Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
PROFESYONEL BİR BABA'DAN ANNELERE
Yazı Boyutu:
Siz hiç yürüyen köşk gördünüz mü?


Atatürk, 21 Ağustos 1921 tarihinde İstanbul’dan Bursa’ya gitmek üzere yola çıkar. Ertuğrul yatıyla Yalova açıklarından geçerken sahildeki çınar O’nu çok etkiler ve yatı durdurtur, botla sahile çıkar. Çınarın altında oturur. Çınardan çok etkilenen Atatürk, çınarın altına küçük bir ev yapılmasını ister. Ahşap iki katlı bir ev, çınarın altına 22 günde inşa edilerek 12 Eylül 1929’da tamamlanır.

Tam 1 yıl sonra 1930 yılında,Atatürk’e, çınarın dalının binanın çatısına değdiği ve kesilmesi gerektiği söylenir. Atatürk ise çınar ağacanın dalının kesilmesi yerine köşkün biraz ileriye alınmasını emreder.

8 Ağustos 1930 tarihinde İstanbul Belediyesi Fen İşleri ekibi ve mimarlar, mühendisler ve ustalar gözetiminde köşkün kaydırılması işlemine başlanır. Köşk, 3 gün içersinde tramvay rayları üzerinde tam 4,8 m doğuya doğru kaydırılır. O günden itibaren de köşkün adı “Yürüyen Köşk” olur. Atatürk, bu köşke 1930-1937 yılları arasında gelip gitmiştir.

Yukarıdaki bilgi Yalova Belediyesi’nin Yürüyen Köşk  için yaptırdığı broşüren alındı. Yürüyen Köşk’e restore edilip tekrar ziyarete açıldığı 2006 yılının ortalarından bu yana giderim. Her gittiğimde de aynı heyecanı duyarım, Yüce Önder’in ayak bastığı yerlerde dolaşmaktan. Yürüyen Köşk’ten biraz daha bahsedeceğim, ama aslında amaç, Atatürk’ün  bazı şeyleri görebilmemiz için bizlere tam 78 yıl önce verdiği mesaj. Büyük önderin sadece kendi keyfi için, bir çok insanı meşgul ederek, zaman ve emek harcatarak ya da sadece ağacı kurtarmak için bütün bunları yaptırdığını düşünmek, ancak bazı şeyleri görmek istememekle ya da Atatürk’ü anlamak istememekle açıklanabilir. Büyük çınarı kurtarmak, işin yola çıkış noktası olmakla birlikte, Atatürk’ün bizlere bu sayede aşılamaya,öğretmeye çalıştığı olgu “Doğa sevgisi” dir hiç kuşkusuz. Üstün ileri görüş yeteneği sayesinde bugünlere geleceğimizi şüphesiz tahmin eden Atatürk’ün, sadece doğa sevgisi hakkında değil, diğer öngörülerini, ilkelerini ve devrimlerini gerektiği gibi takip edebilseydik  ülkemiz bugün bu durumda mı olurdu? En son Manavgat yangınında yanan alan 4-5 bin hektar civarında. Bir hektarda ortalama 400 ağaç bulunduğuna göre kaybedilen ağaç sayısı 1,5 – 2 milyon adet. Bu sadece bir örnek. Yıllardır  yanıyor ormanlarımız, günden güne çölleşiyor ülkemiz. 15 yıl öncesinde bir çoğumuza şaka gibi gelen su sıkıntısı, özellikle büyük şehirlerimizde hayatımızı fazlaca zorlaştırmaya başladı. Daha da zorlaştıracak bu vurdumduymazlık, bu eğitimsizlik, bu cehalet hayatımızı. Karamsar bir yazı yazmak değil amacım ama gerçekleri de görmemeiz gerekiyor. Yeni gelen nesil önceki nesillerden çok daha bilinçli, ama onlar için bizler, zanndiyorum ki çok geç kaldık. Yine de işin ve ipin ucunu bırakmamak lazım, beterin beteri var diyerek.  Atatürk’ün Yürüyen Köşk yoluyla verdiği “Doğaya ve çevreye saygıyı” çocuklarımıza aşılamak yine biz ebeveynlerin görevi.

Yürüyen Köşk’e dönecek olursak, İstanbul’dan Kartal ve Pendik’ten deniz otobüsü, ya da Eskihisar’dan arabalı vapurla gidilebilecek Yalova’nın sahilinde, Çiftlikköy - Yalova vapur iskelesi arasında olan ve bahçesinde küçük bir de restoranın bulunduğu, yazın bile sepserin bir yer. Yürüyen Köşk de bir müze olduğu için diğer müzeler gibi Pazartesi günleri kapalı. Yürüyen Köşk’ü maksimum 10’ar kişilik  gruplar halinde, orada bulunan rehber eşliğinde çok küçük bir ücret karşılığında gezebiliyorsunuz. Köşk’ün en güzel görüntüsünü iskelesi üzerinde yürüyüp, iskeleden köşke doğru dönüp  baktığınızda görüyorsunuz. Evin Doğu’ya doğru kaydırıldığının gerçek görüntüsünü ancak bu noktada alabilirsiniz. Atatürk bu köşke 270 defa gelmiş ancak hiç kalmamış. Hep Yalova Termal’deki evinde uyumuş. İçerde mutfak da yok, Atatürk’ün diğer evlerinde de olmadığı gibi. Yemek Köşk’ün dışındaki müştemilatta pişermiş, yemek kokusu eve sinmesin diye. Yürüyen Köşk’ün tarihçesinin hem Türkçe hem de İngilizce olarak anlatıldığı bir de sesli bilgi sistemi var bu arada.  Atatürk’ün Köşk’te göreceğiniz kahve fincanının kopyası, Yürüyen Köşk’ün maketi, belgeseli, tişörtü,cd’si, hikaye kitabı ve anı defteri, kendinize Yürüyen Köşk’ten anı olarak satın alabileceğiniz ürünler. Bunun dışında,inanılmaz güzellikteki bahçe  düzenlesmesi Köşk’ün güzelliğine güzellik katıyor. Dışarıda duran bir de çok hoş bir fayton, sizi Köşk ile iskele arasında gezdiriyor. Çocuklar için büyük eğlence hiç kuşkusuz. Kızımız Doğa 3 yıldır ne Yürüyen Köşk’ü gezmeye, ne hikayesini dinlemeye ne de faytonla gezmeye doymadı. Ben ve Tuğba’nın da Doğa’dan kalır farkımız yok işin doğrusu. Bir de hemen Köşk’ün yanındaki restoranda çok güzel yemekler var. Benim favorim günün hangi saati olursa olsun, sahanda menemen. Size de öneririm, güzel kızarmış ekmekle birlikte.

Ve son olarak Yalova. 1999 depreminden sonra büyük bir dayanışma ile toparlanan şehir o kadar güzel ki, herkesin gidip görmesi gerekir diye düşünüyorum. Türkiye’nin hemen hemen her yerini gezmiş ve  balık yemiş birisi olarak, en lezzetli balığı Yalova vapur iskelesinin hemen yanındaki balıkçılarda yemiş olduğumu  söylemeliyim. Yalova’nın köyleri de çok güzel. Termal’e doğru giderken yol üzerinde yer alan Kurtköy’de, dere kenarında alabalık yemek de size başka bir alternatif. Unutmadan, şehir içersindeki sıcaklık 35 santigrat dereceyken, Kurtköy’de sıcaklık 21-22 santigrat derece civarı. Yanınızda sizi bu serinlikten koruyacak bir şeyler götürün, üşümemek için.

 Hem Yürüyen Köşk’e hem de Yalova’ya eli,ruhu değenlere, onları tekrar hayata döndürenlere de buradan sonsuz teşekkürler.

 

 

 

 


Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.