Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Kader programı

24 Eylül - 30 Eylül 2018 haftası

1 Ekim Pazartesi Pluto Retrosu (Oğlak) (05:03)
"saklı topraklar"

Hep dışarıda bir şeylerin bizi zorladığını düşünürüz. Aslında zorlukların sebebinin hayatın karşımıza çıkardığı engeller olduğunu... Hiç engellerin ya da bizi durduran ya da zorlayan şeylerin aslında dışarıda değil de içeri olduğunu düşündünüz mü? Hangi katı kurallarımız vardır? Neler olmazımızdır? "Olmaz olmaz deme olmaz olmaz." Peki, nasıl olur? Zamanla olur. O zamana ektiklerinle olur. Sorumluluk, disiplinle olur. Sadakatle olur. İlk fırtınada denizlere küsersen, onun dilinden anlayamaz ve onun sırrına erme şansını tepmiş olursun. Doğanın dili, ruhun dilidir. Ona ne kadar yaklaşırsan, o kadar kendine yaklaşırsın. Doğanın dili, zamanın dilidir. Onu ne kadar okur anlarsan, o kadar geleceği yaratırsın. Kalem olursun ve yazdıklarınla tanışırsın. Yolculuk başına gelenlerle ilgili değil, başına gelenlerin seni nereye getirdiğiyle ilgilidir. Sana ne soruldu ve sen ne cevap verdin. İşte kaderin hikayesi!

2 Ekim Salı Son Dördün Ay Fazı (12:45) (9⁰ Yengeç 08’)
"kalbin sesi"
Ne kadar savaşırsanız savaşın, ne kadar güçlü olursanız olun. Bir yerde durmanız gerekir. Durmanız ve kalbinizin sesine kulak vermeniz. Bu savaş sadece sizin savaşınız değildir, anlamanız gerek! Bu savaş, atalarınızın, insanlığın savaşıdır. Siz süregelen bir akımın içinde bulmuşsunuzdur kendinizi, onun içine doğmuşsunuzdur. Kimseyi kimseden ayrı düşünemezsiniz. Yaşamın oyunları vardır. Bunlar kozmik şakalardır. Savaşırsan yenersin gibi bir his verilir. Bazen savaştıkça kaybedersin; çünkü sıkışıp kaldığın hikayenin içinde büyük resmi göremezsin. Durman gerekir, dönüp bakman gerekir, atalarının sesini duyman gerekir kalbinde, bu insanlığın, Tanrının sesidir. Onun sesini duymaya başladığında başlar gerçek yolculuk, artık nerede durman nerede ilerlemen ve bunu nasıl yapman gerektiğini bilirsin. Hatırlatır sana, sen olan bir dünya, kendine verdiğin sözleri! Dünyaya iş için gelinir. Her şeyin bir yeri bir zamanı vardır. Aksi mümkün değildir. Çalış, üret, beslen ve besle; yaşamın sırrına ancak o zaman erilir.

3 Ekim Salı Merkür (terazi)- Pluto (oğlak) Karesi
"vakti gelen"
Görmek istemediklerimiz, vakit bulamadıklarımız, yokmuş gibi davrandıklarımız eninde sonunda karşımıza dikilir. İnsan hayaletinden kaçamaz. O onu takip eder. Kapanmamış bir hesap vardır ve bu kapandığında ancak herkes rahat eder. Ahiret kapısında bekleyecek alacaklılar. İşte o yüzden hakkını helal et denir; çünkü peşine düştüğün, peşine düşer. Borçlu bıraktığın, borcun olur ve bu borç kapanana kadar bu hikaye peşindedir. Daha güçlü kıldığını düşünürsün seni bu kapanmayan hesabın, borçludur sana, borcunu ödeyecektir. Bu duygu seni içten içe kemirir. Kimse kimseye borçlu değildir. Herkes kendine borçludur, yaşama borçludur, bedenlendiği sisteme borçludur. Ağır yüktür hesap kitap... İnsanın kanatları, kalbin özgürlüğünde saklı! Alacaklarınız sizi aşağıda tutar, sizi göklerin sırrına erdirecek olan kimsenin hikayesine sıkışmadan, kendi hikayenizin kahramanı olmaktır. Her biri bir eşikti, aşmak bu deneyimin sana hatırlattığı şeyin farkında olabilmekti.

5 Ekim Cuma Venüs Retrosu (Akrep) (22:04)
"kalbe gizlenen"
Sevmek neydi? İnsan ne zaman sevgiye kendini açmış olduğundan emin olabilirdi? İnsan kimi severdi? Annesini? Babasını? Kardeşini? Arkadaşını? Sevgilisini? Hayat arkadaşını? Kan bağı taşıdıklarını? Kimi severdi insan? Kendini? Kimi sevse sanki biraz o olurdu ya da onda kendini bulurdu. Sevmek, aynadaki aksine bakmak gibi miydi? Aynada gördüğümüz ne kadar gerçekti? Sevgi insana nasıl hissettirirdi? Bir şeyi sevmek sizde nasıl bir his olarak belirirdi? Bu hislerle ne daha güzelleşirdi? Sevgi hayata güzellik katan bir şey miydi? Peki, insan nasıl severdi? Annesinin onu sevdiği gibi mi? Babasının onu sevdiği gibi mi? Ayna nöronların etkisi mi? Kardeşi de bu hikayeye dahil olabilir miydi? Her şeyin başladığı aile kadersel bir hikayeye mi işaret ederdi? Bunun dışına çıkılabilir miydi? Bu neyi anlayarak mümkün olabilirdi? Sevgi, kalbin hikayesi... Üç adımdan geçerek ancak kendine ulaşabilir gibi görünmekteydi. İlki güvendi. Güven olmadan filizlenemezdi. Kendine güven, karşındakine güven, onun içinden sana gülümseyen Tanrıya güven... Diğeri his, hislere kendini açabilmekti. Her türlü his onun içinde belirirdi: mutluluk, hüzün, huzur, öfke, kıskançlık, korku, coşku, sevinç... Dalgalanan hislerine gözlemci kalabilir ve kendinin, içinde olduğun yolculuğun, her şeyden bir parça taşıdığının, bunlarla olan yolculuğunun senin yaşam yolculuğun olduğunun farkına varabilir misin? Son kısım kendini ifade edebilmek, senden yükselenlerin hayat akışında ifade bulabilmesiydi. Dilediğince bir yöntem belirleyebilirsin bunun için, yeter ki kalbinin önündeki o kayaları yerinden oynatıp suyun akması sağlansın. İşte sevgi şimdi kanatlarını açmıştır içinde... Suç yoktur, ceza yoktur. Yol vardır, yolculuk vardır ve siz kaderinden bağlı yol arkadaşları...

1 Ekim Pazartesi (Ay günü)
Ay: Yengeç (21:00 itibariyle)
Güneş: Terazi
Su enerjisi / Ay- Uranüs sekstili (23:28)

"yeni ufuklar"

Öğrendiklerimiz, bir türlü öğrenemediklerimiz, eleştirdiklerimiz, zamanla daha da onlara benzediğimizi fark ettiklerimiz, olduğu haliyle sevip kabul ettiklerimiz, onlarla büyüdüklerimiz, büyüttüklerimiz, ailemiz... Aile kadar yakın olabildiklerimiz... Sevdiklerimiz, sevemediklerimiz, tetiklediklerimiz, tetiklendiklerimiz, kocaman kocaman duygu dalgaları üzerinde sörf yaparcasına demlendiklerimiz... Yokluğunda eksik, varlığında sanki altından kalkamayacakmışız gibi hissettiklerimiz... Gördüklerimiz, göremediklerimiz... Bir çocuğun hüznüne gizlediklerimiz, o gizle bedenlenen bir hayatta arayıp da bulmak istediklerimiz, tam dokunacak kadar yakınken kaybolması özlenenin, sebebini bilemediklerimiz... Keşiflerimiz, cesaret edebildiklerimiz, edemediklerimiz... Biz hep birlikteyiz. Bir aileyiz. Geniş bir aile... Dünya ailesi... Aramıza hoş geldiniz!

2 Ekim Salı (Mars günü)
Ay: Yengeç
Güneş: Terazi
Su Enerjisi / Ay- Satürn karşıtlığı (02:18) Ay- Güneş karesi (12:45) Ay- Venüs üçgeni (15:18) Ay- Neptün üçgeni (21:46)

"ben aşkı yalnız sana yakıştığı için severim"

Kime benzetiriz onu? Kimi hatırlatır bize? Neden kanımız kaynamıştır birdenbire? Yakın hissetmişizdir kendimizi ona? Onunla olmak bir eksiği tamamlamıştır sanki! Dokunmak, sarılmak, nefesini hissetmek tenimizde, iyi gelmiştir derinde bir yerlere... Yalnızlık yerini birlikte olmanın gücüne bırakmıştır. İnsanın, insana ihtiyacı vardır, başka da bir şey değil belki de... Özlemini duyduğumuz neydi sizce? Bunca zaman neyden korktuk, kaçtık ki bir insanın gülümsemesindeki, bakışlarındaki, duruşundaki, varlığındaki, sesindeki, dokunuşundaki o sıcacık şeye kalbimizi açamadık? Ne bundan daha değerli olabilirdi? Ne dolu dolu hissedilen sevgiden, yüreğin kulaç attığı bu pembe denizden daha değerli olabilirdi? Annene sarılmak, babana sarılmak, kardeşine sarılmak, dostuna sarılmak, kendine sarılmak gibi değildi de neydi sevdiğine sarılmak? Mutluluk o kadar da zor değildi aslında... Zor kabul ettiğimiz çok şey bir şekilde aşılabilirdi. Bir elin nesinin iki elin sesinin olduğunu hatırlamaya daha ne kadar vardı? İnsanlar kötüydü, zaman kötüydü, inandıklarımız kötüydü, güvendiklerimiz kötüydü... Herkes çabalıyordu sadece, tüm bu kirlilik içinde... Akıllara kazınan tüm bu insan olduğumuz gerçeğini bize unutturanlar içinde... Öyle şeylerin öyle değerli olduğuna inandırdılar ki bizi... Öyle olmalı, böyle olmalılar içinde kaybettik kendimizi... Gölgemizle savaşır olduk, sevmeyi unuttuk. Beklentiler içinde boğulduk. Bir bebeği neden seversin? Senin için hiçbir şey yapma şansı yoktur; bununla birlikte onun kalbi, ışığı şifadır ruhuna... Yıkar arındırır seni, varlığıyla, bakışlarıyla, sesiyle, saf sevgisiyle... Öyle sev ve sadece teşekkür et, sevgi doğduğu için yolunda... Gerisi suyun akışı, her şeye de karışmamalı...

3 Ekim Çarşamba (Merkür Günü)
Ay: Yengeç (11:31 boşlukta)
Güneş: Terazi
Su enerjisi / Ay- Pluto karşıtlığı (05:09) Ay- Merkür karesi (05:26) Ay- Jüpiter üçgeni (11:32)

"arınmak mı boğulmak mı?"

Su sizi arındırabilir. Su size şifa olabilir. Dalgaların sesi ruhunuza iyi gelebilir. Yaz sıcağında bir şelalenin serinliği... Öte yandan sel sizin sahip olduğunuz her şeyi elinizden alabilir. Akıntıya kapılıp sürüklenirken bulabilirsiniz kendinizi... Acımasızca taşlara vurabilir bedeninizi ve can verebilirsiniz. Su, duygulara karşılık gelir. İnsan hisleriyle iyileşir, hisleriyle hastalanır. Ne hissediyorsunuz? Bu hisse gözlemci mi kalıyor yoksa onunla boşlukta sallanıyor musunuz? Bazı hisler çok güçlü olabilir. Bu hissi acı, korku, öfke olarak tanımlayabilirsiniz. Kendinizi boğuluyor gibi hissedebilirsiniz. Bedeniniz akıntıya kapılmıştır, yüreğinizin akıntılarına ve yüreğiniz bedeninize ağır geliyordur. Bu deneyimin sonrasında kalbinizin gücü artar. Daha iyi duyar, daha çok anlar, daha yoğun hissedersiniz. Bir gizeme biraz daha yaklaşmışsınızdır. Rüyalarınız daha anlamlı olmaya başlar. İçerideki bir şey size daha yaklaşmıştır, siz ona biraz daha yaklaşmış... Her deneyim size kutsalınızı işaret eder. Ona her adım sizi biraz daha kendinize davet eder. Hayatı değerli kılan, kendi sonsuzluğunuzu anlamak ve o sonsuzlukta nerede durduğunuzun farkında olarak yol almaktır. Sıkılabilirsiniz, üzülebilirsiniz, hiç bitmeyecekmiş gibi geliyor olabilir, umutsuzluğa kapılmış olabilirsiniz. Sakin olun! Güneş, karanlığın en karanlık olduğu anın hemen sonrasında doğar.

4 Ekim Perşembe (Jüpiter günü)
Ay: Aslan (00:12 itibariyle)
Güneş: Terazi
Ateş enerjisi / Ay- Uranüs karesi (02:28) Ay- Mars karşıtlığı (12:30) Ay- Venüs karesi (18:21) Ay- Güneş sekstili (19:19)

"ışığın masalı"

Hayat hep sana özel sürprizler hazırlar. Hiç ummadığın bir anda hiç ummadığın bir şeyle karşı karşıya bulursun kendini! Bütün planlar altüst olur. Bu hayatın sana ben ezbere işleri sevmiyorum deme şeklidir. Bu bir mücadeleyi beraberinde getirir. Adapte mi olsam yoksa rest mi çeksem? Nereden baksam, nasıl görsem? İşime gelir mi, gelmez mi? Bu riski almaya değer mi, değmez mi? Ne için, nasıl mücadele edersen et, sonunda kabullenirsin bir şeyleri ve bu yeni zeminin üzerine inşa etmeye başlarsın kendini! Temel ne kadar sağlam olursa, o kadar uzun ömürlü olur bina! Öldüren deprem değil, malzemeden çalınmasıdır. Hayatın depremleri sana, neyi ne kadar sağlam temeller üzerine kurduğunu ya da kuramadığını anlatır. Anladıkça kabul eder ve sağlamlaştırır, sağlamlaşırsın. Deneyimin zenginliği buradan gelir. Böyle böyle insan kişilik ve karakterini daha iyi anlar. Neyin ona iyi geldiğini, gelmediğini, neye doğru çekildiğini, ne tarafından itildiğini, neye evet, neye hayır diyeceğini... Seçimleri insanı ışığına ulaştırır. Hayatın soruları, tam da bunu amaçlamaktadır. Her deneyim bir sorudur, sen cevaplarının ya da hala süren kararsızlığının ne kadar farkındasın? En zoru arafta kalmaktır; çünkü orada insan her şeyin dışına sürüklenmiş ve askıda kalmıştır. Elinden geleni yaptıktan sonra sonucun nereye varacağını beklemek başkadır. Bu sürede de insan endişe ve korku içinde kalmamalı, kendine bir şeyler katmalıdır. Size verilen süre, ışıklar yandığında, sahnede daha güçlü parlayabilmeniz içindir. Değerlendirin.

5 Ekim Cuma (Venüs günü)
Ay: Aslan (14:32 boşlukta)
Güneş: Terazi
Ateş enerjisi / Ay- Merkür sekstili (14:19) Ay- Jüpiter karesi (14:33)

"anlamak ve anlaşılmak"

Bazen bir şeylerin anlaşılması daha kolaydır. İnsan kendini ifade etmekte çok da zorlanmaz, kelimeler bir bir dökülür dudaklarınızdan, sanki bir kelime, diğer kelimenin elinden tutarak, bir diğer kelimeyi de beraberinde getirir. Bazense ağzınızı bıçak açmaz. Hiçbir şey söyleyesiniz gelmez. Sanki ne deseniz bir anlamı olmayacaktır. Karşınızdaki sizi dinlemiyordur bile! Dinlese de sizin söylemeye çalıştıklarınızla onun söylediklerinizden çıkardıkları bambaşka şeylerdir. Böyle zamanlarda bir duygu engeldir iletişimin akmasına! Sizin onunla ilgili duygunuz, onun sizinle ilgili duygusu... Kalbinizi, kendinizi açmamışsınızdır birbirinize! Samimi, dürüst değilsinizdir birbirinize karşı! Şüpheler vardır, Sherlock Holmes’a bağlamalar... İletişimin ana unsuru açık yürekliliktir. Önce bu bağı kurmak, karşı tarafa olan güvenimizi ona hissettirmek, onun bize olan güvenini hissetmek gerekir. Ancak o zaman sizi gerçekten dinleyecektir. İnanç, algının ateşidir. İnandığımızda algılarız, inancımızı yitirdiğimizde yansıtmaya başlarız, iletişim kopuklukları olur, biz ne deriz o ne anlar, o ne der biz ne anlarız. En son kime açamadığınız kalbiniz dolayısıyla kimi yanlış anlamış, onun sizi yanlış anlamasına sebep olmuş olabilirsiniz? Gözlerinin içine bakın, şunu hatırlayın ve hatırlatın: "Biz insanız ve dünya denilen bu sahada hep birlikte yol almaktayız. Ben sana, senin içindeki ışığa güveniyorum. Hiçbir buluşmanın tesadüf olmadığını biliyorum. Seni seviyorum. Bana hatırlattığın her şey için teşekkür ederim."

6 Ekim Cumartesi (Satürn günü)
Ay: Başak (02:19 itibariyle)
Güneş: Terazi
Toprak enerjisi / Ay- Uranüs üçgeni (04:26) Ay- Satürn üçgeni (07:43) Ay- Venüs sekstili (20:16)

"armağan emeğin ürünüdür"

Hiçbir şey bir anda olmuyor fark ettin mi? Birlikte kim bilir ne yolculukların içinden geçtik? Neler gördük, gördüklerimizi paylaştık, gözlere göz, sözlere söz olduk. Bazen kızdık, bazen korktuk, bazen sımsıkı sarıldık, bazen varlığımızı bile unuttuk. Bir sürü şey paylaştık birlikte, yaşam dediğimiz bu yolculuğun içinde! Bazen hızlandık, bazen yavaşladık, bazen durduk, düşündük. Bazen oturup ağladık. Akan yaşlarla yıkandık. Ne güzel şeydir değil mi birlikte hatırlanacak bir sürü şeyin olması? Bunları nasıl aştık? Ne kadar aştık? Nerede tıkandık kaldık? Neyin üstesinden gelemedik? Neyi aşıp geçemedik? Nasıl aşıp geçebilirdik? Sakin olmak gerek önce! Her şeyin yolunda olduğunu hatırlamak! Ancak böyle işleri yoluna koymak mümkün olabiliyor. Ne büyük çelişki değil mi? "Öfke ile kalkan zarar ile oturur." diyen büyüklerimin ellerinden öperim. Öfke ile kalkmadığımızda, bir tohum ekiyoruz ana, bu tohumun adı sevgi oluyor. Bilgelik, sevginin olduğu yerdedir. Bu doğru, bu yanlış demek değildir bilgelik! Ne doğru vardır ne yanlış, yol var demektir. Ha bu yolda bazı gerçekler var ki bunlar doğru ve yanlışın ötesindedir. Bu yol, neyin yolu? Bizim yolumuz! Kimseninkine benzemeyen, kimseninkinden ayrı olmayan! Emektir uyanmak, emektir hayata kendini katmak, emektir bir çocuğun gülümsemesi, bir yaşlının şükrüne vesile olmak. Emektir kazanmak, emektir kazandırmak, emektir dokunmak, bir dokunuşa vesile olmak. Bir armağansa beklediğin, armağan emeğin ürünüdür. Yapabildiğin her şey için teşekkür et! Bu yarının doğumudur.  

7 Ekim Pazar (Güneş günü)
Ay: Başak (17:01 boşlukta)
Güneş: Terazi
Toprak enerjisi / Ay- Neptün karşıtlığı (02:04) Ay- Pluto üçgeni (09:27) Ay- Jüpiter sekstili (17:02)

"neredeyim ben?"

Neredeyim ben? Burası neresi? Kim getirdi beni buraya? Ne zamandır buradayım? Merhaba sevgili dostum, dünyadasın. Burası senin yuvan! Seni buraya biz getirdik. Biz buraya seni, sen olup getirdik. Aslında sen buraya kendini biz olup getirdin! Uzun zamandır buradasın. Zaman yaratıldığından beri... Onu da biz yarattık, yani sen yarattın, biz olup sen, sen olup biz... İşte Neptün kafası! Devreler yandı mı? Oh, çok şükür! Arada iyidir suyun bulanması! Böyle dalmış düşünürken akıp gider zaman, insan acısını, sancısını unutuverir. Derin bir nefes alır sonrasında ve kendisini oyalayacak bir şeylerin peşine düşer. Oyalanıyoruzdur sadece çok kez! Asıl hikaye içinde olduğumuzun çok ötesindedir de bunu düşünmek de düşünmemek de çok şeyi çok da değiştirmez. Hislerimiz değişir olsa olsa! Yaklaşımlarımız! Birisi sen geçmiş yaşamlarında bunu bunu yapmışsın ondan şimdi bunu bunu yaşıyorsun der, birisi senin bu hayatta alman gereken dersler var bunları bunları o yüzden yaşıyorsun der. Nasıl dendiği umurumda değil de denenin, denme şeklinin karşı tarafın hayat akışına ne kadar fayda sağladığını gayet önemserim. Her dilden konuşabilirim. Bir Yahudi’nin dilinden, bir Hıristiyan’ın dilinden, bir Müslüman’ın dilinden, bir Hindu’nun dilinden... Ben insan olmayı, insanca yaşamayı önemserim. Yaraları sarmak, bunu yapabileceğinin farkına varmak, hatta iyileştiğinde artık bu deneyimi armağanın olarak kabul edip etrafa bunun sende yaktığı ışığı yaymak! İşte akrep hikayesi! Gücü kullanmanın iki yolu vardır. Ya gücünü zorbalık için kullanırsın ki bu kendi kuyunu kazmaktır ya da gücünü varoluş için kullanırsın ki bu yolunu açmaktır ve kim bilir kimlerin kimlerin de yolunu... Bu dünyaya inenler, sizlerden haberdar olarak gelirler. Onlara karşı sorumluyuz ve boşa geçirilecek zamanımız yok. Sevin, sevilin. Bu yarına bırakılacak en kutsal armağandır.

Dosta selam olsun,

Hüseyin Akdağ

Kaynak: www.anneoluncaanladim.com

Bireysel Doğum Haritası Analiziniz için bizimle iletişime geçebilirsiniz:

0212 274 08 47 / 0544 798 52 07
www.heraakademi.com

Doğum haritası analizimiz ile kim olduğunuzu, dışarıdaki kişinin sizi nasıl gördüğünü, neyin size iyi geldiğini, bunların bir araya geldiklerinde birbirlerini nasıl etkilediğini, sahip olduğunuz potansiyelleri, yakın çevrenizi, ailenizi, iç dünyanızı, aşkın sizin için ne olduğunu, yaşama nasıl hizmet edebileceğinizi, partnerinizden aslında ne beklediğinizi, onunla olmanın size sağladığı fırsatları ve bu durumun sizi karşı karşıya bıraktığı sınavları, yaşamda sizi neye çağırdığını, neyin sizin ufkunuzu genişletebileceğini, iş ve kariyer hayatınızın önemli sırlarını, arkadaşlık ilişkilerinizi, neye teslim olmanız gerektiğini ve ruhsal olarak nereden nereye ilerlemenin önemini bulabilirsiniz.



Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.