Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
KÖPRÜDEN GEÇERKEN
Prof. Dr.  ATİLLA BÜYÜKGEBİZ
Çocuk Sağlığı ve Çocuk Endokrinoloji Uzmanı
Yazı Boyutu:
Çocukluk çağı obezitesi ile ilgili sıkça sorulan sorular

Obezite, yani aşırı kilolu olma bir enerji dengesizliğidir. Alınan enerji ile harcanan enerji arasında bir dengesizlik vardır. Her ne kadar obezitenin çok az bir oranda sebebi endokrin veya genetik kaynaklı olabilirse de, obez hastalar hareketleri az olan ve özellikle kilo aldırıcı karbonhidrat ve yağdan zengin diyetle düzensiz beslenen hastalardır.

- Annesi ve babası şişman olan çocuklarda onlar gibi mi olur?
Anne ve babası şişman olan çocukların şişman olma olasılığı normal kilolu anne ve babası olan çocuklara göre 2 misli daha fazladır. Bunda genetik yatkınlığın yanında, ailenin yemek yeme ve yaşam tarzı etkindir. Eski ve yanlış inanış, kilolu çocuk sağlıklı çocuktur fikri, artık kesinlikle terk edilmelidir.
 
- Ailede kilo problemi olan çocuklar için daha şişmanlamadan alınacak önlemler nelerdir?
Araştırmalar anne sütü ile beslenen çocuklarda mama alanlara göre obezitenin daha düşük olduğunu göstermektedir. Benzer bir bağlantı hamilelik döneminde annenin iyi beslenmesi ile ilgili de kuruluyor. Çocukların aşırı kilolu olmaya eğilimli oldukları dönem, vücut yağ oranlarının artmaya başladığı 5-6 yaşlarıdır. Bu yaşlarda çocukların vücut kütle indeksi artmaya başlar ve bünyeleri daha fazla yağ dokusu depolamaya başlar. Bu dönemde düzenli beslenmenin sağlanması, cips, şekerli içecekler, mayonez, ketçap gibi kalorisi fazla yiyeceklerden uzak durulması gerekmektedir. Genetik kaynaklı şişman çocuklar hayatın ilk yıllarından itibaren şişmandırlar ve ailede de aşırı şişmanlık vardır.
 
- Şişmanlık çocukluktan itibaren mi başlar?
Şişman bir kişi hangi yaşta olursa olsun mutlaka tedavi edilmelidir. Şişmanlık herhangi bir yaşta başlayabilir, ancak ergenlik (adölesan) döneminde şişman olanların yüzde 70’i, eğer tedavi edilmezlerse erişkin yaşlarda da şişman olarak hayatlarını devam ettirirler.
 
- Küçüklüğünde zayıf olan çocuklarda ileride obezite görülebilir mi?
Obezite alınan enerji ile yakılan enerji arasındaki dengesizlik olduğu için, dengesiz beslenme ve aktivite azlığı durumlarında her yaşta, herkeste obezite gözlenebilir.
 
- Kilolar inatçı olabilir mi? Bazı insanlar uğraştıkları halde niye kilo veremezler?
Genetik kaynaklı obezite çok az gözlenmektedir ve ailede de aşırı kilolular mevcuttur. Bunun dışında herhangi bir endokrin sorunu yoksa ve kişi hayatına diyet+egzersizi sokmuşsa mutlaka kilo verir, ancak önce kendisinin kilo vermeye kararlı olması gerekir. Her obez önce bir endokrin muayeneden geçmeli ve tiroid+adrenal bezlerden kaynaklanan herhangi bir sorunu olmadığı saptanmalıdır. Eğer hormonsal bir sorun varsa, bu sorun giderilmedikçe kilo vermek mümkün değildir.
 
- Kilo vermeye çalışırken yapılan yanlışlar nelerdir?
Obezite bir hastalık olduğu için mutlaka hekim ve diyetisyen kontrolünde kilo vermeye çalışılmalıdır. Öncelikle kilo vermeye kararlı olmalı, endokrin ve genetik bir hastalığı olmadığı saptandıktan sonra uygun diyet + fizik aktivite ile kilo verilmelidir. Gazete ve dergi diyetlerini kontrolsüz uygulamak, özellikle gelişme çağında olan çocuk ve adölesanlar için çok tehlikelidir. Diyet yaparken öğün atlanmamalı ve az ve sık (6 öğün) beslenmeye dikkat edilmelidir. Uzun süren açlıklardan sonra yemek yenilmesi insülin salgısını fazla arttıracağından daha tehlikeli olmaktadır.
 
- Su içsem yarıyor diyenler doğru mu söylüyorlar?
Metabolizmanın yavaş olduğu bazı hastalıklar söz konusudur, en önemlisi hipotiroididir. Guatrla birlikte olabilir veya guatrsız gözlenebilir. Eğer hipotiroidiye bağlı obezite mevcutsa, bu hastalık tedavi edilmeden hasta ne kadar diyet yaparsa yapsın kilo veremez. Enerji alımının fazlalığına bağlı obezler genellikle hareketsiz insanlar olduklarından, bu kişilerin kilo vermesi de zordur. Unutulmamalıdır ki obezite tedavisinde sadece diyet değil, ilaveten fiziki aktivitenin arttırılması da şarttır.
 
- İnsülinin şişmanlıkta oynadığı rol nedir? İnsülin dengesizliği olan kişiler kilo almamak için neler yapmalıdır?
İnsülin kandaki glukoz seviyesini düzenleyen hormondur. Glukoz besinlerden alınarak kana karışan basit bir şekerdir. Kandan hücreler kanalıyla alınarak vücut tarafından enerji olarak kullanılır. Kandaki glukoz seviyesinin yükselmesi, pankreastaki bazı özel hücrelerin insülin salgılamasını sağlar. İnsülin kandaki glukozu çeşitli dokulara taşıyan ve kan şekerinin düşmesine neden olan bir ulak gibi işlev görür. Hücreler insülinin mesajına duyarsız olduğundaki duruma insülin direnci diyoruz. Bu duruma obezlerde sık rastlanır ve diyabet veya metabolik sendrom gibi komplikasyonlara yol açabilir. İnsülin direnci olanlarda komplikasyonların gidişatı, beslenmeye ve fizik faaliyetlere özel dikkat göstererek yavaşlatılabilir ya da geri döndürülebilir. Beslenmeye ve fizik faaliyetlere özel dikkat gösterilerek hastalık riskleri azaltılır, vücut ağırlığının yüzde 5-10’nun kaybedilmesi bile fark yaratabilir. Bazı durumlarda hekim tarafından uygun görülürse ilaç desteği de söz konusu olabilir. Çocuklar için daha iyi ve etkili bir strateji söz konusudur: Önleme. Ebeveynler çocukları doğru besleyerek ve onlara fiziksel faaliyet fırsatları vererek çocuklarının, sağlık sorunlarının üst üste eklendiği bu tehlikeli yolculuğa hiç çıkmamalarını sağlayabilirler.
 
- İnatçı kilolardan kurtulmak için nasıl bir reçete uygulanmalı, önerileriniz nelerdir? Zayıflatan ipuçları verebilir misiniz?
İnatçı kilolardan şikayet edenlerde hormonsal veya genetik bir sorun olmadığı saptanmalıdır. Eğer varsa bu yönde tedaviye geçilir. Ancak böyle hastaların oranı çok düşüktür. İnatçı kilodan şikayet edenler genellikle hareket azlığı veya uygun olmayan diyetle beslenen kişilerdir. Günde en az 1 saat hızlı hızlı yürüme, hafif koşu, ip atlama, merdiven inip çıkma gibi hafif, orta egzersiz öneririm. Bunun dışında istedikleri sporları da yapabilirler. Öğün atlamamaları gerekir. Az ve sık yani 6 öğün beslenmeliler. Midede devamlı tokluk hissi olmalı ve öğün miktarlarını azaltarak mide hacmini küçültmeliler. Evde salatalık, marul gibi yeşillikler olmalı ve acıktıkça kalori değerleri çok düşük olan bu besinler tüketilmelidir. Televizyon karşısında geçirilen zaman azaltılmalıdır. Bu durum televizyon + yiyecek özellikle de kilo aldırıcı cips, kuruyemiş, şekerli yiyecekler şeklinde gözlenmektedir.
Amerikan Pediatri Akademisi, ebeveynlerin çocuk ve gençlerin televizyon ve video seyretme süresini günde en çok 2 saatle sınırlamasını tavsiye etti. Bu süre doğrudan eğitim amaçlı olmamak kaydıyla internet başında geçirilen süreyi de kapsamalıdır. İngiltere’de televizyonun en sık seyredildiği primetime’da özendirici ve kilo aldırıcı besin reklamları konmamaktadır.

-Porsiyon büyüklüğü genişleyen bel ölçümüzün sorumlularından bir başkası mı?
Günümüzde yiyecekler nispeten ucuz olduğundan restoranlar daha yüksek fiyat etiketi koymadan daha büyük porsiyonlar da sunabiliyorlar. Bizlerde paramızın karşılığını almamız gerektiğini düşünüyoruz. 1950’lerde gazozlar 24 mil’lik şişelerde iken şimdi 33,50 mil’lik şişe veya bardaklarda sunuluyor. Büyük şişe veya kutulu içecekler sırf şekerden 500 kalori sağlayabilir. Günümüzde pek çok anne ve baba çalışıyor. Bebek ve çocukların yuva ve okulda, ebeveyn kontrolü olmadan vakit geçirmeleri söz konusu oluyor. Yuva ve okul yemekleri mutlaka kontrol edilmeli ve okul kantinlerinin fastfood yönünden takipleri yapılmalıdır. Okullarda beden eğitimi faaliyet ve dersleri özendirilmelidir.
 
- Türkiye için şişmanlık tehdit haline geldi diyebilir miyiz?
Evet. Eskiden zengin toplumların sorunu olan şişmanlık artık gelişmekte olan toplumların da sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Yurdumuzda da gerek çocukluk gerekse erişkin döneminde şişmanlık artık toplum sağlığını tehdit eden ve mutlaka önlem alınması gereken bir hastalık. İlaçlar, işgücü kaybı, tedavi masraflarını da düşünürseniz hem kişisel hem de ülke ekonomisi için büyük bir olumsuz etken.


Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.