KOÇ: 
Koç 
burcu burçlar kuşağının ilk insanı. Yani öncesiz. Başkaları yok kendi var. Yegane insan. O yüzden de 
kendisi ve kendi istekleriyle meşgul, benmerkezci bir portre çizer. İlk olduğu için de öncüdür, 
başlatandır, girişimcidir. “Ben neyim, kimim?” der, (Birinci Ev). Kendisini, kim 
olduğunu, ne yapmak istediğini öğrenmek ve isteklerinin peşinden gitmek üzere dünyaya gelmiştir. 
Sorun diğer insanların da var olduğunu keşfettiğinde başlar! Kendi yapmak istedikleri konusunda 
yaygaracı, tutturan tavırları bu nedenledir. 
Bir Koç burcu insanı neye sinirlenir? Başka 
insanlar işine karıştığında veya başka insanlarlayken isteklerinin olmayışına. 
Ani kararlar 
veren, kendi istekleriyle çok fazla meşgul olduğu için başkalarına karşı kayıtsız kalabilen bir 
tutum içersinde olabilir. 
Kendisini, kim olduğunu atılganca ortaya koyamadığında hayatında 
önemli yeri olmayan, zararı dokunmayacak kişilerden öfkesini çıkartabilir. 
BOĞA:
Zodyak’ın fiziksel dünyanın keyfini çıkarmaya gelmiş, beş duyuyla 
bir hayli meşgul, huzur, barış arayışında sabit, talepkar insanlardır Boğalar. Enerjisini bir işe 
yoğunlaştırdığında çok üretken olurlar. Bir Koç gibi bir şeyleri başlatmak değil, başlamış konuları, 
yapıları sabırla sağlamlaştırıp dayanıklılaştırmak üzere dünyaya gelmişlerdir. Doğaya yönelik 
işçilerdir. Toprağı işlerler. Ve daima tabiat ananın besleyiciliğine inanmaları gerekir. Maddi dünya 
ile ilişkili olduğu için fiziksel dünyada maddesel anlamda güvenlik peşinde olan bir burçtur. Olduğu 
gibi değerli olup, sahip olduklarından ötürü şükran duymak suretiyle kendi değerinin farkında 
olacaktır. Kendine yeterli temayı temsil eder Boğa. Yardım isteyememesi, sürekli kuyruğu dik tutması 
bu yüzdendir. Neye yeterlidir? Hayatta yaşamasına, var olabilmesine. Bu duygu yoksa güvenliği için 
sürekli daha fazlasını ister. Boğa insanı maddi dünyada kendisine bir sürü özellik ekleyebilir ama 
önemli olan kendi özelliğini ortaya çıkarmasıdır. Koleksiyonculuğu alıcılıktan, talepkarlıktan 
gelir. Alışkın olduğu modellere yatkındır. Denenmiş sınanmış şeylerle ilgilenir. Sofradaki yeri, 
yataktaki yönü kolay kolay değişmez. Yenilikler peşinde değildir. 
İKİZLER:
Zodyak’ın ebedi çocuklarıdır İkizler. İletişim kurmaya, 
bilgiyi tarafsız bir şekilde aktarmaya gelmiştir. Algılama, gözlem, bol bol koşuşturma, uyanık bir 
akıl İkizler’i tanımlar. O dünyayı görmek, sadece buna şahit olmak ister. Bunun üstüne felsefe 
yapmak onun işi değildir.  Yönetici gezegeni Merkür cıvayı temsil eder. İkizler de tıpkı cıva 
gibi yerinde duramaz, çok hareketli, sabırsız, huzursuz, kararsız ve seridir. Hayret duygusuyla, 
merakla dünyaya gelmiştir İkizler. Görülecek, öğrenilecek çok şey, harcanacak bir dakika bile yoktur 
onlar için. On dakikada oyuncak mağazasını dağıtan çocuk gibi İkizler de deneyimden deneyime, 
genellikle plansızca koşturup durur. 
İkizler sağlıklı merakı geliştirmek durumundadır. Nedir 
sağlıklı merak? Komşusunun ne yaptığını merak etmek yerine, ya da eşinin ne düşündüğünü ikide bir 
sorup merak edeceğine kendi düşüncesini yani kendisini merak etmesi sağlıklı meraka girer. Veri 
toplar ve dağıtır, yorum yapmadan. Bilgiyi aktarırken yorum yaptığında karşıt burcu Yay’ın 
gölgesine kayar; yargılar. 
İkizler tıpkı maymun gibi taklitçidir. Alıntılarla konuşur. Beş 
dakika evvel sizden bir şey duysun, hemen onu başkasına satıverir. Esasen kendisi bir düşünce 
üretmek durumunda değildir, o düşünceleri toplar ve aktarır. Ticaret konusunda da yeteneklidir. 
Orada da kendileri bir şey üretmez, alır ve satar. 
Dinlemeyi öğrenmek, bu anlamda kendisine 
de kulak vermek, kendisiyle iletişimini de sağlam tutmak durumundadır.
YENGEÇ:
Güçlü duygusal dürtüleri olan, hassas, anaç, insanların bakımı ve 
eğitimi ile ilgili insanların burcudur Yengeç. Başkalarına karşı duyarlı, naziktir. İçteki 
güvensizliği, kırılganlığı saklamak ve korumak için dışta kendisine bir maske takabilir. 
Anlaşılması güçtür; çünkü ruh haline göre davranır. Kendisini açıkça göstermez. Bu biraz 
güvensizlikten biraz da gizlilikten kaynaklanır. Yaşamı boyunca bu güven eksikliği ve kendine 
dönüklük ile mücadele etmesi gerekebilir. Özverili, ancak anaç yapısıyla boğucu hale gelebilen, 
aşırı duyarlı biridir. Yapması gereken psikolojik anlamda kendisini büyütmek, kendine annelik etmek 
iken, kendisini büyütemeden etrafa annelik etmeye kalkışabilir. Bu haliyle onları kendine bağımlı 
kılarak büyümelerine engel olabilir (Yengecin kıskaçlarıyla ele geçirmesi gibi). Sezgileri güçlü 
olan Yengeç insanı sezgisel aklıyla daha başarılı olur. Ancak ailesine ve dünyaya en az diğerleri 
kadar akıllı olduğunu gösterme arzusu onu okulunu, notlarını, derecelerini önemsemeye iter. Oysa 
sezgilerini reddettiğinde çok katı ve fazla rasyonel olabilir. 
ASLAN:
Kendini doğal olarak ifade ediyor olmak demektir Aslan burcu. 
Fazlasıyla dikkat çekmesine gerek yoktur zaten görünür, olduğu gibi parlar girdiği ortamlarda. Bazen 
kendi kendisinden gözü kamaşabilir. Dünya etrafında dönüyor sanır. Gururludur, cömerttir. Ama 
burçlar kuşağının kralı olduğu için tebasına karşı verici ve cömert olması doğaldır. Zaten doğal bir 
cömertliği ve sıcaklığı, içtenliği vardır. Doğal liderlik yeteneği ile sahneye, üne, şöhrete doğru 
gider. Eğer koşullar onu hayal kırıklığına uğratırsa yani sahneden yer alamazsa, kibirli bir ifade 
takınabilir. Başkaları tarafından onaylanmak, saygı görmek ihtiyacındadır. Bir davranışının 
onaylanmayacağından korkarak geri çekilebilir. Bu onayın kendi içinden gelmesini sağlaması, 
kendisini saygıdeğer bulması gerekir. Önyargılı ve inatçı olabilir. Ne yaparsa yapsın bunu dramatik 
ve teatral biçimde yapar. Sevdiklerinin onu pohpohlamasını, ona hayran olmasını ister. Yaptıkları 
fark edilmediğinde gürültücü bir şekilde dikkat çekmek isteyebilir. Liderlik özelliğini ortaya 
koyamadığında sürü psikolojisine kapılabilir. İçinde ne varsa onu alkış, onay, pohpoh beklemeden 
ortaya koymak, içindeki çocukla temas kurmak durumundadır. 
BAŞAK:
Kendini analiz edip düzeltmek; Başak’ın dünyaya geliş nedeni 
budur. Tıpkı makine gibi hayata bakar. İşleyişindeki hataları görür ve düzeltme yoluna gider. 
Detaycı, görev duygusuyla hareket eden, eleştiride dozu kaçırabilen insanlardır Başaklar. En 
sevdiğini en çok eleştirir. Kendisi eleştiri kabul etmez, zaten herkesten çok kendisi kendisini 
kıyasıya eleştirmektedir çünkü. Başkalarının kendisine ihtiyacı olduğunu ve yaptıklarını takdir 
ettiklerini görmek ister. Hizmet, servis, birileri için bir şeyler yapmak çok önemlidir. Asıl 
verimli olacağı konulardan uzaklaşarak bambaşka işlere yoğunlaşmak yıkıcı bir yönü olabilir. Bir 
parça “Sen bende suç bulmadan, ben sende suç bulayım” mantığıyla hareket eder. 
Detay gerektiren işlerde ondan başarılısı yoktur. Ancak bu kadar detaycılık sonucunda 
“ağaçlar nedeniyle ormanı fark edemez”. Dolayısıyla gerekliyi gereksizden ayırmayı 
öğrenmesi şarttır. İçteki güvensizliği kararsızlığa, endişeye neden olabilir. Bunun bir nedeni de 
mükemmeliyetçiliktir. Çekingen ve tutuk görünmesi isteksizmiş görüntüsü verebilir. Oysa 
beklentileri, standartları o kadar yüksektir ki bunları düşürmek yerine yalnızlığı seçmiş olabilir. 
TERAZİ:
Başkalarıyla işbirliğine yatkın, başkalarından onay bekleyen bir 
yapısı vardır. Çevresindeki insanlara göre davranır (Bir kocama sorayım tavrı). Takım çalışmasında 
uyum içinde olmak, tarafsızlık, adalet, huzur ve barış çok önemlidir. Yüksek ses, kavga gürültü 
patırtıdan hoşlanmaz. Sükunet sever. Sorunları zorla değil, diplomatik bir biçimde çözmeyi sever. 
Herhangi bir konuda yargılamadan enine boyuna düşünür, her açıdan değerlendirir. Karar 
verdikten sonra da sonuna kadar uygular. Bu aradaki süreçte kararsızmış gibi algılanabilir. 
Başkalarının onu sevmesi, benimsemesi çok önemlidir. O nedenle herkesi mutlu etmek ister. Bu 
tavrıyla ödünler vermesi kaçınılmazdır. Çok fazla “Biz” olmaya çalışması 
“Ben”ini yok edebilmesine neden olabilir. 
Takım çalışması, bir grupla birlikte 
çalışmak onun için tek başına çalışmaktan daha doyurucu ve verimlidir. Diğerleri onunlayken 
huzurludur. Çünkü kavga çıkarmaz, gerçek duygu ve korkularını, hoşnutsuzluklarını saklar. İyi bir 
sosyal görüntü uğruna içinde kendini mutlu hissetmediği, kendini iyi ifade edemediği ortamlarda 
yaşantısını sürdürmeye katlanır. Bu da dıştan uyumlu ama içten içe bastırılmış öfkeyle dolu bir 
durum yaratır. 
AKREP:
Yoğun, iç gözlemci yönü güçlü, azimli, etkileyici, dayanıklı, 
korkusuzdur. Yaşadığı her dakikayı son dakika gibi yaşamak ister. İçgüdüsel kuşkuculuğu çevresindeki 
insanların karanlıkta kalmış sırlarını, en derinlerdeki güdülerini öğrenebilmek ve anlayabilmek için 
onların zihniyetlerini araştırmasına neden olur. Ve bunları bulur da. Kendisi ile ilgili konularda 
ketum, başkalarının sırlarını keşfetmekte ustadır. Akrep kendi karanlık yönlerine bakıp bunlarla 
yüzleşme gücüne sahiptir. Ancak bu ruhsal gücü kendisi için kullanmak yerine başkalarını değiştirmek 
üzere kullanma eğilimindedir. Özellikle öfkelendiğinde veya kendisini aciz hissettiğinde yüzünde bir 
maske ile karşılaşırız. Hayatı ve herkesi kontrol etmeye çalışır. Oysa bu dünyaya kendi isteklerini 
dayatma ve hayatı yönetme gücünü bırakmaya gelmiştir. Bu yolda en önemli işi herkesi kendi hallerine 
bırakıp kendisini açık seçik korkusuzca ifade edebilmeyi öğrenmektir. Olanı kabullenmeyi öğrenerek 
kendine de kendi kötücül diye nitelediği yönlerine de kabul gösterebilir. 
YAY: 
Gezgin, ömür boyu öğrenci, idealist, filozof. Hayata daha geniş bir 
açıdan bakabilmeyi, yeni ufuklara açılabilmeyi beceren, hevesli, neşeli, özgür ve maceracı ruhlu 
insanların burcu. Dışa dönük, arkadaş canlısı ve popülerdir. Sabırsızdır. Hem fiziksel hem de 
zihinsel olarak aktiftir. Oysa entelektüel olduğu kadar duygulara da önem vermesi gerekir (Hem kendi 
duygularına hem de diğerlerininkine). Dürüstlüğü diğerlerini yaralayacak boyutta olabilir. Gerçekten 
adil olabilmek için bütün öyküyü dinlemesi gerektiğini öğrenmelidir. Sürekli deneyimler yaşayarak 
hayatına bir anlam vermek, hayatının felsefesini yapmak, kendi doğrusunu bulmak ister. Bu yolda 
taktığı pembe gözlüklerle aşırı iyimserlik, boyunu aşma ve yanış değerlendirme yıkıcı yönleridir. 
Hayat onun için sürekli olarak kendisini tanıdığı ve yönünü buna göre değiştirdiği bir yolculuktan 
başka bir şey değildir. Bu yolculukta geliştirmesi gereken hoşgörü ve herkesin kendisine göre bir 
doğrusu olduğunu anlamaktır. 
Yabancı kültürlere, ülkelere ve dinlere meraklıdır. Fiziksel 
olarak oralara gidemese bile hayalinde hep oralarda dolaşır.
OĞLAK:
Kendini hedeflerine adayan, olgun, sorumluluk sahibi, güvenilirdir. 
Toplumun gözü önünde daima itibarlı bir yeri olsun ister, rezil olmaktan çok korkar. Eğer ekonomik 
açıdan güvende değilse başkalarının gözünde prestijli bir statüsü yoksa zihinsel açıdan huzursuz 
olur. Çok tedbirlidir. Risk alamaması yüzünden hedeflerini gerçekleştiremeyebilir. Organize, planlı, 
hırslı, çalışkandır. Her zaman tırmanacağı bir yer olduğunu ne pahasına olursa olsun oraya 
çıkacağını düşünür. Hiç anlamadığı şey ise zaten doğuştan liderlik özelliğine sahip olduğudur. 
Sabırla, ağır ağır istediği yere çıkacaktır. Acele ettiği takdirde başkalarını kullanarak otoriteyle 
başa geçmeye çalışır ve tepe taklak olur. Parayı önemsediği için zor harcar. Gelecek için tasarrufta 
bulunur. Duygusal açıdan kendisini bastırabilir. En soğuk ve mesafeli göründüğü zamanlar aslında en 
çok şefkate ihtiyaç duyduğu zamanlardır. Gerçekçi ve pratik olayım derken yumuşak ve sıcak duyguları 
dolu dolu yaşamasını engeller. Aslında çok güvensiz olup güvenliymiş gibi davranmaya çalışabilir. 
Dikkat etmesi gereken aleyhine işleyen yönleri; karamsarlık, hayata karşı aşırı temkinli 
yaklaşım, somut başarılar sergileme takıntısı.
Öğrenmesi gerekenler ise, kendine göre amaç ve 
hedefler saptaması, o hedeflere doğru adım adım disiplinli çabalarla ilerlemesi ve gerekirse tek 
başına yol almayı göze alması. 
KOVA:
Ailenin 
ve çevrenin beklentilerine uymayan, onlarla sanki arasında saydam bir duvar olduğu duygusunu taşıyan 
bir çocuk olarak büyür. Bu bir yalnızlık duygusu doğurarak onu parçası olacak gruplar aramaya iter. 
Ancak bu duygunun etkisiyle geçirdiği yıllar her şeyi sorgulamasına, bir düşünce veya gruba uzun 
süre bağlı kalamamasına neden olur. Kurulu düzenlerde rahat etmez. Hep daha iyiyi arar. Düşünce ve 
davranış olarak zamanının ilersinde yaşar. Hem isyankar hem de barışseverdir. Hem bencil değildir 
hem de kendini beğenmiştir. Herkesle arkadaş olabilir. Fazla duygusal değildir. Her zaman için 
bireyliğini koruyabilmesi şarttır. 
BALIK:
Nazik, düşünceli, 
özverilidir. Başkalarının duygu ve gereksinimlerine karşı duyarlıdır. Kaos ve belirsizlikte rasyonel 
mantığın bir işe yaramadığı durumlarda sezgileriyle yolunu rahatça bulabilir. Sezgileri çok güçlü 
olmasına karşın çocukken sezgilerinden korkmasına neden olabilecek etkiler almış olabilir. Birçok 
şeyin farkında olması aileyi korkutmuş ve sezgiselliğini bastırmış olabilir. Bastırılan sezgiselliği 
aklı ön plana çıkardığında katı ve mutsuz bir portre çizecektir. 
Balık kaçışların burcudur. 
Yapması gerekenleri yapmaktan ve burnunun ucundaki gerçekle uğraşmaktan kaçındığında televizyona, 
bilgisayara, hayal dünyasına uykuya veya bağımlılık yaratabilecek bir konuya dalabilir. Bir sorunla 
karşılaştığında, tıkandığında çözmek yerine, kendi kendine düzelmesini bekleyebilir! 
Balık 
bir bütünle bir olmak ister, etkilere açıktır. İlişkilerinde mutlaka sınırlarını koruması 
gereklidir. Başkalarının duygu ve düşüncelerine karşı çok duyarlıdır. Kendine acıma, duygusal 
anlamda eziyet, yardım edeyim derken zor durumda kalmak kaçınması gereken yıkıcı yönleridir. Kendi 
isteklerini özverili olmak adına ikinci plana attığında arzularına doğru hareket edemeyebilir. Bu 
durumda “kurban”dır. 
Duygusal açıdan kendini korumak için kendisini 
yaralayabileceğini düşündüğü insanlara veya olaylara ilgisizmiş gibi davranabilir. Ama gene de 
kendini kurtaramaz. 
| 
	 |