2 Nisan Salı Merkür (balık)- Neptün (balık) kavuşumu
(12:36)
Hayal gücü ve yaratıcılık, somutlaştırma ihtiyacı, dağınık bir zihin, abartıya eğilim,
etkiye açıklık ve bütünsel değerlendirme.
Hayal kurmak güzeldir. İnsanın ruhunu
zenginleştirir. Sanatın belki de en güzel yanı bize hayal kurdurmasıdır. Müzik, resim, tiyatro,
dans... Aklınıza ne gelirse! Hayal kurabilmek, bir sonraki aşamaya geçebilmiş olmak demektir;
bununla birlikte her aşama bir sınavı da beraberinde getirir. Hayallerden ibaret olmak...
Dürüstlüğü, gerçekliği ve samimiyeti yitirmiş olmak! İşte bu sizi eskisinden de gerilere sürükler.
Nereye gelirseniz gelin, önceki deneyimlerinizin size armağanı olan yetileri kenara iterseniz, yeni
yetileri hakkıyla yönetemezsiniz.
5 Nisan Cuma 15⁰ Koç 17’ Yeniay (11:50)
"heves, yeni projeler" (yeniay)
“savaşçı, öncü, gözüpek, paçayı kurtaran, hayatta
kalan”
Hayallerini gerçekleştiren güçtür cesaret!
Neye cesaret etmek? Ne için bir
yerden başlayabilmek? Hangi korku ve kaygının ötesine nasıl geçmek? Aklını kullanmak gerek değil mi?
Nasıl? Hakkın olanı almanın yolu nedir? Neyi hak ettiğini insan nasıl bilir? Bundan nasıl emin
olabilir? Sahip olduğun potansiyellerin farkına varmak nasıl mümkün olabilir? Değerli olan
potansiyel olarak mı yoksa kendini ispatlamış olarak mı değerlidir? Boş lafa karnımız tok diyor
gökyüzü, gerçekleşmemiş projeler bir yerden sonra kafa şişirmekten öteye gitmeyecektir. Hedeflerini
yüksek tutmak değil, hedeflediklerini gerçekleştirebilmiş olmak maharettir. Risk almak aklını
kullananlar için gurur, akılsızca davrananlar için azap getirir. Öyleyse nereden başlamak
istersiniz?
7 Nisan Pazar Merkür (balık)- Satürn (oğlak) sekstili (12:17)
Baskın bir
dil, iletişim ustalığı, en kötüsünü düşünen, öğrenme zorluğu, ciddi bir tavır
takınma.
Gerçekçi olmak başka bir şey kaba olmak başka bir şey! Biz nezaketi yanlış
yorumluyoruz. Nezaket, saygı temelinin üzerine kurulur. Birisine saygı duyabilmenin önkoşulu kendine
saygı duyuyor olmaktır. Kendisine saygısı olmayanın kimseye ve hiçbir şeye de saygı duyma şansı
yoktur. Kişinin kendisine duyduğu saygıyı, kullandığı iletişim dilinden anlamak mümkündür. Kendisine
saygı duyan kişi sınırlarını, başka bir deyişle haddini bilir. Had aşmak, karşınızdaki kişinin özel
alanına girmektir. Bizler her konuda, her türlü eleştiride bulunabileceğimizi düşünüyoruz. Bakın
Celaleddin Rumi ne diyor:
"Benim hayatımı yargılamadan önce, benim ayakkabılarımı giy ve benim
geçtiğim yollardan, sokaklardan, dağ ve ovalardan geç.
Hüznü, acıyı ve neşeyi tat. Benim
geçtiğim senelerden geç, benim takıldığım taşlara takıl. Yeniden ayağa kalk ve aynı yolu tekrar git,
benim gittiğim gibi. Ancak ondan sonra beni yargılayabilirsin. Geçer dediklerimi geçirdim, biter
dediklerimi bitirdim. Nefret ettiklerimi sildim, artık yeter dedim. Geride bıraktıklarım hesap
sormaya kalkmasın o yüzden bana. Farkında olduğum için var oldunuz, vazgeçtiğim için bugün
yoksunuz."
10 Nisan Çarşamba Venüs (balık)- Neptün (balık) kavuşumu (09:12), Güneş (koç)-
Satürn (Oğlak) karesi (11:46) ve Jüpiter (yay) geri hareketi başlıyor (20:00)
Yoğun duygular,
hayaller, güzel sanatlar, bir şeyin büyüleyici olması, özel buluşmalar, masal gibi.
Özgüven
eksikliği, kendini tanıma, gölge kişilik, kendine hakimiyet, korkularının farkına varma, zamanı
etkin kullanma.
"rahip, eğitimli kişi, filozof, aristokrat, misyoner, yargıç"
(Jüpiter)
“gezgin, öğrenci, filozof, yüce rahip, misyoner” (yay)
Sadakat, insanın
kalbindekini yaşayabilmesi demektir. Canlılık, ancak bu şekilde mümkün olabilir. Bu insanı kendini
yenilemeye götürür. Akan suyun sihri buradan geliyor olsa gerek! Belli sınırların içinde hapsolmuş
olansa zamanla ölür. Bunu aşmanın yolunu bulan özgürleşir. Bunun için de aramak gerekir. Bizi
istediğimiz yere getirecek olan gözlemci olmak ve fark ettiklerimizle içinde olduğumuz hikayeye bir
kez daha dönüp bakmaktır. Kilitler tam da burada açılabilir.
11 Nisan Perşembe Merkür
(balık)- Pluto (oğlak) sekstili (00:45)
Entelektüel yetiler, bilinçaltı mesajlar, saklı tutulmak
istenenler.
Her şeyi bilmek istediğinizden emin misiniz? Bazen bazı şeyleri bilmemeyi de
tercih edebilirsiniz. Bu karşınızdaki kişi için de geçerlidir. Bir sır verirken iki kere düşünmek
gerekir. Bu sırrın ona ağır yük olmayacağından emin misiniz? Bir şeyi öğrenmeniz onu bilmenin de
sorumluluğunu almanız demektir. Tarih sayfalarıysa bu sorumluluğu taşıyamayanların yıkıp
döktükleriyle doludur. Yapacaklarını, seferlerini hep gizli tutan Yavuz Sultan Selim ile ısrarla
seferin nerede yapılacağını soran veziri arasında geçen şu diyaloğu hatırlayalım:
"Sen sır
saklamasını bilir misin?"
"Evet hünkarım, bilirim!"
"Ben de bilirim!"
12 Nisan Cuma
Merkür (balık)- Jüpiter (yay) karesi (07:17), Venüs (balık)- Satürn (oğlak) sekstili (18:07) ve
22⁰ Yengeç 35’ İlkdördün (22:05)
Gereğinden fazla önemsemek, gelecek üzerine kafa yormak,
iyimserlik, büyük düşünme, çabuk inanma.
Bağlanma korkusu, gerçekleri sorgulama, mutluluğun
bizim için ne olduğu, ilişkiyi masaya yatırmak, vaktimizi neye harcadığımız.
"cesaretle ileriye
gitme" (ilkdördün)
“anne, tedavici, görülmez insan, şair” (yengeç)
Her şey başladığı
yerde tamamlanır!
Bugünü bugünün dinamikleriyle değerlendiremeyenin, yarını yarının
olasılıklarını göz önünde bulundurarak değerlendirme şansı yoktur. İhtiyaçlar zaman içinde
değişebilir. Beklentiler de buna paralel olarak değişir. "Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir."
sözünü hatırlayalım! Değişkenleri göz ardı etmek, bizi yanıltır. Burada söz konusu yapıyı hangi
temeller üzerine inşa ettiğimiz önem yaşıyor. Yeni deneyim, kendimize bu şansı vermek, daha gerçekçi
bakış açıları sağlar. Bol teori, sıfır pratik bizi laklaktan öteye götürmez. Burada zaman ve
verimlilik temaları devre giriyor. Zaman, deneyim zenginliği sağlıyorsa iyi kullanılıyordur.
Mutluluğun sırrı da budur. Mutluluk ve canlılığı birbirinden ayrı düşünemeyiz. Yeni deneyimlerle
sınanmaktan yoksun kabuller, ancak bir hapishanedir ki bizim bu cezayı kendimize neden verdiğimizi
bulmamız gerekir.
13 Nisan Cumartesi Güneş (koç)- Pluto (oğlak) karesi (11:06)
Kendini
keşfetme, nefsi yenmek, gurura kapılmamak.
Cesur olmak ile aptal olmak arasındaki ince
çizgi! Tıpkı kendinden emin olmakla kendini bir şey sanmak arasındaki ince çizgi gibi! Güç geçtiği
sınavlarda aldığı yenilgilerle güçlenir. Bu onun deri değiştirme şeklidir. Yenilmeyen değil, yenilgi
sonrasında küllerinden doğan yaşamın sırrını anlayabilmiştir. Yaşam bizden yenilmememizi değil
yenilgi sonrasında yenilenmemizi istiyor.
14 Nisan Pazar Güneş
(koç)- Jüpiter (yay) üçgeni (16:40)Keşif arzusu, arayış, ileri görüş, fırsatları
fark etme, açık yüreklilik, yüksek hedefler, ufku geniş, kutsal.
Senin kutsalın nedir?
Kutsal olan, ona yakınlaşmak bize yaşam sevinci verir. Sakral, Sanskritçede kutsal demektir ve
bedende alt karın bölgesine karşılık gelir. Burası bugün duygusal beyin diye bildiğimiz
bağırsakların bulunduğu yerdir. Bu bölge, yaratıcılık temasıyla ilişkilendirilir ki yaratıcılık,
canlılığın önkoşuludur. Işığını yaymak, bir şeyin uyanmasını gerektirir. Hisler, insandaki
potansiyeli açığa çıkarır. Histen yoksun yapılan her şey soğuk ve kurudur. İçinde hissin olduğu şey
özelleşir. İyi hisler şifa verir. Kötü hisler hasta eder. Her biri dönüşmekte olan bir şeylerin
habercisidir. Kutsal olan bedenimizin neresindedir? Kutsal olan, bunu sağlayan nedir?
15
Nisan Pazartesi Venüs (balık)- Pluto (oğlak) sekstili (02:51)
Sevginin gücü, yakıcı hisler,
ilişki düğümleri, dışa yansıyan enerjinin değişimi, çekicilik, etkileyicilik, maddi güç.
İhtiraslı bir kadın! Tutkulu bir aşık! Ya benimsin ya da kara toprağın! Seni başkasına
yar etmeyeceğim! Sevginin ne olduğunu düşündürüyor. Bu, sevginin karanlık yanı olmalı! Sevememe,
sevgiyi bilmeme gerçeği... Hani eskiler görmemişin oğlu olmuş, tutmuş şeyini koparmış derler ya!
Kimileri bilmez sevgiyi, sevgi adı altında dans ediyordur egolar... Alaycı kahkahalar, can yakıcı
bakışlar eşliğinde... Sevgi bir haldir. O hale yabancı olan, kendiyle savaş halindedir ki böyle
birinin karşısındakine savaş açması işten bile değildir. Sevmek, sahibi olmak demek değildir. Sahibi
olduğunuz şey bile size ait değildir. Mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi? Babaannem biz
eskidik bu partallar eskimedi derdi. O gitti, partallar kaldı. Sevgi, içinden geçmek midir? İçinden
akıp gidene izin vermek midir? Gözlerini kapatıp onun sesini dinlemek, kokusunu içine çekmek midir?
16 Nisan Salı Venüs (balık)- Jüpiter (yay) karesi (02:14)
Erdem, yaşam sevinci,
bereket, inanç, haz.
Aşkın gözü kör mü dersiniz? Aşkın mı gözü kör yoksa insanlar kör
oldukları için mi aşkı böyle görüyor? Aşk nedir? Aşkı anlamak için neyi aşmak gerekir? Burada
bahsedilen göz, hangi göz? Göz göz olmak deyimini hatırlar mısınız? "Göz göz oldu yüreğim,
gözlerinin derdinden." Yara almaktan bahsediliyor değil mi? Hangi gözlerin derdi? Görmeyen gözlerin
mi? Görmeyi reddettiği neydi? Ne zaman kör olur insan? Maddeye saplandığı, manaya yabancı olduğu
zaman mı? Bereket maddeyle mi yoksa manayla mı ilgilidir? Bereket dediğimiz şey nedir? Aza kanaat
getirip neşesini kaybetmeyen mi yoksa daha çoğunu isteyerek hayıflanıp duran mı daha zengindir?
Öyleyse aşık neye kördür?
17 Nisan Çarşamba Merkür koç burcuna geçiyor (09:00)
"izci,
yerel rehber, tüccar, kaşif, haberci, katip, denizci" (Merkür)
“savaşçı, öncü, gözüpek, paçayı
kurtaran, hayatta kalan” (koç)
Acele işe şeytan karışır der eskiler! Gerçi erken kalkan
yol alır da derler! Burada ince bir çizgi olsa gerek! İletişim kurarken açıklık önemlidir; bununla
birlikte en son söyleyeceğimiz şeyi en başta söylemenin de alemi yok! İletişim bazen kıran kırana
olabilir; mühim olan sportmenlik! Hakkını vermek gerek! Değilse işler karışır, kaçarı
yok!
19 Nisan Cuma 29⁰ Terazi 06’ Dolunay (14:12)
"anlamak ve düşünmek"
(dolunay)
"sevgili, sanatçı, arabulucu, bilge hakim" (terazi)
Korku ve tutkunun
çarpışması aşktır!
Hak, hukuk, adalet! Hak ettiğini vermek, hak ettiğini almak! Bunun ne
olduğunu anlamak! En önemlisi anlamak! En çok vakit kaybettiren de belki anlatmaya çalışmak!
Anlamaya hazır olanın, kendisine anlatılmasına gerek yoktur. Herkes anlamaktan sorumlu! Anlatanlar,
henüz anlamayı başaramamış olanlar ya da bir kez daha üstünden geçiyorlar, sağlamcılık işte! Bazen
hatırlamaya da ihtiyaç duyulabilir!
"Değerini bilmek gerekir aşkın
Ve ona kattığı değeri
yılların..."
Aşk nedir? Aşk, yolculuktur. Yılların ona kattığı değer ne olabilir? Deneyimin
insanı zenginleştirmesi, olgunlaştırması, yaklaşımların daha derinlikli olması... Fütursuzca
konuşmazsın, tartarsın, ağzından çıkanı kulağın duyar. Empati kurarsın. Canının yandığı zamanlar,
bunu yapma imkanı sağlar. Bir canın yanmasının ne demek olduğunu bilirsin, bunu yaşamasın, bunu
yaşatmayayım istersin. Bilirsin çünkü, sonu yoktur bu işin... Can yakarsın, canın yanar; canın
yanar, can yakarsın. Uzayıp gider.
Aşk, insanı inceltir. Sevgi, ruhu yüceltir. O yüce olanla
bağlantı kurmamızı sağlar. Yüceliğin ne olduğunu biraz daha anlarız. İçinde sevgi olmayanın dilinde
şefkat de olmaz. Kutsal olan, insanın özüdür. Orada savunma mekanizmaları, düşmanı yıkıp geçme
arzusu, hırs, ihtiras yoktur. Anlayış vardır. Anlayış, olgunluk gerektirir.
Akıl yaşta değil
baştadır deriz ya hep, biraz da aklı başa yaş getirir. Kişi anlamıştır ya da anlamamıştır, kendiyle
ilgili olan kısmı görmüştür ya da görmemiştir, burada bir şeyleri değiştirebilmiştir ya da
değiştirememiştir; bununla birlikte o sokaktan geçmiştir, bir göz aşinalığı vardır. Bazen birçok kez
geçtiğimiz sokaktaki birçok ayrıntıyı gözden kaçırırız. Bazense öyle ayrıntılardır ki yakaladığımız,
değişim başlamıştır.
Şeytan ayrıntılarda saklıdır denir, Şeytan kötü değildir, kötülükle
verdiğimiz sınavdır. Sınavı verenler, hak ettiğini alma ve artık onunla yaşama şansı kazanır. Yolun
sonu yok; bununla birlikte bir çukura düşmüş ve oradan çıkmamakta ısrar etmiyor olduğumuzdan emin
miyiz, bu önemlidir. İşte cesaret buna olduğunda değerlidir ki aşksa sorduğunuz, aşk cesaret işidir.
Öyleyse aşk olsun!
20 Nisan Cumartesi Güneş boğa burcuna geçiyor (11:55) ve Venüs
koç burcuna geçiyor (19:10)
"kral, kahraman, baba, şef" (Güneş)
" toprak ana, müzisyen, sessiz
insan, çiftçi" (boğa)
"güzel, esin perisi, baştan çıkarıcı, barış güvercini, gözde,
sevgili"
“savaşçı, öncü, gözüpek, paçayı kurtaran, hayatta kalan” (koç)
Sevmek, ışığın
doğduğu yerdir. Öfke onun kötü kalpli kız kardeşidir. Aynı ağacın dalında açan iki çiçeğin
birbirinden çok da farklı olabileceğini düşünmek mümkün değildir; bununla birlikte beslenenle
beslenemeyen olarak birbirinden ayrılabilir. Güneş gören beslenir, bu canlılık için gereklidir.
Güneş görmeyense solup gidecektir.
Güneş nedir? Özdür. Yaşamın özü, doğanın özü, varoluşun
özü... İnsanın ışığı onun aklıdır, kalbidir; dürüstlüğü, samimiyetidir. İşte sevgi, ancak böyle bir
durulukta varlığı doldurabilir ki onun eksiliği, yaşam deneyimin kuruluğu demektir. Sizce canlılık
nedir?
23 Nisan Salı Güneş (boğa)- Uranüs (boğa) kavuşumu (02:06)
"karşı çıkma, kendini
yenileme, özgür ruh, gerçeği görme, kendine has, değişim ve direnç"
Doğa ile kurduğumuz
ilişki, doğamızla kurduğumuz ilişki... Kaynakla kurduğumuz ilişki, kaynaklarımızla kurduğumuz
ilişki... Ne kadar beslediğimiz, ne kadar beslendiğimiz... Bizi besleyenin ve bizim beslediğimizin
ne olduğu... Verimliliğin ne olduğu? Akıp giden zamanda iyi ki dedirtenin ne olduğu? Her şeyi
yaratan, bizi yaratan, bizim yarattığımız...
Gelecek, bugünden uzanılan bir resim değil mi?
Elinde ne var? Onu nasıl değerlendiriyorsun? Toprağın, maddenin sırrı... Düşünce, eylem, his... İşte
kömürü elmas yapan budur. Özgürlük, ona yükselen basamaklardan çıkmadığımız müddetçe ona ulaşmanın
çok da gerçekçi olduğu bir yer değildir.
24 Nisan Çarşamba Pluto (oğlak) geri hareketi
başlıyor (21:47)
"büyücü, tedavici, şeytan, cadı, şaman" (Pluto)
"münzevi, baba, başbakan"
(oğlak)
Değişim, süreç gerektirir. Hokus pokus diyerek bir şeyleri değiştirmenin çok da
gerçekçi olmadığını anlamak gerekir. Bu durumda "Tek seansta kesin çözüm!" bir aldatmaca olmaktan
öteye gitmeyecektir. Taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir diyen atalarımıza kulak
verelim!
Psikoloji biliminin önemli isimlerinden Jung "Bir insan, aydınlığı hayal ederek
değil, karanlığın bilincine vararak aydınlanır." diyor. Karanlık, bilinmeyendir. Bilinmeyen insanı
ürkütür. Ölüm, bilinmeyendir söz gelimi, nereye gittiğini bilmiyoruz, nasıl olduğunu; nereye
gideceğimizi, nasıl olacağımızı bilmiyoruz. Bunun yanı sıra yarın nasıl uyanacağımızı, yarına kadar
bizim denetimimiz dışında neler olabileceğini, bunun hayatımızı nasıl etkileyebileceğini de
bilmiyoruz. Bir şeyler yapıyoruz, bir şeylere sebep olabilecek bir şeylerin farkında olmaya
çalışıyoruz ya da "...bindik bir alamete, gideyo’z kıyamete..." Kim nereden gitmekteyse...
Yaşam
sürekli yeni deneyimlere sürükler bizi ve kendimize başka noktalardan bakarız, kendimizle ilgili
farkında olmadığımız yeni şeylerin farkına varırız. Sanki içinden çıkamayacağız gibi gelir. İçinden
çıkarız. Hiç geçmeyecekmiş gibi gelir. Bir gün artık eskisi gibi sızlamıyordur. Yaşam insanın kendi
bilinmezliğine, varlığının farkında olmadığı bir güce aldığı yoldur ve o güç dışarıda değil, tamamen
içeride...
27 Nisan Cumartesi 6⁰ Kova 23’ Son dördün (01:18) ve Mars (ikizler)-
Neptün (balık) karesi (16:03)
"kaderin zihinsel farkındalığı" (son dördün)
"dahi, devrimci,
doğrucu, bilim adamı, sürgün, bilge, abdal" (kova)
Sorumluluğunu almadığın hiçbir şey senin
değildir!
Oraya mı gitsem? Yoksa buraya mı? Bir an önce mi gitsem? Yoksa biraz dursam
mı? Gitsem mi, gitmesem mi? Belki de gitmemem gerekiyordur. Belki şu an bile vakit kaybediyorum.
Belki çok vakit kaybettim bile, hatta artık çok geç! Belki de daha çok erken... Nasıl
anlayabilirim?
Doğru zaman geldiğinde bunu bilirsin. Kendine dürüst olmak ne demek? Ne zaman
kendine karşı dürüst olduğundan emin olabilir insan? Ne zaman bundan şüpheye düşer? Dürüstlük nedir?
Yanıltan nedir? İşi yokuşa sürdüren nedir?
Bir şeyin değişim vakti gelmişse gelmiştir.
Bugüne kadar gittiğimiz yollar, bize bir türlü doğru yolda olduğumuzu hissettirememişse, sancısını
duyduğumuz, sabırsızlığımızdan öte havanda su dövdüğümüz gerçeğiyse vakit kaybetmeye gerek yok.
İtiraf etmek gerekir.
İyi bir analiz! Yaşam matematik! İki iki daha dört eder demiyorum; bununla
birlikte kaç ediyorsa bunun akla uygun bir açıklaması var diyorum. Bir şeyi açıklayamıyorsak bu
henüz sorumluluğunu almaya hazır hissetmeyerek kaçtığımızdır. Kader, tam da burada beliren
yollardır; kimileri bu yolculuğun tadını çıkarır, kimileriyse hala anlamamıştır.
30
Nisan Salı Satürn (oğlak) geri hareketi başlıyor (03:54)
"yaşlı kişi, ciddi kişi, karşı çıkan,
panik yaratan, münzevi" (Satürn)
"münzevi, baba, başbakan" (oğlak)
İnsanın sınavı,
dara düştüğü zaman verdiği düşünülür; halbuki sınav, her şey yolunda giderken verilir. Akarken
doldurmayanlar ya da başka bir deyişle ellerine geçen fırsatı değerlendirmeyenler, dar zamanda
düştükleri tuzağın diyetini öderler.
Güç, iki ucu keskin kılıçtır. Herkesin eline eninde
sonunda geçer ve kişinin o gücü nasıl kullandığı onun kaderi olur. Nedir bu güç? Sağlık, zeka, her
türlü donanım, kaynaklar, bir insanın güveni, dostları, onu sevip ona değer verenler, başarıları,
kazandıkları... Hepsi bir sınavdır. Zor olan yenilgi değil, zafer anıdır. Yenilginin bir şekilde
üstesinden gelinir. Zafer kazandığında acımasız olanlar, bir gün birilerinin onlara acımalarına
muhtaç olurlar.
Karmanın kılıcı keskindir.
Dosta selam olsun,
Hüseyin
Akdağ
Bireysel Doğum Haritası Analiziniz için bizimle iletişime
geçebilirsiniz:
0212 274 08 47 / 0544 798 52 07
www.heraakademi.com
Doğum haritası analizimiz ile kim olduğunuzu,
dışarıdaki kişinin sizi nasıl gördüğünü, neyin size iyi geldiğini, bunların bir araya geldiklerinde
birbirlerini nasıl etkilediğini, sahip olduğunuz potansiyelleri, yakın çevrenizi, ailenizi, iç
dünyanızı, aşkın sizin için ne olduğunu, yaşama nasıl hizmet edebileceğinizi, partnerinizden aslında
ne beklediğinizi, onunla olmanın size sağladığı fırsatları ve bu durumun sizi karşı karşıya
bıraktığı sınavları, yaşamda sizi neye çağırdığını, neyin sizin ufkunuzu genişletebileceğini, iş ve
kariyer hayatınızın önemli sırlarını, arkadaşlık ilişkilerinizi, neye teslim olmanız gerektiğini ve
ruhsal olarak nereden nereye ilerlemenin önemini bulabilirsiniz.
|