27 Mayıs - 02 Haziran
2019 haftası
30 Mayıs Perşembe Merkür (ikizler)- Neptün (balık) karesi (04:21) ve
Venüs (boğa)- Neptün (balık) sekstili (19:49)
"ilham veren kelimeler, akılcı olamama,
yaratıcı kurgulamalar, tekerine çomak sokmak, yanlış anlamak ya da yanlış anlaşılmaya sebep
olmak, gerçeği yansıtmayan yaklaşımlar, yüksek duyarlılık" (Merkür- Neptün)
"romantizm, hayallere
dalmak, güzel sanatlar, gizli aşk, masallardaki gibi sevmeler, yüceltilmiş güzellik" (Venüs-
Neptün)
"hesap"
Umut, Pandora’nın kutusundaki yedi büyük kötülükten biridir.
Çiftçinin karnını yarmışlar, kırk tane bu yılcık çıkmış. Umut, gerçekleşmenin kendisi olabildiği
gibi gerçekleşmenin önündeki en büyük engel de olabilir. "Bir gün olacak biliyorum!" Nasıl olacak?
Neyi daha farklı yapıyorsun ya da ne değişmiş olacak ki olacak? Neyin vaktini bekliyorsun? Nasıl
bekliyorsun? Zaman senden bir şeyler alıyor, sen ondan ihtiyacın olanı alıyor musun? Yoksa ellerin
boş mu kalacak?
Akıldan yoksun bir inanç, kimse için afyon olmaktan öteye gitmeyecektir.
Kader çabaya aşıktır denir. Kalbindekiyle yol alanın verdiği emek, onu ışıldatır. Bu ışık sağlık,
bereket ve mutluluktur. Aksiyse alınan borçtur ki hesap eninde sonunda kapanacaktır.
31
Mayıs Cuma Merkür (ikizler)- Jüpiter (yay) karşıtlığı (06:11) ve Venüs (boğa)- Satürn (oğlak) üçgeni
(18:26)
"abartılı yaklaşımlar, geleceğe odaklanmak, yüksek beklentiler, derin düşünceler,
büyük düşünmek, kesin kabul etmek" (Merkür-Jüpiter)
"sevginin kabul edilmemesi, sevginin
engelleri, sevgi ve disiplin, ilişkiyi ciddiye alma, güzelliğe gerçekçi yaklaşımlar, sevgiye kanıt
istemek, sevginin zamanla sınavı, paranın zamanla sınavı" (Venüs- Satürn)
"bu dansa lütfeder
misiniz"
Sır, basit olanda saklıdır. Karmaşık yollar, daha da karmaşıklaşan işleri
beraberinde getirir. Zorluklar, bir gün çok daha kolaylaşacak olanın, çok daha sağlamlaşacak olanın
habercisidir. Hayat bizi dar sokaklardan geçirir. Sınav, burada verilir. Neye sahip olmak? Nasıl
yaşamak? Nerede ölümü göze almak? Bunun insana armağanı!
Sevgi, en çok sınavdan geçtiğimiz
kısmıdır varlığımızın! Onunla kurduğumuz ilişki, varoluşun özüyle kurduğumuz ilişkiyi yansıtır.
Nasıl seviyoruz, nasıl sevemiyoruz. Ne kadar seviyoruz, ne kadar sevemiyoruz. Kimi seviyoruz, kimi
sevemiyoruz. Sevmekten ne zaman vazgeçiyoruz. Bu bize ne kadar güvenli geliyor? İyi de bu gerçekten
güvenli mi?
Sizin de kendinizi bir şeyden kaçarken sağlam bir şey umuduyla kaçtığınıza çok
benzeyen başka bir şeye tutunmuş bulduğunuz oldu mu? Ne ortalığı sislendiriyor da biz bu benzerliği
fark edemiyoruz ya da bir şekilde o benzer temaya doğru ilerliyoruz? Burada anlamamız gereken ne
var? Kendimizle ilgili farkında olmadığımız ne?
Sevgi insanın kendine en çok yaklaşabileceği
deneyimdir. Sevgisizlikse kendine yabancılaşmasına sebep olur. Çok yakın olduğunuzda yanarsınız, çok
uzak kaldığınızda ölürsünüz. Ortada bir yerde olmak! Ne yanacak kadar yakın ne öldürecek kadar uzak!
Belki sır, bu dansa şahit olmaktır. Bu dansa lütfeder misiniz?
27 Mayıs Pazartesi (Ay
günü)
Ay: Balık
Güneş: İkizler
Su enerjisi / Ay- Merkür karesi (11:07) Ay- Venüs
sekstili (14:51) Ay- Neptün kavuşumu (22:38)
"hazineyi anlamak"
Anlamak mı gerek bazen
yoksa sadece bırakmak mı? Sana güveniyorum. Kendime güveniyorum. Hayata güveniyorum. Kalbime
güveniyorum. Ruhuma güveniyorum. Elinden geleni yaptığından emin olmak ve sonrasını ona bırakmak.
Şems’in sözünü hatırlıyorum:
"Ben Allah’tan isterim. Verirse yüceliğidir, vermezse
imtihanımdır."
İstemek yeterli mi? Bir şeyler de yapmak gerekir mi devamında? Aksi mümkün
değil! İmtihan (sınav) bizi hakkımız olanı almaya hazırlayandır. Hazır olduğumuzda vakit tamamdır ve
kapı açılır. Kimisi buraya sürünerek gelir, kutlamaya takati kalmamıştır. Kimisi yürüyerek ve bir
dolu deneyimin içinde zenginleşerek…
İnsan yapmaktan, yaratmaktan, var olmaktan, var olanın
içinde kendini bulmaktan sorumludur. Var olan sende, sen de var olanda saklısın. Bu hazineyi
keşfettiğinde, uyanacaksın.
28 Mayıs Salı (Mars günü)
Ay: Koç (21:31 itibariyle)
(07:19 boşlukta)
Güneş: İkizler
Ateş Enerjisi / Ay- Satürn sekstili (01:21) Ay- Jüpiter
karesi (03:54) Ay- Pluto sekstili (07:20)
"umudun hikayesi"
Cesaretin var mı diye
sordu. Korktuğum gerçeğini reddedemezdim. Yine de sessiz kalmayı seçtim. Sessizlik, birbiri ardına
sıralanan anlamsız kelimelerden çok daha değerliydi.
Susmak pek bana göre değildir. Konuşmak hep
daha işime gelir. Kullandığım kelimelerin beni dinleyen ya da dinlemeyen kişide oluşturduğu etki,
bana karşımdaki kişiyi tanıma şansı verir.
Çok konuşmak çok şey anlatabilmiş olmak demek
değildir. Çok konuştukça daha az anlatabilmiş olur insan! Ne anlatmaya çalıştığını bile unutmuş
olarak bulur kendini! Ya da böyle sanılması işine gelmektedir.
Cesaretim yoktu. Çemberi
kırmak, çemberin içinde kalmaktan çok daha zor geliyordu. Eninde sonunda bu çembere sığamayacağını
bilsen de… Yine de bir umudu vardı. Umudun Pandora’nın kutusundaki yedi büyük kötülükten birisi
olduğunu bilse de…
Olsun! Denemiş olmak, her zaman hiç cesaret edememiş olmaktan çok daha
değerlidir. Denemiş; bununla birlikte başaramamış olmak, en azından daha başka neler yapabileceğini
görme şansı verir. Diğeriyse çoktan yenilgiyi kabul etmiştir.
29 Mayıs Çarşamba (Merkür
Günü)
Ay: Koç
Güneş: İkizler
Ateş enerjisi / Ay- Güneş sekstili (12:51) Ay- Mars karesi
(14:30)
"ben senin kalbinim"
Beni duymanı istiyorum! Neden duymuyorsun beni?
Onu
duymanı istiyor! Neden duymuyorsun onu?
Kim o?
Kalbin o senin!
Nasıl kalbim? Olur mu canım!
O…
Yanılıyorsun! Kalbin o senin… Yamacına gelebilmiş, sana böyle dokunabilmiş olan, ancak senin
kalbin olabilir.
Daha neler! Öfkeliyim ben ona!
Çünkü o senin kalbin!
Benim hak ettiğimi
neden o alıyor?
Çünkü o senin kalbin!
Başka şey bilmez misin sen?!
Bilirim.
Neymiş o?
Ben senin kalbinim.
30 Mayıs Perşembe (Jüpiter günü)
Ay: Koç (18:06
boşlukta)
Güneş: İkizler
Ateş enerjisi / Ay- Merkür sekstili (11:02) Ay- Satürn karesi (12:16)
Ay- Jüpiter üçgeni (14:21) Ay- Pluto karesi (18:07)
"açık mı"
Senden beni görmeni
istiyorum. Bana bakmalısın! Görmelisin beni! Bak nasıl acı çekiyorum! Senin yüzünden! Farkına
varsana bunun! Ne öküz çıktın sen!
Seni görüyorum. Dahası, sana baktıkça içim acıyor. Sende
kendimi görüyorum. Benim seni gördüğüm gibi beni gören birilerinin varlığının farkına varıyorum. Ben
seni sevemiyorum ve sana vuruyorum. Birileri beni sevemiyor ve bana vuruyor. Gücümü vurmak için
kullanıyorum. Ve bana vurmaya çalışanlara karşı kendimi savunmaya çalışmak için. Halbuki
yapabileceğim kim bilir daha neler var!
Hiç yorgun hissettiğin olur mu?
Yorgun değil de
kırgın hissettiğim olur benim. Ağırlaşmış, üşümüş gibi hissederim. Bir kenara çekileyim, oradan
bakayım benim artık içinde olmadığım hayata, iyileşene kadar kimse beni görmesin
isterim.
Neyin beni yorduğunu buldum!
Ne?
Yanlış sese kulak veriyorum.
Neyin sesi?
Kulak verdiğim nefsim. Özlemini çektiğimse kalbim.
Kalbin ne derse daha iyi
hissedersin?
Bir şey demediğinde, sadece sevindiğinde…
Ne sevindirir?
Her şey, eğer buna
açıksam. Hiçbir şey, eğer kapalıysam.
Açık mı?
Açıldı.
31 Mayıs Cuma (Venüs
günü)
Ay: Boğa (07:42 itibariyle)
Güneş: İkizler
Toprak enerjisi / Ay- Uranüs kavuşumu
(16:26)
"öğrenmenin yolu"
Güvende hissediyor musun kendini? İçin huzurlu mu? Ne
insana kendini güvende hissettirir? Hangi rutinler besler bizi, hatta bize kendimizi şanslı
hissettirir? Ne ürkütür bizi? Hangi ürktüklerimiz, bir gün iyi kimiz olabildi?
"Olmadı diye
sızlandığın duaya, gün gelir olmadı diye şükredersin."
Şems Tebrizi
Hayallerimizin
yıkılması, yeni hayallere yer açabilmemiz için olabilir mi? Yanlış hayaller diye bir şey olabilir
mi? Yanlış hayaller, yüklediğimiz anlamlar içinde anlaşılamamış olanlarla mı ilgilidir? Ne kadar
tarafsız olabilir bir insan? Ne kadar olanı, olduğu haliyle görebilir? Gördüğünde mi değişim kendini
gösterir? Değişen nedir?
Asi rüzgarlar, asi insanlar, Asi Nehri… Bildiğin tüm doğrular, seni
sınırlandıranlar olabilir mi? Bunlar sana kendini güvende mi hissettiriyor? Alışkanlıklar… Kötü
alışkanlıklar kavramına dikkat çekmek isterim. Kötü kelimesinin derinine inelim: Zararlı olan. Zıttı
nedir? Yararlı.
Yenilenmek! Yapım ve yıkım… Birbiri ardına gelen… Yeniden yapılanmak… Her
yıkımın devamında yeni bir yapılanmanın önü açılıyor ki buna yenilenmek deniyor. Buna kadim bilgiler
canlılık diyor. Canlılık göstergesi! Beyin? Beyni canlı kılan nedir? Bilgi? Algı? Öğrenmek?
Farkındalık?
Öğrenmenin yolu, bildiklerini bir kenara koymak mıdır? Tutunmak mıdır ölüm?
Neye tutunduk? Neyi kenara koyduk? Neyin kapılarını araladık? Orada neyin önünü açtık? Ne ile
birleşti tüm bildiklerimiz ki bu yeni bir inşa demekti? Şimdi ne daha açık olabilirdi?
1
Haziran Cumartesi (Satürn günü)
Ay: Boğa
Güneş: İkizler
Toprak enerjisi / Ay- Mars
sekstili (02:48) Ay- Neptün sekstili (18:14) Ay- Satürn üçgeni (20:12) Ay- Venüs kavuşumu (22:55)
"sevginin temeli"
Nerede yaşıyoruz? Dünyada… Dünya bizden ne istiyor? Fiziksel
varlığın devamını… Gökler ne istiyor olabilir? Zıttı olanı! Nedir o? Ruhsal varlığın devamı…
Fiziksel varlık, ruh olmadığında, bitkisel hayattır. Ruhsa ölümün bile ötesinde bir anlam taşır.
Nasıl mı?
"Ben giderim adım kalır,
Dostlar beni hatırlasın!"
Aşık Veysel
Şatıroğlu
İşte ölümü aşmak… Yaşayan her varlıkta yaşayan olmak!
"Yunus Emre der
hoca,
Gerekirse bin var hacca
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir."
Yunus
Emre
Gönül, ruha açılan kapı mıdır? "Akıl ülkesinin bittiği yerde gönül ülkesi başlar." diyen
Pascal, ne demek istemiştir?
Gönül kelimesinin geçtiği cümleler fazla romantik mi geliyor
size? Yoksa siz "Açlık kapıdan girince, aşk pencereden kaçarmış." diyenlerden misiniz? Ya da "İki
gönül bir olunca, samanlık seyran olurmuş." diyenlerden mi?
Açıkçası açlığın, neyin açlığı
olduğunu masaya yatırmak gerekir diye düşünüyorum. Samanlığın da bildiğimiz samanlık olmadığından
eminim.
Ağız tadı der eskiler… O bir kez kaçtı mı, kelimeler boğazınıza düğümlenir.
Uzlaşmak mümkündür. Bir noktada buluşulur. Hiç olmadı eyvallah denir. Bir kişiyi inatla
istediğimiz yere getirmeye çalışmaksa tacizden farksızdır.
Saygının olmadığı yerde, sevgi
samimiyetini yitirir. Sempati duymak, yakın hissetmek, hoşlanmak, hayranlık duymak başka bir şeydir.
Birlikte ortak alana katkıda bulunan iyileştirici hisler ve özgürleştirici düşüncelerde buluşmak,
karşılıklı saygının da, sevginin de temelini oluşturacak gerçektir.
2 Haziran Pazar
(Güneş günü)
Ay: İkizler (14:47 itibariyle) (01:51 boşlukta)
Güneş: İkizler
Hava
enerjisi / Ay- Pluto üçgeni (01:52)
"sorumluluk"
Görüyor musun beni?
Görüyorum.
Kimim ben?
Senim ben!
Ne kadar?
Gördüğüm kadar.
Bu sana ne
kazandırıyor?
Kendine bakmak mı? Yakınlaştığımı hissediyorum.
Neye?
Her şeye…
Her şey
derken?
Her şey! Ben, sen, o… Ağaç, kuş, yollar, yolcular, kaya, deniz, balık…
Neyden
kaçıyorsun?
Kendimden…
Nereye kaçıyorsun?
Kendime…
Kaç tane sen var ki?
Çok…
Olur
mu öyle şey?
Olur tabii. Bak etrafına! Ne kadar çok çehre var değil mi? Ne kadar çok ruh hali… Ne
kadar birbirinden farklı olduğunu düşünüp de ne kadar birbirine benzeyen bir sürü insan… Hatta
canlı… Bir ağaçtan seni daha özel kılan ne ki?
Ben akıllıyım!
Aklın seni özel değil,
sorumlu yapıyor. Sorumluluğunun farkında mısın?
Kime?
Kendine! İşte o yüzden herkese, her
şeye…
Dosta selam olsun,
Hüseyin Akdağ
Kaynak: www.anneoluncaanladim.com
Bireysel Doğum Haritası Analiziniz için bizimle
iletişime geçebilirsiniz:
0212 274 08 47 / 0544 798 52 07
www.heraakademi.com
Doğum haritası
analizimiz ile kim olduğunuzu, dışarıdaki kişinin sizi nasıl gördüğünü, neyin size iyi geldiğini,
bunların bir araya geldiklerinde birbirlerini nasıl etkilediğini, sahip olduğunuz potansiyelleri,
yakın çevrenizi, ailenizi, iç dünyanızı, aşkın sizin için ne olduğunu, yaşama nasıl hizmet
edebileceğinizi, partnerinizden aslında ne beklediğinizi, onunla olmanın size sağladığı fırsatları
ve bu durumun sizi karşı karşıya bıraktığı sınavları, yaşamda sizi neye çağırdığını, neyin sizin
ufkunuzu genişletebileceğini, iş ve kariyer hayatınızın önemli sırlarını, arkadaşlık ilişkilerinizi,
neye teslim olmanız gerektiğini ve ruhsal olarak nereden nereye ilerlemenin önemini
bulabilirsiniz.