Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
YENİ BİLİNÇ
HÜRRİYET KALALI
Yeni Bilinç Yaşam Koçu
Yazı Boyutu:
Kalbi olan yollar (1)

Mutluluk mu? Özgürlük mü?

Aralarında ne fark var ki, diye sorabilirsiniz.
Mutluluk koşula tabidir. Özgürlük ise koşulsuzluğa.

 
Her insan mutluluğa eğilimlidir. Çünkü, huzursuz, tatminsiz, dengesiz bir ruh halindedir. İnsanların nihai arayışı, tam bir huzur ve tatmin olma haline ulaşmaktır. İlginç olan ise, bu arayışın yaşamı yaratan temel güdüyle yaratılmış olması ve bilinçli varlığımızın bunun farkında bile olmayışıdır. Demem o ki, arayış, yaşamın özünde, cevherinde mevcuttur. Bu durum, duygu ve düşünce dünyasında huzursuzluk ve tatminsizlik olarak kendini gösterir. Aslında tatminin ve huzurun olduğu mutlak denge konumunu, bilinçdışı düzeyde ararız. Ve bu güdü bizi harekete geçirir.
 
Harekete geçtiğimizde yaptığımız her şey, hayatı kontrol gücümüzü arttırarak, huzuru ve tatmin olmayı başarmaktır. Mutluluk, bazı koşulların yerine gelmesine bağlıdır. Bu koşullar; güvenlik, sağlık, para, aşk, kariyer vb. alanlarda elde edeceğimiz başarılardır. Ve bu dürtüyle harekete geçeriz.
 
Bu dürtünün, koşulların yoksunluğuyla ilgisi olmadığını, bu yoksunluğa bir çare olarak koşullar yanılsamasını yarattığımızı anlayamayız.
 
MUTLULUK ARAYIŞI
Mutluluk arayışı, sonu gelmeyen bir döngüye kapılan varlığın, ıstırap korkusuyla ve haz umuduyla sürüklenmesidir. Mutluluk arayışı, kendini değersiz, yetersiz, bütünden kopmuş, yalnız ve güvensiz hisseden varlığın, verdiği doğal, ilkel tepkidir. Bu arayış hayatı devindirir, mümkün kılar.
 
Daha enerjetik açıdan, tüm varoluşun bir denge bozunumu olduğunu söyleyebiliriz. Mutlak sukünet ve dengenin, mutlak devinim ve dengesizliğe doğru evrilmesiyle, hayatiyet ortaya çıkmış gibidir. Ve sanki hayat, tüm bileşenleriyle, unsurlarıyla birlikte, yeniden mutlak sukünet ve denge durumunu aramaktadır.
 
İnsan bilincinde bu arayış, mutluluk arayışı olarak popülerleşir. Çok ayrıntıya girmeden bile olsa söylemeliyim ki, varoluş, enerji düzeyinde devamlı olarak denge ve sukünet aramakta. Örneğin, entropi yasası tam da bunu açıklıyor. Her varoluş biçimi, sonunda entropi yasasına boyun eğip, mutlak denge ve sukünet durumuna sıçrıyor. Ve varoluş kendi kaynağından sürekli olarak, yeni bir denge kaybı ve sukünet kaybıyla kendini yeniliyor, tazeliyor.
 
Hinduizmdeki, Şiva-Şakti sembolleri tam da bunu anlatıyor. Şiva (Yıkıcı Mabud) Entropi yasasını anlatırken, Şakti (Yapıcı Mabud), negantropi yasasını anlatıyor gibi. Tüm varoluş Şiva ve Şakti’nin dengesinde hüküm sürüyor.
 
Kalbi olan yollar bize, bilincimizin mutlak sukünet, mutlak denge ve mutlak tatmin olma arayışının, sadece varoluşa bir tepki olduğunu, aslında bunları aramakla ölümü aramanın eş anlamlı olduğunu söylüyor. Ölümle gelecek olan mutlak sukünet ve dengeyi hayatın içinde yaratmak için, bilincin arayışı yarattığını söylüyor.
 
Kalbi olan yollar, bilincin büyüme yolculuğunda olduğunu ve arayışın, mutluluk arayışından, hayatın ve bedenin içinde özgür olmaya yönlendirilebileceğini söylüyor. Ve böylelikle, çıkıp geldiğimiz kaynağa dönmekle ilgili anne rahmi sendromundan kurtulmaya başlayacağımızı öneriyor.
 
Doğmak, denge kaybı, güven kaybı, bir bilinmezin içinde kaybolmuş hissetmek anlamına gelmekte. Bilinç buna tepki olarak arzuyu ve arayışı başlatıyor.
 
ARAYIŞ KAYNAKTAN GELİYOR...
Kalbi olan yollar, arayışın güdüsel olduğunu ve kaynaktan geldiğini söylüyor. Fakat arayışı, hayatın getirdiklerine tepki vermekten, hayatın bir parçası olan varlığımızı keşfetmeye  yönlendirebileceğimizi de söylüyor. Böylelikle arayışımız, arzularımızı tatmin etmek hedefinden, benliğimizi keşfetmeye ve onu ifade etmeye dönüyor. Doğamızı keşfettikçe, onun olanaklarının sınırsızlığını keşfettikçe, bilinçli varoluşumuzun sorumluluğunu tam olarak almaya başlıyor ve kişisel gerçekliğimizin yüzde yüz yaratcısı olduğumuzu anlıyoruz.
 
Böylelikle, kalbi olan yollar, sonsuzluğun içinde akarken, kendi otantik gerçekliğimizi yaratabileceğimizi öneriyor. Ve çıkıp geldiğimiz kaynağın bir amacı olduğunu,  bu amacın, bilinç denizinde akan bilincimize mutlak bir özgürlük kazandırmak olduğunu söylüyor.
 
Kalbi olan yollar, tüm mutluluk arayışının koşula tabi olduğunu, varoluşun ise, koşulsuzluk içinde,  kaynağın arayışının ifadeleriyle dopdolu olduğunu ve tam da bu yüzden, koşulları içeride ve dışarıda sabitlemenin mümkün olmadığını söylüyor.
 
Değişim ve dönüşüm bir bilinç denizinde yüzüyor ve biz bilincimizle bu akışa katılıyoruz.
 
ÖZGÜRLÜK NEDİR?
Özgürlük, algının özgürlüğüdür.
Özgürlük,  kendi otantik deneyimini niyet etmek yoluyla yaratmak özgürlüğüdür.
Özgürlük, algının sınırlarını kıran, bilinmeyenin içinde yolculuk yapan ve her yeni algılama konumunda bilinci ayakta tutan güçtür.
Özgürlük, entropiyi ve negantropiyi bilinç içinde dengeleyebilmek ve birbirini dengede tutan bu iki mutlak gücü kendi öz keşif serüvenim için değerlendirebilmek gücüdür.
 
Kalbi olan yollar, bilincin kaynağa dönüp suküne ermesiyle değil, ileriye doğru atılmasıyla ilgilenirler. Bilinmeyeni bilinir kılmasıyla, algıya sonsuz olanaklar kazandırmasıyla ilgilenirler. Kalbi olan yollar, bilinçli varlığın yolculuğunu bir özkeşif serüvenine dönüştür.
 
Kalbi olan yollar, kaynağın mutlak sükünet ve dengesini, yaradılışın akışı içinde tezahür ettirecek bir farkındalığı büyütmekle ilgilenirler.
 
Özgürlük, kaynağın mutlak potansiyelini, istediğim bir biçimde, özgünlükte, hayata yansıtarak, onu yaratmak yoluyla bilmek özgürlüğüdür.
 
Diyebilirim ki, asıl özgürlük, kendini bilmek yolculuğunda, zamanı ve mekanı önemsiz kılan bir arayışın tüm hücrelerimi ele geçirmesidir.
 
Maharaj’a talebesi sorar. “Üstadım bir gün arayış bitecek ve sadece arayan kalacak değil mi?” Üstad cevap verir. “Tam tersi, bir gün arayan bitecek sırf arayış kalacak.” Öğrenci şaşkındır. “Nasıl olur üstadım, arayış eksiklik, tamama ermemiş olmak değil mi?” Üstad cevap verir. “Tam tersi, Arayış mutlağın devinimidir.”
 
Mutluluğu mu, özgürlüğü mü arayacağız? Bu konuda bir seçim yapamayız. Varoluşumuzun ilk yarısında her zaman mutluluğu ararız. İkinci yarısında ise özgürlüğü.
 
Özgürlük, bilinçli varlığın, hayatın içinde akarken, tam olarak yeterliliğinden emin olması haliyle gelişmeye başlar. Ve kendi otantik deneyimlerini üretme yeterliliğinin ortaya çıkmasıyla da sonsuza dek sürecek bir yolculuğu başlatır.
 
Kalbi olan yollar, mutluluk arayışı ve özgürlük arayışı ile ilgili bilinçlenelim ve özgürce bir seçim yapabilelim diye yol haritaları sunarlar.
 
Gerçek mutluluk, kaynağın tam bilinçli ifadelerine dönüşmekten doğar.
Diğer tüm mutluluk arayışı en sonunda bu gerçeği fark edelim diye var olurlar.
 

 

 


Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.