Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:

KÖTÜ BİR İLİŞKİNİN İŞARETLERİ

Doç. Dr. Şafak Nakajima kötü giden ilişkilerimizin farkında olabilmemiz için önerilerde bulunuyor… Sizin ilişkiniz hangisi?..


"Kaynayan sudaki kurbağa" meselini çoğunuz duymuşsunuzdur. Duymamış olanlar için kısaca değinelim:

Bir kurbağayı, kaynayan suya atsak, kurbağa can havliyle sıçrayıp, kaynar su dolu kaptan kaçmaya çalışacaktır. Ama onu baştan ılık su dolu bir kaba koyar ve suyu yavaş yavaş ısıtırsak, kurbağa rahatlayacak, gevşeyecek ve sonunda, farkına bile varamadan haşlanıp ölecektir.

Bazen ailemiz, sevgilimiz, arkadaşlarımızla ilişkilerimiz de bize benzer durumlar yaşatır. Çok kötü giden ilişkiler, kaynar su etkisi yapar. Ruhumuzu yakar ve bu acı, hızla kaçıp kurtulmamıza yardımcı olabilir.

Ama ilişkinin zehiri, kanımıza yavaş yavaş karışıyorsa, kurtuluş çoğu kez bu kadar hızlı olmaz. Ruhumuz tamamen ölene dek, üstelik fark bile etmeden, yakıcı ilişkinin içinde kalabiliriz.

PEKİ, SUYUN ISINMAKTA OLDUĞUNU DAHA ERKEN FARK ETMEK VE ÖLMEDEN ÖNCE KAÇIP KURTULMAK MÜMKÜN MÜDÜR?
Elbette! Uyarıcı işaretlere dikkat edilirse, bu mümkündür!

Gelin, kimlerin hangi işaretleri verdiklerine yakından bakalım:

-Sadece kendisi uygun olduğunda size zaman ayıranlar
Bu insanlar, sizden tamamen kopmaz, görüşür ama sadece kendileri müsait olduğunda veya istediklerinde görüşmeler gerçekleşir. Bu durum çok kafa karıştırıcıdır ve insanı bir sevgi/ilgi dilencisine dönüştürür. Eğer çok somut mazeretleri olmamasına rağmen karşınızdaki insanla beraber olmak için, sürekli yalvarmak zorundaysanız, onun hayatında gerçekten sağlam bir yere sahip olduğunuzu düşünmek pek mümkün değildir.

-Sürekli geçmişinizi gündeme getirenler
Karşınızdaki kişi, sizin geçmişte yaşadıklarınızı bir suçlama aracı haline getirebilir. Sizi yargılayabilir. En olmadık zamanda, geçmişin sandığını açar ve bulup çıkardıklarıyla tüm huzurunuzu kaçırır. Her insanın kişisel tarihinde, daha sonra onaylamadığı deneyimler vardır. Her olumsuz deneyim, aynı zamanda, aklını kullanabilen bireyler için değerli bir yaşam dersidir. Geçmiş, kişinin kendisine aittir. Karşısındaki insanı ilgilendiren boyutları varsa, bunların paylaşılması gereklidir ama bu durum, sürekli vurulmak üzere, bir silahın karşı tarafa teslim edildiği anlamına gelmez. Karşınızdakini geçmişinizle ilgili ikna çabaları işe yaramıyorsa ve suçlamaları kesilmiyorsa, bu ilişkide saygının olmadığını düşünmek mümkündür.

-Kendinizi tutsak gibi hissettirenler
Sağlıklı ilişkiler, ancak özgür bireylerin beraberliğiyle gerçekleşir. Karşınızdaki insan, sizin ne yediğinize, içtiğinize, kimlerle görüştüğünüze, ne giydiğinize, ne yaptığınıza, nasıl konuştuğunuza, ne düşündüğünüze sürekli karışıyor ve sizin kararlarınıza ve seçimlerinize saygı duymuyorsa, su kaynamaya başlamış demektir. Bir süre sonra kendinizi nefes alamaz halde bulabilirsiniz. İster fikir verme isterse yardım etme maskesi arkasına saklansın, bu tutum size, duygusal bir şiddetle karşı karşıya olduğunuzu hissettirmelidir.

-Hayallerinizi ve yeteneklerinizi küçümseyenler
Her insanın hayalleri ve yetenekleri vardır. Karşınızdaki insan bunları küçümsüyor, engelliyorsa, kısa sürede özgüveninizi ve yaşam sevincinizi kaybetmeniz, neredeyse kaçınılmaz bir sondur. Yaşam, ucu açık bir serüvendir ve bu serüvenin yolunu bir harami gibi kesmeye, kimsenin hakkı yoktur. Hayallerinizi ve yeteneklerinizi engelleyen, kendinizi gerçekleştirmenize karşı çıkan kişilerle, sağlıklı bir bağ ve içten bir ilişki kurmak, neredeyse tamamen imkânsızdır.

-Yalan söyleyenler
Yalan, karşınızdakinin size yeterince saygı duymadığının işaretidir. Kandırma zemini üzerine yürekten bir ilişki nasıl inşa edilebilir? Sürekli yalan söyleyen birine nasıl güven duyulabilir? Yalan söyleyen, gerçeği eğip bükerek sizi kandırıyor ve kendi çıkarların uğruna, sizin çıkarlarınızı feda ediyor demektir. Bir süre sonra her söylediğini sorgulamak zorunda kalacağınız bir insanla, uzun bir yolculuğa güvenle çıkmak mümkün müdür? Ayrıca yalanın küçüğü ve büyüğü arasında da pek bir fark yoktur. Sorun, güvenilmez olmaktır.

-Sürekli olumsuz düşünen ve davrananlar
Sürekli olumsuz düşünce ve davranışlar, kişinin iç dünyasının bir dışa vurumudur. İç dünya kendisini, karşısındaki insana yansıtarak gösterir. Bir süre sonra, olumsuz düşünme ve davranma biçimi, bulaşıcı bir hastalık gibi size de geçebilir. Hayata bakışınız karamsarlaşabilir ve başkalarına karşı olumsuz davranışlar göstermeye başlayabilirsiniz. Olumsuzluk, sizin kendinize ve hayata bakışınızı da etkileyerek, zamanla özgüveninizi ve yaşam sevincinizi kaybetmenize yol açabilir.

-Sahip olduklarınızı kıskananlar
Sahip olduğunuz şeyleri kıskanan birisinin, sizin için en iyiyi istemesini beklemek zordur. Tabii bu durumda, karşınızdaki insanın kendisiyle ilgili ciddi bir memnuniyetsizliğinin olması da mümkündür. Bazen bu kıskançlığa engel olmak için, elinizdeki değerlerden vazgeçmeniz gerektiğine inanabilir veya inandırılabilirsiniz. Bunu yapsanız da, gösterdiğiniz gayret, ne karşınızdakinin sizi daha çok sevmesini sağlayacaktır ne de onun kendisini iyi hissetmesine yardımcı olacaktır.

-Fiziksel şiddet uygulayanlar
Fiziksel şiddet, itip kakmadan, dayağa ve işkenceye uzanabilir. Bu tür bir davranışın saygın bir ilişkide yeri yoktur. Daha sonra özür dilenmesi, oluşan hasarı gidermeye yeterli değildir. Fiziksel şiddete başvuran kişilerin, bunu tekrarlama olasılıkları çok yüksektir. Fiziksel şiddet, kendinize güven ve özsaygınızı ortadan kaldırmanın başlıca yollarından birisidir. Şiddetin yanı sıra, kontrol altında tutulamayan alkol, madde ve kumar gibi kötü alışkanlıklar da, devamlılık olasılıklarının yüksekliği nedeniyle dikkatle izlenmelidir.

Akraba, sevgili/eş veya arkadaş olarak, bir insanı ne kadar severseniz sevin, sağlıklı bir ilişkinin ancak özen, dürüstlük ve saygı ile kurulup yaşatılabileceği gerçeğini lütfen unutmayın!

BU BAŞLIKTAKİ DİĞER KONULAR
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.