Bir kadın ve bir anne olarak “kraldan kralcı olmanın” lüzumu yok! Gelin erkek ve kız çocuklarımızı önce insan olarak yetiştirelim, erkek çocuklara “Sen kızdan üstünsün” demeyelim, davranışlarımızla... Ya da kız çocuğumuza ”Sen erkek kardeşinden aşağısın" demeyelim davranışlarımızla... Bizim gelinlerimiz eşlerinden ve kayınvalidelerinden sadece mutluluk ve özgürlük tadar olsunlar. Bunun için de de erkek çocuğunuza da tıpkı kız çocuğunuza rahatlıkla söylediğiniz gibi, “Hadi bana bir bardak su getiriver” diyebilin... Ve kendinizi objektif olarak gözleyin bakalım, çocuklarınıza cinsiyet ayırımcılığı yaparken yakalayacak mısınız kendinizi ve yakaladığınızda değiştirmek üzere adım atabilecek misiniz? İnanın, siz bu adamı attığınızda dünya değişecek! Çünkü erkek değiştiğinde kadın, kadın değiştiğinde erkek değişecek... Kadın mutlu olduğunda erkek, erkek mutlu olduğunda kadın mutlu olacak ve gelecek kuşaklar bu kısır döngülerden uzak, sadece insan olmanın hazzıyla ilişkilerini yaşayabilecekler...
Aynı cinsiyette oldukları için kız çocukları ve anneler arasında daha yakın ve paylaşımcı bir ilişki kurmak daha kolaydır. Ancak fiziksel, duygusal ve psikolojik olarak kendinden çok farklı olan erkek çocuklar zaman zaman anneleri zorlayabilir. Anne-oğul ilişkisi kadın erkek ilişkisinin de temelini oluşturur.
Toplumsal cinsiyet ayrımcılığı çoğu annenin erkek çocuk doğurarak kendi statüsünü de yükseltmesine neden olmaktadır. Oysa, erkek ya da kız çocuk doğurmak bir kadına toplumda nasıl bir statü getirebilir ki? Erkek egemen toplumlardaki güç=erkek anlayışı bu durumun en önemli nedeni. Modern zamanda giderek unuttuğumuz bu ayrımcılık hala ülkemizde yaşanmakta ve kafalarda silik de olsa bir iz bırakmaktadır. Bu nedenle çoğu anne, kızı ve oğlu arasındaki dengeyi kurmakta zorlanır ve oğullarına daha anlayışlı hatta ödün vererek yaklaşır.
En baştan itibaren erkek çocuklarına verilmeyen bazı sorumluluklar, aslında hem onların sosyal gelişimi hem de yardımlaşma ruhu için birer dezavantajdır. Ev işleri konusunda çoğunlukla sorumluluk verilmeyen erkek çocuklar, ilerde bu işlerin “kadın işi” olduğu konusunda kararlı birer erkek olurlar. Oysa, hem kendi hayatlarında kendilerine yetebilen bir birey olabilmeleri, hem de gelecekteki eşi ve ailesi için sağlıklı bir model olabilesi için, erkek çocuklarının da ev işlerinde üzerlerine düşeni yapmalarına fırsat verilmelidir.
HANIM KIZIM, ASLAN OĞLUM
Özellikle hem kız hem erkek çocuğu olan annelerin bu denge konusunda çok daha dikkatli olmaları gerekiyor. Kız çocuklarına belli kurallar ve sınırlamalar getirirken oğullarına aynı sınırları koymamaları hem erkek çocuğun kafasındaki “kadın” kavramını hem de kız çocuğun kafasındaki “erkek” modeli konusunda sağlıksız örneklemeler geliştirmesine neden oluyor.
UZMAN KLİNİK PSİKOLOG VİRNA GÜLZARİ: Cinsiyet ayrımcılığına girmeden, kız erkek tüm çocuklara öz-bakım becerileri ve ev işlerinin öğretilmesi noktası da önemli. Cinsiyetler arası biyolojik farklar olduğunu biliyoruz, ancak bunu aşırı genelleştirip kutuplaşmaya gitmek gereksizdir. Farklılıklara saygı duymak, cinslerden birini ötekinden daha iyi ya da kötü görmemek çok önemli. Sonuçta, iki cinsiyet de birbirini tamamlayıcıdır. Cinsiyet farklılıklarının ötesinde herkesin bireysel farklılıkları onları ayrı bireyler haline getirir. Ve bu bireysel farklılıklar, cinsiyete dair farklılıklardan çok daha önemlidir. Öerneğin; kızlar bizim toplumumuzda sınırın ötesinde baskı görüyor; erkeklere de erkekliklerine dokunulmasın diye hiç sınır konmuyor. Sınırsız büyümek bir çocuk için hayatta en büyük tehlikedir. Çocuk öbür gün dış dünyaya; ‘Bu dünyaları ben yarattım’ edasıyla çıkmamalı, sınırlarını bilerek ve içselleştirmiş olarak çıkmalıdır.” ÇOCUK YETİŞTİRİRKEN BUNLARA DİKKAT!
ERKEKLİK GURURU İNCİNMESİN ESKİ EŞİN ÖFKESİNİ ONDAN ÇIKARMAYIN! |
“ANNELER VE OĞULLARI” |