Ben Pakize Türkarslan, şimdi bile yazarken o anları hatırlamak harika bir duygu. Eşimle tanışmamızın üçüncü gününde bana yaptığı evlilik teklifine bir an bile düşünmeden evet demiştim. Ne cesaret değil mi? Hayatım boyunca düşünmeden aldığım kararların belki de en doğrusuydu. Çünkü o harika bir hayat arkadaşı. Evlenme kararını aldıktan 10 ay sonra evlendik. İlk 2 yıl ikimiz de çocuk istemiyorduk. Ama zamanla çevremizdeki arkadaşlarımızın çocuklarını gördükçe artık zamanın geldiğine karar verdik.
Ve 25 Nisan 2007 gecesi eşimin şu testi yapalım artik demesi üzerine testi yaptık ama ben hiç umutlu değildim. Çünkü hemen hamile kalabileceğimi zannetmiyordum. Testi banyoda yaparken eşim de içerde sabırsızlıkla beni bekliyordu. Yaptım ve gözlerime inanamadım. Çift çizgi çıkmıştı yanlış mı görüyorum acaba diye testi içeri götürdüm ve eşime testi gösterdim, bir teste bir de bana baktı öyle güzel bi kahkaha attı ve bana sıkıca sarıldı.
KIZIMIZ OLACAKTI!
İkimiz de o an öyle mutluyduk ki o anın tarifi yok... Eşimle hemen anlaşma yaptık kesin olmadan hiç kimseye söylemeyelim diye ama ben mutfağa gider gitmez o zaten bütün herkese haberi vermiş bulunuyordu. Ailelerimize söylediğimizde çok büyük sevinç duydular. Özellikle de benim kendi ailemin ilk torunu olması sebebiyle resmen deliye döndüler. Hamileliğim boyunca bütün hamilelik sıkıntılarını yaşadım desem yeridir. İlk 4 ay boyunca bulantı, kusma şikâyetlerim çok fazla oldu. Daha sonra ise ödemler, şişlikler bünyemin susuz kalması gibi pek çok sorunla karşılaştım. Ama bebeğimin sağlıklı olması benim için önemliydi. Çalıştığım için de o kadar zorlandım ki... Ama arkadaşlarım hep bana destek oldular. Açıkçası eşim, ailem ve arkadaşlarım öyle güzel bana moral verdiler ki çok keyifli bir hamilelik geçirdim. Hep güldüm, hep mutluydum. Her zaman her anımın tadını çıkardım. Hiçbir zaman bir an önce doğsun istemedim çünkü bu 9 ay bir daha geri gelmeyecekti. 4 ayımızda dünya güzeli bir kızımız olacağını öğrenmiştik. Eşimle ikimizin gönlünden geçen kabul olmuştu. Doktorum hamileliğimin son dönemlerindeki ultrason görüntülerinde “Pakizecim kızın aynı sana benzeyecek” dediğinde gülmüştüm. Canım kızım seni o kadar çok seviyoruz ki; bize öyle güzel anlar yaşattın ve hala yaşatıyorsun bebeğim seni sevmekten hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz.
HERKES AĞLAMAYA HAZIRDI
Ben ilk zamanlar normal doğum olmasını istiyordum ama sonra o fikrimden vazgeçtim, sezaryen olmasını istedim. Doktorum da son kontrolde zaten normal doğumun sakıncalı olabileceğini, bebeğimizin problem yaşayabileceğini söyledi. Biz zaten bunu da duyunca tamamen vazgeçtik. Doktorumuz doğum için 13 Aralık’a gün verdi. 12 Aralık gecesi benim için unutulmaz bir geceydi. O gece o kadar şiddetli kasık ağrım vardı ki doğum sancısı zannettim, eşim olsa belki bu kadar paniklemezdim ama aksilik onun da işi o gece uzadı. Bebeğimin benimle birlikteliğinin son gecesinde babamızın da yanımızda olmasını isterdim. Hamileliğim boyunca ilk kez o gece ağladım hem babamız yoktu hem ağrılarım vardı hem de ayrılmanın tatlı hüznünü yaşıyordum. Karmakarışık duygular içinde uykuya daldım. Sabah çalar saatten 5 dakika önce uyandım hemen eşimi uyandırdım hazırlandık ve yola çıktık. Annem ve kardeşimi de evden aldık, hastanenin yolunu tuttuk ama hiç kimse konuşamıyordu. Çünkü herkes ağlamaya hazırdı. Annemle arabada göz göze geldiğimiz anda kendimi tutamadım ve başladım ağlamaya. Şimdi bile hatırladıkça gözlerim doluyor, boğazıma birşeyler düğümleniyor. Hastaneye vardık, giriş işlemlerimizi yaptırdıktan sonra ben hazırlandım sıra ayrılık vaktine gelince annem kardeşim başladık ağlamaya. Hepsiyle bir bir vedalaştım eşime ve anneme gitmeden son sözüm “Bana bir şey olursa kızım size emanet” dedim. İnsan duygu patlaması yaşıyor o anda, aslında ben de biraz sulu gözlüyüm.
AMELİYATHANEDE TEK BAŞIMA
Ameliyathanenin ilk kapısına kadar geldiler, ikinci kapısında artık tek başımaydım, arkana bakarak yürümek ne zormuş böyle durumlarda. Bir tek aklımda kalan odanın soğuk oluşu ve masaya yatmam. Sanki narkoz almadan narkozlu gibiydim heyecanımdan. Kendime yavaş yavaş gelmeye başladığımda güçlükle bilekliğimi okumaya çalışıyordum. İlk olarak pembe olduğunu gördüm, doğruydu bir kızım olmuştu. Daha sonra canlı yazısını okumaya çalışıyordum ama ne mümkün okuyamadım. Oradaki görevli hanıma okutmak istedim “Canlı yazıyor mu?” diye, görevli hanım “Çok güzel. Senin gibi kara bir kızın var bak orda” dedi. Bakmaya görmeye çalıştım ama seçemedim ama konuşulanları duyuyordum. “Ne kadar güzel” dediklerini hatırlıyorum. Kızım 3.500 gr. ağırlığında, 50 cm. boyunda sağlıklı olarak dünyaya geldi. Annem nerde diye sordum onu istediğimi söyledim, annelerin buraya alınmayacağını az sonra beni karşılayacaklarını söylediler. Artık az da olsa kendime gelmiştim ama kızımı hala görememiştim.
ÖYLE GÜZEL BİR KOKUSU VARDI Kİ...
Kızımı ayakucuma koydular ve odama götürüyorlarken annemi ve eşimi gördüm, onlar beni ben onları görünce ağlamaya kaldığımız yerden devam ettik. Beni yatağıma aldılar, eşimin elimi tuttuğunu hissettim, kızımı ona sordum; “Nasıl sağlıklı mı, güzel mi?” diye, o da bana “Merak etme aynı sen” dedi ve annemin, kızımı bana getirdiği anı size anlatmam mümkün değil. Çok güzel esmer güzeli bir kızdı ağzı burnu elleri o kadar küçüktü ki... Onu kucağıma verirken ona “Hoşgeldin meleğim” dedim. Öyle güzel bir kokusu vardı ki size anlatamam...
Yüce rabbim isteyen, dileyen herkese versin, onun mutluluğu dünyada başka hiçbir şeyde yok. Ona dokunmak, izlemek, emzirmek onun size dokunmaları bambaşka, harika bir duygu. Hastanede gazım çıkmadığı için 2 gece kaldık. Her şey yoluna girdiğinde hastaneden ayrıldık. Şimdi kızım 1. ayını daha yeni tamamladı. Rabbim bize harika bir kız evlat nasip etti. Onunla her şey daha değişik, daha anlamlı. Evimize mutluluk getirdin. Sensiz halbuki ne kadar boşmuş her şey. Kuzucuğum... Allah senin acını bize göstermesin. Kızımın adı Nuray Ece.
Canım kızım şansın bol, bahtın açık olsun.
Pakize TÜRKARSLAN
|