Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
YENİ ÇAĞIN EĞİTİMİ
FİLİZ YILDIRIM
Eğitimci
Yazı Boyutu:
Duvar (The wall*)

 

Pink Floyd’un “The Wall” adlı albümünde, İngiliz eğitim sistemini eleştiren ünlü bir şarkısı vardır. Albümün daha sonra filmi de çekilmiş. Filmde beni en çok etkileyen sahne, dev bir kıyma makinasına doğru yürüyen çocukların görüntüsüdür. Üzerinde okul forması olan bir sürü çocuk sıraya girerek uygun adım yürürler fondaki şarkının eşliğinde. Sırası gelen makinaya düşer ve oradan ezilmiş, yoğrulmuş olarak kıyma halinde çıkar.

Evet, benzetme çok sert ve acımasız, yine de sabahları okullara öğrenci taşıyan servisleri gördüğümde bu görüntüler gelir aklıma. Biz öğretmenler “doğruları”, “kuralları” öğretmek uğruna neleri eziyoruz farkında olmadan, diye düşünmeden edemem.

FABRİKASYON BİR EĞİTİM ŞEKLİ
Sınıflar ha 20 kişi ha 50, fark etmiyor. Öğretmen, koltuğunun altında “müfredat planı”, sınıfa giriyor ve bütün öğrencilere aynı konuyu aynı şekilde anlatıyor. Bütün öğrencilere aynı ödevi veriyor. Sınavda bütün öğrencilere aynı soruları soruyor ve 100 puan üzerinden notlandırıyor. Fabrikasyon bir eğitim şekli. Bunun daha gelişmişi var: Ürünlerde kalite standardı yakalamak için bu sistem bazı okullarda tüm yıl grubuna uygulanıyor. Örneğin, 5. sınıf müfredat konuları ve sınav soruları bir merkezde hazırlanıyor, okuldaki bütün 5. sınıflara hatta okulun Türkiye’de bulunan bütün şubelerindeki 5. sınıflara aynı öğretim şekli ve aynı sınav uygulanıyor. Çamaşır makinası üreten bir firmada uygulanan kalite standardının eğitime uygulanmış hali bu. Çünkü okullar artık şirketler gibi yönetiliyor.

BU UYGULAMANIN SINIFTA DOĞURDUĞU SONUÇLAR KORKUNÇ:
1. Öğretmen özgür değil. Konuyu kendisine verilen sürede bitirmek zorunda. Dolayısıyla sınıfta Ayşe’nin görsel öğrenme şekliyle ya da Ali’nin dikkat problemiyle ilgilenecek vakti yok. Sınava kadar öğrenen öğrenir, öğrenemeyen zayıf notu alır.
2. Ortalama zekayı hedefleyen bu sistem, satandardın dışındaki çocukları dışarıda bırakıyor.  Hızlı öğrenen çocuk derste sıkılıyor, çalışmadan da yapabildiğini fark ediyor ve tembelliğe alışıyor. Yavaş öğrenen ya da öğrenmek için farklı yöntemlere ihtiyaç duyan çocuk sınıfta öğrenemiyor, özgüveni sarsılıyor, uğraşmaktan vazgeçiyor.
3. Kitle eğitimi çocuklara şu mesajı veriyor: Standardın içinde kal, farklı olma. Herkes gibi öğren, herkes gibi konuş. Yaşasın tek tip insan!
4. Aile de bu standardizasyondan nasibini alıyor. Çocuk ortalamayı tutturamadıysa, kollar sıvanıyor: Performans ödevini anne yapıyor, matematiği baba öğretiyor. Çocuk diğer çocuklarla karşılaştırılıyor, onlar gibi olması isteniyor.

BU BİR KISIRDÖNGÜ!
Öğretmen müfredat baskısı altında; çünkü okul böyle istiyor. Okul, bu baskıyı yapmak zorunda; çünkü anne babalar, okulu ÖSS-SBS gibi standart sınavlarda aldığı sonuçlarla değerlendiriyor. Anne-babalar bu sınavları görmezden gelemez; çünkü çocuk bu sınavlarla üniversiteye gidip hayatını kazanacağı mesleğe sahip oluyor.
  
Bu döngünün içinde bir tek çocuklar masum. Her sabah erkenden kalkıp servislere doluşup okulun yolunu tutuyorlar. “Doğruları”, “kuralları” öğrenmek ve her gün biraz daha birbirlerine benzemek için…

* Alan Parker’ın 1982 yapımı filmi.


 


Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.