19 Mayıs 1919; bir milletin küllerinden tekrar doğuşu, uyanışı, başkaldırışı, haykırışı. Milli Mücadele’nin başlangıcı. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının başlattığı bağımsızlık yürüyüşünün, Türkiye Cumhuriyeti’nin temelinin atıldığı tarih.
Büyük fedakarlıklarla, canla, kanla yedi düvele karşı kazanılmış bağımsızlık mücadelesinin vücuda gelmesinden günümüze tam 90 yıl geçmiş. Yaşadığımız bu günde, değerini ne kadar bildiğimiz açıkça tartışma konusu olan Cumhuriyet’in kazanımları da hepimizin gözleri önünde yavaşça elllerimizin arasından kayıp gidiyor.
Dağılmış, fakir, perişan, yokluk içerisinde, aç, bitap ve daha sayılamayacak kadar çok olumsuzluğun girdabında kaybolmaya yüz tutan ve hatta millet olma olgusundan bihaber insanlar topluluğunu, iletişimin de mevcut olmadığı bir devirde bir araya getirmiş, Atatürk’ün de doğum günü 19 Mayıs, kendi beyanıyla.
DOĞUM GÜNÜ: 19 MAYIS...
Büyük önderin doğum tarihi üzerine bir çok yorum yapılmakta yıllardır. Bazı araştırmacılar 13 Mart 1881’de doğduğunu iddia etseler de, 4 Ocak 1881 doğumlu olduğunu iddia edenlerin sayısı da az değil. Ancak kendisi, bazı resmi yazışmalarda da geçtiği şekilde, 19 Mayıs 1881 doğumlu olduğunu belirtmiştir her zaman. 19 Mayıs tüm Türkler’in doğum günüdür aslında. Öncelikle Atam’a sonra tüm Türk milletine kutlu olsun bu güzel gün.
19 Mayıs aynı zamanda, hepimizin bildiği gibi “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı”dır. 19 Mayıs’ın ilk defa kutlanmasıyla ilgili yazar Vala Somalı’nın “Beşiktaş Spor Tarihi” adlı kitabında verdiği bilgi aynen şöyle:
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı, ilk defa olarak 24 Mayıs 1935’te “Atatürk Günü” adı altında yapılmıştır.
Ebedi Şef Atatürk’e gençliğin beslediği sevgi ve saygıyı dile getirebilmek amacıyla bir “Atatürk Spor Günü” organize etmeye karar veren Beşiktaş Jimnastik Kulübü, 1935 Mayıs ayı içinde Galatasaray ve Fenerbahçe kulüpleri ile fevkalade bir toplantı düzenleyerek bu fikri ortaya atmış ve Atatürk spor şölenine her iki kulübün de iştirak etmeleri hususunda mutabakata varmıştır.
SPOR KONGRESİ
24 Mayıs 1935 günü, bu bayram münasebetiyle Fenerbahçe Stadı’nda yapılacak hareketleri seyretmek amacıyla 20 binden fazla seyirci toplanmıştır. Bu fevkalade olaydan kısa bir zaman sonra, Türk Spor Teşkilatı ileri gelenleri 1924’den beri itiyad (alışkanlık) haline gelmiş ve her yıl yapılmakta olan “Spor Kongresi” nedeniyle Ankara’da bir araya gelmişlerdi.
Beşiktaş kadar Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın kurulmasında da en önemli rolü oynayanlardan Ahmet Fetgeri Bey (Beşiktaş Jimnastik Kulübü kurucularındandır kendisi aynı zamanda), ilk gün kürsüye çıkmış ve şu teklifi yapmıştı kongreye:
“Muhterem Kongre Üyeleri,
Beşiktaş Jimnastik Kulübü, uzun zamandan beri tasarlamakta olduğu bir spor projesini, kardeş kulüpler olan Fenerbahçe ve Galatasaray ile nihayet tatbik mevkiine koymuş ve 24 Mayıs 1935 günü Kadıköy sahasında bir “Atatürk Spor Günü” düzenlemiştir.
Türk spor basını ve spor kamuoyunda çok geniş yankılar uyandıran bu gençlik hareketi, gerçekte Türk gençliğinin “Ulu Önder Atatürk” e olan sevgi ve saygısını gösterebilmesi için bir vesile olmuştur.
Amacımız şudur:
İstanbul’da gerçekleştirdiğimiz bu “Atatürk Günü” nün tüm Türk gençliğine maledilebilmesi için “19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı” adı altında her yıl yapılmasını teklif ediyorum.
Kabul edilmesi halinde bu karar, Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nden çok, kongrenin onuru olacaktır.
Saygılarımla...”
Ahmet Fetgeri Bey alkışlar arasında kürsüden indikten sonra tasarı oya konmuş ve ittifakla alınan karar mucibinde proje Atatürk’e arz edilmiştir.
Ebedi Şef, bu güzel tasarıyı tereddüt etmeden kabul etmiş ve kanunlaşması için gerekli son emirleri de vermiştir.
Evet, o günlerde değeri Türk halkı ve gençliği tarafından bu kadar bilenen Mustafa Kemal Atatürk’ün bu ülke için yaptıklarını yok etmek, yıkmak, yok saymak için çalışanların, çabalayanların sayısı çok fazla bu coğrafyada. Ve bu yıkımcıların peşinden gidenlerin sayısı da azınsanmayacak kadar fazla. Her insanın istediği gibi düşünme ve düşüncelerini dile getirebilme hakkına sahip olduğuna ya da olması gerektiğine inanan bir birey olarak herkesin, her düşüncenin, herkesin tartışılabilmesi gerektiğine inanıyorum, insanların fikirlerine katılmasak da hakaret etmeden ve saygıyla. Atatürk’ün ve düşüncelerinin, bu ülkenin insanlarının birbirini daha iyi anlayabilmesi için hala en önemli fırsat ve yol olduğuna inanıyorum. Yeter ki kendisini koşulsuzca anlamaya çalışalım. Bu ülkenin birlik ve beraberliği de O’nun çizdiği yoldan geçer.
ÖZGÜRLÜK VE BAĞIMSIZLIK YOLUNDA...
Atatürk’ü ve fikirlerini sadece okullarda verilen bilgilerle öğretebilmenin, öğrenebilmenin, anlayabilmenin mümkün olmadığını günümüzdeki tabloda açıkça görebiliyoruz. Okulların verdikleri dışında, biz ebeveynlerin çok ciddi bir uğraş ve emek harcaması gerek bu konuda. Evlatlarımızın gerçeği görebilmelerinde en büyük görev bizim. Esaretin hiçbir şekilde kabul edilemeyek bir olgu olduğunu “Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir” diyerek dile getiren Atatürk’ün bu çok önemli mesajı ışığında, Cumhuriyet’in nasıl kazanıldığını, devrimlerini öğrenmelerini sağlamak Atatürk’e ve bu millete olan borcumuzdur. Kimsenin kendini kandırmasına gerek yok. Dünyanın kabul ettiği bir dehanın fikirlerini kabul etmeyecek insanları kendi düşünceleriyle başbaşa bırakarak biz aydınlığımıza, Atatürk’ümüze doğru koşalım, sarılalım. Evlatlarımıza Atatürk’ün de bizler gibi etten, kemikten yaratılmış bir insan olduğunu öğretelim ki, O’na ulaşabilmeleri daha kolay olsun.
Sana inananlar her zaman yolunda, izinde, ışığında ilerliyor. Doğum günün kutlu olsun Atam. İyi ki doğdun, iyi ki gönderildin bu millete, bu topraklara. İyi ki, meşalemiz oldun, devrimlerinle, aydınlığınla, nurunla. Ruhun şad olsun.
....
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak
çakmaktı. Yürüdü uçurumun başına
kadar,
eğildi durdu.
Bıraksalar
İnce uzun bacakları üstünde
yaylanarak
ve karanlıkta akan
bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe''den Afyon Ovası''na
atlayacaktı.
