Bu yazımda sizlere koruyucu diş hekimliği
uygulamalarından bahsedeceğim... İlk bölüm, fluor, fluorid, flor uygulamaları
hakkında...
Hepimizin bildiği bir şey var ki, dişlerde problem oluşması çok
kolay, ancak çözümü problemin oluşumu kadar kolay değil... Hele çocuklar söz konusu olduğunda durum
daha daha karmaşık bir hal alıyor. Diş çürüğü tedavisi hem pratik hem de ekonomik açıdan kolay
değil. Birçok ülkede diş hizmetleri sosyal sigorta kapsamında olduğundan ve her bir diş kaybı
devlete yük getirdiğinden dolayı çalışmalar "dişi nasıl tedavi ederiz"den ziyade "dişleri nasıl
koruyabiliriz" sorusuna odaklanmış durumda... Bu da "koruyucu diş hekimliği"nin öneminin gün be gün
artmasına yol acıyor tabii ki...
Ülkemizde diş çürüğü hakkında bilinçlenme henüz yeni
tomurcuklanıyor... Anne ve babalar artık bebeklerini dişleri çürümeden bizlere ilk kontrol için
getirmeye başladılar. Bu da daha önce de belirttiğim gibi biz pedodontistler (çocuk diş hekimleri)
için koruyucu uygulamalar ile dişleri çürümeden kontrol altına alabilmek ve takip edebilmek için
büyük şans.
KORUYUCU DİŞ HEKİMLİĞİ UYGULAMALARI NELER?
Temel olarak diş hekimlerinin yapacağı uygulamaları iki ana
başlıkta toplamak mümkün. Fluorid uygulamaları ve Fissür örtücüler.
Fluor, hemen hemen bütün diş
macunlarının içinde etken madde olarak bulabileceğimiz dişlerin yapısını güçlendiren bir elementtir.
Basitçe, dişin yapısına katılır ve diş minesinin güçlenmesini sağlayarak, diş çürüklerini önler.
Diş minesi kristal bir yapıdadır ve asitlere maruz kaldığında bu kristal yapı bozulur. İşte
fluor bu kristal yapıyı oluşturan moleküllere bağlanarak diş minesini çok daha dayanıklı bir hale
getirir ve kristaller çok daha asitli ortamlarda bile yapısını koruyabilir. Yani tükürüğümüz asitli
bir ortam haline geldiğinde de minenin çözülmesini azaltır. Fluor, ayrıca kemikleri güçlendirir ve
osteoporozu azaltır. Ancak dikkat! Uygun dozajda…
Fluor, elektro negatif bir element
olduğundan ve aktivitesi fazla olduğundan doğada element haline rastlanmaz. Genellikle kompleks
bileşikler halinde volkanik bölgelerde, toprak ve suda fluora rastlanır. Gıda olarak demlenmiş çay
ve balıklarda, az miktarda da muz ve patateste bulunur. Ayrıca fluorlu su bulunan bölgelerde yetişen
bitkilerin yapısında da rastlanmıştır.
Eski çalışmalar, dişler henüz oluşum aşamasındayken
fluorun etkili olduğu düşünülerek yapılmışlardı. Bunlar, hem bebek anne karnındayken annenin
kullanımı ile hem de doğumdan sonra fluorun asıl etkisini yutulduğunda gösterdiğini söyleyen
çalışmalardı. Fluor alımının bu şekline, yani fluorun yutularak sindirim sisteminden kana karışarak
kemik ve dişlere dağılmasına "sistemik fluorid uygulaması" diyoruz.
Bazı ülkelerde içme
sularının, sütlerin ve hatta tuzların fluorlanması, sistemik uygulamaya yöneliktir. Hala kullanımda
olan fluor tabletleri ve damlaları da yine sistemik uygulamaya örnektir. Sistemik uygulama,
yapıldığı ülkelerde, çürük oluşum sıklığını dramatik biçimde azaltmıştır. Ancak şebeke sularının
fluorlandığı ABD' de, alınan fluorid miktarının kontrolü zor olduğundan, ayrıca bu sularla
beslenen bitkilerin de fluorid depolayacağı ve toplamda alınan fluorid miktarının fazla olabileceği
ve yan etkilerinden dolayı bu uygulama terk edilmiştir.
Sistemik fluorid kullanımına örnek
olarak ülkemizde fluor tabletleri, fluor damlaları, bazı hazır içme suları ve bebek suları
söylenebilir.
DİŞLER ÇIKARKEN...
Zaten yakın
zamanda yapılan çalısmalar da fluorun dişler oluşurken değil, oluştuktan sonra ağız içerisine
çıkarken etkili olduğunu göstermektedir. Bu da bizi fluorun çok daha güvenli bir uygulama yolu olan
"topikal fluorid uygulaması"na getirmektedir. Topikal fluorid uygulaması diş hekimi tarafından
fluorun kontrollü bir şekilde dişler üzerine sürülmesi şeklindedir. Fluorun ağız mukozasından
emilimi yüzde 1’den bile az olduğu için günümüzde de fluorun en güvenli uygulanış sekli sayılabilir.
Çocukların yaş ve toleransına göre hekim fluoru ya vernik şeklinde fırça ile dişler üzerine uygular,
ya da özel plastik bir kalıp ile fluorid jeli içerisinde dişleri 1 dakika kadar bekletir. Her iki
yol da hekim kontrolündedir.
Çocuklar fluorid uygulamasından sonra yarım saat kadar hiçbir
şey yiyip içmemeli, ağızlarını suyla çalkalamamalıdırlar. Tercihen 6 saat kadar da süt ve süt
ürünleri tüketmemeliler, böylece fluor uygulaması maksimum etkiyi gösterebillir.
Topikal
fluor uygulamasının koruyucu özelliği 6 ay kadar devam eder. Fluor uygulaması 6 aylık periyotlarla
düzenli olarak yapıldığında sağladığı etki maksimuma ulaşır.
Topikal Fluor uygulamasının
yöntemi bireyin yasına göre de değisiklik gösterebilir, örneğin tükürme ve yutkunma kontrolü tam
gelişmemiş çocuklarda fluorun vernik formu tercih edilirken, daha büyük çocuklarda APF formu
kullanılmaktadır.
Çalışmalar topikal uygulamayla beraber sistemik uygulamanın fluorun
etkinliğini arttırdığını söylemektedir. Ancak bu iki uygulamanın bir arada yapılmasına, çocuğun ağız
ici genel durumu ve çürük oluşum sıklığı pedodontist tarafından değerlendirildikten sonra karar
verilmelidir. Bununla birlikte, özel gereksinimli, engelli ve ağız bakımının çok zorlukla sağlandığı
bireylerde sistemik fluoridden destek alınması uygun olabilir.
KONTROLLÜ KULLANIM
Fluorid kullanımı ile ilgili en
önemli nokta kullanımın kontrollü olmasıdır. Fluor, diş çürüklerini engelleme ve başlangıç
çürüklerini geri döndürebilme etkisi olabilen son derece özel bir maddedir. Ancak hekim kontrolünde
kullanılmadığı zaman (tıpkı D vitamini gibi) vücutta kemiklerde ve dişlerde birikim yapar. Aşırı
dozajda kullanımı dişlerde lekelenmelere yol açabilir. Ancak bunlar uzun süreli ve yüksek dozajda
fluor kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan yan etkilerdir. Ağız mukozasından fluor emilimi çok
sınırlı olduğundan (yüzde 1’den de az) diş hekiminizin uygulayacağı topikal fluor ile ilgili böyle
bir durum söz konusu değildir.
Fluorun yanı sıra, günümüzde xylitol, sentetik kazein gibi
dış çürüğünü önleyen farklı maddeler de vardır. Bu maddeler de fluor gibi dış çürüğünü engellemeye
yönelik olarak kullanılmaktadır. Ancak fluorun etki gücü bu maddelerden çok üstündür. Bu nedenle
fluor, koruyucu dış hekimliğindeki yerini daha uzun yıllar koruyacak gibi gözüküyor.
Tabii bu
arada asıl koruyucu hekimlerin evde anne ve babalar olduğunu hatırlatmak isterim. Çocuklarınızın
dişlerine yapılan düzenli fırçalamanın ne kadar işe yaradığını tahmin bile edemezsiniz.
Sevgilerimle...