Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Yol seni çağırıyor

11 Mart - 17 Mart 2019 haftası

13 Mart Çarşamba Güneş- Pluto Sekstili (16:29)
"karanlığın ışığı"

Taşıyamayacağımız kadar ağır mıydı? Üstesinden gelemez miydik? El ele tutuşsak? Birlikte olsak... Yine olmaz mıydı? Acıyı, sevgiyle iyileştiremez miydik? Kocaman açsak bile mi kalbimizi? Zamanın bize hediye ettiği her şeyi kucaklasak, ortaya koysak da mı? Anılarımızı, aştıklarımız, birlikte göğüs gerdiklerimizi, bugüne nasıl geldiğimizi, neleri geride bıraktığımızı hatırlasak, hatırlatsak birbirimize, olmaz mıydı? Sevgi neydi? Ne zaman kendini gösterirdi? "İyi günde, kötü günde..." Kötü dememizin sebebi neydi? İşler yolunda gitmemiş miydi? Yol belki olduğunu sandığımız değildi. Rota yeniden oluşturuldu ve artık hedefe varılabilirdi. Her zaman söylerim, insan karakterini iyi günde değil, kötü günde gösterir. Gözündeki umut ışığıdır sevgi, sevdiğinin... Omzuna dokunan eldir, derin bir sarılıştır. Bunu başarmış olanlar, cennetin bahçesindedir. Onlar için korku var mıdır? Yoktur. İnanç, en değerli hazinedir. Zihin engellere değil, çözüm yollarına odaklandığında, birileri bunu hatırlattığında ve duygu durumunun dışına çıkıldığında, üstesinden gelinmeyecek şey yoktur. Kalbine bir ışık yak, ışığın karanlık çöktüğünde anlamlı olduğunu ve ışığın karanlığı, karanlığın ışığı çağırdığını bilerek. Gündüz yakılan farlar, işin usulündendir. Görüş açısı ancak gece çöktüğünde anlam taşıyabilir ve uzunları yakmak her zaman maharet değildir. Işığınızı kimsenin gözünün içine sokmadan, zarifçe yol alabilmeniz gerekir. Küçük olan değerlidir ve yeterlidir. Kimsenin kimseye ihtiyacı yok, herkesin kendinde olanı hatırlamaya ihtiyacı var, işte sevgi bunu mümkün kılandır.

14 Mart Perşembe Güneş- Jüpiter Karesi (03:29), Mars- Satürn Üçgeni (12:02) ve 23⁰ İkizler 33’ Burcunda İlk Dördün
"yol seni çağırıyor, sen kimi çağırıyorsun?"
Hiç gitmesen, hiç dönemezsin. Hiç gidip de dönmesen olduğun yerin değerini bilemezsin ve asla zenginleşemezsin. İnsanın zenginliği, yaşam deneyiminin renkliliğidir. Hep aynı yerde olsan, hep aynı yerden baksan, farklı koordinatların duygularına, düşüncelerine olan armağanına kendini açmamış olursun. İnsan yedi katmandan oluşur: Maddeyle kurduğu ilişki, duyguyla kurduğu ilişki, kendiyle kurduğu ilişki, kalbiyle kurduğu ilişki, yaratıcı gücüyle kurduğu ilişki, görünenin ardındakiyle kurduğu ilişki ve Tanrıyla kurduğu ilişki. Hayatta kalmak için hangi potansiyellere sahip olduğunun farkına varmak ve onları kullanılır bir hale getirmek ilk aşamadır. Bu aşama bizi duygularımızla baş başa bırakır. Duygular, her şeyin başladığı yerden bugüne üzerimizde birikenlerdir. Yaşam tortuları... Yaşanmışlığın izleri, eşyaya da insana da değer kazandırır. Zamana yenilmeyen, onun önüne getirdiklerinden beslenen, değerlenir. Bir eşyaya da bir insana da baksanız, kendiyle kurduğu ilişkiyi görürsünüz onda ve ona bir değer biçersiniz ya da onun kendine biçtiği değeri sanki üzerinde bir etiket varmışçasına hissedersiniz. Kendine biçtiği değer, geçtiği sokaklarda nasıl yürüdüğünü belirler. Kimi farklı dünyaları keşfetmenin büyüsünü yaşarken kimi sadece tüm bunların ne zaman biteceğini sorar. Varlık içinde yokluk, böyle bir şey olsa gerek! (Devamı yarınki yazıda...)

15 Mart Cuma Güneş- Merkür Kavuşumu (03:47)
"kendimi ararken her şeyi buldum"
(Başı önceki günün yazısında...) Kendiyle kurduğu ilişki insanın, yaşamla ve yaşayanlarla kurduğu ilişkiye karşılık gelir. Kendini ifade etmek, kendini ortaya koymak, potansiyelini ortaya çıkarmak, kendi doğasını tanımak, kendi dilini yaratmak, özü sözü bir olmak, sevdiği şeyi yapmak, bir şeyi severek yapmak, ona kalbini katmak, kalbini açmak, kalbinin sesini duymak, kalbe dokunmak... Kalp, insanın kişilerle savaşının, aslında kendiyle savaşının sona erdiği yerdir. Burası ayrışma değil, birleşme yeridir. Jung buraya "benlik" der. Duygular, bilinçdışı diyebileceğimiz bir boyuta karşılık gelir, orada herkes, her şey vardır. Anne- babamız vardır, onların üzerlerine sinen atalarımız, yaşadıkları dönemin dinamikleri, tarih, insanlık vardır. Kendimizle kurduğumuz ilişki, egonun salınımlarıdır. Ego tu kaka değildir, sadece iki ucu keskin bir kılıçtır. Onu doğru bir şekilde taşıyıp yönlendiremediğimizde, zarar verir. Bu zarar, tek taraflı değildir. Sağlıklı bir ego, kazan- kazan ilkesiyle hareket eder ki bu da arzularımızı gerçekleştirmek için uygun çözümler bulabilmek ve sağlıklı ilişkiler kurabilmekle mümkündür. Benlik, bağlantıların farkına varmak ve resmin bütününü görmek demektir. Orada iyi ve kötünün yerini yol ve yolculuk alır. Burası Tanrının yar ve yardımcımız olduğunu anladığımız yerdir. Tanrı dışarıda değil, içeridedir. Aklımızdır o bizim, sezgimizdir; inşa edendir, inşa olandır. İnsan, bunu hatırlamaktan sorumludur. (Devamı yarınki yazıda...)

16 Mart Cumartesi Merkür- Jüpiter Karesi (01:16), Merkür- Pluto Sekstili (15:07)
"yaratıcı güç ve ruha açılan kapı"
(Başı önceki günün yazısında...) İnsanın sırrı, onun sesinde saklıdır. Seslendirdikleri, ses verdikleri, sesi oldukları, sessiz kaldıkları, sesini kıstıkları, sesini açtıkları... Kulağa hoş gelen sesler ve bu seslerin bir araya gelerek içimizi titreten melodiler, doğadaki seslerle uyumlu olanlardır. Dünya bir müzik aleti olarak düşünülebilir, doğanın ruhu onunla harikalar yaratıyor. Kuşun sesi, suyun sesi, rüzgarın sesi, yağmurun sesi, yaprakların sesi, dalgaların sesi... Hangi eser güzel olabilir? İçinde bu sesleri duyabildiğimiz bir eser... Bestekar, bir mimar gibi çalışır. Bu mimar, bir boyutun, hatırlanacak olanın mimarıdır; bizi boyutlar arası bir yolculuğa çıkarır. Her ses, bir kapı olur. Bu kapı, öze, her şeyin bir olduğu, hepimizin birbirimizden farksız, bir tek beden olduğumuz yere açılır. İşte o zaman hatırlarız nereden geldiğimizi, ne için geldiğimizi, bizi burada buluşturanın ne olduğunu, saklı olanı, onun bizi nereye çağırdığını... Perdeler kalkar. Tanrı biz olur, biz Tanrı oluruz. Yaratıcı güç... Yarına bırakılan en büyük armağan, bir hayaldir. İşte o hayal, bir şarkı olur. Sesler, birer tuğladır. Mimarın titizliği, inşa olanın güzelliği demektir. Seslerin bu gizemli dünyasına ne kadar yakınsınız? En son ne zaman ses banyosu yaptınız? Doğanın sesleri, evrenin müziğine de açılan kapı olabilir mi? Gezegenler, yıldızlar da bu müzikle hareket ediyor olabilirler mi? Bu bir dans mı? Onlar bizim duymadığımızı mı duyuyorlar? O yüzden mi birçok ritüelde enstrüman çalarak, şarkı söyleyerek ve dans ederek transa geçilir? Bu bizi ruhla mı bağlantıya geçiriyor? Ruh nedir? Ruh, her şeyin hatırlandığı yer midir? Ses, göz, kapı... Seslendirdikleriniz, hayat verdikleriniz olabilir mi? Gördükleriniz, gösterdikleriniz? Tanrı sadece hatırlamamızı mı istiyor? O nerede? "Ben buradayım."

11 Mart Pazartesi (Ay günü)
Ay: Boğa
Güneş: Balık
Toprak enerjisi / Ay- Venüs karesi (06:44) Ay-Neptün sekstili (16:17) Ay- Mars kavuşumu (17:26) Ay- Satürn üçgeni (20:34)

"hangi savaşlar hangi insanlar"

Sevginin ne demek olduğunu soruyorum kendime, sevilmenin ne demek olduğunu... Nasıl sevmenin daha doğru olduğunu, nasıl sevmenin yanlış olduğunu... Sevmenin, sevilmenin doğrusunun yanlışının olup olamayacağını... Tanrının bizi nasıl sevdiğini, bizim Tanrıyı nasıl sevdiğimizi, ne kadar doğru sevdiğimizi, ne kadar doğru sevemediğimizi... Yine kurcalıyor aklımı, sevmenin doğrusunun yanlışının olup olamayacağı... Bir savaş başlıyor içimde: Doğrular bir yanda; ezberlenenler, öğrenilenler, hatırlananlar; yanlışlar bir yanda; reddedilenler, olmaz denenler, olamayacağı kesin kabul edilenler... Hepsini bir kenara koysam, geriye ne kalır? Ben kalırım herhalde, henüz tanımadığım ben, varlığının farkında olmadığım, bana varlığını hatırlatmaya çalışan, bana kendini göstermeye çalışan bir ben... O benin sesini duyduğumda değişmeye başlayacak belki dünya, o dünya ben olacağım, ben o dünya... Dünyanın bana fısıldadığı bir şarkı var, huzur veren, güven veren bir şarkı... Ne zaman onu duyacak ve onun ritmine bırakıp kendimi dans ediyor olmanın, yaşıyor olmanın tadını çıkaracağım?

12 Mart Salı (Mars günü)
Ay: İkizler (17:47 itibariyle) (11:29 boşlukta)
Güneş: Balık
Hava Enerjisi / Ay- Güneş sekstili (01:13)  Ay- Pluto üçgeni (04:13) Ay- Merkür sekstili (11:30)

"cevabını arar zamanın"

Bazen su gibi akıp gitse de zaman bazen vakit geçmek bilmez, bunu biliriz. Hani derler ya doluya koysan almaz, boşa koysan dolmaz, işin içinden bir türlü çıkamıyoruzdur. Böyle zamanlar bize doğru zamanın şimdi olmadığını anlatır. Herhangi bir olayın başlangıç zamanı, o olayın doğum zamanıdır aynı zamanda ve tıpkı bizlerin olduğu gibi, olayların da doğum haritaları vardır. Bir harita söz konusu olduğunda, işin çoğu kişi tarafından "burcum" olarak bilinen Güneş Burcu, yine çok önemsenen Yükselen Burç ve son zamanlarda biraz daha tanınan Ay Burcu’ndan (duygu burcu) ibaret olmadığını anlamak gerekir. Bir doğum haritasında Merkür (iletişim), Venüs (ilişkiler), Mars (mücadeleler), Jüpiter (sağduyu), Satürn (dersler); daha nitelikli bir incelemede Uranüs (kendini gerçekleştirme), Neptün (sırlar), Pluto (evrensel açılım), ay düğümleri (karma- darma), önemli asteroidler (Yaralı Şifacı Kiron, Partner Göstergesi Juno... gibi), sabit yıldızlar (Betelgeuse, Regulus gibi daha iyicil, Antares gibi daha kötücül doğaya sahip olanlar), Arap noktaları (şans noktası, ruh noktası... gibi) ve bunların evleri (hangi deneyim alanından konuya dahil oldukları), açıları (birbirlerini nasıl etkiledikleri) vardır. Bu inceliklerin farkında olunmadığında kurulan tüm cümleler oldukça yüzeysel ve topu taca atmaya müsaittir. Harita ana vurgular anlaşılıp onun üzerine detaylar işlenerek dönem etkileri de bunun üzerine oturtulduğunda anlaşılır. (Devamı yarınki yazıda...)

13 Mart Çarşamba (Merkür Günü)
Ay: İkizler
Güneş: Balık
Hava enerjisi / Ay- Venüs üçgeni (19:57) Ay- Neptün karesi (23:43)

"bilginin yolculuğu"

(Başı önceki günün yazısında...) Jeneratif planetler olarak bildiğimiz Uranüs, Neptün, Pluto en yavaş planetlerdir. Uranüs bir burçta 7 yıl, Neptün 14 yıl, Pluto düzensiz bir süreci olmakla birlikte bazen 28- 30 yıl kalır. Onların bulunduğu burçlar, birbirleriyle ve ilgi planetlerle olan etkileşimleri (açı diyoruz biz buna) yaklaşık 20- 30 yıllık bir dönemin ruhunu anlamamıza yardımcı olur. Bu dönem büyük değişimleri, önemli çözülmeleri anlatan Pluto oğlak burcunda ilerliyor. Oğlak burcu, Satürnyen bir doğa taşır ki bu da karmik boyutlar anlamına gelir. Nedir karmik boyutlar? Söz konusu dersler... Olgunlaşma, tekamül, yüzleşme, kan davaları, atalardan gelenler, bunların artık bir nihayete varması, helalleşmeler... Bu sadece insanlar arasında değildir, toplumlar arasındadır da aynı zamanda... Bu dönem Dünya dediğimiz bu planette bir şekilde birlikte yaşamayı öğreneceğiz. Öğrenemeyenler, birbirlerine saldıracak, aksi mümkün değil. Öğrenmiş olanlar sessizce onları izliyor olacak. Hikaye, bana dokunmayan yılan bin yaşasın değil tabii ki hepimiz davranışımızdan, duruşumuzdan sorumluyuz. Bir kişinin yaşadığı onun sınavı, bizim ona olan duruşumuz, bizim sınavımız... Sırlar dünyasını anlatan Neptün en güçlü konumda kabul edildiği balık burcunda ilerliyor. Balık, mistik bir doğa taşır ve şefkatin, merhametin burcudur. Bir yandan sert yüzleşmeler varken, bir yandan burada yaraları saracak olan yine bizleriz. Bir kenarda seyirci kalmanın tam da sorunun cevabı olmadığını buradan da anlamak mümkün! Uranüs’ü de unutmamak lazım tabii! (Devamı yarınki yazıda...)

14 Mart Perşembe (Jüpiter günü)
Ay: Yengeç (23:49 itibariyle) (14:29 boşlukta)
Güneş: Balık
Su enerjisi / Ay- Jüpiter karşıtlığı (11:50) Ay- Güneş karesi (12:26) Ay- Merkür karesi (14:30)

''değişenin ne olduğu''

(Başı önceki günün yazısında...) Uranüs, zekaya karşılık gelir. Zeka dediğimiz, yaratıcı güçtür. Gizli güneş de denir bu planete ki hayat ağacında gizli küre olan Daat’a karşılık gelir. Uranüs, büyük değişimleri, kendini gerçekleştirmeyi, insanlık boyutunu anlatır. Tarot’un büyük arkanasındaki "kule" kartında düşen yıldırımdır o, eskimiş olan sistemi çökertir ve yeni bir sistem kurulmasının önünü açar. Son yedi yıldır koç burcunda devam eden yolculuğunu tamamlayarak 2018- 2019 itibariyle artık boğa burcunda ilerliyor ve yedi yıl kadar burada kalacak. Koç, döngünün başlangıcıdır. Uranüs bir turunu tamamladı ve yeni bir turu başlattı. Hıdırellez zamanını hatırlayın, ateşin üstünden toprağa atlarız. Buradaki ateş koç burcudur, toprak boğa burcu; koç "savaşçı", boğa "çiftçi" ilk örneğiyle bilinir. Demek ki gerekli hareket alanı sağlandı, şimdi tohum ekme zamanı ve bu meyvelerini Uranüs turunu tamamlayana kadar veriyor olacak. Uranüs bir tam turunu 84 yılda tamamlar. Boğada ekilen tohum, şahit ilk örneğiyle bilinen ikizlerde yani yaklaşık olarak 2026- 2033 yılında olgunlaşmaya başlamış olacak. Son yedi yıldır değişime cesaret etmiş olanlar, şimdi değişen zaman ölçütlerinde yeni bir kaynak oluşturma sürecinin içinde bulunuyorlar. Artık taşınmaz mal dönemi kapandı; artık düşünce, zeka, teknolojik gelişmeler doğrultusunda bir donanım mal varlığı kapsamında, dönemin ruhunu anlamak için bunu da dikkate almak gerekiyor. (Devamı yarınki yazıda...)

15 Mart Cuma (Venüs günü)
Ay: Yengeç
Güneş: Balık
Su enerjisi / Ay- Uranüs sekstili (00:31)

(Başı önceki günün yazısında...) Pluto bize ne ile ilgili derinde ne varsa onun nasıl tüm gizli kapaklı yönleriyle ortaya çıkıp artık varlığını bu şekilde devam ettiremeyeceği bir duruma geleceğini, Neptün nerede teslimiyetin yolu açacağını ve Uranüs bize hangi temada yeni bir dünya düzeni kurduracağını anlatıyordu. Pluto 2008 yılından beri oğlakta, Satürnyen çalışıyor ve büyük karmik temizlikler vurgulanıyor. Bu temizlikler toplumlar arası ve hepsinde ata enerji devrede; dede erik çalar, torununun dişleri kamaşır. 2023 yılında Pluto kova burcuna geçiyor ve yeni dünya düzeninin temeli olan teknolojik gelişmeler ve bilimsel düşünce ile ilgili görmezden gelinen ve iyi kullanılamayan ne varsa bunların ayyuka çıkacağı bir dönem başlıyor. Yeni çağın çocukları artık kanatlarını açmaya başlamış olacak ve rant kavgası içinde olan eski dünya bilinci kendi kendini sonlandıracak. Bunu yapmalarını sağlayan kalplerine dokunan yeniçağ çocukları olacak. Neptün 2011 yılından beri balıkta, ilahi enerji ya da ruhsal boyut en güçlü haliyle devrede, ilahi adalet diye bir şey varsa, bunun en güçlü şekilde kendini gösterdiği zamanlardan birinde olduğumuzdan söz edebiliriz. Oğlak, balıkla sonlanan döngüye giriş kapısıdır. Oğlak ve balığın bu denli güçlendiği bir vurgu bize ilahi mahkemeleri düşündürür. Neptün işini gözünün içine sokarak değil, sisler içinde halleder. Siz ne olduğunu anlamazsınız; sarhoşsunuzdur veya kafanız iyidir; bununla birlikte her şey yerini buluyordur. Neptün önce sizi sarhoş eder; çünkü bir insanı en iyi tanıyabileceğiniz yerlerdendir içki masası! Sizin hatırlamadıklarınızı o hatırlayacaktır ve sizin hatırladığınızın farkında olmadıklarınızı o biliyordur. Kainatta hiçbir bilgi yok olmaz. Sadece dönüşür. Ağırlığınca yükü kaldırıp ona olan borcunu onun bir kuluna ödemiş olan, geçme hakkını kazanır. Kime ne yapmışsanız bu onadır, kim ne yapmışsa bu ondandır. Kul hakkıyla huzuruna çıkmamanız için! Kimin? Kendinizin, kalbinizin, vicdanınızın, özünüzün... Ne derseniz! Neptün 2026 yılında yeni bir döngüyü başlatıyor olacak ve yüceliğin askerleri ki onlar bugünün bebeleri, yarında kendi dilleriyle kılıcı çekiyor olacaklar. (Devamı yarınki yazıda...)

16 Mart Cumartesi (Satürn günü)
Ay: Yengeç (20:01 boşlukta)
Güneş: Balık
Su enerjisi / Ay- Neptün üçgeni (04:17) Ay- Satürn karşıtlığı (08:24) Ay- Mars sekstili (10:21)

"zaman ve yol"

(Başı önceki günün yazısında...) Büyük resmi anlamadığımız müddetçe toplumsal olayların arka planını görmek mümkün değildir. Derin devlet, dış güçlerden bahsetmiyorum. Doğrudan ilahi yasalar, varoluşun devinimi, bu devinimin ilkeleri, doğası ve dinamiklerinden söz ediyorum. Tam da bu noktada sıra Satürn ve Jüpiter’e geliyor. Bu planetler, toplumsal konular ve sosyal hayatla ilişkilendirilir. Satürn sistemi koruyan, Jüpiter’se sistemi yenileyendir. Bizler büyük babalar dediğimiz Pluto, Neptün ve Uranüs etkilerini ancak bu planetler üzerinden gözlemleyebiliriz. Satürn beşer dediğimiz alt bilinç varlıkları, henüz uyanmamış olanları da kendi karmalarının sorumluluğunu alarak darmalarına yola çıkmış olgun ruhları da anlatır. Jüpiter daha elit tabaka ile ilgilidir ki bunlar sözüm ona elitler de misyonlarının farkında olan görevli kesim de olabilir. Burada ayrımın kılık kıyafete, sosyoekonomik düzeye göre yapıldığını düşünmenizi istemem. Elitten kastımız seçkindir ki bu kelime zaman içinde anlamını yitirmiştir. Bir topluluğun içinde birisi etrafındakilere farkındalık kazandırıyor ve onlar galeyana geldiğinde onların önünde durup onlara bizi insan yapan şeyleri hatırlatmaya çalışıyorsa bu kişi seçkin, başka bir deyişle bilgedir. Her alime bir zalim, her zalime bir alim denir. Evren dengedir. Alim zalimle, zalim alimle hatırlar ve bir tek beden olduklarının farkına vardıklarında yol açılır. Satürn’ün oğlakta, Jüpiter’in yayda olduğu bir dönemdeyiz. Satürn, karmanın efendisi, zamandır. En güçlü olduğu zamanlardan birindeyiz ve yine en az bu kadar güçlü olacağı kova burcuna doğru ilerliyor. Bu dönem Pluto ile etkileşim halinde ki bu toplumsal konularla ilgili çürümüş, kirli ne varsa görünürlük kazanıyor demektir. Herkes payına düşeni alacak ve 2020 yılında Satürn kovaya geçtiğinde yeni olanın kapıları aralanacak. Kova, gökyüzü demektir. Yıldızların dediği olacak. Onlar dışarıda değil, içeridedir. Jüpiter de en güçlü olduğu konumda, yayda; inanç kapıyı açan anahtar; bununla birlikte neye inanmak, nasıl inanmak? Jüpiter, akla karşılık gelir. Aklın olmadığı yerde inanç olarak tanımlanan afyondan fazlası değildir. (Devamı yarınki yazıda...)

17 Mart Pazar (Güneş günü)
Ay: Aslan (02:56 itibariyle)
Güneş: Balık
Ateş enerjisi / Ay- Uranüs karesi (03:46)

"büyük mutasyon"

Satürn, zamanın ruhudur. Jüpiter akıldır. Akıl, zamanın ruhundan geçerek zaman ve mekanın ötesine açılabilir ki bunun ilk aşaması yaratıcı gücün aktive olduğu yerdir. Yaratıcı güç, hayat ağacında Satürn ve Jüpiter arasındaki gizli küredir. İnsan bedeninde iman (inanç) tahtası olarak da bildiğimiz yerde bulunan Timüs iç salgı bezine karşılık gelir ki burası bağışıklık sisteminin kalbidir. Bağışıklık sistemi, insanın yaşamla kurduğu ilişkiyle doğrudan bağlantılıdır. Satürn ve Jüpiter arasındaki gizli küre Uranüs’tür. Uranüs zeka, başka bir deyişle dehadır. Uranüs’ün boğa yolculuğu boyunca deha tohumları atılacak. En son böyle bir şey bundan seksen yıl kadar önce olmuştu. 1940’lardan bugüne... Demek ki Satürn ve Jüpiter’in her buluşmasında (20 yılda bir) hayat ağacında onların aralarında kalan gizli küre Uranüs tekrar aktive oluyor, yeryüzüne yeni bilgi akışları oluyor. En son 2000 yılında gerçekleşti. 200 yılda bir bu buluşma farklı bir elementte gerçekleşiyor, bu yeni bir döngü demek ki en son 1820’de olmuş. 800 yılda bir dört element de tamamlanıyor. Buna büyük mutasyon deniyor. (*) 2020 yılında gerçekleşecek Satürn- Jüpiter kavuşumu tam da bu döneme karşılık geliyor. Bizi 800 yıl öncesine götürür ki bu da 1220 demektir. Buluşma kova burcunda gerçekleşiyor. Evrensel yasalar, ruh aileleri, ortak idealler, gelecek, teknolojik gelişmeler devreye giriyor. Özellikle ilk 20 yıl içinde önemli çözülmelerin söz konusu olacağından bahsediliyor ki hazırlığı öncesindeki 40 yılı kapsıyor. Bizler bu büyük buluşmaya hazırlanıyoruz. (Devamı yeni haftanın yazısında...)

(*) Selma Mine’nin RUZAD’dan yayınlanan "Evrenimiz ve Dünya" kitabından bu konuda daha detaylı bilgi alabilirsiniz. (www.ruzad.org)

Dosta selam olsun,

Hüseyin Akdağ

Kaynak: www.anneoluncaanladim.com

Bireysel Doğum Haritası Analiziniz için bizimle iletişime geçebilirsiniz:

0212 274 08 47 / 0544 798 52 07
www.heraakademi.com

Doğum haritası analizimiz ile kim olduğunuzu, dışarıdaki kişinin sizi nasıl gördüğünü, neyin size iyi geldiğini, bunların bir araya geldiklerinde birbirlerini nasıl etkilediğini, sahip olduğunuz potansiyelleri, yakın çevrenizi, ailenizi, iç dünyanızı, aşkın sizin için ne olduğunu, yaşama nasıl hizmet edebileceğinizi, partnerinizden aslında ne beklediğinizi, onunla olmanın size sağladığı fırsatları ve bu durumun sizi karşı karşıya bıraktığı sınavları, yaşamda sizi neye çağırdığını, neyin sizin ufkunuzu genişletebileceğini, iş ve kariyer hayatınızın önemli sırlarını, arkadaşlık ilişkilerinizi, neye teslim olmanız gerektiğini ve ruhsal olarak nereden nereye ilerlemenin önemini bulabilirsiniz.


Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.