek başımıza bunu nasıl gidereceğimizi
bilmiyoruzdur.
Babam benim için öldüğünde, benim onun varlığına olan ihtiyacımın
karşılanmayacağını kabul ettiğimde ilkokuldaydım. Öncesinde arkadaşlarım babalarıyla yaptıklarını
anlatırdı. Ben söyleyecek bir şey bulamazdım. O zaman acıtırdı canımı, sonra umursamamaya
başladım.
Bir gün babam geride bıraktığı boşluğu fark etmiş olacak ki doldurmak istedi. O da
ben de çok beceriksizdik. Elimize yakışmıyordu. Yakıştıramıyorduk. Sonra bu çabadan sanırım ikimiz
de sessizce uzaklaştık. Bir gün ebedi istirahatgahına uğurladığımda, bunları düşüneceğim ve bana
armağan ettiği kendi ayaklarım üzerinde kimsenin varlığına ihtiyaç duymadan durma kabiliyeti için
ona teşekkür edeceğim.
Ölmediğini biliyorum, bense bazen onu yaşatacak gücü içimde
bulamıyorum. Sadece mutlu olmasını diliyorum. En azından birlikte mutlu
olabildiklerinle...
27 Ağustos Salı (Mars günü)
Ay: Yengeç (11:53
boşlukta)
Güneş: Başak
Günün Sayısı: 29 / 11 / 2 (Güç / Azize) (Aslan / Ay)
Günün Tarot
Kartı: Şeytan (15) (Oğlak)
Su Enerjisi / Ay- Satürn karşıtlığı (00:45) Ay- Neptün üçgeni (06:27)
Ay- Pluto karşıtlığı (11:55)
"Damakta serçe gibi seken bir şarap şimdi
Ustamın üzüme
attığı enfes düğüm" (Cemal Süreya)
Duygular... Eksikliği başka türlü acıtır, varlığına
alışmışken birden ortadan kaybolması başka türlü... Sırf alışmamak için sevmekten korktuklarımız
vardır mesela... Ölür mölür, gider mider... O ölmez de biz ölürüz ölmesinden korktuğumuza uzak
durmaya çalıştıkça, o gitmez de biz çekip gitmişizdir gitmesinden korktuğumuzla
kalamadıkça...
Seninle paylaşmak istediklerim var; bununla birlikte korkuyorum, ya sonrası
olmazsa! Sonrası olmayacak, en azından burada olmayacak; hiçbir şey sonsuza kadar sürmeyecek, her
şey bizi sadece sonsuza hazırlayacak. Buna hazır mısın? Öyleyse aç kalbini! Kaçma hislerinden,
hiçbir kayıp içinde hatıraların olmaksızın yitirdiğin bir yaşam kadar acıtmaz. Bırak dolsun içi!
Çokça sev, çokça sarıl, çokça bak gözlerinin içine, çokça gülümse; çünkü hayat bunun
için!
28 Ağustos Çarşamba (Merkür Günü)
Ay: Aslan (02:53 itibariyle)
Güneş:
Başak
Günün Sayısı: 30 / 3 (İmparatoriçe) (Venüs)
Günün Tarot Kartı: Dünya (21)
(Satürn)
Ateş enerjisi / Ay- Uranüs karesi (13:29)
"Posta arabalarından söz et bana
Kan
var bütün kelimelerin altında" (Cemal Süreya)
Herkesin baktığı yönden farklı bir yöne mi
bakıyorsun? Bakmaya devam et! Önce nereye bakıyor bu be diye mırıldandıklarını duyacaksın. Sonra
onlar da bakmaya başlayacak, önce çaktırmadan, sonra ciddi ciddi... Hele senin bir şey gördüğünden
emin olsunlar! Ya katli vacip olursun ya el üstünde tutulursun! Ya da sırayla ikisi de... Önce
hangisinin olacağı meçhul! İnsanın akıl almazlığı...
İnsanlara alışık olmadığı şeyler
söylediğinizde hemen savunmaya geçerler. Duymaya alışık olduklarını söylediğinizde sizi
kendilerinden biri kabul eder ve size arka çıkarlar. Bazen tersi de olur. Duymak istediklerini
söylediğinizde benden çıkarı ne diye düşünürler. Onları şaşırttığınızda size saygı duyarlar. Yine de
aklı almaz insanı, neyden emin olsanız şaşırtır sizi... Her şeye rağmen inandığı şeyin arkasından
giden, atıp gider imzasını!
29 Ağustos Perşembe (Jüpiter günü)
Ay: Aslan (03:05
boşlukta)
Güneş: Başak
Günün Sayısı: 31 / 4 (İmparator) (Koç)
Günün Tarot Kartı: Ermiş (9)
(Başak)
Ateş enerjisi / Ay- Jüpiter üçgeni (03:06)
"Elif lam mim yirmi üç haziran dokuz
yüz altmış yedi
Bulanık atmosferin içinde gözlerim sımsıcak
Yel değirmeni’nden denize sarpa
sararak inen bir sokakta." (Cemal Süreya)
Nice savaşlar kayıtlıdır tarih sayfalarında...
Sessiz kalanlar, sesini duyuramayanlar, sesini çıkaranlar, sesi kesilenler... Şeriatın kestiği
parmak, vicdanın sızladığı yerler, şahit olunanlar ve görmezden gelinenler...
Tanıdıklarımız
ve tanımadıklarımız... Tanıyamadıklarımız... İçini açıp okuyamadıklarımız... Önce meraklı meraklı
peşinden koştuklarımız, sonra heyecanımızı yitirdiklerimiz ve sessizliğe kapıldıklarımız...
Gördüklerimiz, göremediklerimiz... Bildiklerimiz, bilmediklerimiz... Bir şans vardır;
bununla birlikte o şans altın tepside bize sunulacak olanı değil sadakatimizin bize kazandıracak
olduğunu işaret eder. Sadık mısınız? İşte şansı siz yarattınız.
30 Ağustos Cuma (Venüs
günü)
Ay: Başak (02:57 itibariyle) (Yeniay 6⁰ 46’ 13:37)
Güneş: Başak
Günün
Sayısı: 23 / 5 (Aziz) (Boğa)
Günün Tarot Kartı: Adalet (8) (Terazi)
Toprak enerjisi / Ay-
Merkür kavuşumu (05:22) Ay- Uranüs üçgeni (13:08) Ay- Mars kavuşumu (15:14) Ay- Venüs kavuşumu
(21:12)
"Bir düelloda
Daha acı bir şey vardır
Ve daha acıdır bu
Ölümden de ölüm
korkusundan da..." (Cemal Süreya)
Kazanmak ve kaybetmek... Kazanırken kaybettiklerimiz,
kaybederken kazandıklarımız... Yaşamın karanlık sokakları... Bir şekilde buradan geçerken
karşılaştıklarımız... Ve dahası, hatırladıklarımız...
Nasıl sevmiştik, nasıl değer vermiştik?
Nasıl heyecanlıydık, nasıl dolaşıyordu dilimiz, elimiz ayağımıza? Sonra yitirmeye başladık bunları,
herkes gibi olmaya başladık, bundan dolayı saygı duydular bize, alkışladılar bizi...
Eskiden
dost olduklarımıza, uzak durmaya başladık; çünkü onlar bizim gibi değildi. Halbuki birlikte
büyümüştük o sokaklarda... Belki biz hiç oynayamamıştık sokakta, çok istemiştik. Temizdik ama mutlu
değildik evde, kirliydik ama mutluyduk sokakta... Kirliydi ama özgürdü sokak, temizdi ama özgür
değildi ev... Sonra temizlendikçe, üzerimiz başımız daha bir şık oldukça yitti bir şeyler...
Çocuklardan büyümelerini istedik, bizim gibi olmalarını... Onlarsa hep bağırdı, bize seslerini hiç
duyuramadı.
31 Ağustos Cumartesi (Satürn günü)
Ay: Başak (11:44
boşlukta)
Güneş: Başak
Günün Sayısı: 24 / 6 (Aşıklar) (İkizler)
Günün Tarot Kartı: Ölüm
(13) (Akrep)
Toprak enerjisi / Ay- Satürn üçgeni (01:14) Ay- Jüpiter karesi (02:38) Ay- Neptün
karşıtlığı (06:34) Ay- Pluto üçgeni (11:46)
"Biber ki yasadışı önderidir sebzelerin
Bu
sofrada ikimiz için de vur emri" (Cemal Süreya)
Acı acı gülümsemek diye bir tabir vardır, hep
düşündürmüştür beni. Bir de aklıma o savaşta hayatta kalan kıza muhabirin yönelttiği sorular
geliyor, konu anne- babasına geldiğinde, nasıl öldüğünü anlatmaya çalışırken kameraya bakarak
konuşmanın heyecanın yerine çöken hüzün, donan gülümsemesi, yanaklarından süzülen yaşlar...
Hepimizin anne- babası ölüyor o anda, hepimizin gözlerinden yaşlar süzülüyor. Keşke o an
hatırladıklarımız hiç unutulmasaydı. Unutuluyor.
Emine Bulut geliyor aklıma, attığı son
"Ölmek istemiyorum!" çığlığı, kızının "Anne ölme!" diye haykırması... Ve daha nice bu gibi
gündemler... İnsan olma ve olamama sınavlarımız... Hepimizin sınavı! Nice suçlar, suç sayılanlar...
Nice cezasını bulamayanlar... Kimdi tüm bunların sorumlusu? Sessiz kaldıklarımız kadar sorumlu,
çığlık attıklarımız kadar sorumsuz muyduk? Ne nasıl değişirdi? Biz nereden başlardık? Bugün neyi, ne
farklı kılardı? Merhamet insanı nerede sonlandırır, nerede yaşamı anlamlı kılardı?
1
Eylül Pazar (Güneş günü)
Ay: Terazi (02:07 itibariyle)
Güneş: Başak
Günün Sayısı: 30 /
3 (İmparatoriçe) (Venüs)
Günün Tarot Kartı: Büyücü (1) (Merkür)
Hava enerjisi
"Aşktın
sen kokundan bildim seni
Bir ahırın içinde gezdirilmiş gül kokusu" (Cemal
Süreya)
Saflığını yitirmemiş olan ne vardı? Bir annenin yavrusuna duyduğu sevgi kadar temiz
ne vardı? Sevdiğinizin gözlerinin içine bakarken çarpışının hızlandığı kalbiniz sadece yükselen
hormonların mı etkisi altındaydı?
Küçük bir çocuğun bir anlık gülümsemesi nasıl içinizi
aydınlatırdı? Yaşlı birinin uzaklara dalıp giderken sizi de çekip götürdüğü bir yerler olmaz mıydı?
Ne son, ne başlangıçtı? Kim nereden geldi nereye doğru koşuşturmaktaydı?
Hepimizin bir ölüm
durağı vardı. Bir gün her şey sonlanacaktı. Bizse etiketlere takılmış, takılmadığını iddia edenler
de takıldığını iddia ettikleriyle savaşmaktaydı. Herkes bir şekilde takıldı. Ne zaman yürüyüp gitme
şansı kazanacaktı? Ne zaman insan insana sadece insan olduğu için değer verme şansı kazanırdı?
Bir umut vardı. O umut ne kadar yakındı? Belki de o umut yarındı. Bir yerden sonra başka
seçenek kalmayacaktı. Şimdi ne kadar çabuk hatırlasak o kadar daha zamanımız vardı.
Dosta
selam olsun,
Hüseyin Akdağ
Kaynak: www.anneoluncaanladim.com
Bireysel Doğum Haritası Analiziniz için bizimle
iletişime geçebilirsiniz:
0212 274 08 47 / 0542 353 90 83
www.heraakademi.com
Doğum haritası
analizimiz ile kim olduğunuzu, dışarıdaki kişinin sizi nasıl gördüğünü, neyin size iyi geldiğini,
bunların bir araya geldiklerinde birbirlerini nasıl etkilediğini, sahip olduğunuz potansiyelleri,
yakın çevrenizi, ailenizi, iç dünyanızı, aşkın sizin için ne olduğunu, yaşama nasıl hizmet
edebileceğinizi, partnerinizden aslında ne beklediğinizi, onunla olmanın size sağladığı fırsatları
ve bu durumun sizi karşı karşıya bıraktığı sınavları, yaşamda sizi neye çağırdığını, neyin sizin
ufkunuzu genişletebileceğini, iş ve kariyer hayatınızın önemli sırlarını, arkadaşlık ilişkilerinizi,
neye teslim olmanız gerektiğini ve ruhsal olarak nereden nereye ilerlemenin önemini
bulabilirsiniz.