Bugünlerde yine pek çok aile, bu söz ile korkutulmakta ve gereksiz bir sürü işlem ve masraf yapılmaktadır. Kanda mikrop olması durumuna, “sepsis” denir.
Sepsis=septisemia (septic-emia), kana mikrop veya toksin karışması durumudur. Bu durum mutlaka “kan kültürü” ile teyit edilmelidir. Sepsis olduğu düşünülen bir hastadan mutlaka kan kültürü alınması, tıbbi bir mecburiyettir.
Maalesef, bu çok özel kelime bazı doktorlar tarafından, herhangi bir basit iltihap durumunda da söylenir olmuştur. Sadece kandaki lökosit (WBC) sayısının yüksek olmasına bakarak aileye; “Çocuğunuzun kanında mikrop var” demek, ciddiyetten uzak, cahilce bir laftır.
İster sepsis, ister menenjit hastalığı olsun, bakteriler telepatik bir şekilde beyin zarına veya kana erişemezler. İlk safha, bakterilerin vücut satıhlarına yapışması durumudur. Eğer bu satıhlarda bakteriye uygun “reseptörler” yoksa, bulaşma ve hastalık yapma durumu oluşmaz. Farenjit, tonsillit, zatürre, idrar yolu iltihapları ve ishallerde bakteriler, bu dış zarlara tutunurlar. Bu durumda, hastanın ateşi ve lökosit sayısı artar, tutulan bölgeye göre diğer arazlar ortaya çıkar, uygun antibiyotik tedavisi ile bakteriler yok edilirler ve tedavi sağlanır. Bu durumun bir ileri safhası, doku istilasıdır, abse veya flegmon oluşur. Bu durumda dahi sepsis hali yoktur, gene uygun antibiyotiklerle tedavi sağlanır.
Ancak bu safhadan sonra, bazı olumsuz şartların yardımı ile, bakteriler, damar içine girerek, vücuda dağılırlar; işte bu duruma sepsis, yani kanda mikrop olması durumu denir. (Menenjit olabilmesi için, önce sepsis oluşması gerekir. Nadiren, kulaktan veya burundan, doğrudan bakteri istilası ile de olur.)
Bunun gibi garip sözlerin bugünlerde söylenir olması, Tıp Fakülteleri’ndeki eğitimin kalitesinin de giderek düştüğünün işaretidir. Kaliteden ziyade, kantiteye yani sayıya itibar edilmesi; hem halk, hem tıp camiası açısından çok tehlikeli bir gidişatın başlangıcıdır.