“Anne olunca anladım”da bundan böyle ben de estetik cerrahi ile ilgili yazılarla yer alacağım. Yazılarım sadece cerrahi estetik işlemleri üzerine değil, medikal estetik işlemleri de içerererek günümüz estetik cerrahi anlayışının en modern hali olan holistik estetik anlayışı ile olacaktır.
Sizlere “mucizevi”, “devrim” ya da “inanılmaz” türünden sunumların yapıldığı, sömürü olarak gördüğüm tarz yerine; gerçekçi ve bilimsel yaklaşımları, işlemlerin artı ve eksilerini paylaşacağım. Pek çok kişinin tepki göstermeye başladığı ucuz bir estetik anlayışı yerine estetiğin psikolojik, sanatsal ve sosyolojik taraflarını anlaşılabilir şekilde paylaşmak ve bilimsel estetiği sizlerle tanıştırmak istiyorum. Hamilelikte koruyucu estetik, karın şekillendirme, doğum çatlakları, meme estetiği, meme başı sorunları, adolesan estetiği, çocuklardaki estetik sorunlar ve etkileri gibi konulara öncelik vermeyi düşünüyorum. Konuların gelişmesi ve sıralaması sizlerden gelen talepler ya da güncel konularla değişecektir.
Bu ilk yazıda daha çok genel bir estetik kavramı üzerinde durmak istiyorum. Estetik cerrahi doğrudan güzellik ile ilgili bir cerrahidir. Psikolojik, sosyolojik etkileri de olan beden görüntümüzün daha iyi hale getirilmesi işlemleri ile uğraşır. Genç yaşlarda güzel olmayan bir yapının güzelleştirilmesi işlemlerini içerirken, ileri yaşlarda gençleşme işlemlerine doğru kayar.
GÜZELLİĞİN ŞİFRESİ…
Nedir bu herkesin peşinde olduğu ya da kaybetmemeye çalıştığı güzellik? “Güzellik bakanın gözündedir” şeklinde tanımlanıp, kişisel yorumlara açık olduğu söylense de durum sanıldığı gibi esnek değildir. Bugün şunu biliyoruz ki, güzelliğin şifresi matematikteki pi sayısıdır. Bütün yüzümüzde ve bedenimizde pi sayısını veren sayısız oranlar vardır. Bu oranların fazlalığı, asıl güzel kavramını oluşturmaktadır.
Güzel olan bir kişi ya da obje bakan kişide keyif alma ya da tatmin gibi duyguları uyandırmalıdır. İç güzellik olarak yorumlanan kişilik, zerafet, asalet gibi bazı nitelikler ise, çekici ya da karizmatik güzelliği oluşturan unsurlardır. İç güzellik bir artı değer verse de, dış güzellikten daha önemli olduğunu ne yazık ki çalışmalar göstermiyor. İnsanın karşı cinse çekiminde, fiziksel özelliklerin daha önde olduğu saptanmıştır.
DÜNYADA GÜZELLİK KAVRAMI
Batı toplumu tarafından şekillendirilen güzellik idealleri diğer toplumlara sunulmaktadır. Bu nedenle güzellik ile ilgili tanımlamalarda Batı toplumunun kültürel motifleri ağır basıyor. Aslında dünyada güzellik kavramı ile en çok konuşmayı hak eden Anadolu topraklarında yaşayan bizleriz. Tarihte aynanın ilk olarak kullanıldığı topraklar Anadolu’dur. Afrodit’in katıldığı bahsedilen ilk güzellik yarışması Kaz dağlarında yapılmıştır. Ölümlüler arasında en güzeli olan Helen’in neden olduğu Troya savaşı bu topraklarda geçmiştir. Güzellik tanrıçası Afrodit’in evi Kıbrıs’tır ve Anadolulu Kibele ile Sümer mitolojisinden İnanna’dan türetilmiş bir tanrıçadır.
(Deniz köpüğünden doğan güzellik tanrıçası Afrodit ile ilgili bir yorum.)
GÖRÜNTÜMÜZ YAŞANTIMIZI ETKİLER!
Görüntümüz tahmin edemeyeceğimiz kadar bütün yaşantımızı etkiler. Görüntümüzün nasıl olduğu yanında onu nasıl algıladığımız, yani beden algımız da o denli önemlidir. Estetik cerrahinin kişisel psikoloji ve dolaylı olarak sağlık üzerine etkileri o kadar büyüktür ki, bu olumlu etkileri bilimsel olarak saptandıkça, estetik cerrahiye bakış değişmeye başlamıştır. Günümüzde sağlık için estetik cerrahi kavramı ile karşı karşıyayız. Özellikle meme küçültme gibi estetik işlemler artık bu gruba dahil ediliyor. Ciddi meme asimetrileri, diğer ciddi çift organ asimetrileri, aşırı küçük meme, aşırı bölgesel yağlanma, burunda aşırı şekil bozuklukları, erken yaşlanma başta olmak üzere pek çok görüntü sorunu sağlık için estetik cerrahi kavramını güçlendiriyor. Estetik cerrahiye olan ilgi giderek artıyor. Diğer taraftan, estetik cerrahi işlemlerine tepki duyanların olduğunu da görüyoruz. Genellikle kötü örneklerle oluşmuş önyargılar ya da güzellik endüstrisinin zorlamalarına karşı tepkisel duruşlar buna neden olmuş görünüyor. Duyarlı bir grup ise estetikle ilgili düzeysiz konuşmalara ya da tv programlarında sunulduğu şekli ile estetik cerrahiye tepki oluşturmuş durumda.
ESTETİK, BİR SANAT DALIDIR
Estetik güzel sanatlar fakültelerinde ders olarak okutulan sanatın bir dalıdır. Estetik duyumla ilgili anlamına gelen bir kelimedir ve sadece güzellik duyumu ile ilgilenmez. Çirkin, görkem, trajedi, komedi, naif gibi pek çok kavram bu gruba girer. Estetik cerrahi ise sadece güzellikle ilgilenir. Bu açıdan güzellikle ilgilenen sanatın, beden üzerinde yapılan türlerine benzer. Zarif ve güzel yaşlanmanın en önemli çarelerini sunarken, koruyucu estetik kavramı ile de çok etkili bir anti-aging yöntemi olarak öne çıkar.
Yaşama karşı olumlu tutum, yaşam sevincinde artış, öz saygıda artış, daha sağlıklı kişiler arası ilişki ve iletişim, daha dışa dönük tutum ve rahatlamış tavırlar. Estetik cerrahi girişimler sonrası kazanıldığı bilimsel olarak kanıtlamış olan bu özellikler az şey değildir. Bazen bedene yapılan küçük bir dokunuş bile zincirleme olarak bütün bu saydıklarımıza neden olmaktadır. Bu yansımaları ile estetik cerrahinin, basitce bir güzellik cerrahisi olmadığını söyleyebiliriz. Kuşkusuz bütün bunlar doğru girişimler yapıldığında geçerlidir.
KADINLARIN ERİŞİLMESİ GÜÇ HAYALLERİ
Elbette, özellikle kadınlar erişmesi güç ve sağlıklı olmayan güzellik idealleri ile baskı altındadırlar. İnce kadın görüntüsü ile çekici sıfatı üst üste getirilip sunulmaktadır. Medyatik estetik anlayışı yerine, gerçekci estetik bakış açısının yerleştirilmesi zaman alacak görünüyor. İdeal kiloda olmayan birinin, 7/10 bel kalça oranının çekici olduğunun kabul edilmesi gerekir.
Bir beden imajı çağını yaşıyoruz. Dergi, gazete, tv başta olmak üzere her yerde daha zayıf, daha biçimli, daha güzel, daha çekici olmamız ile igili bilgiler sunuluyor. Bu durum günümüzde görüntü üzerine aşırı düşme gibi görünse de, güzellik ve ilgili yapılan işlemlerin insanlık tarihi kadar eski olduğunu biliyoruz. Günümüzde göz estetiği için göz kapağı torbalarını yok etmeyi konuşurken, binlerce yıl önce gözbebeğini bitkisel damlalarla büyütüp daha çekici gözleri elde etmek için çabalıyorduk. Bütün bu çabalar ve güzelliğe ulaşma isteği insanın doğasında vardır. Güzellik “Tanrı’nın evrendeki gölgesidir” şeklinde çok sevdiğim bir tanımlamayı hatırlıyorum. Bunu kendisiyle paylaştığım eskinin önemli politikacılarından birisi “Gölgesi değil, ta kendisidir” demişti.