Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
PROFESYONEL BİR BABA'DAN ANNELERE
Yazı Boyutu:
Dermo-kozmetik ürünler

 

Birazcık zor bir konu aslında bu yazacak olduğum. Zira araştırmadan ya da bilimsel kanıtlara dayandırmadan vereceğim bilgiler hem yetişkinler hem de çocuklarımız için zararlı olabilir. O nedenle öncelikle haddimi aşmadan, sonra da tamamen bilimsel kanıtlara dayanan bilgiler ile, kozmetik ürünlerinin satışı ve pazarlanması hakkındaki yürürlükteki yönetmelik ve kanunları aktaracağım bu yazıda sizlere.

Öncelikle önemli bir bilgi ile başlayalım yazıya. Yıllardır birçok dermo-kozmetik ürünün ambalajlarında, pH 5.5 ibaresini gördük, hala da görmekteyiz bazı markalarda. pH 5.5 sadece yetişkinler için değil, bebek ürünlerinin ambalajlarında yer alan bir değerdir. Öncelikle pH ne demek, buna bir göz atalım birlikte? Kısa bir bilgi verelim çok da teknik detaya girmeden. pH  Almanca “potenz” kelimesi ile “ hidrojen”  kelimelerinin yanyana gelmesinden oluşan, İngilizcesi “Potential of Hydrogen”, Türkçesi ise “Potansiyel Hidrojen” anlamındadır*. pH, bir maddenin asit-alkali oranını gösteren logaritmik bir ölçüdür ve 1909 yılında Danimarkalı biyo-kimyacı S.P. Lauritz Sorensen tarafından tanımlanmıştır.

Yukarıda da bahsettiğim gibi, dermo-kozmetik ürünlerin pH değerleri yıllarca bir yetişkin insan vücudunun ortalama pH değeri olan 5,5 olarak belirtilmiştir. Ancak Avrupa Dermatoloji  Enstitüsü (I.D.E) son yıllarda yaptığı çalışmalarda, bebekler ile yetişkinlerin vücutlarının ortalama pH değerlerinin farklı olduğunu, dolayısıyla bebekler ile yetişkinler için üretilecek dermo-kozmetik ürünlerin pH değerlerinin de buna göre formüle edilmesi gerektiğini ortaya koymuştur. I.D.E’ nin çalışmalarına göre; yetişkinlerde pH değerleri, vücut bölgesine göre değişmekte ve pH 5 ile 6 arasında yani ortalama pH5.5, bebeklerde ise yine vücudun bölgesine göre değişmekte ve pH 6 ile 7 arasında yani ortalama pH 6.5’dur. Bu bilgileri elde ettikten sonra görüştüğümüz dermatolog hekimlerin de bu bilgiyi onayladıklarını sizlere buradan aktarmalıyım. Bebeğiniz ve kendiniz için bir dermo-kozmetik ürün satın alırken bu konuya önem vermenizi öneririm.

Ülkemizde 2005 yılında Avrupa Birliği Kozmetik Mevzuatının 76/768/EEC sayılı Konsey Direktifi ile 96/335/EC sayılı Komisyon Kararına paralel olarak hazırlanan ve değişen Kozmetik Yönetmeliği’ne göre, kozmetik ürünlerin piyasaya sunulmadan önceki izin işlemlerini kaldırarak bildirim ve piyasada denetim sistemi yürürlüğe konmuştur. Bu değişiklikten sonra haliyle kozmetik ürünlerinin ithalatı çok kolaylaştı ve inanılmaz sayıda fazla kozmetik markası ülkemizde tüketicilerle buluştu. Kozmetik ürünlerin maliyetlerinin de genel itibarı ile düşük, satış fiyatlarının da yüksek olması bu pazarı ilgili olan-olmayan bir çok insan  için çok cazip hale getirdi. Ülkemiz bir anlamda pahalı ama kalitesiz kozmetik ürünleri çöplüğü haline döndü.

İTHAL KOZMETİKTE EN PAHALI ÜLKEYİZ!
Unutmadan, dünyada artık iletişim bu kadar kolay haldeyken “Ülkemizdeki yabancı kozmetik ürünlerin fiyatlarını internetten  araştırın ve diğer ülkelerle karşılaştırın” derim. “Avrupa’nın ithal kozmetik ürünlerindeki en pahalı ülkesiyiz” desem yalan olmaz. Yabancı marka kozmetik ürünleri satan firmaların biraz daha insaflı ve duyarlı olmaları gerekir. Bakın bunun sağlamasını birlikte yapalım. Özellikle güneş ürünlerinin yaz başı ve sonundaki satış fiyatlarını inceleyin. Yaz başında çok pahalı olan bir ürünün yaz sonunda yarı yarıya ucuzlamasının nedeni ne olabilir acaba?  Bu söylediklerim bütün yabancı markalar için geçerli değil, ama  büyük bir çoğunluk böyle. Avrupa ile fiyatlarını aynı tutan firmalar da yok değil ülkemizde. İnternet elinizin altında biraz önce de belirttiğim gibi, araştırın lütfen.

En çok karşılaştığım ve ebeveynlerin cevap bulmaya çalıştıkları soru “ bir kozmetik ürünün kullanım ömrü ne kadardır?” oluyor. Zira bazı kozmetik ürünlerinin ambalajlarında son kullanım tarihi belirtilmiyor. Biraz teknik olacak ama size Kozmetik Yönetmeliği’nin bu maddesini aynen aktarıyorum:

Madde 10 –c) Bir kozmetik ürünün minimum dayanma tarihi; normal şartlar altında depolandığı takdirde, başlangıçtaki fonksiyonlarını yerine getirmeye devam ettiği ve özellikle bu Yönetmeliğin 6. maddesine uyumlu kaldığı süredir. Söz konusu tarih, "minimum dayanma tarihi" ifadesi veya uygun kısaltılmış şeklini takiben;

 1) Tarih yazılarak veya,
 2) Ambalajın üzerinde tarihin bulunduğu yer hakkında detaylı bilgi verilerek,
 belirtilmelidir. Eğer gerekir ise, ürünün bu dayanıklılığının hangi şartlarda garanti altına alındığına dair ek bilgi verilir.

 Tarih açıkça ve sırasıyla ay ve yıl olarak belirtilir. Minimum dayanma süresi otuz ayı geçen ürünlerde, tarih belirtilmesi zorunlu değildir. Ancak, bu ürünlerde ürünün açılmasından itibaren tüketiciye zarar vermeden kullanılabileceği sürenin bildirilmesi zorunludur. Ürün açıldıktan sonra güvenli kullanılabileceği bu süre hakkında bilgi, Ek-VIII/a’da verilen sembolü takiben kullanma süresi ay ve/veya yıl cinsinden yazılarak belirtilir.

EN AZ 30 AY KULLANIM ÖMRÜ!
Sizin de gördüğünüz gibi dayanma süresi ambalaj açılmadan 30 ayı geçen ürünlerin ambalajlarında son kullanma tarihi belirtilmek zorunda değildir. Ancak her ürünün ambalajında ürün hava ile temas ettikten sonraki kullanma süresinin, kapağı açılmış bir kutu resminin üzerinde ay ya da yıl olarak belirtilmesi kanuni bir zorunluluktur. O halde, eğer  bir kozmetik ürününün ambalajında son kullanma tarihi göremiyorsak o ürünün raf ömrünün en az 30 ay olduğunu hepimiz biliyoruz artık.

Yaz geliyor. Kozmetik ürünlerin kullanımı yoğunlaşacak. Hem çocuklarımızın hem de bizim vücudumuzla direkt olarak temas eden bu ürünlerin seçimi ve satın alımı aşamasında son derece dikkatli olmamız gerekiyor sizin de gördüğünüz gibi. Sadece biraz daha bilgili olabilmek ve bilgiyi paylaşmak adına aktardığım bu bilgilerin işinize yaraması dileğiyle.

 


Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.