03 Eylül - 09
Eylül 2018 haftası
3 Eylül Pazartesi Merkür (aslan)- Venüs (terazi) sekstili ve Son Dördün Ay Fazı (05:37 10⁰ İkizler 33’) "samimiyet ve zarafet"
Doğallık, çok kez işleri kolaylaştırır. Daha samimi bir iletişim ortamı sağlar. Küstahlıkla arasında ince bir çizgi vardır. Tıpkı bilgelikle bilmişlik arasında olduğu gibi! İncelikten yoksun bir doğallık kendimizi hayvanlık ederken bulmamıza sebep olabilir. İçinde olduğumuz hal bizim doğal olabilir; bununla birlikte bunun karşı tarafa nasıl yansıdığı da önemlidir. Kullandığımız kelimeler, karşımızdaki kişi için çok daha farklı tınlamış olabilir. Burada empati işleri kolaylaştırır. Bizim de kendimize dışarıdan bakarak kendimizle ilgili daha çok şeyin farkına varmamızı sağlar. İlişkilerin insanı zenginleştirmesi bundandır. İlişkide olmak bize samimiyet ve zarafeti öğretir.
6 Eylül Perşembe Merkür Başakta (05:38) ve Satürn Geri Hareketi (oğlak) Bitiyor "sadeleşme ve özgürleşme"
Yaşam, basitleştikçe bizi zenginliğe götürür. Kalabalık olan yerde karmaşa vardır. Bu her türlü kalabalık için geçerlidir. Eşya kalabalığı, insan kalabalığı, zihin kalabalığı... Yaşam bizden net cevaplar ister. Değilse her şey hep beklemededir. Bu liste kabardıkça işler daha da karışmaya başlar. Neye evet neye hayır diyeceğimizi bilmek fırsat yaratır. Buna zamanı verimli kullanmak da diyebiliriz. Sorumluklarımızın farkında olmak... Önceliklerimiz doğrultusunda hareket etmek... Bizi hayalini kurduğumuz özgürleşmeye götürecek olan budur. Fazlalıkları, boşa vakit kaybettiklerimizi, bizi beslemeyip üstelik bizi aşağı çekenleri bir kenara itip gerçekleştiğimizi hissettiğimiz yere doğru ilerlemek!
7 Eylül Cuma Merkür (başak)- Uranüs (boğa) Üçgeni, Merkür (başak)- Satürn (oğlak) Üçgeni ve Güneş (başak)- Neptün (balık) Karşıtlığı "geleceği bugünde yaratmak"
Dilediğiniz kadar çılgınca fikirler gelebilir aklınıza! Zihin, özgürlüğü en yoğun deneyimleyebileceğiniz yerdir. Orada kimse size gem vuramaz. Beyin fırtınası dediğimiz şey oldukça sağlıklıdır. Yaratıcı düşünceler çıkar açığa! Saçma olduğunu düşündüğünüz bir sürü şeyin içinde öyle bir inci belirir ki bu inci hayatınızı değiştirebilir. Değişim, bir süreci başlatmayı, o süreci yönetmeyi, bunun için gerekli yapıyı kurmayı, süreç boyunca esnekliğinizi ve dikkatinizi koruyarak doğru zamanda doğru hamleyi yapmayı gerektirir. Peki, istediğiniz şeye ulaştığınızda artık her şey tamam mı? Tabii ki hayır! Bu yolculuğun sonu yok! Bu bir dans, yaşam dansı! Bul, geliştir, oluştur, ekle, çıkar, ilham al, yarat, ilham ol! Beslen, besle ve daha çok beslen, daha çok besle! Kendiliğinden olsun bu akış! Tutkuyla, heyecanla, coşkuyla... 7gHayal gücünüzün sınırlarını en son ne zaman zorladınız?
8 Eylül Cumartesi Venüs (terazi)- Mars (oğlak) Karesi "yasalar"
"Ya içindesindir çemberin ya da dışında yer alacaksın." Bir yanımız uyum sağlamaya çalışır, bir yanımızsa peşinden gelinmesini ister. "Beni seviyor musun? Beni çok sev olur mu? Beni sevmen için ne yapabilirim?" der bir parçamız, bir parçamızsa "Benimle savaş! Sana meydan okuyorum! Hadisene! Ne duruyorsun? Korkuyor musun yoksa?" der. Bu iki parça birbiriyle çelişir. Sevgi, yenilgiyi kabul etmektir biraz, zafer kazanmak değildir istediğimiz, anlaşmaktır. Her seferinde tek taraf kendinden ödün verirse bir yerden sonra işler sarpa sarar. Burada karşılıklı hoşgörü, karşılıklı beslenme önemlidir. Bazen sınırlar da koyabilmeliyiz, kendimizi ifade edebilmeli, karşımızdaki kişiye kendini ifade edebilmek için fırsat verebilmeliyiz. Bizi harekete geçiren yükselen bir arzudur. O arzunun peşinden gitmeye engel olmamalıdır bir beraberlik, süreci daha uyumlu bir hale getirebiliriz, zaferleri olmalıdır insanın, sevdikleriyle kutlayabileceği kadar iyicil ve sevmeleri olmalıdır insanın, arzularını gerçekleştirmek için onu motive eden, düştüğünde de kalktığında da ona gülümseyen, her haliyle onu kucaklayabilen, her haliyle onu kucaklayabildiği... Sevmek, karşındaki kişiden sana genişler ve senden karşındaki kişiye... Seven, kalbini açar hayata, kapayan, kendini her şeye kapamıştır.
9 Eylül Pazar Venüs Akrepte (12:25) ve Yeniay (21:01 17⁰ Başak 00’) "saflaşmak"
Soğuk, sıcağı anlamamızı sağlar; karanlık aydınlığı, ölüm yaşamı... Her zıtlık, iki ucu da kapsayana kadar hangi uca daha yakınlaşsak, uzağımızda kalanla bize savaş açar. Neyi ötekileştirirsek, kendimizi onunla burun buruna buluruz. Bunlar hayatımızın kriz anlarıdır. Düşman gördüğümüzü yok etmenin bize kendimizi daha özgür hissettireceğini düşünürüz; halbuki bu sadece bir yanılsamadır; çünkü savaş halinde olduğumuz çok daha içsel bir şeydir. Korkumuzdur yok etmek istediğimiz, öfkemizdir. Bunun yerine görmekte olduğumuzun aynaya bakan bizimle ilgili olduğunu unutarak elimize bir silah alır ve aynaya ateş ederiz. Ayna tuz buz olmuştur; bununla birlikte değişen bir şey yoktur. Eninde sonunda bunu anlarız. Hayatta değiştirmeye çalıştığımız herkesi ve her şeyi düşünün. Her biri bizim değişimimiz için orada duruyor olabilir mi? Onları biz çağırıyor olabilir miyiz? Ne için? Daha basit düşünmek için? Daha değerli bir şeylerin farkına varmak için? Ufkumuzu genişletmek, daha fazlasını görmeye, duymaya, anlamaya kendimizi açmak için? Öyle çok şey için savaşıyor, öyle çok şeyle savaşıyor ve bunu öyle normalleştiriyoruz ki... Kendimizden, zamanımızdan, sağlığımızdan, mutluluğumuzdan çalıyoruz. Ne için? Daha mutlu bir hayat için. Daha mutlu bir hayat için gereken nedir? Daha çok şey! Daha çok şey bizi nasıl bir noktaya getiriyor? Karmaşa... Daha az ve daha değerli... Çok yemek gerekmiyor mesela, yeteri kadar yemek. İhtiyacın olanı almak, ihtiyacın olan kadarı için bir şeyler yapmak ve geri kalan vaktini seni mutlu eden bir şeylere ayırmak. Basit şeyler! Bir çocuğun gülümseyişine katılmak, bir yaşlıyı karşıdan karşıya geçirmek, bir kedinin karnını doyurup onu okşamak, çimlerin üzerine uzanmak, dalgaların sesini dinlemek, bir ağaca sarılmak... Modern insan bunları çeşitli isimler altında dört duvar arasında deneyimliyor. "Şimdi bir ağaca sarıldığınızı hayal edin! Hemen yanında gördüğünüz çiçeğin kokusunu içinize çekin!" E gidip sarılsana ağaca, çiçeği de kokla, ne diye dört duvar arasında mastürbasyon yapıyorsun? Git seviş! Doğa orada, gülümseyerek bizim bitmeyen telaşımızı seyrediyor. Muhtemelen bir yerlere yetişmek için hızlıca geçiyoruz önünden, görmeden, gücünün farkına varmadan, onu içimizde uyandırmadan... Şifa orada öylece duruyor. Bunun farkında olmadığımız için en büyük zenginlikler yitiyor, yerini beton yığınları alıyor. Değerinin farkında olmadığınız bir şeyi umursamazsınız. Eskilerin de neyi özlediğiniz bir türlü anlamıyoruz zaten! Anlatmaya çalışsalar vaktimiz yok, dinleyemiyoruz. Gittikçe daha çok unutuyoruz. Öyle çok şeyi aklımızda tutmaya çalışıyoruz ki bir yandan! Eksikliğini bize ezberletilen başka şeylerle dolduracağız derken ölüp gidiyoruz. "Geçti hayal içinde bunca yıl bir gün gibi." Ne zaman hatırlayacağız?
3 Eylül Pazartesi (Ay günü)
Ay: İkizler
Güneş: Başak
Hava enerjisi / Ay- Güneş karesi (05:37) Ay- Neptün karesi (13:41)
"ilim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir"
Bilgi ve beceri birbiriyle çok iç içe kavramlardır. Bilgi, beceri ile anlam kazanır. Beceri, bilgi ile gelişir. Bilgi daha soyut, beceri daha somuttur. Herkes bilebilir; bununla birlikte herkes beceremez. Beceri, bilginin kişiselleşmiş bir ürünüdür. Bir bilgi ile karşı karşıya kaldığımızda ilk yaptığımız şey ona kendi açımızdan, kendi deneyimlerimiz, gözlemlerimiz ışığında bakmaktır. Bu bir çeşit tartıya koymadır. Bilgi kaynağına olan güvenimiz sürecin akışını belirler. Duruma göre ya kendimizi tartıya koyarız ya da bilgiyi... Kendimizi ya da bir kavramı söz konusu bilgi ışığında ele almak, kendimizle ya da kavramla ilgili farkında olmadığımız şeylerin farkına varmamızı sağlar ve bu bazı hisler uyandırır. Bu hislerle olan yolculuğun kazandırdığı farkındalık davranışlarımıza yansır. Bilgi böylelikle beceri halini alır. Konuyla ilgili derinleşmeyi seçmemiz yeterliliğimizi geliştirmemizi sağlar. Bu keşif alanında uzmanlaşmayı da seçebiliriz. Bu noktada sorumluluk, disiplin ve etik değerler devreye girecektir. Bu bize insan olmayı hatırlatır. Belki de en güzel tarafı budur.
4 Eylül Salı (Mars günü)
Ay: Yengeç (15:03 itibariyle) (09:35 boşlukta)
Güneş: Başak
Su Enerjisi / Ay- Venüs üçgeni (08:26) Ay- Merkür sekstili (09:37) Ay- Uranüs sekstili (18:51) Ay- Satürn karşıtlığı (19:21)
"yuvaya yolculuk"
Derinlere doğru bir yolculuk! Sorarız kendimize: Sevgi nedir? İletişim nedir? Bu hayatın esprisi nedir? Bizi zorlayan nedir? İşleri kolaylaştırabilecek olan nedir? Sevgi, kendimizi yaşam sevincine açtığımız yerdir. Sevgi, kaybolmuş bir halden yolu bulmuş bir hale geliş, karanlık bir mağarada ilerlerken yaktığımız meşaledir. Önümüzü görmemizi sağlar. Kendimizle, yaşamla, yaşamımızdakilerle, doğayla, evrenle gerçek anlamda iletişim kurmaya tam da burada başlarız. Geriye dönüp bakarız. Ailemizle başlar genişleme, önce orada sevgi olan gerçekliği fark ederiz. Bu kendimizdeki sevgiyi açığa çıkarır. Koruyucu bir kalkan gibidir sevgi. Hayata daha farklı bakmamızı, daha başka şeyleri görmemizi sağlar. Sevginin zamanı yoktur. Sevgi bizi zamanın sıkışmışlığından çıkarır. Sevginin gerekleri, olmazsa olmazları da yoktur. Her halde, her koşulda devrededir. Her zaman bal börek değildir, olması da gerekmiyordur, oradadır, hissediliyordur ve ne olursa olsun yüreğe su serpiyordur.
5 Eylül Çarşamba (Merkür Günü)
Ay: Yengeç
Güneş: Başak
Su enerjisi / Ay- Güneş sekstili (12:30) Ay- Neptün üçgeni (16:26) Ay- Jüpiter üçgeni (20:54) Ay- Pluto karşıtlığı (22:41)
"ruh ve madde"
Ruh, yaratıcı gücün saklı olduğu yerdir. Ruh bedenden ayrıldığında, geriye kalan toprak olan, kül olan bir bedendir. Ruh, her şeyin bilgisini, tüm gizemleri, tüm hayatı içinde barındırır. Biz en alt katman olan toprak bedenimizle onu bu hayata indirmeye çalışırız. Çok küçük bir parçası bile bizim hayatta kalmamızı sağlar. Yetilerimizle, bu anlamdaki gelişimimizle daha da hayata çekilir. Ruh tektir, bir tek ruh vardır, ben Hüseyin olarak bir bedenimdir, çekirdek ailem olarak bir bedenimdir, aile soyum olarak bir bedenimdir, doğduğum yer olarak bir bedenimdir, doğduğum ülke olarak bir bedenimdir, doğduğum kıta olarak bir beden ve dünya olarak bir bedenizdir biz. Herkes birbiriyle farkında olsa da olmasa da bağlantıdadır. Her şey, hepimizi etkiler, öyle ya da böyle... Bir kişinin yaratıcılığını kullanarak ortaya koyduğu, hayata, insana katkıdır. Bir kişinin kendisine verdiği zarar, kendini aşağı çekişi, hepimizin bu durumu bir şekilde dengelemek durumunda kalacağı bir etki yaratır. Her koyun kendi bacağından asılır, kokusu yedi mahalleyi sarar bunun için denmiş olsa gerek. Madde, ruhun aşağı inişiyle anlam kazanır. Ruh, maddenin yukarı çıkışıyla güç... Aşağısının yukarıya, yukarısının aşağıya ihtiyacı vardır. Saf sevgiden bedenlenen insan, aşağı inerken hiç de bu boyutta şahit olduğumuz gibi değildir, sadece burasının büyüsü, sınavları da beraberinde getirir ve aslında kim olduğunu, ne için buraya geldiğini unutturur. Hatırlayanlar, ışıklarına tekrar kavuşur.
6 Eylül Perşembe (Jüpiter günü)
Ay: Aslan (16:54 itibariyle) (15:41 boşlukta)
Güneş: Başak
Ateş enerjisi / Ay- Venüs karesi (13:19) Ay- Mars karşıtlığı (15:42) Ay- Uranüs karesi (20:29)
"aşk oyunu"
"aşk oyunu buna derler güzelim, seçmelisin birini" Sen neyi seçtin? Potansiyelleri fark ederek onları harekete geçirmeyi mi yoksa alayına patlatıp efeliği sözüm ona sağladığın yenilgiyle kendini iyi hissetmeyi mi? Herkese aslında ne kadar iyi olduğunu bağıra bağıra ezberletmeye mi çalıştın yoksa görünen köy kılavuz istemiyor muydu zaten? Ayinesi iştir kişinin deyip ürettin mi yoksa hazırı tüketip bir de şikayet mi ettin, "Olmuyor böyle şekerim!" diyerek? Oyunu kurallarınca mı oynadın yoksa durmadan çanak çömleği mi patlattın? Ortalığı mı yatıştırdın işler sarpa sardığında, çıkış yolları bularak uzlaşmaya mı gittin yoksa mızıkçılığın dibine mi vurdun? Gerçekten bir şeyler değişsin mi istedin yoksa değişimden korktuğunu gizlemek için çamura mı yattın? "Sizden ötürü!" mü dedin, özeleştiri mi yaptın? Bu bir oyun! Oyun, eğlenmek ve öğrenmek içindir. Sadece eğlenmek, geri kalan her şeyi bir kenara itmek isteyenler, bir gün gülümseyen bir palyaço olmaktan öteye gidemezler. Kalbin tüm bunları biliyor. Şimdi vakit kaybetmekten hiçbir işe yaramayan gölgenle savaşı bitir ve samimi bir değişim için harekete geç! O zaman hayat kalbine dokunacaktır.
7 Eylül Cuma (Venüs günü)
Ay: Aslan
Güneş: Başak
Ateş enerjisi / Ay- Jüpiter karesi (22:20)
"güç savaşı"
"Herkes bana karşı!" diye düşündüğünde insan, varoluş bir çile haline gelir. "Tüm bunların bana hatırlatmaya çalıştığı bir şey var." dediğimizdeyse hayatın bizi ve bu hayattaki yolculuğumuzu ne kadar önemsediğine şahit oluruz. Gerekli dersleri almamız ve sınavı geçip daha iyi yerlere gelmemiz için didinip duran biri vardır. Bize işaretler gönderiyor, fısıldıyordur, bazen de bas bas bağırıyor hatta şamarı indiriyordur, "Kendine gel evladım!" diyerek. Sırtımızı sıvazlayanları hep daha çok severiz. "Şöyle mi yapmalıyım acaba?" dediğimizde onlar, "Aman, boş ver! Böyle davran işte, kendini yormaya ne gerek var?" der. Tam da duymak istediğimiz budur aslında, çok severiz onu; bununla birlikte aradan biraz zaman geçer ve bir terslik olduğunu anlarız. Öyle değildir. Bir şeyin değişmesi gerekiyordur ve biz bunu es geçmişizdir. Eteklerimiz zil çalarak ortalığı toparlamaya çalışırız. Bizi uyarmaya çalışan birileri mutlaka olur, biz onları dişimizi göstererek kendimizden uzaklaştırırız. E hurmalar tırmalar da tabii yeri gelince! Hiç sıkıntı yok! Hayat asla son demez, olsa olsa yavaşla der, derin nefesler al der, geçecek ama biraz dinlenmen gerek der, her nekahat dönemi sonrasında daha güçlü bir insan var eder, yeter ki insan bunu anlamaya açık olsun.
8 Eylül Cumartesi (Satürn günü)
Ay: Başak (17:28 itibariyle) (16:29 boşlukta)
Güneş: Başak
Toprak enerjisi / Ay- Venüs sekstili (16:31) Ay- Uranüs üçgeni (20:57) Ay- Satürn üçgeni (21:35)
"düzen kurmak"
Ekonomi zamanı! Enerjinizi nasıl kullandığınız, hayatı nasıl yaşadığınızı belirler. Zamanınızı nasıl kullandığınız da... Boşa harcanan enerji, boşa geçirilen zaman, yitik bir ömür ya da verimli, üretken... İşleyen demir ışıldar, üreten insan hayat doludur, sadece tüketen insan hantal... Her şeyi siz yapamazsınız, her şeyde harika olamazsınız, bir şeye gönül verdiğinizde, onda ustalaşırsınız. Bu yolculuk sizin varoluşunuzu taçlandıracak olan süreci inşa edebilmeniz için gerekli yetileri geliştirmenizi sağlar. Kendini bilgiye, deneyime açmak... Bunun için günlük hayatı, günlük işleri çok iyi yönetebilmeniz gerekir. Sabotajcılar hep kapıdadır. Hayır demeyi, öncelikleri belirlemeyi öğreniriz. Dünya, ruha açılan kapıdır. Dünya hükümdarı olmak, bir süreç gerektirir. Burada geliştirdiğimiz yetiler, ruh hükümdarı olmak adına çıktığımız yolculukta bizim kaybolmamamıza yardımcı olur. Varoluşu taçlandıracak olan budur ve bu yolculuğun sonunda "yeniden doğum" yaşanır. Gerçek doğum budur. Artık unutan değil, hatırlayan, bilen olmuşsunuzdur. Bilen, kendini bilir. İşte şimdi "dünya bir meyve bahçesidir".
9 Eylül Pazar ( Güneş günü )
Ay: Başak (21:01 Yeniay 17⁰ 00’)
Güneş: Başak
Toprak enerjisi / Ay- Merkür kavuşumu (01:54) Ay- Neptün karşıtlığı (17:48) Ay- Jüpiter sekstili (23:23)
"sağlık"
Sağlık, salt fiziksel olarak düşünülmemelidir. Ruhsal, zihinsel sağlık da çok değerlidir. Bizde sağlık deyince hasta olma ya da olmama şeklinde düşünülüyor. Halbuki hastalık, sağlıklı gitmeyen bir şeylerin artık bariz bir şekilde kendini gösterdiği son aşamadır. Sağlık, yaşamla ilgili ve sağlıklı olma yaşam şekliyle ilgilidir. Buna beslenme, dinlenme, çalışma, üretme, verimlilik, fiziksel egzersiz, eğlenme, keyif alma, hepsi girer. Bedeniniz, yaşamınızı anlatır. Yaşamınız, bedeninizi... Size neyin iyi geldiği, iyi gelmediği, daha farklı nelerin olabileceği, nerede yavaşlamanız hatta durmanız gerektiği, nerede daha gönüllü olmanız... Bugün keyifli, mutlu bir gün geçirdiyseniz bu şifadır. Gerim gerim gerildiyseniz bu bedeninizde bir etki yaratmış durumdadır ve sizin bunu üzerinizden atmanız gerekir. Hele ki bu durum daha geniş bir zamanı kapsamaya başlamışsa yakındır ki bedeniniz bir çığlık atacaktır. Çözemediğiniz bir şeyin üzerine uzun uzun düşünmek, değiştiremediğiniz bir şey için öfkelenmek, birilerinin hayatlarına sürekli müdahale halinde olmak, işlerin bir türlü bitmemesinin stresini üzerinizde taşımak, ha bire kendinize yeni işler bulmak, bunları en iyi şekilde yapamadığınızda kendinizi yerden yere vurmak, taşıyabileceğinizden fazlasını üstlenmiş olmak, çığlıklar atmak istiyorken duygularınızı bastırıp gülümsemeye çalışmak, öyle değilmiş gibi davranmak, kendinize küçük jestler yapamamak, sevdiklerinizle vakit geçirmenin huzurundan kendinizi yoksun bırakmak bir yerden sonra bedeninizin çığlığı halini alır. Sağlık, yaşam şekliyle ilgilidir. Günlük hayatı nasıl yönettiğiniz, stresli süreçlerle nasıl baş ettiğiniz, nerede neye evet, nerede neye hayır diyebildiğiniz, diyemediğiniz, merkezinizde ne kadar kalabildiğiniz, ne kadar esneyebildiğiniz... İyileşmek yaşam şekliniz, hayata bakışınız, hayat duruşunuzda bir değişime gitmedikçe çok da kalıcı bir hal sağlamaz gibi gözüküyor. Ne dersiniz?
Dosta selam olsun,
Hüseyin Akdağ
Kaynak: www.anneoluncaanladim.com
Bireysel Doğum Haritası Analiziniz için bizimle
iletişime geçebilirsiniz:
0212 274 08 47 / 0544 798 52 07
www.heraakademi.com
Doğum haritası
analizimiz ile kim olduğunuzu, dışarıdaki kişinin sizi nasıl gördüğünü, neyin size iyi geldiğini,
bunların bir araya geldiklerinde birbirlerini nasıl etkilediğini, sahip olduğunuz potansiyelleri,
yakın çevrenizi, ailenizi, iç dünyanızı, aşkın sizin için ne olduğunu, yaşama nasıl hizmet
edebileceğinizi, partnerinizden aslında ne beklediğinizi, onunla olmanın size sağladığı fırsatları
ve bu durumun sizi karşı karşıya bıraktığı sınavları, yaşamda sizi neye çağırdığını, neyin sizin
ufkunuzu genişletebileceğini, iş ve kariyer hayatınızın önemli sırlarını, arkadaşlık ilişkilerinizi,
neye teslim olmanız gerektiğini ve ruhsal olarak nereden nereye ilerlemenin önemini
bulabilirsiniz.