Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
GÜN IŞIĞI
Dr.  ÖZLEM MESTÇİOĞLU
Psikiyatri Uzmanı
Yazı Boyutu:
Duygusal Gelişim (3)

 

OYUN DÖNEMİ  (3-6 YAŞ):

"Olmayı hayal ettiğim gibiyim." "Oynamayan  tay at olmaz."


Oyun dönemi başladığında çocukların inatçılıkları azalmaya başlamıştır, daha çok söz dinlerler, daha fazla uyumlu davranabilirler. Kırıcı, zarar verici tavırlarının yerini amaca yönelik uğraşlar almay başlamıştır. Akranlarıyla daha iyi anlaşırlar, daha uzun süreler kavga etmeden-çekişme yaşamadan oyun oynayabilirler.

Çocuklar bu dönemde çok konuşkandırlar, sevimli, cıvıl cıvıldırlar. Durmadan soru sorarlar, herşeyi bilmeye-keşfetmeye-öğrenmeye çalışırlar. Daha girişkendirler. Kendi işlerini kendileri yapmaya bayılırlar.

Hayal güçleri çok canlıdır, oyun oynaya bayılırlar ve bu canlı hayal güçlerini de oyunlarına yansıtırlar. Hayal güçleri genişledikçe korkuları da artar, anlatılanlardan daha fazla etkilenirler.

İsteklerinin sınırsız, engellerin çok olduğunu yavaş yavaş anlamaya başlarlar, ancak kabullenip ona uygun davranmaları zaman alacaktır.

Suçluluk duygusu bu dönemlerde gelişmeye başlar. Sürekli eleştirilen, engellenen, cezalandırılan çocuklar suçluluk duymaya, bu durumdan kendilerini sorumlu tutmaya başlarlar.

Kız-erkek ayırımı bu dönemde iyice belirginleşir. Karşı cinsten ebeveynleriyle evlenmek isterler, kendi cinsini kıskanırlar ve onunla açık veya gizli rekabete girerler. Bir yandan onu severken bir yandan da onunla kıyasıya rekabet içindedirler. Bu dönemde kıskandıkları ebeveynden görecekleri ters tutumlar, takdir alamamak çocukları suçlu hissettiren başka bir nedendir. Kendi cinsinden rakip olarak gördüğü ebeveyniyle uzlaşmak için onunla özdeşim içine girmeye başlarlar. Onu taklit eder, onun gibi davranır, onun zevklerini benimser. Bu dönemde kendi cinsinden övgü-takdir almak çok önemlidir. Davranışları onu memnun etmeye yöneliktir. Kendi cinsinden ebeveynle yakın ilşki kuramamak, onu mutlu-memnun edemediğini hissetmek, ondan gereksinimi olan övgüyü-takdiri alamamak çocuğun kişisel gelişimini oldukça olumsuz etkiler. Geleceğe hazırlanması açısından bu ilişkiler büyük önem taşır.

Çocuklar bu dönemde anne-baba tutumlarını benliğine yedirmeye başlarlar, onların istek ve eğilimlerine duyarlılık kazanırlar, kendilerine yön verecek kuralları benimseme yoluna girerler, olumlu özellikleri benimsemelerinin nedeni cezalandırılma korkusu değil de,  anne-babasının sevgisini sürdürebilmektir.


OYUN ONUN İŞİDİR!
Oyun bu dönemde çocukların en ciddi uğraşıdır. Yaşamı oyun yoluyla öğrenirler. Oynadıkça duyuları keskinleşir, yetenekleri serpilir ve becerileri artar.

Oyun çocuğun egemenlik kurduğu dünyasıdır. Duyduklarını, gördüklerini sınadığı, öğrendiklerini pekiştirdiği bir deney odasıdır oyun.

Çocuklar oyunlarına hem hayal dünyalarında olup bitenleri hem de büyüklerinden gördüklerini katarlar. Oyun aracılığıyla duygularını dile getirirler, üzüntülerini, korkularını, kaygılarını ifade etmenin yolu olarak çocuklar oyunu seçerler. Bu nedenle de çocukların ne hissettiklerini anlayabilmek için oynadıkları oyunlara, oradaki kahramanlara dikkat etmek gerekir.

Oyun sırasında söyledikleri sözlerde, davranış biçimlerde sıklıkla büyüklerini taklit ederler, kendi hissettiklerini oyuncaklar aracılığıyla söylerler. Çocuklar büyüklerin davranışlarını nasıl algılamışlarsa, oyuna da öyle yansıtırlar.

Her istediği yapılan çocuklar oyun sırasında bencildirler, uyumsuzdurlar, oyun oynamayı beceremezler.

Oyun yoluyla çocuklar bilinmezi kendileri için anlaşılır duruma getirmeye çalışırlar. Hayal ile gerçek dünya arasında kurulan bir bağdır oyun. Ayrıca oyun saldırganlık, öfke gibi duyguların boşaltılmasına da yardımcı olur. Çocuklar oyun aracılığıyla, hakkını korumayı, başkalarının hakkına saygılı olmayı, arkadaşının hakkını gözetmeyi, paylaşmayı, işbirliği yapmayı öğrenirler.


Bu dönemde anne- babaya düşen sorumluluk; çocuklarını desteklemek, yeni eylemlerinde onları yüreklendirmek, hatalarını kendilerinin keşfetmelerine yardımcı olabilmektir.


Bu dönem çocukların yuvaya başladıkları dönemdir, bu nedenle de yuva seçimi çok önemlidir. İyi bir yuva; koruyucu bir ortamda çocuklara özgür davranma olanağı tanımalıdır. (Toplumsal kurallarla sınırlı ve sorumluluk gerektiren özgürlük…) Yuva ortamında başarı veya başarısızlık söz konusu olmadığından çocuk yeteneklerini özgürce kullanabilir. Çocuklar toplumsal özellikler kazanmayı, girişken ve güvenli olmayı yuvada yaşayarak öğrenirler.

İyi bir yuva öğretmeni çocuklara kişisel olarak yaklaşıp destek olur, bu çağa özgü ruhsal sorunları tanır. Anne-baba ile görüşerek çocukların yetiştiği ortama dair bilgi edinmelidirler.


İLKOKUL DÖNEMİ (6-11 YAŞ): “Ne öğrendiysem odur”
Bu çağlarda cinsel kimlik belirginleşmiştir. Üstbenlik gelişmiştir. Soyut düşünce oluşmaya başlamıştır. Kız-erkek ayrı oynamayı tercih ederler. Durmadan öğrenmek, yeni şeyler denemek, beceri kazanmak, üstünlük göstermek isterler. Övülmeye bayılırlar. Beceriklilik, çalışkanlık bu dönem için önemli kavramlardır ve çabaları onay görmezse, yeterince takdir-övgü alamadıklarını hissederlerse kendilerini değersiz-alçalmış hissederler.

Yaşıtlarıyla arkadaşlık çok önemlidir, ancak yaşıtları aynı zamanda rakipleridir. Birbirleriyle dalga geçmekten, alay etmekten hoşlanırlar.

Beceri, dayanıklılık, işbirliği gerektiren, serüven gereksinimini doyuran, takım çalışmasına elverişli bir spor olan izcilik bu döneme çok uygun bir spordur.


Bu çağlarda çocuklar için öğretmenlerin önemi büyüktür. Öğretmenler her şeyi bilir, hiç yanılmazlar. Öğretmenden aferin almak en sevindirici ödüllerden biridir. Öğretmen aynı zamanda en ciddi otoritedir. Örenek alına, özdeşim yapılan kişidir öğretmen. Bu nedenlerden dolayı bu çağ çocularının iyi okuldan daha çok iyi bir öğretmen sahip olmaları gereklidir.

İYİ ÖĞRETMEN NASIL OLUR?
Öğretmen seçme şansı olan veya öğretmeni değerlendirmek isteyen anne- babalar için iyi bir öğretmeni biraz tanımlamak gerekirse;

• Davranışları tutarlı, olgun, dengeli bir kişi,
• Gerektiği oranda esnek ve hoşgörülü,
• Tepkileri çocuklar açısından anlaşılmaz, şaşırtıcı ve değişken olmayan
• Çocuğun öğrenme, araştırma, keşfetme merakına kılavuzluk edebilen,
• Sınıf içinde demokratik çalışma ve ilişki ortamı yaratabilen,
• Çocuklar arasındaki ilişkileri dengeleyebilen,
• Sorumluluk verme yoluyla çocuklara özdenetim olanağı tanıyan,
• Öğrencilerinin kişilklerini ve yeteneklerini tanıyabilen ve ona göre davranabilen,
• Öğrencilerinin eksikliklerini-yetersizliklerini vurgulamak yerine başarılarını öne çıkarıp onları yüreklendirebilen öğretmenler iyi öğretmen olarak tanımlanabilir.

Ev içinde de çocuklara sorumlukları ve bu sorumluluklarıyla orantılı biçimde hak tanımak önemli bir davranış biçimidir.


Değer verilmenin, övülmenin çok önemli olduğu bu dönemde çocuklara değer vermek, onları yargılamaksızın güvenmek, saygı duymak, hoşgörülü olmak gereklidir.

Her duygusal gelişim evresi için geçerli olan kilit noktalar ise; çocuklarımızı kesintisiz sevmek, bu sevgiyi onlara her şekilde ifade etmek, onlara güvenmek, onların bir birey olduğunu fark etmek, onlara minyatür yetişkinler değil de çocuk gibi davranmak ve bir zamanlar bizim de çocuk olduğumuzu ve büyüdüğümüzü kesinlikle unutmamaktır.


Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.