Okulların mezuniyet zamanı geliyor...
Bu zaman yaklaştıkça birçok anne-baba, çocuklarıyla bazı huzursuzluklar yaşamaya başlıyor. Tartışma yaşanan konular incir çekirdeğini doldurmasa da, gerilimin dozu yine de yüksek oluyor. Üstelik de bu tartışmalar ya da gerilimler eskiye kıyasla daha sık tekrar ediyor.
Hele eğer çocuğunuz liseyi bitirmekte ise, evdeki gerilimin normalden çok daha yüksek olduğunu hissetmişinizdir. Ne de olsa çocuğunuzun önünde koskoca bir üniversite sınavı ve onun yarattığı stres var. İşte bu yüzden, ikinci dönemin başından itibaren birçok anne-baba, lise son sınıftaki çocuğunu kolundan tutup, biz psikologlara getiriyorlar. Aslında çoğunlukla anne-babanın böyle bir talebi olmadan, gencin kendisi istiyor bir psikolog ile görüşmeyi. Çünkü kendisi de akıl sır erdiremiyor bu kadar gergin, öfkeli, tahammülsüz olmasına. Gerekli gereksiz çok sevdiği annesine çıkışmasına. Hatta kendince üniversite sınavını çok fazla önemsemese bile yaşıyor bu sinir bozucu durumu. Bazı gençler diyorlar ki, “Ben aslında fazla takmıyorum sınavı ama çevremdeki tüm arkadaşlarım çok önemsiyor. O yüzden ben de geriliyorum.” Anne-babanın, “Senin nereyi kazandığın önemli değil, bizim için önemli olan senin sağlığın, mutluluğun” demesi de genci fazla rahatlatamıyor. Bunun bir sebebi, hayalini kurduğu üniversiteyi ya da bölümü kazanmayı en başta kendisinin istiyor olması. İçinde bulunduğu belirsizlik halinin ona yaşattığı kaygının son bulmasını istemesi. Nerede durduğunu, hangi yolu izlemekte olduğunu bildiği, önündeki seçeneklerin ne olduğunun açıkça belirdiği günlerin gelmesi.
AYRILIK...
Elbette ki belirsizlik içinde olmak bir insanı çok gerebilir ve ilişkilerinde çatışmalara sebep olabilir. Fakat yine de lise son sınıfta yaşanan bu gerilimli dönemin tek sorumlusu üniversite giriş sınavı değil. Burada çok daha başka, gizli yaşanan, ve çok önemli bir süreç var. O da “ayrılık”. Liseyi bitiren genç aslında pek çok şeyi geride bırakıyor: Lise arkadaşlarını, eğitiminin üniformalı dönemini, teneffüs zillerini, Pazartesi sabahı ve Cuma akşamı yapılan bayrak törenlerini, okulun korunaklı dünyasını geride bırakıyor. En önemlisi ergenliğini geride bırakıyor. Artık birey olarak tanınacağı, belki üniversiteye, belki askere, belki işe gideceği bir yeni döneme geçiyor. Artık ne çocuk ne de ergen olmadığı, kendisinden yetişkin tavırlar beklenecek, hayatın içinde çok daha fazla sorumluluk alması gerekecek yıllar geliyor.
İşte, liseden mezuniyetle birlikte açılan yeni dünyanın kapısında gencin yaşadıkları bunlar. Eğlendiği ve birçok güzel anı paylaştığı okul arkadaşlarından ayrılırken, aslında biraz da kendi gençliğinin bir bölümünden ayrılıyor.