ÜYE OL | ŞİFREMİ UNUTTUM

Dünya barışı için İtalya’dan yola çıkan kadın sanatçı Pippa Bacca’nın, Gebze’de tecavüze uğrayıp öldürülmesi tüm kadınları üzdü, öfkelendirdi. Bacca’nın istediği dünyanın iyi bir yer olduğuna inanabilmek, barışa dikkat çekmekti; çekti de...

Pippa Bacca adıyla tanınan İtalyalı sanatçı Giuseppina Pasqualino di Marineo; dünyanın iyi bir yer olduğuna dair inancıyla kendisini barışa adadığı bir proje peşinde, memleketimize de geldiği günlerde tecavüze uğradıktan sonra öldürüldü. İki kadın sanatçı, Silvia Moro ve Pippa Bacca, “Barış Gelini” projesiyle “dünya barışına sanatsal etkinlikle katkıda bulunmayı” amaçlıyorlardı. Üzerlerinde beyaz gelinlik, otostopla Milano’dan yola çıkan sanatçılar, otostopla ayrı güzergahlarda gidecekleri Tel-Aviv’de buluşarak projelerini sonlandıracaklardı. Bu güzergahta Türkiye de vardı. 8 Mart’ta yola çıkıp Balkanlar üzerinden Türkiye’ye gelen Bacca, 31 Mart’ta son kez sevgilisiyle telefonla görüştü. Zaten bundan sonra da kendisinden “hayırlı bir haber” alınamadı. 31 Mart itibariyle yakınları “kayıp” olarak Bacca’yı aramaya başladı. Herkesin içini kemiren kuşkular, doğru çıkmasın istendi. “Acaba başına bir şey mi geldi?” derken 12 Nisan günü Gebze yakınlarında örselenmiş, ölü bedeni bulundu. 

BÜTÜN BUNLAR TESADÜF DEĞİL
Öldüğü ortaya çıktıktan sonra ise herkes her şeyi söyledi. Başta bir grup politikacı, öldürülenin kanlı canlı bir insan, barışa umut vermiş bir sanatçı, dünyayı yaşanabilir bir yer yapmaya niyetlenmiş bir kadın olduğunu gözardı ederek “Türkiye’nin itibarı”nı düşündüler. Tüm haberlerde Türkiye aklanmaya çalışıldı, sadece bir “sapık” denildi. Bazıları kabahati Bacca’ya buldu, erkeklere ait olan yollarda gezmeye cesaret ettiği için... Oysa ki durduk yere böyle yürümüyor işler, biz bu ülkeyi, erkek egemen sistemi tanıyoruz. Bu ülke, tecavüze uğrayan kadınların, tecavüzcüsüyle evlendirilerek cezalandırıldığı bir ülke. Kocasından dayak yiyen kadınların karakola şikayet için gittiğinde, aynı dayağa ve işkenceye maruz kalması uğruna, barıştırılıp evlerine gönderildiği bir ülke. Henüz daha çocuk olan öz kızına tecavüz eden babanın, çocuğun ruh sağlığı bozulmadığı gerekçesiyle ceza indirimi kazandığı bir ülke. Yılbaşı kutlaması sırasında kadın turistleri taciz edip saldıranların, sadece 50 YTL para cezasıyla ödüllendirildiği ve adeta teşvik edildiği bir ülke. Bu tecavüz ise tesadüf değil. Bu tecavüz ve cinayet, kadının ne kadar “korunmasız” olduğunun bir göstergesi. Bu, yazılı hukukun da, örf ve geleneklerin de erkeği nasıl koruyup kolladığının göstergesi. Belki her şeyden önce bunların değişmesi için bir şeyler yapmak gerekiyor.

KADINSIZ YAPILAN SİYASETİN SONUÇLARI
Buruk bir baş sağlığı dileyen KA-DER’in basın açıklamasında da şu ifadelerle buna dikkat çekiliyordu: “Biliyoruz ki ülkemizde kadına yönelik şiddete karşı alınması gereken önlemler, olayların faili olan erkek egemen zihniyetin yetki ve karar alma mekanizmalarındaki egemenliği sürdüğü sürece alınamayacaktır. Pippa Bacca'ları ve daha nice kadını korumak ancak kadınların kendilerini ifade edebildikleri ve kendi adlarına karar alabildikleri bir sistemde mümkün olabilecektir. Bu ülkede siyaset kadınsız yapıldığı sürece daha çok kadını kaybedeceğiz.”

Pippa Bacca, tüm iyiniyetiyle başladığı bu barış yolculuğunu tamamlayamadı. Dünyanın iyi bir yer olduğuna inandı ama dünya ona iyi davranmadı. Dünya kadınlara iyi davranmıyor, ama biz kadınlar dünyayı daha iyi bir yer yapmaktan Pipa Bacca’ların başına gelenlere rağmen asla vazgeçmemeliyiz.