“BİRİNİN KIZI OLDU!”

Yaşanan ani suskunlukların sonunda duymuşluğunuz vardır. Biri çıkar ve suskunluğu bozmak adına “Birinin kızı oldu!” der. Cinsiyet ayrımcılığının gelip atasözlerine, deyimlere kadar yapıştığının sık rastlanan örneğidir bu cümle.

Türkiye’de cinsiyet ayrımcılığının en çok yaşandığı durumlardan biri doğumda “erkek” çocuk tercihi… Kız çocuğu doğurduğu için dışlanan anneler, doğan çocuğunun kız olduğunu öğrenince eve uğramayan babalar çok sayıda ülkemizde... Kız doğarsa derin ve sıkıntılı bir suskunluk, erkek olursa davul zurna… Kaldı ki cinsiyet ayrımcılığı konusunda kadınlar hayatlarının her evresinde bu insana yakışmayan durumu yaşıyorlar.

CİNSİYET AYRIMCILIĞI RAHİMDE BAŞLIYOR
Kadına yönelik cinsiyet ayrımcılılığı daha anne rahmindeyken başlıyor. Birleşmiş Milletler (BM) Çocuklara Yardım Fonu'nun (UNICEF)’in 2007 raporu bu konudaki üzücü tabloyu gözler önüne seriyor. Gebelik dönemi teşhis yollarının gelişmesi sayesinde daha gebeliğin ilk evresinde rahimdeki çocuğun cinsiyetinin belirlenmesi mümkün hale geldi. Erkek çocuğun ekonomik veya kültürel nedenlerde açık biçimde tercih edildiği toplumlarda bu tekniklerin istismar edilmesiyle, doğacak kız çocuklarından daha rahimdeyken kurtulma yolu seçilebiliyor.

Nüfus sayımı verileri, erkek çocuk doğumlarının ve 5 yaşından küçük erkek çocuk sayısının Asya'da, özellikle de Çin ve Hindistan'da oransal olarak olağan dışı düzeylere ulaştığını gösteriyor. Söz konusu uygulamaları sona erdirme yolundaki girişimlere rağmen, dünyanın bu en kalabalık iki ülkesinde cinsiyet tercihli çocuk (rahimdeki ve yeni doğan) öldürmelerinin gerçekleştiğini akla getiriyor.

ERKEK ÇOCUK BASKISI
Türkiye’de bu durum hakkında kesin veriler yok. Ancak toplumsal bilinç ve örnekler gösteriyor ki ülkemizde de bu ayrımcılık devam ediyor. Son örnek Iğdır’da yaşandı. Erkek çocuğu olmadığı için kendini baskı altında hisseden bir kadın düşük yaptığını ailesinden gizledi. Daha sonra kızıyla birlikte hastaneden bir erkek bebek kaçırdı. Polisler tarafından yakalanan İpek Y., hiç erkek çocuğu olmadığı için bebeği kaçırdığını itiraf etti. Bir çocuk annesi İpek Y. , dokuz ay önce düşük yaptığını, çocuk isteyen eşine bu durumu söyleyemediğini, bu nedenle karnında yastıkla dolaştığını, önceki gün de bebeği çaldığını anlattı. İpek Y. "Bebeğin annesinden özür diliyorum. Pişman oldum. Aile baskısı yüzünden bu işe bulaştım" dedi.