Anne olmak böyle işte…
Oğlum
herhalde 3 yaşlarındaydı ve hasta idi, ateşi vardı. Hayatı boyunca hiç şurup içmediği için iğne
olması gerekiyordu. Ve (hiç unutmuyorum) bana şöyle dedi, “Anne acı çekmeme izin verme!” O kadar
üzülmüştüm ki… Biz annelerin omuzlarındaki yükün ağırlığına bir bakın, hayatımız boyunca bu küçük
(bizim için hep küçük kalacak) sevimli varlıkları başlarına gelecek her türlü kötülükten korumaya
çalışmak… Bunu başarabildiğimizde mutlu olmak, başaramadığımızda da duyduğumuz
çaresizlik…
Gerçekten zor bir müessese annelik… Hülya’yı yine kutluyorum böyle
güzel bir isim bulduğu için “Anne olunca anladım”. Bir cümlede ancak bu kadar DURU bir şekilde
anlatılabilir bu duygu…
Yıllardır annelerin, bize, bizim de kongrelerde birbirimize
sorduğumuz bir soru var. “Acaba hayatın erken dönemlerinde alacağımız önlemler özellikle risk
grubundaki çocuklarda astım geliştirmesini önleyebilir mi?”
Son 50 yıldır astım sıklığı
dramatik bir şekilde artmıştır. Dünyada astımı olan insan sayısının 300 milyon olduğu
düşünülmektedir. Evet, elimizde astım tedavisinde kullanılan birçok ilaç var ve daha etkin ilaçlar
bulabilmek için de çok çaba var ama bu ilaçlar ne yazık ki astımı ortadan kaldırmıyor, sadece
şikayetleri kontrol altına alıyor.
OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARDA HAVA YOLU
HASSASİYETİ
Okul öncesi dönemde tekrarlayan öksürük, hırıltı gibi astım benzeri olan
çocukları farklı bir grup olarak değerlendirmek gerekir. Bu çocukların önemli bir kısmında büyüme
ile şikayetler kayboluyor, bu neden ile de bu çocuklara astım demek yerine hava yolu hassasiyeti
gibi tanımlar kullanmayı tercih ediyoruz çoğu kez. Ama bazı çocuklar diğerlerinden biraz daha
farklı, hayatlarının daha ileriki dönemlerinde astım geliştirme riskleri daha yüksek. İşte özellikle
bu çocuklar için hayatın erken dönemlerinde alınabilecek bazı önlemler astım gelişimini önleyebilir
mi acaba?
Bu konu ile ilgili olarak da yapılan çalışmalar da birçok konuda olduğu gibi
tartışmalı… Bazen anne babalara açıklama yaparken, “O da olabilir, bu da olabilir ama … olursa şunu
da göze önünde bulundurmak lazım” dediğimde hayretler içinde bakıyorlar. Özellikle mühendis olan ya
da bilgisayar, matematik gibi konular ile ilgili olan ebeveynler, “Daha net bilgiler yok mu
yani? Nasıl olur?” diyorlar. Ne yazık ki 2+2’nin 4 etmesi kadar net ve değişmez olamıyor tıptaki
bilgiler…
Birçok çalışma yapıldı bu zaman kadar, acaba hayatın erken dönemlerinde çocuğun
soluduğu hava ya da yediği yiyeceklerdeki alerjen miktarı azaltılır ise, başta astım olmak üzere
allerjik hastalıkların gelişmesini engelleyebilir miyiz diye?
ALERJENLERİ
AZALTMAK…
Bu zamana kadar yapılan çalışmaların önemli bir kısmı sadece tek yöntem üzerinde
yoğunlaşıyordu. Mesela, sadece ev tozunun ya da sadece diyet değişikliklerinin azaltılmasının astım
üzerine etkisinin incelenmesi gibi. Son yıllarda yapılan bazı çalışmalarda ise sadece tek alerjeni
azaltmaya yönelik değil (yani sadece diyet ya da sadece ev tozunu azaltmaya yönelik değil) birçok
alerjeni aynı anda azaltmaya yönelik önlemlerin bir arada alınmasının riskli çocuklarda astım
gelişimini önlemeye yönelik etkilerini araştırmıştır.
Mesela, Kanada’da yapılan bir
araştırmada bu önlemlerin alındığı çocuklarda 7 yaşında astım geliştirme riski yüzde 14,9 iken bu
önlemleri almayan çocuklar arasında astım riski yüzde 23 olarak bulunmuştur.(1) Burada yeni
yayınlanan güzel bir çalışmanın sonuçlarından da bahsetmek istiyorum.(2)
Ağustos 2012’de
yayılanan bu çalışmada astım açısından riskli bebekler (anne, baba ya da kardeşinde allerjik astım
olan) doğduktan sonra, emzirme süresi içinde anneye kabuklu deniz hayvanları, balık, fıstık, yumurta
soya gibi alerjenik gıdaları yememesi önerilmiş. Özellikle yatak odası ve oturma odasında ev tozuna
ilişkin önlemler alınmış, antialerjik yatak kılıfları kullanılmış. Bu önlemlerin yeterli düzeyde
alınıp alınmadığı evdeki ev tozu miktarı ölçülerek takip edilmiş. Çalışmaya alınan çocuklar 1,2,4,
8 ve 18 yaşlarında astım ve alerjik hastalıklar açısından takip edilmiş ve alerji testleri
yapılmış. 18 yaşına geldiklerinde çevresel önlemlerin alındığı grupta astım geliştirme riskinin çok
daha az olduğu görülmüş.
ALINABİLECEK ÇEVRESEL ÖNLEMLER
Bu çalışma erken dönemde
çevresel önlemlerin alınmasının çocukluktan, erişkinliğe uzanan dönemde astım riskini anlamlı bir
şeklide azalttığını gösteren ilk uzun dönem çalışma. Az sayıda (120 çocuk) çocuğun dahil edildiği
çalışma çocukların titiz bir şekilde 18 yıl boyunca izlenmeleri nedeni ile bilimsel açıdan çok
değerli. Bu konuda daha fazla sayıda çocuğun dahil edilmesi ile yapılacak başka çalışmalar ihtiyaç
var tabii ki.
Bu ve benzer önlemleri alarak belki bütün riskli çocukları astımdan
koruyamayız, ama annesi ya da ağabeyi alerjik astım olan bir bebek doğduğunda annesi bize “Çocuğumun
astım geliştirme riskini azaltabilmek için neler yapabilirim?” dediğinde bazı öneriler
verebiliriz.
GENETİK ETKİLİ Mİ?
Her türlü hastalıkta olduğu gibi astım gelişiminde
de genler çok önemli. Ama sadece genler değil, özellikle hayatımızın ilk birkaç yılı içinde
yaşadığımız çevre ve çevre ile genlerimizin etkileşimi astım gelişiminde önemli. Çevre dediğimizde
de başta ev tozu olmak üzere iç ortam allerjenleri, diyet ile alınan allerjenler, araya giren
enfeksiyonlar gibi birçok faktör rol oynuyor.
Genlerimiz değiştiremediğimize göre acaba
çevremizi değiştirebilir miyiz?
EV TOZU:
Çocuğunuzun her akşam yatağını ortalama
100 bin-10 milyon arası ev tozu böceği ile paylaştığını öğrenmek sizi hayrete düşürebilir. Bu küçük
mikroorganizmalar gözle görülmez, ne kadar temiz olursa olsun bütün evlerde vardır. Nemli ve ılık
ortamları severler, insan ve evde hayvan var ise onların derisinden dökülen artıklar ile
beslenirler. Aslında ev tozu böceklerinin artıklarının alerjik olmayan çocuklara bir zararı yoktur
ama astımlı çocuklar için, özellikle de ev tozu allerjisi olan çocuklar için sorun olabilir.
Önlemler: Evin iyi temizlenmesi, sık aralıklar ile süpürülmesi, sonrasında ise
iyi havalandırılması önemli. Anti-alerjikyatak, yastık kılıflarının kullanılması kolay uygulanabilir
olan ve önerilen yöntemelr arasında. Ev tozu düzeyini sıfıra indirmek mümkün değil ama şunu
söylebiliriz. Basitçe en etkin yöntem sıcak su ile yıkama‘Yıkayabileceğiniz her türlü yatak
materyalini (>55 C) su ile yıkayın’.
2-Beslenme: İlk 6 ay anne sadece anne sütü
verilmesi, katı gıdalara 6 aydan sonra başlanması nemli. Ailede alerjik hastalık hikayesi olan
çocuklarda inek sütü, yumurta beyazı ve soya gibi gıdaların 1 yaşından önce başlanmaması
öneriliyor. Ayrıca deniz ürünleri (balık) ve fıstık gibi gıdalardan da 1 yaşından önce
kaçınmak yerinde olur.
3-Bebeğin sigara dumanına maruz kalmaması çok çok
önemli.
SONUÇ
Astımı önlemek için bu önlemleri almanın önemi tartışılıyor ama
alerjik astımı olan çocuklarda bu önlemlerin alınmasının araya giren atakları azalttığını gösteren,
çocukların çok daha az astım şikayeti yaşadığını gösteren çalışmalar var. Bunun dışında temzilik
malzemeleri, şömine, odun ya da kömür sobası, havatemzileyici spreyler, parfümler gibi kimyasal bazı
irritanların da çocuklarda astım semptomlarını arttırabileceğini unutmamak
gerekir.
Çocuklarımızı her türlü kötülükten uzak tutabilmek için yeterince güçlü
olabileceğimiz sağlıklı mutlu yarınlar dileği ile…
Sevgi ve saygılarımla…