06 Mayıs - 12 Mayıs
2019 haftası
6 Mayıs Pazartesi Mars (ikizler)- Jüpiter (yay) karşıtlığı (00:56) ve
Merkür boğa burcuna geçiyor (21:25)
"izci, yerel rehber, tüccar, kaşif, haberci, katip,
denizci" (Merkür)
"toprak ana, müzisyen, sessiz insan, çiftçi" (boğa)
"inandığın
şey için savaş, tarafsız olmakta zorlanmak, abartılı davranışlar, kötü şakalar" (Mars-
Jüpiter)
"kötülere borçlu olduklarımız"
Konuşsam, anlatsam! Bir sussam,
kimseyi duymasam! Ya da herkes beni duysa! Ben herkesi duysam! En çok da anlatmadıklarını,
anlatılmayanları duysam! Savaşı bu keskin kılıçla karşılasam! Söylenenler... Söylenmeyenler...
Tutulanlar... Bırakılanlar... Daha çok şey var ile başka ne kaldı arasındaki genişlik! Bazen birkaç
kelime... Bazense sonsuz cümle... Her biri daha da azaltır belki de... Her biri daha da çoğaltır
belki de... Öfke... Kızgınlık... İnanç... Sorumluluk... Sorumsuzluk... İyi şeyler yapmak
isteyenlerin aptallıklarıyla yüzleşmek zorunda kalmaları... Kötülerin kendilerine yaptıkları
kötülüğün farkına varmak zorunda kalışları ve bir yandan kötü kabul edilenlerin sadece üzerlerine
düşen görevi yerine götürüyor oluşu... Kim kötü, kim iyi? Hangi iyiler her şeyi mahvetti? Neyi
yaşamımızdaki tüm kötülere borçluyuz?
7 Mayıs Salı Venüs (koç)- Satürn (oğlak) karesi
(16:26)
"sevginin kabul edilmemesi, sevginin engelleri, sevgi ve disiplin, ilişkiyi
ciddiye alma, güzelliğe gerçekçi yaklaşımlar, sevgiye kanıt istemek, sevginin zamanla sınavı,
paranın zamanla sınavı" (Venüs- Satürn)
"her şeyin başladığı yer"
Beni
seviyor musun? Neden? Benden bir çıkarın mı var? Kesin öyle! Yoksa neden beni sevgi yalanlarıyla
kandırmak isteyesin ki! Sen kötü birisin! Herkes kötüdür zaten! Ben de kötüyüm! Dünya kötü bir yer!
Sen de bunun farkındasın! Sadece beni kandırmak istiyorsun! Buzlarını çözmek istiyorsun kalbimin!
Böylelikle bana istediğin her şeyi yaptırabilirsin!
Seni seviyor olmam senin özel olmandan
değil! Seninle paylaştıklarımız, paylaşabildiklerimiz değerli kılıyor her şeyi... Bunu anlamamak
için aptal olmak lazım! Seni kim yaraladı bu kadar ya da sen böyle mi doğdun bilmiyorum! Benim için
sevmek zor değil! Sevilecek bir şeylerini bulurum. Kendimi de böyle seviyorum. Yapamadıklarıma kör
değilim. Kendimi göklere çıkarmıyorum. Bir yerdeyim. Güzel bir yerdeyim. İçinde ruhumun
zenginleştiği tüm yaşam deneyimine şükürler olsun!
Sevgi insana verilen kredi değildir.
Sevgi, bir hak ediştir. Bir gün oraya gelinir. Bu birlikte olur. Hata demez sevgi, birlikte öğrenme
der. Yeter ki bu niyette buluşmuş olalım. Sevgi bir resmin renklenişidir. Bu resmin adı yaşam! Bu
yolculuğa çıkmak sevebilmeyi gerektirir. Sevgi her şeyin başladığı yerdedir. Bunun farkında olmayan,
henüz başlamış bile değildir.
8 Mayıs Çarşamba Merkür (boğa)- Uranüs (boğa) kavuşumu
(17:22)
"özgür ifadeler, radikal yaklaşımlar, özgün düşünceler, ani kararlar, fikir
çatışması, modern eğitim, okulda isyan, farklı bir dil, gerçeği söylemek" (Merkür- Uranüs)
"yıldız şarkıları"
Geleceğin diliyle konuşmak... Yarının dili... Yarına kim
gidecek? Ne bizi yarına götürecek? Bugünde ne kalacak? Ne geri dönüp bakamayacağımız, buna
fırsatımız olmayacağı kadar uzakta kalacak? Gelecek... Geleceğin çocukları... Bizler... Değişim...
Değişimi var edenler... Birleştirenler ve ayrıştıranlar... Zaman nehrinin ıslatamadığı topraklar...
Bugün doğanlar... Yarın büyüyecek olanlar... Var olana karşı çıkanlar... Onu yıkıp geçenler... Bir
tohumu filizlendirenler... Daha önce hiç ekilmemiş bir tohum... Bir bitkiden değil, uzayın
derinliklerinden gelen bir tohum... Uzay çağı... Bu çağın çocukları... Yeni zaman, onların sırtına
yük değil, ayaklarının altına serilen halı! Çıkacakları basamaklar, onları yıldız şarkılarıyla
buluşturacaktı. Göklerin fısıltısı... Artık bunu duyanlar beden almaktaydı.
9 Mayıs
Perşembe Güneş (boğa)- Neptün (balık) sekstili (05:52), Venüs (koç)- Jüpiter (yay) üçgeni (19:55) ve
Venüs (koç)- Pluto (oğlak) karesi (20:19)
"kendini kandırma, masal kahramanı, kendini
feda eden baba, egoyu yitirmek, kendinden kaçmak, medyumik yetenekler, kurban veya kurtarıcıyla
kendini özdeşleştirmek, zihinde beliren yönlendirici görüntüler, merhametinle övünmek" (Güneş-
Neptün)
"sevginin gücü, sevginin zorlukları, ilişki içindeki krizler, güzellik kavramının
farklı bir boyut kazanması, güzellik ve güç, para ve güç" (Venüs- Pluto)
"kapıdan geçmeye
yetecek cesaret"
Ben kimim ki? Bir kul... Neye kul? Varoluşa... Nedir varoluş? Neyin
varoluşu? Benim mi? Ben kimim? Kendimi nasıl tanımlıyorum? Sınırlarım ne benim? Ne kadarına tahammül
edebilirim? Ne kadarının üstesinden gelebilirim? İnandığım ne? Ya inancımı yitirdiğim?
Kendimi arıyorum, binlerce resim içinde... Sağımda bir başka resim, solumda bir başka
resim... Yukarıda bir başka resim, aşağıda bir başka resim... Bazen çok yalnız, bazen çok
kalabalık...
Cennet dedikleri ne? Cehennem dedikleri ne? Cennet sevinç mi? Cehennem acı mı?
Ne bizi sevindirir? Ne bize acı verir? Sevincin ömrü nedir? Ya acının?
Ne beni yorar? Ne
beni dinlendirir? Kendimi nasıl ödüllendirebilirim? Çok mu daha fazlasına ihtiyacım var yoksa ben
elimdekinin değerini mi bilmiyorum? Neyi savuruyorum? Ne boşa gidiyor?
Kul demiştim. Neye
kul? Nereye çağrılıyorum? Hangi ses? Hangi ses yolun sonundaki ışığa, hangi ses derin bir karanlığa
açılıyor? Bu kapıdan geçmeye yetecek cesaretim var mı? O kapı, tam da şimdi önünde durduğum olabilir
mi? Hazır mıyım?
11 Mayıs Cumartesi Güneş (boğa)- Satürn (oğlak) üçgeni
(12:18)
"kendini kabul etmemek, öz disiplin, kendini savunma, otoriteye verilen önem,
korkuların açığa çıkması, anda olmanın önemi" (Güneş- Satürn)
"dünyanın sizin için
anlamı"
Gerçekleşmek, gerçekleştirmek... Kendini ortaya koymak, kendini ifade
edebileceğin o alanı bulmak... Kendini yaratmak! İsmini sonsuz boşluğun içine çakmak... Kim olmak,
ne olmak; ne kadar olmak, ne kadar olamamak? Bu soruların peşine düşmüş olmak...
İnsan
kalbindekini yapıyorsa, yaptığı şey görev olmaktan çıkar. Zaman kavramı yiter. İçinde olduğu şey onu
besliyordur, o da içinde olduğu şeyi besliyordur. Bunun adı pişmektir. Görev, sorumluluk ancak
gönüllülük esasıyla hak ettiği değere ulaşır. Bu da insanı hak ettiği yere getirir.
Ne
yapmak sizin için parlamak? En son ne zaman parladınız? Kendiniz olmaktan ne kadar mutluluk
duydunuz? Ne için şükrettiniz, buna değer dediniz? Bunun siz, bunun yaşam, bunun dünya olduğunun ne
kadar farkına varabildiniz?
6 Mayıs Pazartesi (Ay günü)
Ay: İkizler (06:39
itibariyle)
Güneş: Boğa
Hava enerjisi
"her şey bitti dediğimiz
an"
Sessizlik bazen en güzel şarkıdır. Durup dinlemek yaşamın müziğini... Ağaçların
şarkısını, yıldızların seslendirdiği şiirleri, ayın gizemli fısıltılarını, toprağın ayak seslerini,
rüzgarın davetkar kahkahasını... Sessizlik, kendinden sonra gelecek olan sesi kutsallaştırır.
Boşluk... Bir an için yokluk... Yaşam gibi... Hani her şey bitti mi yoksa dediğimiz anlar ve
sonrasında orkestra son hızla devam eder ya müziğe... İşte yaşamın coşkusu... Ölümün coşkusu...
Hayat her şey bitti dediğimiz anda sadece yeni bir başlangıca hazırlanıyor, daha coşkulu daha
tutkulu...
7 Mayıs Salı (Mars günü)
Ay: İkizler
Güneş: Boğa
Hava Enerjisi /
Ay- Neptün karesi (15:14) Ay- Venüs sekstili (19:34)
"kalbindeki için
yaptığın"
Ortalık bulanık, önümü göremiyorum. Az daha yürüsem, sisin içinden çıkabilir
miyim, bilmiyorum. Yürümeli miyim yoksa yürümemeli miyim? Bazen böyle bir hal içinde bulmaz mıyız
kendimizi? Durmaksa içinden gelen, dur, biraz dur. Ha yok ilerlemekse, ilerle. Hangisinin daha doğru
olduğunu düşünme; çünkü doğru diye bir şey yok. Yanlış diye de bir şey yok. Yol var. Sen varsın.
Karşılaştıkların var. Karşılaştıklarınla kurduğun ilişki var. Bu ilişki kurma şeklinin seni taşıdığı
bir yer var. Yaşam böyle bir yolculuk... Kalbindeki için aklını kullanarak yaptığın her şey seni iyi
ki diyebileceğine, onu yok sayarak yaptığın her şeyse eninde sonunda pişmanlığa çıkarır.
8 Mayıs Çarşamba (Merkür Günü)
Ay: Yengeç (12:06 itibariyle) (02:48
boşlukta)
Güneş: Boğa
Su enerjisi / Ay- Jüpiter karşıtlığı (00:10) Ay- Mars kavuşumu (02:49)
Ay- Uranüs sekstili (18:06) Ay- Merkür sekstili (18:13)
"ışık
oyunları"
Hisler... Kimi ruhu iyileştiren kimi insanı yaralayan hisler... Kimi yağan
yağmur gibi rahmet kimi fırlatılan ok gibi can yakıcı... Kimi korkutan kimi cesaretlendiren
hisler... Hislerin uyandırdığı anılar...
Kolektif anılar... Bir dönemin ruhu olan... O
anıların üzerimize nasıl sindiği, kişiliğimizi nasıl etkilediği, karakterimizi nasıl
şekillendirdiği... Bir de bireysel anılar var. Kimselerin bilmediği ya da ancak o anının içinde
bizimle olmuş olanların bildiği...
Kimi anlatırken gözlerin dolduğu, kimi gülümsendiği...
Kimi içimizin ürpermesinden kendimizi alamadığımız, dile getirmek bile istemediğimiz, bir kenara
ittiğimiz... Hepsinin adı yaşam deneyimi... Hepsi anılardan ibaretti.
Olaylar ve olayların
bizi karşı karşıya bıraktığı evrensel sorular... Bu olayları aktörleri olan kişiler... Bir de
dekor... Işık oyunları... Bugün neyi hatırlamak size farklı hissettirdi? Uzun zamandır böyle
hissetmiş miydiniz?
9 Mayıs Perşembe (Jüpiter günü)
Ay: Yengeç
Güneş: Boğa
Su
enerjisi / Ay- Neptün üçgeni (19:55) Ay- Güneş sekstili (20:56) Ay- Satürn karşıtlığı
(23:44)
"aile"
Annemin babası olan dedem... Uzun zamandır kızgındım ona, onun
tarafından kendimi aşağılanmış hissediyordum ve bu beni öfkelendiriyordu. O kim ki bana böyle
hissettirebilir diyordum. Karmanın kılıcı gerekeni yapacaktır diye dökülüyordu dudaklarımın
arasından... Karmanın kılıcı... Ya benim bilmediğim şeyler de varsa o karmanın içinde?
Karma, içine doğduğumuz, içinden doğduğumuz yaşam hikayesi... Kan bağı taşıdıklarımız, yakın
çevremizde olanlarla doğrudan bağlantılı... Ben çok da ben ona bunu yapmıştım da o da bana bunu
yaptı şimdi ödeştik, karma kapandı diye bakmıyorum. Karma içinden ışığımızı yakarak yani aklımızı
kullanmayı öğrenerek de geçebileceğimiz bir yer, bunu reddedip sürüklenerek de... Anlamak, insana
sunulmuş en değerli armağan olsa gerek... Anlayan sevgiyi de anlıyor.
Sevginin dokunuşa
ihtiyacı yok! Anlayışa ihtiyacı var. Dedemi rüyamda gördüm, göz göze geldik, biraz çekindiğini
hissettim, bakmayın, şirin görüntümün arkasında çirkefin önde gideniyimdir de evelallah! Ona yazma
yeteneğimin ve dil kabiliyetimin senden geldiğini biliyorum, teşekkür ederim dedim. Şaşırdı,
gülümsedi.
Anladım ki o öfkeli olduğum, hayatımda çok değerli olan bir şeyi de hediye
etmişti. O bir gazeteciydi. Yıllarca yazarak kazanmıştı hayatını... Genlerimde bu da vardı. Hafif
hissederek uyandım. Öfkem de geçti sanki... Unutmuş değilim, sadece yük hafifledi. Aile böyle bir
şey miydi ki?
10 Mayıs Cuma (Venüs günü)
Ay: Aslan (16:13 itibariyle) (05:04
boşlukta)
Güneş: Boğa
Ateş enerjisi / Ay- Pluto karşıtlığı (04:19) Ay- Venüs karesi (05:05)
Ay- Uranüs karesi (22:18)
"akıl ve zaman"
Parlamak! Nedir bizi parlatan? Işığı
yakan? Işık, sembolizmde akla karşılık gelir. Kafamda bir şimşek çaktı deriz hani! Şimşek çaktığında
nasıl bir an için apaydınlık olur ortalık!
Akıl, enteresan bir deneyim! Çok düşünen akıllı
olmuyor biliyor musunuz? Çok okuyan, çok bilen de... Kendini hayatın özüne açan pişiyor ve burada
kalabilen, oluyor.
Akıl, korkuya karşı kazanılan zafer! Bile bile lades demekten
bahsetmiyoruz, lütfen yanlış anlaşılmasın! Gerekli yapıyı inşa etmekten bahsediyoruz. Bu zamana
karşı kazanılmış da bir zafer...
Zaman akıp giden bir nehir, suya kapılırsanız başınıza
neler gelebileceği bilinmez; bununla birlikte o nehre tomrukları bırakırsanız su onları sizin
yerinize taşıyacaktır. Bir sal yapsanız, sizi bile taşır! Nehri iyi tanımanız gerekir bununla
birlikte, ya bir şelale varsa önünüzde? Tomruklara bir şey olmaz da sal için aynı şeyi
söyleyemeyiz.
Akıl ve zaman... İki önemli kaynak, ikisi de birbiri ile kurduğu ilişkinin
şekline bağlı olarak ya harı oluyor aklın, ya da sonu... Şimdi dediğimiz, zamanın kalbi... O
durduğunda, her şey ölü! Şimdi neredesiniz? Aklınızı kullanın! Bu noktada olmanın fırsatları neler?
Işığınızı nasıl yakabilirsiniz?
Bir sonraki aşama sadakat... İşte zamanın sırrı... Sadık
değilseniz, hiç yola düşmeyin; çünkü hep yarı yolda kalacaksınız. Ya da daldan dala konacaksınız da
asla konduğunuz dalın sırrına eren olamayacaksınız. Hep giden değil, durup dinlenerek bilen
değerlidir.
11 Mayıs Cumartesi (Satürn günü)
Ay: Aslan
Güneş: Boğa
Ateş
enerjisi / Ay- Merkür karesi (06:32)
"gerekli olanı yapmış olduğundan emin
olmak"
Bir yanım hadi diyor! Bir yanım bir dur diyor! Hadi mi, bir dur mu? "Arzular
şelale..." "Ne vereyim ağabeyime?" Çeşitli dizi ve filmlerden replikler dolanırken buluyorum kendimi
zihnimde!
Beni araba tutar. Çocukken daha çok tutardı. İstifra edeceğim gibi gelirdi.
Şehirlerarası yolculukta hele epey zor olurdu. En çok kullandığım hat çok da hatırı sayılır bir
uzaklık olmayan Gelibolu- Çanakkale hattıydı. Kilitbahir üzerinden geçiliyordu. Son virajlarda içim
dışıma çıkardı. İnebilir miyim diye bağırmamak için kendimi zor tutardım. Tam da böyle bir his
sanki! Ha vardık ha varacağız da inmemiz gerekiyor! Bir defa kendimi rezil etmişliğim var doğrusu!
Emin miyim yoksa değil miyim derken bulmak kendimizi! İki fikir arasında gidip geliyor olmak
ve her ikisi de epey alakasız! Belki bir üçüncü seçenek var? Eğer bir türlü karar veremiyorsak belki
de henüz o vakit gelmiş değildir. Bir durmak gerekir. Erken kalkan yol alırsa da acele işe şeytan
karışır. Vakit geldiğinde kapı kendiliğinden açılır. Siz bunun için gerekli olanı yapmış
olduğunuzdan emin olun yeter!
12 Mayıs Pazar (Güneş günü)
Ay: Başak (19:21
itibariyle) (15:23 boşlukta)
Güneş: Boğa
Toprak enerjisi / Ay- Güneş karesi (04:12) Ay-
Jüpiter üçgeni (07:16) Ay- Venüs üçgeni (13:14) Ay- Mars sekstili (15:24)
"modern zamanda
temizlik"
Temizlik zamanı! Gerekli olanlar şuraya, gereksizler şuraya! Ha sizin için
gereksiz olan bir şey birisinin arayıp da bulamadığı olabilir! Bir bırak, bırak da mal(!) sahibini
bulsun şekerim! Böylelikle senden giden, bir kişinin mutluluğu olur; başka bir kişi de senin
mutluluğunu sağlayacak olana vesile olur. Dünya böyle bir yer belki de... Henüz anlamadığımız bir
matematiği olduğu kesin! Hadi temizlik zamanı!
Mesela bazı duyguları da gerekli gereksiz diye
ayırmak mümkün olabilir. Bakıyorum, aa, odanın ortasında koca bir öfke, hiç dekoruyla da uymuyor
odanın, hemen fotoğrafını çekip sosyal medyaya koyuyorum, zamanında sağlam bir bedel ödeyerek
almıştım, aranızdan ona sahip olmak isteyen var mı diye! Hemen bir mesaj geliyor, lütfen, benim
odamın dekoruyla tam bir uyum sağlar diyor. Aa, öyle mi? Hemen gönderiyorum kargoyla karşı ödemeli
olarak! Ben de daha zarif bir tanesine yer açmış oluyorum ve evet öyle bir tane buluyorum! İndirime
girmişken hemen alıyorum. Çok şükür, bu işimi görür!
Kocaman bir merhamet duygunuz var mı
mesela sizi rezil rüsva eden? Gereksiz bir sevilme, sevimli olma arzunuz? Herkes beni sevsin, çok
akıllı olduğumu görsün, alkışlarla yıkılsın ortalık! Ev dekoruna uymuyor mu bunlar? E zaman içinde
her şey değişiyor. Ev de yaşayan bir organizma malum! Çok da değerli! Koyun sosyal medyaya! Hemen
bir talibi çıkar! Siz şimdiden sizin için daha uygun olan bir tanesinin peşine düşün! Hemen,
hemen!
Dosta selam olsun,
Hüseyin Akdağ
Kaynak: www.anneoluncaanladim.com
Bireysel Doğum Haritası Analiziniz için bizimle
iletişime geçebilirsiniz:
0212 274 08 47 / 0544 798 52 07
www.heraakademi.com
Doğum haritası
analizimiz ile kim olduğunuzu, dışarıdaki kişinin sizi nasıl gördüğünü, neyin size iyi geldiğini,
bunların bir araya geldiklerinde birbirlerini nasıl etkilediğini, sahip olduğunuz potansiyelleri,
yakın çevrenizi, ailenizi, iç dünyanızı, aşkın sizin için ne olduğunu, yaşama nasıl hizmet
edebileceğinizi, partnerinizden aslında ne beklediğinizi, onunla olmanın size sağladığı fırsatları
ve bu durumun sizi karşı karşıya bıraktığı sınavları, yaşamda sizi neye çağırdığını, neyin sizin
ufkunuzu genişletebileceğini, iş ve kariyer hayatınızın önemli sırlarını, arkadaşlık ilişkilerinizi,
neye teslim olmanız gerektiğini ve ruhsal olarak nereden nereye ilerlemenin önemini
bulabilirsiniz.