Yaz aylarını geride bıraktığımız günlerde güneş ile olan ilişkimiz bambaşka bir boyut kazanıyor. Bedenimize kattığı enerji ve cildimize sağladığı bronzluk etkisi ile yazın estetik bir öneme sahip olan Güneş, sonbaharın ilk günlerini yaşadığımız şu günlerde ise cildimizde bıraktığı kalıcı lekelerle bizlere zararlı yüzünü gösteriyor. Sonbahar, cildimizi sağlıklı bir şekilde kışa hazırlamak ve güneşin olumsuz etkilerinden arındırmak için önemli bir mevsim. Her sonbahar gelişinde güneş lekelerinden muzdarip hale geliyoruz.
Dermatoloji Uzmanı Dr. Ahu Çiler Çıkım, sonbaharın leke tedavisi için en uygun mevsim olduğuna dikkat çekerek cilt lekeleri ve tedavileri konusunda bizleri aydınlattı.
Deriye rengini veren melanin, UV ışınlarına karşı melanosit denen derinin bazı hücreleri tarafından sentezleniyor. Melanin miktarındaki artış veya melanositlerin artışları ile cildimizde bazı renk değişiklikleri ortaya çıkıyor.
Melasma (kloasma), özellikle alında, dudaklarda, yanaklarda simetrik olarak oluşmuş kahverengi lekelerdir. Gebelikte görülen formuna kloasma (gebelik maskesi) denir. Gebe olmayanlarda da sebepsiz yere veya doğum kontrol hapı kullananlarda, menopozda, difenilhidantoin kullanımında, nadiren ise genetik olarak görülebilir. Melanosit sayısında artış yoktur, fakat melanin miktarında artış vardır.
Lentigo, özellikle 40’lı yaşlardan sonra, açık tenli kişilerde, el sırtı, omuzlar, gövde ön bölge ve sırt üst kısımlarda daha sık rastlanan açık kahverengi, yıldızsı lekelerdir. Çillerle çok karışır. Yaz-kış deride kalır ve çillerden daha büyüktür. Melanosit sayısında ve melanin miktarında artış vardır.
Efelidin, halk arasında “çil” olarak adlandırılır. Özellikle burun kenarları, yanaklar, ön kol, gövde üst kısmı gibi güneş gören bölgelerde, çok sayıda, sıklıkla ailesel geçişli bir tablodur. Melanosit sayısı normaldir, fakat melanin miktarı artmıştır. Çillerin lentigodan farkı güneşe çıkılmadığı zamanlarda solmaları, hatta kaybolmalarıdır.
ÇİLLER NASIL TEDAVİ EDİLİR? Çiller için herhangi bir tedaviye gerek yoktur. Çünkü kişi güneşe çıkmayı bıraktığı takdirde bir sonraki yaza kadar zaten lekeler kendiliğinden yok olur. Fakat yine de tedavisi istenirse; kimyasal peeling, kriyotepi ve lazer uygulamalarıyla çil tedavisinde başarılı sonuçlar elde edilir.
GÜNEŞ LEKELERİNE KAFA TUTAN TEDAVİLER Kimyasal peeling: Kimyasal peeling tedavilerinde amaç, ciltteki renk farklılıklarını gidermek ve cildi canlı hale getirmektir. Bu amaçla cilde kimyasal maddeler uygulanır. Kullanılan ajanlara göre, yüzeysel, orta ve derin peeling diye 3‘e ayırmak mümkündür. Açık tenli kişilerde daha iyi sonuçlar alınır. Koyu tenli kişilerde uygulanması halinde lekenin daha da koyulaşma riski vardır. Mutlaka dermatolog uygulaması gerekir.
Kriyoterapi: Sık kullanım alanları siğil ve nasır tedavisi olan kriyoterapi leke tedavilerinde de kullanılmaktadır. Uygulamada sıvı nitrojen kullanılır. İşlemden sonra o bölgede kızarıklık, zaman içerisinde lekede koyulaşma, kabuk bağlama, sonrasında kabuğun düşmesi ile lekenin renginde açılma gözlenir. Birkaç uygulama gerekebilir.
Lazer tedavileri ve yoğunlaştırılmış ışık sistemleri (IPL): İntense pulsed light (IPL) aslında lazer değildir, yoğunlaştırılmış ışık sistemidir. Q-switched lazerler ve fraksiyonel lazerler bu amaçla kullanılabilecek lazerlerdir. Fakat hasta seçimi iyi yapılmaz ise lekelerde artış veya iyileşen lekenin daha belirgin halde geriye dönmesi görülebilir.
Topikal tedaviler: Leke tedavisinde güneşten korunmak esastır. Yaz aylarında en az 30 faktör bir güneş kremi, dışarı çıkmadan 30 dakika önce sürülür ve güneşin aktif olduğu 10 ile 17 saatleri arasında 2 saatte bir tekrar edilir. Aslında güneş kremleri sadece yazın değil, kış aylarında da kullanılmalıdır. Çünkü kışın bulutlar güneş ışınlarının ancak yarısını tutabilirler. Ve güneşin yıllar boyu bu birikici etkileri hem güneş lekelerinin daha kalıcı olmasına sebep olabilir, hem de tedavinin uzamasına, yeterli yanıt alınamamasına neden olabilir.