Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:

ÇOCUĞUNUZ OKULDAN KORKUYOR MU?

ÇOCUĞUNUZ OKULDAN KORKUYOR MU?

Okullar açılıyor... Ama sizin ufaklığın kaygı ve korkuları bir türlü son bulmuyor mu? Üstelik, siz de "Okula alışacak mı, acaba nelerle karşılaşacak, üstesinden gelebilecek mi?" diye yoğun endişeler mi duyuyorsunuz? Öyleyse, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Pediatri Bölümü'nden Pedagog Güzide Soyak'ın önerilerini mutlaka dinleyin, çünkü kendisinden okul öncesi ve okul sırasında hem ebeveynleri hem de çocukları bekleyen sorunlar konusunda ipuçları aldık.


OKUL KORKUSU NEDİR?
Ev ortamı gibi rahat bir hayattan, kurallarla dolu okul hayatına adım atmaya hazırlanmak, her çocuk için problem teşkil eder. Farklı elbiseler, yeni arkadaşlar, çeşit çeşit defterler, rengârenk kalemler, türlü oyunlar çocuklar için yeni bir dünyaya adım atmak anlamına gelir. Çocuklarından önce ebeveynlerinin bu duruma hazır olması gerekir. Zira, çocukların bu dönemde karşılaşabilecekleri problemleri önceden kestirmek ve bilinçli bir şekilde onlarla baş edebilmenin yollarını aramak önemlidir.

Okul korkusu, okul çağı içindeki çocuğun okula gitmeye direnmesi, arkadaşlarını kabul etmemesi ve ağlamak gibi tepkiler geliştirmesidir. Okul korkusu, kızlar ve erkeklerde eşit oranlarda görülür. Bu korku, çocuğun eğitim alacağı ortama uyum sağlamasını engeller. Çocuklar için korku, yaşama adapte olabilmenin, kaygı veren durumlarla başedebilmenin yöntemlerinden biridir. Okul korkusu, hızlı ele alınıp gerekli müdahaleler yapıldığı takdirde çabuk atlatılabilir.

ANNEDEN AYRILABİLİYOR MU?
Her yeni durumun uyum sorunu yaşatıyor olması normaldir. Anneden ayrılık deneyimini ilk defa anaokulu döneminde yaşayan çocuklar, bu dönemde okulun içine girmeye ikna olmakta zorlanırlar ve tedirgin olurlar. Normal gelişim gösteren bir çocukta bu durum kabul edilebilir, ancak sorun okula başlamakla ilgili değildir. Anne ve çocuk arasındaki bağımlı ilişkide; annenin çocuğun bireyselleşmesine izin vermemesi, bir bakıma annenin de çocuğa bağımlı olması, ev içinde baskılı-kaygılı ortamların olması, yeni bir kardeşin gelmesi, çocuğun bu süreci henüz anlayamamış olması, anne ve babanın çok kaygılı kişiler olmaları, aile içinde bir yakının kaybı ve hastalıklar gibi birçok faktör de etkili olabilir. Çocuğun okula başlamadan önceki dönemde arkadaş deneyimlerinin niteliği, duygularını ve düşüncelerini anlatmada desteklenmiş olması, bu dönemdeki zorlukları kolay atlatmasında önemli yer teşkil eder.

Bağımlı, ilişki kuramayan, arkadaşları ile oyunu reddeden, anne ile ilişkisi sağlıklı organize edilememiş bir çocuğun okula başlarken sorun yaşaması beklenilebilir. Bu çocuklarda ilgi ve enerji kaybı, sinirlilik, içe kapanıklık, nedensiz ağlama, baş ve karın ağrılarından yakınma gibi şikayetler gözlenebilir.

Okula karşı negatif duygular beslememeleri için çocuklara, okul ile ilgili gerçekçi bilgiler verilmelidir. Okula başlama dönemi öncesinde anne, çocuğu farklı arkadaşlıklar kurması için cesaretlendirebilir, ayrıca çocuğun güven duyabileceği başka aile bireyleri kendi okul deneyimlerini çocuğa aktarabilirler. Okulun öğrenme eyleminin dışında çocuğa keyifli gelebilecek yönlerinin de anlatılması faydalı olabilir. Çocuk psikolojisiyle ilgilenen uzmanlar olarak, anne-babalara genel olarak, çocuğun bireysel becerilerini geliştirmesini, kendi başına giyinip soyunabilmesini, yardımsız yemek yeme gibi becerileri kazanmış olmasını öneriyoruz. Ayrıca her anne baba, çocuğunu her dönemde etkin bir şekilde dinlemeli ve kaygılarının olabileceğini kabul etmelidir.

AİLE NE YAPMALI?
Çocuğun okula gitme ile ilgili bütün kaygıları dinlenmeli, okul ile ilgili duygu ve düşünceleri anlamaya çalışılmalıdır. Okul korkusunun çocuktan olduğu kadar, okul ve öğretmen tutumlarından da kaynaklanabileceğinin unutulmaması gerekir. Okula gitme ile ilgili aile bireyleri ortak tutum içinde olmalı ve çocuğun okula gitmemesine izin verilmemelidir. Her anne ve baba çocuğuna kaygılarını anladığını, bu kaygıların zamanla geçeceğini ve okulda öğrendiklerinin kendileri için de önemli olduğunu vurgulamalıdır. Ayrıca uzun vedalaşmalardan, kişisel kaygıların yansıtılmasından kaçınılmalıdır. Ev içinde de çocuğun anne-babaya bağımlı olması azaltılmaya çalışılmalı, kendi başına bulduğu uğraşlar konusunda destek olunmalı, tek başına da oynayabileceği oyuncaklar ve oyunlar alınmalıdır. Ebeveynler, okullar başlamadan önce okul alışverişini çocuk ile birlikte yapmalıdır. Anne-baba dikkatli olmalı ve bu dönem içinde meydana gelebilecek sorunlar hakkında önceden yayınlar vasıtası ile haberdar olmalıdır. Çünkü problemi çabuk fark etmek ve doğru müdahale etmek, çözümün de kolay ve erken olmasını sağlayacaktır.

ÖĞRETMENLER NE YAPMALI?
Bu dönemde öğretmenlerin de duyarlı olması gerekir. Öğretileni yapamıyor olmasının çocukta kaygı uyandıracağı unutulmamalı ve öncelikli olarak öğretmek kaygısı taşınmamalıdır. Önce çocuğun sıkıntısının ne olduğu sorulmalı ve bu konuda yardım edilebileceği anlatılmalıdır. Katı tutum, sorunları arttırır. Öğretmen, çocuğa okula gelmesi gerektiğini ve onun öğrenmesini önemsediğini yumuşak bir dille anlatmalıdır.

Okul korkusu, anaokuluna başlanan 3-5 yaş döneminde yoğun yaşanabilir. İlkokula başlangıç, yine bu korkunun görüldüğü ikinci dönemdir. Daha yüksek sınıflarda 12-14 yaş döneminde de ortaya çıkabilir. Okul döneminde çocuğun bireysel gelişimine de önem verilir ve anne-çocuk ilişkisi doğru organize edilirse, sorun tekrarlayarak ortaya çıkmaz. Ancak, çocuğun eve bağımlılığı ve okula gitmeme ile ilgili istekleri desteklenilirse, okulla ilgili sorunlar tekrar tekrar yaşanabilir.

ANAOKULUNDA İLK GÜNLERDEKİ STRES NASIL ATILIR?
Her okula başlayan çocuk aynı tepkiyi göstermez. Anaokuluna başlayan çocuklarda zaman ve uzaklık kavramı tam oturmadığı için ilk kaygıları bu yöndedir.

- Evimize ne kadar uzaklıktayım?
- Annem beni alacak mı?
- Bu çocukları tanımıyorum.
- İhtiyaçlarımı kime söyleyeceğim, yardım ederler mi?
- Ev kuralsız bir yerdi. Her şeyi kuralla yapacak olmak sıkıcı.

Çocuk, bu soruların cevaplarını yaşayarak öğreneceği için kaygıları da yüksektir. İlk gün okulda 1-2 saat kalmak, annenin onu ne zaman alacağını saat üzerinden göstermesi, öğretmenle tanıştırıp, nasıl yardımlar isteyeceğini anlatması çıkacak sorunları azaltabilir. İlk birkaç gün çocuğun görebileceği bir yerde oturup oradan ayrılmamak da yararlı olabilir.

ADAPTASYON SÜRECİ
Daha önce okula gitmemiş bir çocuk için 10 günü aşan ve hiç azalmayan uyum sorunları varsa, anaokuluna gitme durdurulmalıdır. Çünkü çocuk okula gitmek için henüz hazır değildir. Daha önce anaokuluna gitmiş çocuklarda uzun tatil sonrasında okula dönüş güç olabilir, ama okul tanıdıkları bir yer olduğu için, burada yaşanan kaygı daha kısa sürede atlatılabilir. Taviz vermeden eski düzeni içinde çocuğun anaokuluna gidip gelmesi sağlanmalı ve çocuğun evde kalmasına izin verilmemelidir.

Çocuğa ilgisiz olmak ya da aşırı derecede ilgi göstermek çocuğun duygusal ve bilişsel gelişimini geciktirmekle birlikte, öğrenme ve uyum sorunları yaşamasını da kaçınılmaz kılar.

ÖDEV SORUMLULUĞU NASIL KAZANDIRILIR?
Her anne baba çocuklarının ödevleri ile ilgilenmelidir. Çünkü onların sorunlarına yardımcı olmak, beraber sorunların üstesinden gelmek, karşılıklı iletişim ve güven ilişkisi kurmak ödev söz konusu olduğunda da çocuklar için bir ihtiyaçtır ve aileden yardım almak hoşlarına gider. Ödevlerinde anlamadıkları yerlerde yardım isteyebilecekleri söylenmeli, yol gösteren kişi olunmalıdır. Okula başlanılan ilk birkaç hafta, okuldan evde yapılması için herhangi bir ödev verilip verilmediği sorulmalıdır. Ancak ödevi yapması için ısrarcı olmamak gerekir. Yapmadan gittiği takdirde öğretmenine nedenlerini kendisi anlatmalıdır. Çocuk okuldan geldiği ilk 2 saat içinde ödevlerini tamamlamalıdır.

ÇOCUKLARINI OKULA HAZIRLAMADA AİLELERİN YAPABİLECEKLERİ?
• Çocuklarınızın gelişimini anlamak için onları dikkatli gözlemleyin. Tanımaya, anlamaya çalışın. Bilginizi artırmak için çeşitli kaynaklar okuyun. Okula başlangıç ile ilgili anaokulu öğretmeninizin görüşünü de alın. Yeterli olmadığını düşündüğünüz alanlarda desteklenmesini sağlayın. Yaşıtlarından geride olduğunu düşündüğünüz becerilerinin değerlendirilmesi için bir uzmanın görüşlerini alın.
• İlk yıllardan itibaren her akşam kitap okumak sadece okumaya ilgisini değil, dil gelişimini anlamasını da güçlendirecektir.
• Öz bakım becerilerinin zamanında kazanılmış olması, okul yıllarına ait olan önemli bir sorumluluğun yani; ödev yapma bilincinin gelişmesine de yardımcı olacaktır. Yemeğini yemek için destek bekleyen, anne ve babası ile yatan, tuvalet temizliğini yerine getiremeyen, odasını toplayamayı öğrenememiş bir çocuk, ödevlerini de yapmak konusunda istekli olmayacaktır.
• Okul seçiminin, anne ve babaların istekleri doğrultusunda gerçekleşmekle birlikte çocuğun becerilerinin de göz önünde bulundurularak yapılması gerekir. Çocuğun gideceği okul ve eğitim hayatı ile ilgili bilgisinin olması onu rahatlatacaktır.
• Okul için gerekli alışveriş ve odasının çalışma ihtiyacına göre tekrar düzenlenmesini birlikte yapın. Yaşamındaki yeni dönemin heyecanı olduğu kadar sorumluluklarını da birlikte paylaşın.
• Öğrenme sadece okulda gerçekleşmez. Kavram becerilerinin öğrenilmesi ve pekiştirilmesi günlük hayat içerisindeki deneyimlerle gerçekleşmektedir. Zaman zaman çocuğunuzun bilgisini ortaya çıkaracak basit sorular sorun. Onun da soru sorması için teşvik edin.
• Okul dışındaki sosyal aktivitelerde kendi yaşıtlarından sınırlı sayıda arkadaşı bulunurken bir anda sınıf ortamında birçok yaşıtı olacaktır. Aralarındaki farklılıkları, daha iyi veya yetersiz olduğu yönlerini gözlem ve deneyimlerle öğrenecektir. Bu durum sadece sosyal olgunluğunun değil duygusal olgunluğunun gelişmesi için de önemli bir deneyimdir.
• Başladığı işi bitirmek, sırasını beklemek, söz kesmemek, isteklerini erteleyebilmek, oyunların kurallarına uymak, ebeveynler tarafından dikkatle izlenmeli ve gelişmesi için desteklenmelidir.

 

İLKOKULA BAŞLAMANIN TEMEL ÖLÇÜLERİ NELERDİR?
• Okul öncesi eğitimi almış çocukların becerilerini geliştirmekte daha istekli olduğu gözlenir.
• Masa başında oturma, yönergeleri dinleme ve doğru uygulama, başladığı işi bitirmekte çoğunlukla başarılıdırlar.
• Göz-el koordinasyonları gelişmiştir. Makas kullanma, kalem ile harf, sayı ve şekli kopya etmekte beklenen olgunluğa sahiptirler.
• Duygu ve düşüncelerini ifade etmekte isteklidirler. Sorulara cevap verebilirler.
• Ezbere sayı sayma ve sayı-kavram ilişkisini oluşturmayı anlamışlardır. Artma, eksilmenin toplama ve çıkarmanın temelini oluşturduğunu fark ederler.
• Renkler ve temel kavramları bilirler.
• Günlük olayları dün/bugün/yarın kavramlarının içerisinde doğru olarak hatırlar ve ifade edebilirler. Hikayeleri doğru sıra ile anlatabilirler. Dil gelişimleri yaşıtları ile paraleldir.
• Öz bakım becerilerini kazanmış ve bunları yardımsız yerine getirmekte isteklidirler. Sorumluluk alabilirler ve davranışlarının sonuçlarından haberdardırlar.
• Akranları ile ilişkilerinde sorunlarını kendileri çözerler. Duygularını kontrol edebilir ve kabul edilir şekilde ifade ederler.
• Grup oyunlarına katılmak, oyuna kabul edilmiş, oyunun kurallarına ve haklara saygılı olmakta isteklidirler.


 

ÇOCUĞUM BÜYÜRKEN BÖLÜMÜNÜN DİĞER KONULARI

Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.