Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
DOĞUMA DOĞRU
Op. Dr.  HAKAN ÇOKER
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
Yazı Boyutu:
Bir başlangıçtır doğum

Bir başlangıçtır doğum. Bebeği, ailesini ve aslında tüm toplumu ilgilendiren kutsal bir başlangıçtır. Ama aslında her şey doğumla değil, bebeğin ilk oluşumuyla başlar. Güzel bir başlangıç için sevgi ve güven şarttır. Sevgiyle beslenen bebekler daha bir sıkı tutunur rahme, çok daha pozitif başlarlar hayat yolculuklarına.

12 yıldır takip ediyorum gebeleri, doğumlarına kadar izliyor ve o mucizevi anlarda yanlarında oluyorum. Binlerce aileyi izledim ve şaşkınlıklarına, sevinçlerine tanık oldum. Ama özellikle 3 durumda heyecanları görülmeye değer oluyor.

İlk heyecan gebelik testi ile başlıyor. Kimisi evde, kimisi sağlık merkezinde testini yaptırıyor. Ve hamile olduklarını öğrendikleri o anda sanki bir mucizeye tanık oluyorlar, heyecanlanıyorlar, kızarıyorlar, sevinç ve utangaçlık arasında gidip geliyorlar. Annelik büyümek demek, belki de büyüdüklerine ancak o anda şahit oluyor ve inanmakta güçlük çekiyorlar.

BEBEĞİN RUH KAZANMASI
Bu duygulara alıştıktan sonra bebeğimiz büyürken yavaş yavaş kendini hissettirmeye başlıyor. İlk 3 ayda gebelerimiz bir geçiş dönemi yaşıyor. Kanlarında dolaşan hormonlar kendilerini çok farklı hissetmelerine neden oluyor. Aslında bu sırada bebekleri de büyük bir mücadele veriyor. Bu mücadele sırasında annesine orada olduğu mesajlarını hormonlarla iletiyor; “Anneciğim, daha çok küçük olduğumdan beni hissedemiyorsun ama burada olduğumu bil ve yaşamını ona göre yönlendir. “Kimisi yorgun hissediyor, kimisi bilinen gebelik bulantılarından şikayetçi oluyor, kimisi de içeride filizlenen bebeklerini hissetmekte zorlanıyor.

Bu yeni yuvada tutunma çabasından sonra ilk 3 ayda bebeğin tüm organları oluşur ve artık gerçek bir bebek olur. Bir erişkin gibi yavaş yavaş yaşadığı dünyayı tanımaya başlar. Bilindiği gibi ilk 3 ay düşüklerin yoğun yaşandığı aylardır. Bebekte bir problem varsa, bu yolculuğu tamamlayamaz. 3 ay geçtikten sonra artık yeni bir başlangıç başlar. Afrika’daki değişik kabilelerde bu olay “bebeğin ruh kazanması”  adı altında ritüel bir törenle kutlanır. Gerçekten bebek 3 ay sonrasında düşük risklerini atlatır ve artık yavaş yavaş hissetmeye başlar.

HOŞ GELDİN BEBEK
Buna benzer sürpriz bir töreni birlikte çalıştığımız Laurence’ın doğumunda yaptık. Eşiyle birlikte geldiler. Yakın arkadaşları, doğumlarında yardımcı olduğu gebeler tek tek ellerimizi  karnına koyduk ve bebeğe “hoş geldin” dedik. Çok güzel duygusal anlar yaşandı. Bebeği henüz oynamadığından anneliği tam olarak hissedemiyordu. Bu sevgi dolu törenden sonra kendisini çok daha iyi hissettiğini söyledi. Bebeğin de bu duyguları hormonlar sayesinde hissettiğine eminim.

3 AYLIK ULTRASON TETKİKİ
İkinci büyük heyecan 3 aylık ultrason tetkiki sırasında yaşanıyor. Anne ve baba küçük bir görüntü beklerken kendilerine neredeyse el sallayan, bir o yana, bir bu yana zıplayan gerçek bir bebek buluyorlar karşılarında. Şaşkınlıkları görülmeye değer. İşte o anda, gerçekten bebeklerinin daha bir farkına varıyorlar. Ona daha fazla değer veriyorlar. Onu daha çok sahipleniyorlar. Bu inanılmaz karşılaşma hafızalarından gitmiyor.

HAMİLELİĞİN BALAYI DÖNEMİ
Daha sonra yaşananlara ben hamileliğin balayı dönemi diyorum. Bebek büyüyor ve kendini küçük tekmelerle hissettirmeye başlıyor. Gebeliğin ilk aylarındaki küçük şikayetler geçiyor. Herkes hamile olduğunuzu öğrendiğinden size kraliçeler gibi davranıyor. Kendinizi ve bebeğinizi çok değerli, sevilen ve kollanan bir konumda hissediyorsunuz. Salgılanan hormonlar sayesinde cildiniz de güzelleşiyor, kırışıklıklar gidiyor. Bu dönem eğer iş ve aile stresiniz yoksa, gerçek bir balayı gibi yaşanıyor.

Bu aşamada unutulmaması gereken bebeklerinizin herşeyi hissettiğidir. Bebeğin duygusal uyumu bu aylarda başlar. Annesinin ve dış dünyanın farkındadır. Pozitif duygularla güçlenir. Bu bilinçle bebeklerine davranan ailelerde doğumdan sonra da bebeklerin çok daha sakin olduklarını gözlemliyoruz.

BEBEK HİSSEDİLMEK İSTER
Bir öğretmen gebem vardı. Defalarca bana bebeğinin oynamasını hissetmediğini, sadece geceleri yatmadan önce tekmelediğini söylüyordu. Araştırdığımda bütün gün bebeğe zaman ayırmadığını fark ettim. Ders aralarında bile yine gürültülü bir ortam olan öğretmenler odasında vakit geçiriyordu. Aslında tanı çok kolaydı. Bebek bütün gün ona ulaşmaya çalışıyor, ama o bunu algılayamıyordu. Bebeği hissedebildiği tek an yatmadan önceki sessizlikti. Bebekleriniz hissedilmek ve ilişki kurmak istiyor.

Ve bu aylar inanın çok çabuk geçer. Doğum artık yaklaşmıştır. Yavaş yavaş doğumla ilgili kararları verme zamanıdır. Heyecanlar ve belki de korkular öne çıkmaya başlar.

İşte bu aşamada hamile eğitimi çalışmaları size destek olacaktır. Merkezimize gelen gebeler aslında neyle tanışacaklarını bilmiyorlar. Dersler ilerledikçe anlıyorlar ki, aslında doğumdaki en önemli şey kendini bırakmak ve güvenmek. Bedenine güvenmek, bebeğine güvenmek, doktoruna güvenmek. Gerisi kendiliğinden geliyor.

DOĞUM ANI
Heyecanlandıkları üçüncü önemli olay doğum anı… Doğum anı bir son değil, bir başlangıç… Bir kurtuluş değil, bir kavuşma…

Çok özel ve duygulu anılarımız var doğum anlarıyla ilgili. Özellikle kendini hazırlamış ve bebeğine kavuşmaya hazır anneler bu anın büyüsünü yaşayabiliyorlar.”Hadi bebeğim” diye bebeğine yol veren anneler, doğar doğmaz onu almak için kollarını açıyorlar. O an sanki her şey duruyor. Odada bulunan biz sağlık personeli, o büyülü anda bir adım geri çekiliyoruz. Anne ve bebeğin kutsal buluşmasını seyrediyoruz.

İşte bu an, çekilen tüm yorgunlukları alıyor. Anne bebeğini ilk defa görüyor. Bebeğine aşık olamayana henüz rastlamadım. Bebek annesini kokluyor, hissetmeye çalışıyor. Ve anne kucağına bırakılan, sevgiyle annesini kolları tarafından sarılan bu bebeklerin ağlaması hemen bitiyor. Odada bu buluşmanı heyecanı yaşanıyor. Bazen yıllardır doğum yaptıran ebelerin bile boğazına bir şeyler düğümleniyor. Unutulamayacak ve tarif edilemeyecek bir anı kalıyor.

Çağın’ın doğumu da bu unutulmaz anılardan biriydi. En büyük şansımız doğumun video çekiminin yapılmasıydı. Çağın’dan aldığımız izinle doğum videosunu derslerimizde izletmeye başladık. Derslerde yaklaşık 15’e yakın doğum seyrettiriyoruz. Yabancı videoları gebelerimiz yarı heyecan, yarı merakla seyrediyorlar. Ama sıra kendilerinden birinin doğum videosuna geldiğinde, istisnasız her grupta Çağın’ın kızı Dağsu’yu büyük bir çaba ve heyecanla dünyaya getirmesini, sonra kollarıyla onu sarmasını, “Hoş geldin” deyişini, Dağsu’nun tanıdık gözlerle annesine bakıp, başını yaslayışını ağlayarak seyrediyorlar. Ben bile orada olmama ve defalarca görmeme rağmen her seyredişimde duygulanıyorum. Her gebenin böyle bir doğumla bebeğine kavuşabilmesi için elimden geleni yapıyorum.

EŞ DE DOĞUMA GİRMİŞSE...
Hele bir de eşler doğuma girmişlerse o zaman aile olmanın gerçek anlamı yaşanıyor. Ben bunlara aile doğumları ismini verdim. Anneler daha fazla anne, babalar daha fazla baba oluyor.

Aslında problem çıkmadığı sürece biz doktorlar doğumda birer izleyiciyiz. Doğanın bu mucizesine ne kadar az müdahale edersek, anne bebek bağı o derecede daha kuvvetli oluyor. Doğumda sabretmeyi ve gereksiz alışılmış müdahaleleri azaltmamız gerekiyor. Gebelerin doğumda sadece destek, güven ve sevgiye ihtiyacı var. Bir de her şeyin iyi gittiğini ve bebeklerinin sağlıklı bir yolda ilerlediğini duymak istiyorlar. Bunlar sağlanırsa kendilerine güvenleri artıyor.

EN ÖNEMLİ KONU: SABIR
Burada en önemli konu sabır… Sabır tecrübe istiyor, sabır güven istiyor, sabır dikkat ve hazırlık istiyor. Biz doktorlar genellikle gebeleri ara ara görüyor ve daha çok doğum anında onlarla birlikte oluyoruz. Laurence’ın doğumu evde olduğundan ve riske yer bırakılmaması gerektiğinden, başından sonuna kadar oradaydım. O zaman ebelerin ne kadar önemli bir görevi olduğunu yeniden keşfettim. Beklemek, hem de güven vererek beklemek çok kolay değildi. Her kasılmayı gebeyle birlikte yaşamak, ona destek vermek… Ebelik sanatı bu… Ebelerimiz maalesef özellikle büyük şehirlerimizde hak ettikleri yerlerde değiller, oysa belki de yavaş yavaş doğumları yeniden ebelerimizin o şefkatli ellerine bırakmak gerekiyor. Bu sabır ebelerimizde doktorlarımızdan çok daha fazla var.

EVDE DOĞUM
Aslında bunların en iyi sağlandığı yer ev ortamları. Laurence, doğumunu evde ve su havuzunda yaptı. Kendini çok iyi hazırlamasının yanında evinde olmak ona çok daha fazla huzur veriyordu. İstediği gibi yürüdü, bahçeye çıktı, eşine sarıldı. Bizler sadece izleyiciydik. Doğumu tahminimizden çok daha hızlı gitti. Tamamen müdahalesiz, sakin bir doğum yaptı. Ağrı dahi hissetmedi, sadece bebeğin başının yaptığı baskıdan bahsetti. O kadar kendinden emindi ki doğumda bile müdahale etmeme gerek kalmadı. Büyülenmiş gözlerle eşiyle birlikte bebeklerine kavuşmalarını seyrettik.

İngiltere’de ev doğumları sayısı artıyor. Belki bizim ülkemiz için ev doğumları henüz teknik açıdan mümkün değil, ancak hastanelerdeki doğum odalarına ev konforu ve sıcaklığını getirmek mümkün. Bir de eskinin şefkat dolu köy ebelerinin, güven veren desteğini sağlayabilirse, doğumların çok daha coşkulu geçeceğine inanıyorum.

SONUÇ...
Sonuç olarak, hamile eğitimleri sayesinde gebelerimizle kurduğum o güzel sıkı bağlar, benim de doğumlara bakışımı değiştirdi. Artık doğumları biran önce sonlandırılması gereken riskli bir olay olarak görmüyorum. Doğumları gebelerin güven veren içgüdülerine bırakıyor ve onları izliyorum. Onlar ve bebekleri ne yapacaklarını biliyorlar. Bir problem olunca benim orada olduğumu ve müdahale edeceğimi biliyorlar. Karşılıklı güven içinde mutlu sona değil, mutlu başlangıçlara doğru ilerliyoruz. Güzel geçen ve doğar doğmaz annesinin teniyle buluşan her anneyle birlikte ben de yeniden doğuyorum. Kendisi de emekli ebe olan annemden bana geçen mesleğin erdemini ve gururunu yeniden, yeniden hissediyorum.

 


Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.